Bizimle İletişime Geçin

Editörün seçtikleri

1 MAYIS’TA İLK KURŞUNU MAO’CULAR SIKTI

Yayınlandı

-

Halil Berktay’ın önceki gün “kanlı 1 Mayıs” solcuların kendi iç çekişmesiydi sözleri sol cenahta deprem yarattı. Berktay’ı doğrulayan açıklamalar geldi…

Kanlı 1 Mayıs’ın, sol gruplar arasındaki nefretten doğduğunu vurgulayan dönemin Dev-Genç liderlerinden Bülent Uluer: İlk ateş Maocuların bulunduğu taraftan geldi.

Kanlı 1 Mayıs derin devletin tertibidir iddiasına karşı, 1977’de 34 kişinin ölmesiyle sonuçlanan gelişmelerin “solcuların kendi içindeki” çatışmalardan kaynaklandığını dile getiren Halil Berktay’ın dün gazetemizde yayımlanan söyleşisi “sol kesimde” geniş yankı uyandırdı. Dönemin tanıkları, Berktay’ın iddialarında doğruluk payı bulunmakla birlikte, devletin sorumluluğunun da yadsınamayacağının altını çizdi.

1 Mayıs 1977 günü Dev-Genç kortejinin başında Taksim Meydanı’na giren dönemin Dev- Genç Başkanı Bülent Uluer, katliama giden yolda solcuların arasındaki gerilimin büyük payı olduğunu söyledi. “Solcular devlete gerekli ortamı kendi elleriyle hazırladılar. Devletin çok da büyük bir komplo hazırlamasına gerek kalmamıştı zaten” diyen Uluer, sol kesim içindeki düşmanlığın kaynağında ise Maocuların ve özellikle Aydınlık hareketinin bulunduğunu söyledi. Uluer, Kanlı 1 Mayıs’ı ve öncesini şu sözlerle anlattı:

Tanıtım

“Birbirimize duyduğumuz düşmanlık, egemenliğe duyduğumuz düşmanlıktan daha fazlaydı. İşin tehlikeli yanı buydu. Devletin çok da büyük bir komplo hazırlamasına gerek yoktu. Ortam hazırdı ancak devlet müdahalesi olmasaydı bunlar olmazdı. Yaşananlara çanak tutacak ortamın hazırlanmasında bizim kabahatimiz tabii ki var ama böyle bir kabahat var diyerek katliam yapılmasına da kimsenin hakkı yok. Devlet bizim içimizdeki gerginliği değerlendirdi. Bu gerginliği yaratan da Halil Berktay’ın içinde bulunduğu Aydınlık grubuydu.”

Paniği devlet körükledi

Dev-Genç korteji Taksim’e girdiği sırada, Saraçhane yönünden silah sesleri duyduklarını ve yere yattıklarını söyleyen Uluer, ölümlere neden olan panik halini şöyle anlattı: “Nişantaşı-Şişli üzerinden Taksim’e girdik. Bu sırada Saraçhane yönünden iki el silah sesi geldi. Orada Maocular ile onları alana sokmak istemeyen DİSK’in barikatı vardı. Buradan ateş açılınca biz yere yattık ve sonra kalktık. Ondan sonra seri silah atışı yapılmaya başlandı, her taraftan… Bizim içimizdeki arkadaşlar da havaya ateş açtı… Durduramadık… Toplum psikolojisi… En büyük katliam, ezilme sonucunda Saraçhane tarafında oldu. Bu sırada Intercontinental’den ateş, sular idaresinden ateş, malûm beyaz Renault’dan ateş… Ama bu ateş insan tarama şeklinde değil, panik yaratmak amacıyla. Bundan sonra panzer girip meydanda dört dönmeye başladı. İnsanlar ezilerek öldü. Panzer bir kadını ezdi. Kazancı Yokuşu’na doğru insanlar kaçtı ama bir kamyonet yolu kapatmıştı. Biz sonradan yerde yatanların yanına gittiğimizde öldüklerini anlamadık. Kan yoktu. Ezilmişlerdi.”

Uluer, olayların ardından sol gruplar arasındaki düşmanlığın derinleştiğinin altını çizerek, “O gün kitlesellik bitmeye başladı. 1 Mayıs sonrasında büyük gerginlik yaşandı. Arkadaşlarımızı kaybetmemizin üzüntüsü ağırdı. Birbirimizi suçlamaya başladık. O gün, bir planın parçasıydı. Ama şunu da unutmayalım, kendi aramızdaki kışkırtmalar olmasaydı ölümler yaşanmayabilirdi. Bu yılki 1 Mayıs’ta herkes vardı da ne oldu. O gün de herkes alana girebilmeliydi. DİSK, karşı tarafı sokmayarak hata yaptı. Öteki taraf ise kışkırtıcı yazıları yazmayabilirdi” dedi.

Tanıtım

Gün Zileli:

Dönemin Aydınlık hareketi içinde yer alıyordum. Halkın Sesi’ni çıkaran isimdim. Çok barizdi bir olay çıkacağı. İçimizdeki düşmanlık çok yoğundu. Düşmanlığın körüklenmesinde Aydınlık’ın rolünü inkâr edemem. ‘Revizyonist zinciri kıracağız’ diye büyük gerginlik yarattık. İlk silahı kim attı, bunu bilmek mümkün değil. Kenardan birinin panik yaratmak için ilk ateşi başlattığı söyleniyor ama bu önemli değil. İki taraf da birbirine karşı kullanmak üzere ağır bir şekilde silahlanmıştı. Yine de eğer meydanda o polis panzerleri kalabalığa girmeseydi onlarca insan ölmeyecekti.

Yalçın Ergündoğan:

DİSK İzmir bölge temsilcisi yardımcısı idim. Kürsünün ön tarafında yer alıyordum. Intercontinental ve Sular İdaresi üzerinden alana ateş edilmesi sonunda panzerler meydana girdi. Intercontinental’daki namluları gördük. Meydandaki büyük panik, otelin üzerinden ateş edilmesiyle başladı. Kenarlardaki küçük çatışmalar bizim oradan hissedilmedi. Ortam çatışmaya müsaitti. Bu bir devlet tertibidir. Devlet tertibinde de onbinlerce kişiyi öldürmek yoktu zaten. Derin devletin o gün oluşturmak istediği intibayı bugün Halil Berktay gerçekmiş gibi söylüyor.

Tanıtım

Namık Koçak:

Milliyet gazetesi muhabiri olarak oradaydım. ‘Maocular meydana alınmadılar, olay çıkardılar sözü, polisin hemen sıcağı sıcağına yaptığı bir açıklamadır. Önceden hazırdı o açıklama. Ben olay başladığında, şu anda Taksim postanesinin olduğu yerden havaya ateş edildiğini gördüm. Kimdi, onu bilemezsiniz. Sular İdaresi’nin arkasına gittim. Jandarmalar birilerini gözaltına alıyordu. Fotograflarını da çektim. Oradan ateş edildiği iddiası vardı. İnsanların koştuğu Kazancı Yokuşu’nda bir kamyonet vardı. Kaçış noktasını tıkadı. Özellikle mi yerleştirildi, kaçarken mi oldu, söylemek mümkün değil. Hiç kimse şuydu deme şansına sahip değil. Birisi ateş etti. Panik yaratmak için ateş edildi. İnsanların üzerine değil, havaya ateş edildi. Belki de paniği yaratanlar sonunun böyle olacağını da tahmin edemedi.

Celalettin Can:

1 Mayıs öncesinde yazılanlar herkesi tedirgin etti. Biz Maocuları alana sokmayacağız diye bir karar aldık. Aldığımız bu karar ters bir karardı. Bu kararımıza karşı taraf da alana gireceğiz diye karar almıştı. Maocu dediğimiz grup alana girmeye çalışırken DİSK’in barikatıyla karşılaştı. Kısa süreli yaşanan itişmeden sonra vazgeçtiler. Alana giremediler. Alanda ilk önce Sular İdaresi üzerinden ateş edildi. O sırada bir arkadaşımız yaralandı. Alana doğru ateş eden de vardı, havaya doğru ateş eden de vardı. Onunla birlikte panzerler de alana yayıldı. Sirenleri çalmaya başlayınca bir panik havası oluştu. İstiklâl ve Sıraselviler caddelerini polis kapatınca kalabalık Kazancı Yokuşu’na yöneldi. Ezilmeler orada yaşandı. Altyapıyı Emniyet oluşturdu. MİT de olayları organize etti.

Tanıtım

taraf

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Editörün seçtikleri

TÜBİTAK’ın burs miktarları artırıldı

Yayınlandı

-

Yayımlayan

TÜBİTAK’ın araştırmacı, bilim insanları ve öğrencilere sunduğu burs miktarlarında artışa gidildi. Bakan Kacır, “Türkiye’yi dünyada en üst sıralara taşıyacak, bu ülkenin aydınlık geleceğini inşa edecek araştırmacı insan kaynağımıza yönelik desteklerimizi sürdüreceğiz” mesajını paylaştı.

Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, TÜBİTAK Araştırma Destek Programları Başkanlığı (ARDEB), Bilim İnsanları Destekleme Programı Başkanlığı (BİDEB) ile Genel Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) tarafından desteklenen projelerde, öğrencilere yapılan burs ödemelerinin aylık üst limitlerinde artışa gidildi.

Buna göre, ön lisans veya lisans öğrencilerine verilen burs miktarı 4 bin liradan 4 bin 800 liraya yükseltildi. Yüksek lisans öğrencilerine verilen burs miktarı 13 bin 500 liradan 16 bin 500 liraya, doktora öğrencilerinin aldığı burs miktarı da 20 bin liradan 24 bin liraya çıkarıldı. Doktora sonrası araştırmacılara verilen burs miktarı ise 27 bin lira iken 32 bin lira olarak güncellendi.

Tanıtım

Bu arada, BİDEB 2250 Lisansüstü Bursları Performans Programı’nda yer alan performans kriterlerine göre başvuru yapmaları durumunda, doktora öğrencileri 8 bin 700 liraya ve doktora sonrası araştırmacılar da 10 bin 500 liraya kadar performans ödemesi alabilecek.

“İnsan kaynağımıza yönelik desteklerimizi sürdüreceğiz”

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır da sosyal medya hesabından konuya ilişkin paylaşımda bulunarak, “Bilim insanlarımıza, araştırmacılarımıza ve öğrencilerimize sunduğumuz TÜBİTAK burslarını artırdık. Türkiye’yi dünyada en üst sıralara taşıyacak, bu ülkenin aydınlık geleceğini inşa edecek araştırmacı insan kaynağımıza yönelik desteklerimizi sürdüreceğiz. Milli Teknoloji Hamlesi hedeflerimizi yetişmiş insan kaynağımızla gerçekleştireceğiz” dedi.

Kaynak: trthaber.com4

Tanıtım
Okumaya Devam Et

Editörün seçtikleri

3 Nisan’da isteğe bağlı yüz yüze eğitime geçiliyor

Yayınlandı

-

Yayımlayan

Fotoğraf: ensonhaber.com

YÖK, 3 Nisan itibarıyla üniversitelerde uzaktan öğretimle birlikte isteyen öğrencilere devam şartı aranmaksızın sınıflarda yüz yüze eğitim verilebileceğini açıkladı.

6 Şubat’ta meydana gelen deprem felaketinin ardından Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), üniversiteler için yeni bir karar almıştı.

Buna göre üniversite öğrencilerinin eğitimine devam edebilmesi için uzaktan eğitim modeline geçilmişti.

Tanıtım

Alınan kararın ardından bugün Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, kameraların karşısına geçti.

3 Nisan’da isteğe bağlı yüz yüze eğitime geçiliyor

Özvar, üniversitelerde 2022-2023 eğitim öğretim yılı bahar döneminin nasıl devam edeceğine ilişkin kamuoyunu bilgilendirdi.

Buna göre 3 Nisan itibarıyla üniversitelerde uzaktan öğretimle birlikte isteyen öğrencilere devam şartı aranmaksızın sınıflarda yüz yüze eğitim verilebileceği açıklandı.

Ara sınavlar uzaktan yapılabilecek

YÖK Başkanı Özvar ayrıca, bahar dönemindeki ara sınavların şeffaflık ve denetlenebilirlik ilkesi esas alınarak uzaktan öğretim yöntemleriyle çevrim içi yapılacağını da bildirdi.

Tanıtım

İşte YÖK Başkanı Özvar’ın açıkladığı kararlar

YÖK Başkanı Erol Özvar’ın açıklamalarına göre alınan kararlar şu şekilde:

“Halihazırda uygulanmakta olan uzaktan öğretim ile birlikte isteyen öğrencilere devam şartı aranmaksızın sınıflarda yüz yüze eğitim verilebilmesine,

Yükseköğretim kurumlarının bir dersin hem uzaktan öğretim ile hem de yüz yüze verilebilmesine ilişkin kararları ilgili kurullarında alarak gerekli düzenlemeleri yapmalarına,

Yürürlükte olan “Yükseköğretim Kurumlarında Uzaktan Öğretime İlişkin Usul ve Esaslar”ın 6 ncı maddesinde yer verilen bir yarıyıldaki derslerin AKTS kredilerine göre en fazla %30’unun uzaktan öğretim yoluyla verilebileceği” yönündeki kısıtlamanın uygulanmamasına,

Tanıtım

Özel öğrenci olarak başka bir yükseköğretim kurumunda eğitime devam etmekte olan öğrencilerin bu eğitimlerini aynı şekilde sürdürebilmelerine,

Nisan ayına ertelenmiş olan “derslere ait uygulamalar”ın, yükseköğretim kurumlarının ilgili kurullarının alacağı kararlar ile ödev, proje vb. şekilde veya bahar dönemi içinde, yaz döneminde ya da bir sonraki eğitim ve öğretim döneminde yüz yüze yapılabilmesine,

Bahar dönemindeki ara sınavların (özel öğrencilik hakkı verilen uygulama eğitimi içeren programlar hariç) “şeffaflık ve denetlenebilirlik” ilkesi esas alınarak uzaktan öğretim yöntemleriyle çevrimiçi yapılmasına,

Yapılacak değerlendirmelerde; açık uçlu ya da çoktan seçmeli çevrimiçi sınavlar, ödevler, çevrimiçi kısa sınavlar, projeler, Öğrenme Yönetim Sistemi (ÖYS) etkinlikleri, ÖYS kullanım analitikleri ve benzeri uygulamaların kullanılabilmesine,

Tanıtım

Yarıyıl sonu, tek ders, tez izleme, yeterlilik sınavı gibi sınavların ise ne zaman ve nasıl yapılacağının yükseköğretim kurumlarının yetkili kurulları tarafından belirlenmesine karar verilmiştir.”

Kaynak: ensonhaber.com

Tanıtım
Okumaya Devam Et

Editörün seçtikleri

ÜBYS’den ders seçimi ve kayıt yenileme işlemleri nasıl yapılır?

Yayınlandı

-

Yayımlayan

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ders seçimi ve kayıt işlemleri 26 Eylül- 7 Ekim 2022 tarihleri arasında yapılacak. 

Peki bu işlemleri nasıl mı yapacaksınız? İşte cevabı:

Tanıtım
Okumaya Devam Et

ÇOK OKUNANLAR