Genel
Aklı Kemal’e Ermeyenler
Son dönem bazı basın ve siyasetçilerin oynamaktan zevk aldığı bir saha belirdi, Atatürk ve dönemi. Yıllarca tanıtımı, hipnoz ısrarcılığında yapılan, bu nedenle, farklı değerleri ve özelliklerinin olmadığı yorumunu doğuran Atatürk vurgusu, en büyük kötülüğü Mustafa Kemal’e yapmıştır.
Bu tanıtım ve öğretim hatası nedeniyle, çakma Atatürkçüler dışında, geneli kapsayacak içten ve yürekten gelerek sahiplenilecek bir Atatürk olgusu oluşturulamadı.’’Saf bir iyi niyetle yapıldı’’, dememe engel olacak derecede, şekilde kalan Atatürk sevgisi, fazla kötümser tarafımca, ‘’bilinçli böyle soğutuldu’’ dememe neden olmuştur. Zamanında böylesi fosası çıkmış bir koruma kanunu ve eğitim şekliyle Atatürkçü nesiller yetiştirdiğini zanneden kesimlerin, şu günlerde özünü sevdirmeden, şekilde kalarak, niyetlerini resmeden uygulamalara kızması, akıl alır gibi değil. Böylesi bir konuda bile yüzeysel Atatürkçülüklerini yaşatmada diretmeleri ve onlar koruduğu ve sevdiği sürece yeterli olacaktır algısını savunmaları, bu davada yüce liderin avukatsız sanık sandalyesinde oturduğunu göstermektedir.
Uygulamaların diğer tarafında bulunan ve Atatürk’e saldıran konumuna yerleştirilen kesimlerin bu sözleri ortadayken, ağızlarıyla kuşta tutsalar, topluma iyi niyet havası vermeleri mümkün değildir. Yıllarca ellerinde içki şişeleriyle Atatürkçülük oynayanların, milliyetçi ve muhafazakar tabana Mustafa Kemal sevgisini ne kadar verdikleri ortadadır. Bu durumun oluşturduğu ters refleksin, olaya Peygamber efendimizi de katarak gencecik nesillerin beyinlerinde oluşturdukları bu duygu depremi de, telafisi çok zor ruhsal çatlaklar oluşturmaktadır. Atatürk’ü, insanların baktığı yön kadar; devrimci,milliyetçi ve muhafazakar gösterme gayretleri, aslında Atatürk’ü bakamadığımız yön kadar yabancılaştırmıştır. Ülkemizde siyaset, maalesef daha bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da toplumu ayrıştıran bir sebep haline getirmiştir.
Çözüm üretmeden eleştiren taraf olmak istemiyorum, yaptığım bu toplumun bir parçası olarak, durum değerlendirmesidir. Yapılması gereken, bu kötü gidişatın milli ve tarihi değerlerimize zarar vermeden ve toplumsal ayrışmaların başka bir örneği olmadan sona erdirilmesidir. Aklı Kemal’e ermeyenlerin, Mustafa’yı anlaması beklenemez ve Mustafa’ca düşünemeyenlerin Atatürk’ü koruması olanaksızdır. Ülkemizde doğan ve hiçbir ideolojiye maruz kalmayan bir çocuğun, Atatürk düşmanı olarak büyümesi mümkün değildir ve kutsal değerlerini, kıyaslamalarla birbirinden kırpacak kadar bozuk bir ruh haline girmesi de imkansızdır. Şu halde düşünmesi ve kendisine çeki düzen vermesi gereken biz büyükleriz diye düşünüyorum. Rabbim hepimize Anadolulu saf bir çocuk ruhu nasip etsin…
mehmet deger
26 Şubat 2012 at 22:06
yazar gercekten çok kalitelı yazıyor.herkes ders cıkarsın ozellıkle sıte yonetıcılerı
Mehmet Cetın
26 Şubat 2012 at 23:17
Hocam kaleminize sağlık…Hayalimizdeki “Atatürk” aynı zamanda millet olma bilincinin odak noktasıdır.”Çanakkale” Türkiye için neyse “Atatürk” de o olmalıdır.Bunu anlayabilmek için ideolojilerden soyunup Çanakkale ruhunu giymemiz gerekecek.
Göknur Günay
26 Şubat 2012 at 23:31
Atatürk’ü rus votkalarına yıllarca meze yaptı bu ülkede ikinci cumhuriyetçiler. Keşke onun “milliyetçilik” ilkesini anlayabilselerdi ve bizler de dahil gelecek nesiller bazı şeyleri daha şeffaf, daha samimi görebilseydik. Yine anlamlı bir yazı gelmiş sizden. Teşekkür ederiz değerli hocam.
günümüzde kalmadı
27 Şubat 2012 at 00:54
Günümüzde meze niyetine bile iş görecek fayda sağlayacak yüz akı bir lider kalmadı. Çok yazık çoooook.
Murat
28 Şubat 2012 at 17:11
Yorumlarınız için teşekkür ederim..