Editörün seçtikleri
Abdülhamid’in Galatasaray’ı Dindarlaştırma Projesi
Başbakan Erdoğan’ın dindar nesil sözlerinden dolayı çıkan tartışmalara Zaman Gazetesi yazarı tarihçi yazar Mustafa Armağan farklı bir boyut kattı. Armağan, Sultan Abdülhamid’in Galatasaray’ı dindarlaştırma projesini yazdı.
“Başbakan Erdoğan’ın bir demeciyle başlayan “dindar nesil yetiştirme” tartışması, aslında Abdülhamid’in de temel problemiydi” diyen Armağan, Abdülhamid’in Galatasaray Lisesi’nde, kendi değerlerine sahip çıkan ama çağdaş bilgileri de edinmiş bilinçli bir gençliği yetiştirebilmek amacıyla çeşitli tedbirler aldığını belirtti ve ekledi: “Ülkenin gözbebeği kurumlarından Galatasaray Lisesi’nin “İslamlaştırılması”, Abdülhamid dönemindeki dindar bir nesil yetiştirme projesinin sayfalarından yalnızca biridir”
İşte o yazı:
Abdülhamid’in Galatasaray’ı dindarlaştırma projesi |
Başbakan Erdoğan’ın bir demeciyle başlayan “dindar nesil yetiştirme” tartışması, aslında Abdülhamid’in de temel problemiydi.
Bilelim ki, bu ülkede Abdülhamid’i hâlâ sevmeyenlerin bir kısmını onun bu ‘tehlikeli’ projesinden hoşlanmayanlar oluşturmaktadır. Sultan II. Abdülhamid Galatasaray’ı mı tutuyordu? Evet, Galatasaray’ı tutuyordu ama futbol kulübü olarak değil, Osmanlı Devleti’nin en kaliteli devlet okulu olan Galatasaray Sultanî’sini tutuyordu. Hem öylesine tutuyordu ki, onu ülkenin içinde yuvalanmış bir yarı misyoner okulu olmaktan kurtarıyor ve Osmanlılığın kalbinin attığı bir okul haline getirmek için elinden geleni ardına koymuyordu. 10 Şubat’ta vefatının 94. yıldönümünde rahmetle andığımız Abdülhamid Han’ın spora düşman olduğu söylenir. Külliyen yalan! Nereden mi biliyorum? Elimde sararmış bir fotoğraf. 1930’larda “Yedigün” dergisinde çıkmış. Alt yazısında Galatasaraylı sporcuların 40 yıl önce “Saray”ı ziyaret ettikleri yazılı. Fotoğrafa poz veren sporcuların göğüslerinde birer madalya parıldıyor oysa. Ne madalyası biliyor musunuz? Abdülhamid’in icad ettiği “Sanayi madalyası”. Dergi, Abdülhamid’in ismini anamıyor ama fotoğrafın dili kanıyor. Şöyle tercüme ediyoruz alt yazıyı: Galatasaraylı sporcular Abdülhamid’in huzuruna çıkıp gösteri yaptılar, o da başarılarını takdir sadedinde kendilerine birer madalya taktı. Göğüslerinde gururla taşıdıkları o. Bunu neden anlattım? Şundan: Abdül-hamid’in elinin kolunun nerelere kadar uzandığı henüz tespit edilebilmiş değildir. Bir bakıyorsunuz Mevlânâ türbesine mevcut sanduka örtüsünü (puşide) göndermiş, bir de bakıyorsunuz ki, Galatasaray’ın göğsünde. Dahası, hayatlarında, hafızalarında… Dindar bir nesil yetiştirmek için Abdülhamid devrinde eğitim sistemine “mubassırlık” diye bir kadro getirilmişti. Bugünkü deyimle, gözetmenlik. Görevleri, öğrencilerin davranışlarını denetlemek, onları kötü alışkanlıklardan korumak ve dinî ödevlerini yerine getirmelerine yardımcı olmak demeyelim de, bunları yapmaya zorlamaktı. Mesela namaz vakitlerinde öğrencileri topluca şadırvana götürürler, abdest aldırıp mescide sokarlar ve namazlarını vaktinde cemaatle kılmalarını sağlarlardı. Galatasaraylı jimnastikçiler talim sırasında. Haydi Galatasaraylılar namaza! Tabii Galatasaray Lisesi’nin de mubassırları vardı. Bir kısım öğrenciler hoşlanmasa da, onlar görevlerini sabırla yerine getirir, en azından ibadetin biçimsel kısmını yapmalarını, bunu bir alışkanlık haline getirmelerini sağlamaya çalışırlardı. Peki bu zorlamaya neden gerek duymuştu devlet? Gençlerin manevî açıdan boş ve hedefsiz yetişmesinin ülkenin geleceğini tehdit ettiğini düşünüyordu da ondan. Özelikle Müslüman öğrencilerin, gayrimüslim öğrencilerin sahip oldukları kadar olsun dinî bilinçle yetişmelerini, devletin tabanını güvenle dayayacağı bir kitle oluşturmak bakımından önemli buluyordu. Aslında Abdülhamid dönemi eğitim anlayışının temelinde de bu yatıyordu. Gayrimüslimler kendi özel okullarında hem dinî, hem etnik bilince sahip olarak yetişirken, zaten fakir ve geri bulunan Müslüman kitlenin gençleri malum aşağılık kompleksi yüzünden iyice eziliyor ve Tanzimat’ın getirdiği Avrupa hayranlığı ve taklitçiliği havasına kolayca kapılıyorlardı. Bunun önüne geçebilmek ve ülkenin geleceğini kendisine dayandıracağı, kendi değerlerine sahip çıkan ama çağdaş bilgileri de edinmiş bilinçli bir gençliği yetiştirebilmek için çeşitli tedbirler alındı. Mesela Tanzimat’tan sonra Orman Mektebi açılmıştı ama 10 öğrenci mezun oluyorsa bunun 7-8’i gayrimüslimdi. Dersler Fransızca verildiği için Müslüman öğrenciler başarılı olamıyor, Fransızca bilerek yetişen Müslüman olmayanlar giderek bürokrasiye hakim oluyordu. Abdülhamid döneminde ders programları değiştirilecek ve dersler Türkçe yapılacak, öğretmenler de Müslümanlardan seçilince Müslüman öğrencilerin sayısı artacak ve mezunların dengesi tersine dönecekti, yani 7-8 Müslüman mezuna karşı 2-3 gayrimüslim mezun. Galatasaray Lisesi öğrencileri ve hocaları… Galatasaray’da fıkıhdersleri Abdülhamid’in aynı operasyonu 1877’de, yani daha iktidara gelişinin ilk yılından itibaren Galatasaray Sultanisi’nde gerçekleştirildiğini biliyoruz. O zamanlar “Mekteb-i Şahane” dedikleri Galatasaray, Fransızların teklifi ve desteğiyle 1 Eylül 1868’de faaliyete geçmişti. Maksat, Said Paşa’nın dediği gibi hangi dinden olursa olsun bütün Osmanlı çocuklarının burada beraberce okuyup ortak bir Osmanlılık bilinci edinmeleriydi. Fransız liseleri model alınmıştı Galata-saray’da. İlk müdürü ve yöneticileriyle öğretmenlerinin çoğu da Fransız’dı. Sözde Müslüman olan ve olmayan öğrenciler eşit olarak yararlanacaktı ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Zira Fransızca, Fransız edebiyatı, Yunanca, Latince gibi dersler Müslüman öğrencileri fazlasıyla zorluyor ve başarılı olamıyorlardı. Tarih ve Türkçe dışında bu okulun bir Müslüman ülkede okutulduğuna dair alamet yoktu. 1869’da Arapça ve Farsça eklenmişti gerçi ama Prof. Bayram Kodaman’ın deyişiyle okul “Türk ve Müslümanlardan ziyade gayrimüslim unsurların işine yaramıştı.” Zira okul, Fransız kültürüne hayran bir Müslüman öğrenci zümresinin yetişmesini sağlarken, Bulgar, Rum ve Ermeni çocukları için de tam tersine, millî duyguların aşılandığı bir ocak olmuştu. Bu böyle devam edemezdi. İlk adım olarak Ali Suavi’nin 1877’deki müdürlüğüyle birlikte okulun Müslüman müdürleriyle tanışırız. Suavi’nin verdiği rapora göre, aynı yıl okulda 162 Müslüman öğrenciye karşılık, 377 gayrimüslim öğrenci bulunmaktadır. Üstelik çoğu da kurallara aykırı olarak parasız okumaktadır. Hatta Rus, Fransız, İtalyan, İngiliz, Yunanlı öğrenci bile vardır! Hatta Bulgar öğrencilerin burada ayrılıkçı fikirleri edindikten sonra Rus ordusuna katıldıkları biliniyordu. Bunun üzerine hemen 60 Müslüman öğrenci alınır okula. Ve bu sayı yıllar içinde giderek artar. O zamana kadar bedava okuyan gayrimüslim öğrencilerden para talep edilince okulu terk ederler. Devlet, kendi eliyle asi yetiştirmemelidir. Ancak sadık bölgelerden gelen öğrencilere dokunulmaz. Ders programları değiştirilir. Arapça, Farsça, belagat, İslamî ilimler (fıkıh dahil), İslam tarihi ve “ilm-i ahlak” dersleri müfredata eklenir. Böylece 1869’da 277 Müslüman öğrenciye karşılık 345 gayrimüslim öğrenci varken, 1901’de bu oran tersine döner ve 724 Müslüman öğrenciye karşılık 221 gayrimüslim öğrenci Mekteb-i Şahane sıralarını doldurur. Ülkenin gözbebeği kurumlarından Galatasaray Lisesi’nin “İslamlaştırılması”, Abdülhamid dönemindeki dindar bir nesil yetiştirme projesinin sayfalarından yalnızca biridir. 1882 tarihli bir belgede görüleceği gibi ders programlarındaki bu değişikliklerle İslam medeniyetinin ilerlemeye engel değil, belki en çok müsait olduğu inancını öğrencilerin hafızasına nakşedilmesiydi amaç. Anlayın işte, aşağılık kompleksini yenmiş bir nesil yetişsin istiyordu |
Editörün seçtikleri
TÜBİTAK’ın burs miktarları artırıldı

TÜBİTAK’ın araştırmacı, bilim insanları ve öğrencilere sunduğu burs miktarlarında artışa gidildi. Bakan Kacır, “Türkiye’yi dünyada en üst sıralara taşıyacak, bu ülkenin aydınlık geleceğini inşa edecek araştırmacı insan kaynağımıza yönelik desteklerimizi sürdüreceğiz” mesajını paylaştı.
Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, TÜBİTAK Araştırma Destek Programları Başkanlığı (ARDEB), Bilim İnsanları Destekleme Programı Başkanlığı (BİDEB) ile Genel Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) tarafından desteklenen projelerde, öğrencilere yapılan burs ödemelerinin aylık üst limitlerinde artışa gidildi.
Buna göre, ön lisans veya lisans öğrencilerine verilen burs miktarı 4 bin liradan 4 bin 800 liraya yükseltildi. Yüksek lisans öğrencilerine verilen burs miktarı 13 bin 500 liradan 16 bin 500 liraya, doktora öğrencilerinin aldığı burs miktarı da 20 bin liradan 24 bin liraya çıkarıldı. Doktora sonrası araştırmacılara verilen burs miktarı ise 27 bin lira iken 32 bin lira olarak güncellendi.
Bu arada, BİDEB 2250 Lisansüstü Bursları Performans Programı’nda yer alan performans kriterlerine göre başvuru yapmaları durumunda, doktora öğrencileri 8 bin 700 liraya ve doktora sonrası araştırmacılar da 10 bin 500 liraya kadar performans ödemesi alabilecek.
“İnsan kaynağımıza yönelik desteklerimizi sürdüreceğiz”
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır da sosyal medya hesabından konuya ilişkin paylaşımda bulunarak, “Bilim insanlarımıza, araştırmacılarımıza ve öğrencilerimize sunduğumuz TÜBİTAK burslarını artırdık. Türkiye’yi dünyada en üst sıralara taşıyacak, bu ülkenin aydınlık geleceğini inşa edecek araştırmacı insan kaynağımıza yönelik desteklerimizi sürdüreceğiz. Milli Teknoloji Hamlesi hedeflerimizi yetişmiş insan kaynağımızla gerçekleştireceğiz” dedi.
Kaynak: trthaber.com4
Editörün seçtikleri
3 Nisan’da isteğe bağlı yüz yüze eğitime geçiliyor

YÖK, 3 Nisan itibarıyla üniversitelerde uzaktan öğretimle birlikte isteyen öğrencilere devam şartı aranmaksızın sınıflarda yüz yüze eğitim verilebileceğini açıkladı.
6 Şubat’ta meydana gelen deprem felaketinin ardından Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), üniversiteler için yeni bir karar almıştı.
Buna göre üniversite öğrencilerinin eğitimine devam edebilmesi için uzaktan eğitim modeline geçilmişti.
Alınan kararın ardından bugün Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, kameraların karşısına geçti.
3 Nisan’da isteğe bağlı yüz yüze eğitime geçiliyor
Özvar, üniversitelerde 2022-2023 eğitim öğretim yılı bahar döneminin nasıl devam edeceğine ilişkin kamuoyunu bilgilendirdi.
Buna göre 3 Nisan itibarıyla üniversitelerde uzaktan öğretimle birlikte isteyen öğrencilere devam şartı aranmaksızın sınıflarda yüz yüze eğitim verilebileceği açıklandı.
Ara sınavlar uzaktan yapılabilecek
YÖK Başkanı Özvar ayrıca, bahar dönemindeki ara sınavların şeffaflık ve denetlenebilirlik ilkesi esas alınarak uzaktan öğretim yöntemleriyle çevrim içi yapılacağını da bildirdi.
İşte YÖK Başkanı Özvar’ın açıkladığı kararlar
YÖK Başkanı Erol Özvar’ın açıklamalarına göre alınan kararlar şu şekilde:
“Halihazırda uygulanmakta olan uzaktan öğretim ile birlikte isteyen öğrencilere devam şartı aranmaksızın sınıflarda yüz yüze eğitim verilebilmesine,
Yükseköğretim kurumlarının bir dersin hem uzaktan öğretim ile hem de yüz yüze verilebilmesine ilişkin kararları ilgili kurullarında alarak gerekli düzenlemeleri yapmalarına,
Yürürlükte olan “Yükseköğretim Kurumlarında Uzaktan Öğretime İlişkin Usul ve Esaslar”ın 6 ncı maddesinde yer verilen bir yarıyıldaki derslerin AKTS kredilerine göre en fazla %30’unun uzaktan öğretim yoluyla verilebileceği” yönündeki kısıtlamanın uygulanmamasına,
Özel öğrenci olarak başka bir yükseköğretim kurumunda eğitime devam etmekte olan öğrencilerin bu eğitimlerini aynı şekilde sürdürebilmelerine,
Nisan ayına ertelenmiş olan “derslere ait uygulamalar”ın, yükseköğretim kurumlarının ilgili kurullarının alacağı kararlar ile ödev, proje vb. şekilde veya bahar dönemi içinde, yaz döneminde ya da bir sonraki eğitim ve öğretim döneminde yüz yüze yapılabilmesine,
Bahar dönemindeki ara sınavların (özel öğrencilik hakkı verilen uygulama eğitimi içeren programlar hariç) “şeffaflık ve denetlenebilirlik” ilkesi esas alınarak uzaktan öğretim yöntemleriyle çevrimiçi yapılmasına,
Yapılacak değerlendirmelerde; açık uçlu ya da çoktan seçmeli çevrimiçi sınavlar, ödevler, çevrimiçi kısa sınavlar, projeler, Öğrenme Yönetim Sistemi (ÖYS) etkinlikleri, ÖYS kullanım analitikleri ve benzeri uygulamaların kullanılabilmesine,
Yarıyıl sonu, tek ders, tez izleme, yeterlilik sınavı gibi sınavların ise ne zaman ve nasıl yapılacağının yükseköğretim kurumlarının yetkili kurulları tarafından belirlenmesine karar verilmiştir.”
Kaynak: ensonhaber.com
Editörün seçtikleri
ÜBYS’den ders seçimi ve kayıt yenileme işlemleri nasıl yapılır?

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ders seçimi ve kayıt işlemleri 26 Eylül- 7 Ekim 2022 tarihleri arasında yapılacak.
Peki bu işlemleri nasıl mı yapacaksınız? İşte cevabı:
-
Genel4 ay önce
İŞKUR Gençlik Programı Kura Sonuçları ve Başvuru Şartları
-
Kariyer5 ay önce
İŞKUR Gençlik Programı Başvuru Tarihi Açıklandı
-
Kariyer5 ay önce
ÇOMÜ’de 1406 Öğrenci İŞKUR Programından Faydalanacak!
-
Üniversiteler5 ay önce
ÇOMÜ’nün 17 Programı Daha Mezuniyet Belgelerinde “Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi” Logosu Kullanacak