Genel
Muhafazakar Türkiye
Türkiye’nin muhafazakarlaştığı yolunda ki bazı garip travmatik yorumları duymuşunuzdur. Bir tarihçi ve sosyoloji ilmine kıyısından bulaşmış biri olarak, ülke adına trajikomik bir konu olduğunu düşünüyorum. Yani bu söylem yıllardır Atatürkçü olarak kendini ifade edenlerin sosyalizm ile olan akrabalığı kadar çılgınca bir söylemdir.
Muhafazakarlaşmak;
Türk toplumunun muhafazakarlaşma gibi bir seyri yoktur. Türk toplumu zaten muhafazakar olduğunu iddia eden ancak o yolda fazla yol alamayan bir yapıya sahiptir. Kültürün doğal seyrini yada zaten var olan bir değerini son on yıla bakarak arttığını söylemek, aynı toplumun doksan yıldır Atatürkçü çizgisinin arttığını söylemek kadar hatalıdır. Sanal dünyada porno kelimelere olan arama merakı, milli ve dini değerlerin keşfedilmesine olan meraktan elli altmış kat daha yüksekken, toplumun hızla muhafazakarlaştığını iddia etmek, soyunduğumuz toplum mühendisliğinin kişisel reklamından başka bir anlam taşımaz.
Ülkenin büyük çıkmazlarından biri, kanaat önderlerine ve bir devre adını verecek derecede fikri birikime sahip aydınlardan mahrum olmasıdır.Böyle bir temsil ve fikir kısırlığında siyaseten puan kazanma amaçlı söylemler içi boş konuşmalardır.İnsanların özel yaşamlarına yada mahremiyetlerine dönük birkaç demeç vermek ve ülke içi haftalık tartışma konularıyla, milleti aptal yerine koymak muhafazakarlaşmanın derecesi olamaz.
Muhafazakar bir Türkiye de olması gerekenlerle şuan ki Türkiye de olanlar arasında ölçülemeyecek bir fark vardır. Muhafazakarlığı irdelemeyen, tartışmayan ve mevcut statükoyu kabullenen bir değer olarak görüyorsanız, yaptığınız tespit doğrudur. Bu tartışma ve söylem, bizi, ülkedeki tüm sorunları ve hataları askeri vesayet deyip geçen çok bilmiş sözde yazar çizer tayfasının kolaylığına götürür. Biliyorsunuz; Türkiye’nin son dönem algısı, yaşadığımız tüm acıların, ordu kaynaklı olduğu şeklindedir. Bazılarının bu algıyı bile muhafazakar bir bakış açısının ürünü gibi sunmaya çalışması, at izi ile it izinin karışmasından başka bir şey değildir.
Muhafazakar bir Türkiye, unutulan Irak’ın şuan ki durumunu merak eden ve irdeleyen bir Türkiye olmalıdır. Muhafazakar bir Türkiye, basında gördüğü birkaç kelimeyle yada başlıkla, içinde ki tüm sapıklığı yorum olarak sunmayan bir Türkiye’dir. Muhafazakar bir Türkiye; mevcut siyasi iradenin tesiriyle cemaatleşmeyen ve kıldığı namazda bile camisini reklam amaçlı seçmeyen bir Türkiye’dir. Muhafazakar Türkiye; Arap baharını sinema filmi gibi izleyip, orda ölenlerin tavuk olmadığını kavrayabilen bir Türkiye’dir. Muhafazakar bir Türkiye; Temel değerlerini Mustafa Kemal’le koruduğunu ve dinin onun adıyla kaybolmayacağını içselleştiren bir Türkiye’dir. Muhafazakar bir Türkiye; Kürt’le sorunu olmayan, aynı kıbleye dönüp aynı secdeye baş koyduğunu bilen Türkiye’dir. Muhafazakar bir Türkiye; Mehmetçiğine kastedenle, kendisinden bir farkı olmayanı Kürt kardeşini ayırabilen bir Türkiye’dir. Muhafazakar bir Türkiye; Hiçbir iktidarı ve güç odağını halk adına denetleme kaygısı olmayan, satılık kalemleri ayırt edebilen bir Türkiye’dir. Muhafazakar bir Türkiye; Hay’dan geldim, gidişim Hu’ya’dır diyebilen ve dünyalığa ahretini satmayan bir Türkiye’dir.
ilginç
15 Haziran 2012 at 18:41
ilginç,tarafsız ve yerinde….Teşekkürler..