Bizimle İletişime Geçin

Genel

Mİraç: “Hz. Muhammed’in Zamanın ve Mekânın Ötesine Kutsal Yolculuğu”

Yayınlandı

-

Bu yazı tumhaber.com’dan alıntılanmıştır.

Bilindiği üzere Recep ayının 27. gecesi mübarek Mirac gecesidir. Bu tarih miladi takvimle bu yıl (2012) 16 Haziran’ı 17 Haziran’a, Cumartesi’yi Pazar’a bağlayan geceye denk gelmektedir. İslam inancına göre bu gece sevgili Peygamberimiz vahiy meleği Hz. Cebrail’in refakatinde, Mekke’den önce Kudüs’e gelmiş, buradan da yedi kat göğü aşarak Sidretü’l-Münteha’dan (maddî alemin son noktasındaki hudut/sınır ağacından) sonra Yüce Allah’ın huzuruna kavuşmuş, Cennet ve Cehennem’i görmüş, Allah ile görüşmüş, Allah ile sohbet etmiş ve hadsiz feyizler ve manevî hediyelerle tekrar Mekke’ye, ümmetinin arasına dönmüştür. İşte bu manevî, kutsal yolculuğa Mirac adı verilir.

Büyük bir mucize olarak Miracın, salt rasyonel akılla anlaşılması ve idrak edilmesi son derece güç olmakla birlikte, bugün gelişen ulaşım ve iletişim araçlarıyla, uzay yolculuklarıyla anlaşılması geçmiş devirlere nazaran nispeten daha kolaydır.

Yüce Allah Peygamberinin miracından O’na inananlara da bir pay ayırmıştır. Nitekim Peygamber A.S., “Namaz mümin’in miracıdır” buyurarak bu hakikatı beyan etmektedir. Namazda ikinci ve dördüncü rekattan sonra oturduğumuzda okuduğumuz “ettehıyyatü”deki ifadeler, Miracda Yüce Allah ile Hz. Peygamber arasındaki konuşmanın bir kısmıdır. Her Müslüman en azından namazın bu kısmında Mirac yaptığını düşünmelidir.

Cumhur-u ulemaya (İslam bilginlerinin büyük çoğunluğuna) göre Mirac hem ruh hem de beden ile olmuştur ki bendenizin kanaati de bu istikamettedir. Zira hem büyük bir ikram, hem de büyük bir mucize olması için böyle olması daha uygundur. Bu konudaki hadis-i şeriflerdeki ifadelerden de bunun böyle olduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki sadece rüyada olsaydı müşrikler bu derece şiddetle itiraz etmezler, “rüya imiş” deyip geçerlerdi. Miracın rüyada yalnızca ruh ile olduğunu söyleyen Müslüman bilginler varsa da azınlıktadırlar. Bunlar Hz. Ayşe’den gelen bir rivayete dayanmaktadırlar.

Mirac, Peygamber A.S.ın zaman ve mekânın üzerinde-ötesinde-dışında, madde aleminin son noktasının sonrasında, Yüce Allah’ın huzuruna kabul edilmesidir. İslâmî gelenekte her peygamberin kendisine ait bir miracı olduğu kabul edilerek peygamberlerin, özellikle Hz. İdris’in miracından söz edilir. Dinler Tarihi verilerine göre, eski Mezopotamya’da, eski Yunan’da, eski Mısır’da, Hermetisizm’de, Sâbiîlikte, Hint ve İran geleneğinde, çeşitli kabile dinlerinde, Yahudilik ve Hıristiyanlık’ta da değişik Mirac tasavvurlarından bahsedilir. Ancak Mirac, insanlık tarihi içerisinde bu yazımızda anlatmaya çalıştığımız şekliyle yalnızca Efendimiz’e nasip olan bir yolculuktur. Bu şekliyle O’nun dışında kimseye nasip olmamıştır ve olmayacaktır.

Hz. Peygamber, bu kutsal yolculuğunun başlangıcında önce manevi bir ameliyatla kalbi yarılarak zemzemle yıkanmış, akabinde önce Kudüs’e gelmiştir. Mescid-i Aksa’da peygamberlerin ruhlarına imam olarak iki rekat namaz kıldırmış, daha sonra yedi kat göğü ve Sidretü’l-Münteha’nın ötesinde zamanı ve mekânı aşarak Yüce Allah’ın huzuruna çıkmış, Allah da “kuluna vahyedeceğini vahyetmiştir”. Cebrail A.S., Sidretü’l-Münteha’ya kadar Peygamber A.S. ile birlikte gitmiş, ancak oradan öte geçmesinin mümkün olmadığını, eğer bir adım bile geçerse yanacağını, ötesine yalnızca Hz. Peygamber’in geçebileceğini beyan etmiştir.

Hz. Peygamber Mirac esnasında her gök katında bir peygamberle karşılaşmış, birinci kat gökte Hz. Adem, ikincide Hz. Yahya ve Hz. İsa, üçüncüde Hz. Yusuf, dördüncüde Hz. İdris, beşincide Hz. Harun, altıncıda Hz. Musa ve yedincide Hz. İbrahim peygamberle görüşmüştür.

Yine Mirac esnasında Peygamberimiz büyük günah işleyenlere nasıl azap edildiğini de görmüş ve bunlardan ümmetini sakındırmıştır. Buna göre başları secdeye gitmeyenlerin yani namaz kılmayanların başları taşla ezilmekte, her seferinde eski haline gelerek bu şekilde devam etmektedir. Zekat vermeyenlerin ön ve arkalarına bir yama konulmuştur. Başıboş dolaşmakta ve diken, zakkum ve Cehennem’de kızdırılmış taşları yemektedirler. Zina edenler pis bir eti çiğ çiğ yeyip temiz et istemektedirler. Emanete riayet etmeyenler bir demet odun toplamışlar, fakat bunu taşıyamamaktadırlar. İnsanları fitneye düşüren hatiplerin dil ve dudakları kesilip tekrar eski haline gelmekte ve bu şekilde sürmektedir. Faiz yiyenlerin karınları evler gibi büyüktür. İçinde yılanlar vardır. Ayağa kalkmak istediklerinde yüz üstü yere kapanmaktadırlar. Yetim malı yiyenlerin deve dudağı gibi irileştirilmiş ağızlarına Cehennem’den kızdırılmış taş atılmaktadır. Zina edip çocuklarını düşüren kadınlar göğüslerinden ve ayaklarından asılmışlardır. İnsanları arkalarından çekiştirip gıybet edenlerin vücutlarının yanan kısmındaki etleri kesilip kendilerine yedirilmektedir. Bir diğer rivayette de bakırdan tırnakları ile yüzlerini ve göğüslerini tırmalamaktadırlar. Büyük söz söyleyip pişman olan, fakat sözünü geri alamayanları temsilen bir delikten büyük bir öküz çıkmakta, öküz çıktığı deliğe geri dönmek istemekte, fakat buna güç yetirememektedir. İnsanlara iyi şeyleri söyleyip kendileri yapmayan alimlerin dudakları ateşten makaslarla kesilmektedir. Burada söz konusu edilen bütün bu olaylar Hz. Peygamber’in çeşitli hadis-i şeriflerinde anlatılmaktadır.

Peygamber A.S. bundan sonra tekrar Cebrail A.S. tarafından Mekke’ye getirilmiştir. Tabi müşrikler kendilerine göre imkansız gördükleri bu olayı inkar ederek hemen Hz. Ebubekir’e koşmuşlardır. Çünkü Peygamber A.S.a en fazla inanan ve bağlı olan odur ve eğer onu yoldan çıkarabilirlerse diğer müminleri yoldan çıkarmaları daha kolay olacaktır. Hz. Ebubekir burada da Hz. Peygamber’i tereddütsüz tasdik etmiş ve bunun üzerine kendisine “Sıddık-ı Ekber” (En büyük doğrulayıcı) ünvanı verilmiştir. Zira o, müşriklerin, “Arkadaşın, bir gecede gökleri dolaşıp geldiğini söylüyor, artık buna da mı inanacaksın?” sorusuna, “Eğer O söylüyorsa doğrudur, evet buna da inanıyorum, ben sadece buna değil, daha ötesine, göklerden O’na vahiy geldiğine inanıyorum” cevabını vermiştir.

Müşrikler bunun üzerine hemen Hz Peygamber’e koşmuşlardır. Akıllarınca O’nu imtihan edeceklerdir. Ama Hz Peygamber, sanki önündeymiş gibi Beytü’l-Makdis’e bakarak onların sorularını cevaplamıştır. Böylelikle müşrikler hiçbir şey elde edemeden dönmüşler, Hz. Peygamber de mucizesini ispat etmiştir.

İşte, kısaca özetlediğimiz, Hz. Peygamber’in zamanın ve mekânın ötesindeki bu kutsal yolculuğunun Mekke’den Kudüs’e kadar olan kısmına “İsra” denir. İsra gece yürüyüşü demektir. Kudüs’ten Sidretü’l-Münteha’ya, oradan da zaman ve mekândan münezzeh olan Allah’ın huzuruna kadar olan kısmına da “Mirac” denir. Bununla beraber genel hatlarıyla Mirac denilince bu kutsal yolculuğun bütünü anlaşılır. Mirac kelimesi yükseğe çıkmak manasına gelen “uruc” kelimesinden alınmıştır ki merdiven demektir. Bugünkü modern Arapça’da asansöre de mirac denmektedir. Yolculuğun Mekke’den Kudüs’e kadar olan kısmı “Burak”, Kudüs’ten Sidretü’l-Münteha’ya kadar olan kısmı “Mirac”, Sidretü’l-Münteha’dan Yüce Allah’ın huzuruna kadar olan kısmı ise “Refref” vasıtasıyladır. Burak, Mirac ve Refref’in üçü de Cennet bineklerindendir. Bu kutsal yolculuk, hicretten bir sene veya on sekiz ay önce olmuştur.

Miracın Mekke’den Kudüs’e kadar olan kısmı İsra suresinin ilk ayeti ile sabit olduğu için inkarı küfür (dinden çıkmak) olarak görülmüştür. Kudüs’ten Sidretü’l-Münteha’ya kadar olan kısmı ise sahih hadislerle sabit olduğu için inkarının bid’at (dinin aslından olmayan) ve dalalet (sapıklık) olduğu belirtilmiştir. Necm suresindeki 1-17 ayetlerin Miracın bu kısmı ile alakası, sarahaten (açıklıkla) değil de işareten olduğu ifade edilmiştir.

Acaba Allah peygamberine, hiç kimseye nasip etmediği bu zamanı ve mekânı aşan kutsal yolculuğunu ve bu büyük ihsanını niçin yapmıştır? Yani miracın sebebi ve hikmeti nedir? Bunun üzerinde duralım.

Miracın hikmeti o kadar yüksek ve derindir ki beşer aklı ve fikri ona yetişmekten acizdir. Biz, anlayabildiğimiz kadarıyla, birçok hikmetinden yalnızca beş tanesine işaret edeceğiz:

1. İnsanların İslam davetine uymaması ile çok mahzun olan, üstelik İslam’ı yaymak için gittiği Taif kentinden dönüşünde kan revan içinde kalan Peygamberini Allah teselli etmiş, O’na ikramda bulunmuştur. Allah’ın teselli ve ikramı beşer aklının duracağı kadar büyük ve ulvidir ki Mirac işte bu teselli ve ikramdır. Üstelik Hz. Peygamber’in talebi olmaksızın Yüce Allah’ın daveti üzerine vuku bulmuştur.

2. Bizzat Yüce Allah’ın, Peygamber A.S.ın insanları davet ettiği şeyleri kendisine göstermesi için vaki olmuştur. Peygamber insanları Allah’a, peygamberlere, meleklere inanmaya davet etmiş, Cennet ile müjdelemiş, Cehennem ile korkutmuştur. İşte Mirac gecesi davet ettiği bu şeyleri bizzat görmüştür.

3. Allah’ın, peygamberini yeni bir merhaleye hazırlaması ve bu yeni merhale için takviye etmesidir. Bu merhale de Mekke’den Medine’ye Hicret (Göç) ve Hicretten sonraki fiili cihad ve savaşlardır. Nitekim Mirac’dan yaklaşık bir sene gibi kısa bir zaman sonra Hicret olayı gerçekleşmiştir.

4. Miracın gündüz değil gece olmasının sebebi de gece ibadetinin gündüz ibadetinden daha faziletli olmasıdır.

5. Mirac, son zamanlarda uzay araçları ve füzelerle uzaya çıkanları ilzam etmeye ve susturmaya işarettir. Sanki Allah, Mirac dolayısıyla şöyle demektedir: ‘Ey füzelerle, uzaya, aya, yıldızlara giden insanoğlu! Sakın yaptığınla gururlanma, kibirlenme, bana karşı gelme, beni inkar etme! Çünkü sen bunları, yine benim verdiğim göz, kulak, el, ayak ve akıl nimetiyle yapıyorsun. Zira bugün senin, göğün ancak birinci tabakasında yaptığın işi, senin Rabbin olan Ben, bundan 1400 küsur yıl önce, son Peygamberim için bir gecede, bir anda, üstelik yedi kat göğü ve üzerindekileri aşırarak gerçekleştirdim. Haddini bil, yaradanını unutma!..

Miracın hikmetlerinden sadece bir kısmını izah ettikten sonra, Miracın faydalarından ve kazandırdıklarından da bahsedelim:

1. Mirac öncelikle Müslümanlara beş vakit namazı kazandırmıştır. Üstelik elli vakit namaz sevabı verilen beş vakit namazı… Çünkü Hz. Muhammed’in bir hadisinde geçtiği üzere O, Mirac’ta ümmetine elli vakit namaz farz kılındıktan sonra Hz. Musa’nın tavsiyesiyle Yüce Allah’ın huzuruna dönerek bunun hafifletilmesini istemiş, Allah’ın şefkat ve merhameti olarak elli vakit beş vakte düşürülmüş, ancak yine O’nun lutf u ihsanı olarak elli vakitlik karşılık baki kalmıştır. Burada Yüce Allah’ın, Hz. Muhammed’in ve Hz. Musa’nın, Muhammed ümmetine olan şefkat ve merhametini iyi düşünmek gerekir. Bunun yanında Hz. Musa’nın Hz. Muhammed’e tavsiyesini, daha önce kendi ümmetiyle yaşadığı insani tecrübesini Peygamber A.S.a aktarması şeklinde düşünmek gereklidir. Elli vaktin beş vakte düşürülmesini de ilâhî bir mizansen olarak Yüce Allah’ın Muhammed ümmetine bir ihsanı ve ikramı olarak düşünmelidir.

2. Bakara suresinin son iki ayeti (her gece yatsı namazından sonra camilerimizde okunan ayetler) bu gece vasıtasız olarak, bizzat Yüce Allah tarafından Hz Muhammed’e vahyedilmiştir. Amene’r-rasulu diye başlayan bu ayetler o kadar faziletlidir ki Peygamber A.S., bir kimsenin yatsı namazından sonra bu ayetleri okuduğu takdirde, başka hiçbir ibadet yapmasa bile sabaha kadar kendisine yeteceğini belirtmiştir.

3. Şirk koşmadan ölenlerin bağışlanacağı ve Cennet’e gireceği müjdelenmiştir.

Mübarek geceler Allah’ın kullarına bir ihsanıdır ve inananlar için bir fırsattır. Bu bakımdan iyi değerlendirilmeleri gerekir. Bunun için yazımızı Mirac gecesinde yapılacak ibadet ve taat ile bitirmek uygun olacaktır.

Bu gece her şeyden önce samimi bir kalple ve gönül huzuruyla, bir daha yapmamaya kesin kararlı olarak tövbe istiğfar edilmelidir. Ardından şu ana kadarki hayatımızın kısa bir muhasebesi yapılmalıdır. Kaza namazımız varsa bir miktar kaza namazı, yoksa nafile namaz kılınmalıdır. Mutlaka bir miktar Kur’an okunmalı ve okunan yerin Türkçe çevirisine de bakılmalıdır. Peygamber Efendimize salavat okunmalıdır. Bundan sonra gönülden Yüce Allah’a yönelerek dünyevi ve uhrevi ihtiyaçlarımız ve bütün Müslüman kardeşlerimiz için dualar edilmelidir. Anne baba, akraba ve yakınların ziyaret edilmesi, bu mümkün değilse iletişim araçları ile görüşülmesi çok önemlidir. Bir diğer önemli husus dargınların barışması için bu gecenin vesile edinilmesidir. Gündüzünün oruçlu geçirilmesi de şüphesiz çok faziletlidir.

Bu vesileyle bütün Müslüman kardeşlerimizin Mirac gecesini tebrik ediyor, Müslümanların ve insanlığın kurtuluşuna vesile olmasını diliyorum.

Okumaya Devam Et
1 Yorum

1 Yorum

  1. Yaşar ÜNER

    15 Haziran 2012 at 11:38

    Öncelikle, tüm Müslüman Âlemi’nin Mirac Kandilini kutluyor ve bu gecenin tüm insanlık için güzel başlangıçların mîlâdı olmasını Allah (cc)’tan diliyorum. Pozitivist, materyalist bir sistem üzerine kurulmuş olan günümüz insanının düşünce yapısı, gayri müslimlerin “Mirac” gibi bir mucizeye, Mekkeli müşriklerin verdiği tepkiyi vermeye zorluyor. Onlara göre bu imkansız birşey, olamaz. Ama ülkemizde de yapılan Dinler Tarihi çalışmaları bir şeyi ortaya koymaktadır ki, yukarıda sözünü ettiğimiz düşünce yapısının Batılılar tarafından bile uygulanamadığıdır. Madem ki, insanklar sadece deneyebildiklerine, tecrübe edebildiklerine, tekrarlayabildiklerine, görebildiklerine inanacaklar, o zaman Batıda başını alıp giden pek çok yeni dini akımın oluşmaması gerekirdi. Örneği UFO kültleri, bunlara göre kıyamet anındaki kötü durumdan kurtulmak için insanlar intihar etmeli, böylece serbest kalacak ruhları, uzayın derinliklerinde bekleyen uzay gemilerine binecekler, kıyamet sona erdikten sonra tekrar dünyaya gelecekler. Allah aşkına böyle bir şeye kim inanır. Ama inanıyorlar, hem de çok sayıda insan. Peki niçin? sebebi çok açık. Sebebi; materyalist, pozitivist düşünce… Sanayi devrimi sürecinde kilise- bilim savaşından mağlup çıkan kilisenin otoritesini kaybetmesi sonucu, batılı insanında eksikliği gün geçtikçe artan manevi açlık. Malumunu aç insan, ne olsa yer, işte bunlar da manevi açlıklarını gidermek için çer- çöp yiyor. Anti- İslamist ve İslamofobik politikalrı ile örttükleri İslam’ın gıdasının farkına varsalar herhalde çer- çöp ile açlıklarını gidermeye çalışmazlar ve “Mirac” gibi mucizelerin farkına varırlardı.Hocama, yazısından dolayı teşekkür ederim. Saygılarımla…

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Genel

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 25 bin öğretmen ataması sürecini başlatıyoruz

Yayınlandı

-

Yayımlayan

Kritik Kabine toplantısının ardından kameralar karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğretmenlere müjdeyi verdi. Erdoğan, “10 bini Milli Eğitim Akademisi’ne olmak üzere, 25 bin yeni öğretmen ataması sürecini başlatıyoruz.” dedi.

“25 BİN YENİ ÖĞRETMEN ATAMASI YAPACAĞIZ”

Erdoğan’ın açıklamalarından en dikkat çekeni öğretmen atamaları oldu. Binlerce öğretmene müjdeyi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “10 bini Milli Eğitim Akademisi’ne olmak üzere toplam 25 bin yeni öğretmen ataması sürecini başlattığımızın müjdesini bugün gençlerimizle paylaşmak istiyorum. Milli Eğitim Bakanlığımız kapsamlı bilgilendirmeyi önümüzdeki dönemlerde yapacak.” dedi.

Okumaya Devam Et

Genel

İŞKUR Gençlik Programı Kura Sonuçları ve Başvuru Şartları

Yayınlandı

-

Yayımlayan

Üniversiteden yapılan açıklama şöyle:

27 Şubat 2025 Perşembe günü saat 10.00’da Çanakkale Şehitleri Yerleşkesi İÇDAŞ Kara Yusuf Kongre Merkezi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen İŞKUR Gençlik Programı Noter Kurasında ismi açıklanan öğrencilerin başvuru için hazırlamaları gereken evraklar aşağıda belirtilmiştir.

1. Kimlik Belgesi Fotokopisi

2. Adli Sicil Kaydı

3. Banka Hesap Numarası

4. Barkodlu SGK Hizmet Dökümü Listesi (Kendi ve aynı hanede yaşayan ve öğrenci olmayan 18 yaş üstü herkes için)

5. İkametgah Belgesi; kendi için, aileyle aynı ikamette ise aynı hanede ikamet edenleri gösteren Safahatli Nüfus Kayıt Belgesi

6. Aynı hanede bulunan çalışan kişilere ait maaş bordrosu (onaylı, imzalı)

Kişilerin tüm belgeleri 05 Mart 2025 Çarşamba günü 16.00’a kadar Rektörlük Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığına şahsen elden teslim etmeleri gerekmektedir.

Hane Gelir Kontrolünün Yapılması: Başvuru tarihindeki Adres Kayıt Sistemi (AKS)’ne göre aynı adreste ikamet edenlerin, programa başlangıç tarihi dikkate alınarak ulaşılabilen en yakın döneme ait gelir getirici bir işte çalışma sonucu elde ettikleri aylık toplam kazançlarının asgari ücret tespit komisyonu tarafından belirlenen bir aylık asgari ücretin net tutarının üç (3) katını aşması halinde söz konusu adreste ikamet eden öğrenciler programa katılamaz.

Bu şart Genelge’nin 9 uncu maddesinin ikinci fıkrası (Programdan ayrılan ya da ilişiği kesilen katılımcının yerine; yedek listeden, yedek listeden boş kontenjanın karşılanamaması halinde ise Yönetmelik ile belirlenen başvuru ve katılım şartları ve bu Genelgenin 8 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında belirtilen şartları sağlayan Kuruma kayıtlı kişiler arasından ilana çıkılmadan yeni katılımcılar dâhil edilebilir. Kuruma kayıtlı kişiler arasından programa katılımcı eklenmesi halinde başvuran listesine geri dönülemez.) kapsamında programa eklenecek öğrenciler için de aranır.

AKS’ye göre yerleşim yeri adresi veya diğer adres bilgisi yurtlar ve sığınma evleri ve benzeri toplu yaşam alanları olanlar ile 08/03/2012 tarihli ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında kimlik bilgileri gizlenenler için hane gelir şartı aranmaz.

Not: Tüm belgeler kontrol edildikten sonra Başvurusu kabul edilenler 10 Mart 2025 tarihi itibariyle işe başlatılacaktır. Başvurusu kabul edilmeyen öğrencilerin yerine yedek listeden öğrenciler seçilecektir. Yedek liste ilan edildikten sonra belirlenecek tarihte işe başlama gerçekleştirilecektir.

 

Okumaya Devam Et

Genel

Trakya Kariyer Fuarı 2025’in Açılışı Gerçekleşti

Yayınlandı

-

Yayımlayan

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) ev sahipliğinde, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi destekleriyle “Geçmişin İzinde Geleceğini Keşfet” mottosuyla düzenlenen 2025 Trakya Kariyer Fuarı’nın (TRAKYAKAF) açılışı, İÇDAŞ Kongre Merkezi’nde gerçekleşti.

Marmara Bölgesinin en büyük kariyer fuar organizasyonu olarak dikkat çeken 2025 TRAKYAKAF’ın açılış törenine; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Lütfihak Alpkan, Çanakkale Valisi Doç. Dr. Ömer Toraman, Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkan Danışmanı Doç. Dr. Sinan Keskin, Adalet ve Kalkınma Partisi Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, Cumhuriyet Halk Partisi Çanakkale Milletvekili İsmet Güneşhan, İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, Çanakkale 2. Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen, Çanakkale Belediye Başkanı Muharrem Erkek, Kırklareli Belediye Başkanı Derya Bulut, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu, Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Hatipler, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Boz, Kırklareli Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Raif Cergibozan, Çanakkale Cumhuriyet Başsavcısı Altuğ Kürşat Şahin, Edirne Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Çakmak,  Çanakkale Adalet Komisyonu Başkanı Eray Doğan, Çanakkale İdare Mahkemesi Başkanı Ahmet Özkan, Çanakkale Baro Başkanı Av. Ardahan Dikme, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, Çanakkale protokolü, kurum ve kuruluş müdürleri,  siyasi parti ve STK temsilcileri, ÇOMÜ’nün akademik, idari yöneticileri ile personel ve öğrenciler katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başlayan tören; ÇOMÜ Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Senfoni Orkestrası’nın müzik dinletisinin ardından ÇOMÜ ve TRAKYAKAF 2025’in tanıtım filmlerinin izlenmesi ile devam etti.

ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu açılış konuşmasında,  TRAKYAKAF 2025’in öğrencilerimizin ve mezunlarımızın sektörden temsilciler ile buluşması için çok önemli bir fuar olduğunun altını çizerek şunları söyledi:

Türkiye’nin Geleceğini Şekillendirecek Büyük Bir Buluşmaya Tanıklık Ediyoruz

Bugün burada, gençlerimizin kariyer planlamalarına yön vermek, onları iş dünyasıyla buluşturmak ve istihdam olanaklarını artırmak için bir araya gelmiş bulunuyoruz. Kariyer planlaması, bireyin sadece mesleki bir yol haritası çizmesi değil, aynı zamanda kendi potansiyelini keşfetmesi ve ülkesine, insanlığa katkı sağlayacak bir misyona sahip olması anlamına gelir. Bugün burada, yalnızca iş arayan gençler ile işverenleri bir araya getirmiyoruz; aynı zamanda Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek büyük bir buluşmaya tanıklık etmekteyiz.

Uygulamalı Eğitim Modelleriyle, Öğrencilerimizi Sektöre Hazırlıyoruz  

İçinde bulunduğumuz çağda; bilginin hızla üretildiği, teknolojik dönüşümün toplumsal yapıları yeniden şekillendirdiği ve iş gücü piyasalarının sürekli evrildiği bir süreçten geçmektedir. Yapay zekâ, büyük veri, dijital dönüşüm ve otomasyon gibi yenilikler, mesleklerin doğasını değiştirirken, iş dünyasında başarılı olmanın en önemli unsurlarını da belirlemektedir. Artık yalnızca diploma sahibi olmak değil, sürekli öğrenmeye açık olmak, yenilikçi düşünebilmek, analitik becerilere sahip olmak ve etik değerleri güçlü bir şekilde benimsemek bireyleri öne çıkaran temel unsurlar haline gelmiştir. Bu noktada, devletimizin ulusal ve bölgesel hedefleri doğrultusunda üniversitelerin rolü her zamankinden daha kritik hale gelmiştir. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi olarak, öğrencilerimizin yalnızca akademik bilgiyle donanmasını değil, aynı zamanda uygulamalı eğitim modelleriyle sektörel deneyim kazanmalarını, girişimcilik ekosistemine dahil olmalarını ve yenilikçi projeler geliştirmelerini teşvik etmekteyiz. Çünkü biliyoruz ki, çağın gerekliliklerine uygun nitelikli insan kaynağı yetiştirmek, yalnızca bireylerin değil, toplumların refahını artıran en önemli unsurdur. Bugün burada bulunan kamu kurumları, özel sektör temsilcileri ve sivil toplum kuruluşları, sadece birer işveren değil, aynı zamanda geleceğin yeteneklerini keşfetmek, onları yönlendirmek ve onlara yatırım yapmak isteyen kıymetli paydaşlarımızdır. Bu fuar vesilesiyle öğrencilerimizin, sektördeki profesyonellerle doğrudan temas kurarak kariyerlerini inşa etmelerine katkı sağlayacak olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz.

Bu Fuara Katılmak, Milletimizin Geçmişinden İlham Alarak Geleceğe Yön Vermek Demektir

Kıymetli katılımcılar, Çanakkale, tarihin en büyük mücadelelerinden birine sahne olmuş ve “Çanakkale Geçilmez” ruhuyla direnişin, fedakârlığın ve zaferin sembolü haline gelmiş kutsal bir toprak parçasıdır. Bugün burada bulunmak, sadece bir kariyer fuarına katılmak değil, aynı zamanda milletimizin geçmişinden ilham alarak geleceğe yön vermek anlamına da gelmektedir. Unutmayalım ki, başarıya ulaşmanın yolu, kararlılıkla ve azimle çalışmaktan geçer. Her bir gencimizin kendi alanında en iyi olmak için mücadele etmesi, hem bireysel hem de toplumsal kalkınmamız için büyük önem arz etmektedir.

Rektör Erenoğlu, konuşmasının sonunda,  başta Trakya Kariyer Fuarı’nın düzenlenmesine öncülük eden Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi’ne, Çanakkale Valisi Ömer Toraman’a ve emeği geçen herkese teşekkür etti.

Protokol konuşmaları sırasıyla; Çanakkale İYİ Parti Milletvekili Rıdvan Uz, CHP Milletvekili İsmet Güneşhan, Çanakkale Belediye Başkanı Muharrem Erkek, Çanakkale Valisi Doç. Dr. Ömer Toraman ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Lütfihak Alpkan tarafından gerçekleştirildi.

Çanakkale İYİ Parti Milletvekili Rıdvan Uz, “Böyle bir organizasyonda gençlerimizi bir araya getiren başta ÇOMÜ Rektörlüğüne, Çanakkale Valiliğine ve tüm emeği geçenlere teşekkür ederek, “Bu vatanı bizlere emanet eden tüm şehitlerin önünde saygıyla eğiliyorum” dedi ve TRAKYAKAF 2025’in öğrenciler, mezunlar ve bölge için önemine değindi.

CHP Milletvekili İsmet Güneşhan, fuarın düzenlenmesinde emeği geçen herkese çok teşekkür ederek, “Gençlerimiz salonu doldurmuş. Bunu görmek beni çok mutlu etti ve geleceğe umutla bakmamı sağladı. Gençlerimizin geleceğe yönelik kariyer planlamasında fuar büyük katkı sağlayacak. Gençlerimiz geleceğimizin teminatı” dedi.

“TRAKYAKAF 2025 eminim ki özellikle gençlerimizin geleceğe sağlam adımlarla yürümesine önemli bir katkı sağlayacak. Ayrıca bölgemizin kalkınmasına, istihdamına da ciddi katkılar sağlayacağına yürekten inanıyorum” diyen Çanakkale Belediye Başkanı Muharrem Erkek, Çanakkale’nin tarihi, kültürel değerleriyle ve müstesna coğrafyası ile çok özel bir yer olduğunun altını çizerek “Çanakkale bir üniversite, bir öğrenci kenti. Aynı zamanda sanayi ve teknoloji potansiyeli yüksek bir kent. Onun için Üniversitemiz kentimiz için çok önemli. Bu bağlamda yerel yönetim olarak Üniversitemiz ve iş dünyası ile ilişkileri çok önemsiyoruz” dedi.

Çanakkale Valisi Doç. Dr. Ömer Toraman, “Çanakkale olarak TRAKYAKAF 2025’e ev sahipliği yapmanın gururunu yaşıyoruz. Bizden önce bu fuarı yapmış olan illerimizden de destek alarak bu sene Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörünün ve çalışma arkadaşlarının yoğun gayreti ile bu fuarı sizler için hazırlamış bulunuyoruz. Bütün bu hazırlık ve telaş gençlerimiz için. Her biriniz birbirinizden farklısınız ve her birinizin yetenekleri birbirinden farklı. Gençlerimize inanıyor ve güveniyoruz. Amacımız yetenekleriniz doğrultusunda ülkemizin kamu, özel sektörünü ve sivil toplum alanını iyi tanımanızı sağlamak ve etkileşim içerinde olmanızı sağlamak. Bu sayede kendinize özellikle mezuniyet sonrası bir hayat çizgisi oluşturmanız. Doğru adımlar atabilmeniz ve doğru tercihler yapabilmeniz. Bütün bu çaba ve bu telaş bunun için. Sevgili gençler Türkiye son dönemlerde istikrarlı bir şekilde büyüyen nadir ekonomilerden birine sahip. Bu büyümü nüfus artışı göz önüne alındığında çok daha kıymetli. Öte yandan bu büyüyen ekonomi sayesinde işsizlik oranı düşüyor. Bu da çok önemli veri. Bunu sağlayan en önemli faktör de Türkiye’nin dinamik özel sektörü. Bu fuar, işte bu istihdam alanında gençler ile özel sektörü bir araya getiren bir vesile olduğunu düşünüyoruz. Bu fuarın organizasyonunda Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisimizin çok önemli desteği ve emeği var. Yurt satında bu fuarları organize ediyorlar. Kendilerine teşekkür ediyoruz. TRAKYAKAF 2025’te emeği geçen her kese teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Lütfihak Alpkan ise “Bu kariyer fuarları Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisimizin organize ettiği çok önemli bir etkinlik ve geleneksel hale geldi. Bu bağlamda gençlerimizin bu etkinliğe ilgi göstermesi ve özellikle işverenlerle buluşmaları çok önemli bir fırsat. Özellikle bu organizasyona destek veren işverenlere de çok teşekkür ediyorum. Ben bu vesileyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve İŞKUR olarak gençlerimize verdiğimiz hizmetlerden de bahsetmek istiyorum. Özellikle gençlerimizi İŞKUR Gençlik Portalına davet ediyorum. Hakikaten bu sene Cumhurbaşkanımızın vizyonu ve İŞKUR’un organizasyonunda İŞKUR Gençlik Programı üniversitelerde bir uygulamalı eğitim programı vesilesiyle bu dönem 100 bin önümüzdeki dönem 200 bin ve 5 yılın toplamında 1 Milyon öğrenciyi iş hayatına hazırlamak konusunda büyük bir fırsat sunuyor. Bu bağlamda hem üniversite hayatında staj, İŞKUR Gençlik Programı ve diğer programlar vesilesiyle mezun olmadan önce iş hayatına hazırlanmak çok önemli. Aynı zamanda mesleki ve teknik bilgilerimizi hem teorik hem de pratik bilgileri en iyi şekilde öğrenmeye çalışmak çok önemli.” diyerek bunun önemli bir çalışma disiplini gerektirdiğini kaydetti.

Protokol konuşmalarının ardından fuara destek veren ana sponsorlar arasında yer alan Doğanlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Davut Doğan, Golteks Petrol ve Kimya Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Kaplan, Kale Grubu’ndan Genel Müdür Süleyman Soysal, İÇDAŞ Çelik Enerji Tersane ve Ulaşım Sanayi adına Zeynep Aslan ve Çanakkale Bahçeşehir Koleji adına Emine Yıldız’a plaket takdim edildi. Ayrıca fuara katkı sunan kurum ve kuruluşların temsilcilerine plaket takdimi gerçekleştirildi. Açılış kurdelesinin kesilmesinin ardından Rektör Erenoğlu ve protokol üyeleri stantları gezdi.

Okumaya Devam Et

ÇOK OKUNANLAR