Genel
Kuranın İndiği, Bin Aya/Seksenüç Yıla Bedel Rahmet İklimi
Bu yazı tumhaber.com’dan alıntılanmıştır.
Kutsal gecelerin en kutsalı olan mübarek Kadir gecesine artık iyice yaklaşmış bulunuyoruz. Her ne kadar hangi gece olduğu tam olarak bildirilmemiş ise de Ramazan ayının yirmi yedinci gecesi olduğu şeklindeki kuvvetli görüşü kabul edecek olursak, bu yıl (2012) miladi takvimle 14 Ağustos Salı’yı 15 Ağustos Çarşamba’ya bağlayan geceyi Kadir gecesi olarak ihya edeceğiz inşallah.
Kur’an-i Kerim’de bu geceden bahseden müstakil bir sure vardır. Kadir suresi adını taşıyan bu surede yüce Rabbimiz söyle buyurmaktadır: “Doğrusu biz Kur’an’ı Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler. O gece, tanyerinin ağarmasına kadar bir esenliktir”.
Kadir gecesi o kadar mübarek, o kadar faziletli bir gecedir ki Kur’an ayetleri Hz. Muhammed s.a.v.’in kalbine bu gece nazil olmaya başlamış, Alak suresinin “İkra’: Oku” diye başlayan ilk beş ayeti bu gece Hira mağarasında Hz. Peygamber’e indirilmiştir. Bu yüzden Kur’an’da adı geçen tek ay Ramazan ayı iken tek gece de Kadir gecesidir. Aynı zamanda bu gece, ertesi gün yani gündüzünde Bedir savaşının kazanıldığı gecedir.
Kadir Gecesi Hangi Gecedir?
Kadir gecesinin hangi gece olduğu tam olarak bildirilmemiştir. Bununla birlikte ilgili rivayetler Ramazan ayının son onunun/onbeşinin tek gecelerinde aranması gerektiğini işaret etmektedir. Hz. Peygamber s.a.v., “Siz Kadir gecesini Ramazan’ın son on günü içerisindeki tek rakamlı gecelerde arayınız”, buyurmuştur. (Buhari, Müslim). Bunlar arasında yirmi yedinci gecede olduğu kuvvetle muhtemel olduğu için ülkemizde Kadir gecesi yıllardan beri bu gecede kutlanmaktadır.
Kütüb-i sitte’de geçen başka bir hadis-i şerife göre Peygamberimiz Ramazan ayının son on gününde itikafa girerdi (ibadet niyetiyle mescide ikamet ederdi) ve Kadir gecesinin son on günde aranmasını tavsiye ederdi.
Başka bir hadis-i şerifte şöyle geçmektedir: “Sahabelerden bazı kimselere, rüyalarında, Kadir gecesinin, (Ramazan ayının) son yedi günü içinde olduğu gösterildi. Rasulullah s.a.v onlara, ‘Görüyorum ki rüyalarınız Ramazan ayının son yedi günü hakkında birbirine uygun düşmüştür, artik kim Kadir gecesini aramaya kalkışırsa, onu Ramazan ayının son yedisinde arasın’, buyurmuştur”. (Buhari, Müslim). “
Bir diğer hadis-i şerifte de şöyle geçmektedir: “Rasulullah s.a.v. Kadir Gecesi’ni haber vermek üzere hâne-i saâdetlerinden çıktı. Derken Müslümanlardan iki kişi kavga ettiler. Buyurdular ki: ‘Ben, size Kadir Gecesi’ni haber vermek üzere çıkmıştım. Filân ile filân kavga ettiler de ona dair olan bilgi kaldırıldı. İhtimal ki hakkınızda bu daha hayırlıdır. Artık siz, Kadir Gecesi’ni yirmiden sonraki yedinci veya dokuzuncu veya beşinci gecelerde arayınız’ ”.
Sahabe-i kiramdan Zir b. Hubeyş şöyle demiştir: “Übey b. Ka’b’a, ‘Kardeşin Abdullah b. Mesud, yıl boyunca ibadet eden Kadir gecesine isabet eder, diyor’, dedim. Übey b. Ka’b, ‘Allah İbn Mesud’a rahmet eylesin, o, insanların Kadir gecesine güvenmemelerini istemiştir, yoksa Kadir gecesinin Ramazan ayının son on günü içerisinde yirmi yedinci gecesinde olduğunu biliyordu’ dedi”.
Bütün bu rivayetler Kadir gecesinin Ramazan ayının son on gününde, onun da yirmi yedinci gecesinde olduğunun kuvvetle muhtemel olduğunu belirtmektedir. Bunun yanında fizîkî olarak da Kadir gecesinin bir takım alametlerinden bahsedilmiştir. Buna göre bu gecenin sessiz, sakin, berrak, fırtınasız, ne fazla sıcak, ne fazla soğuk, ılıman, insana huzur veren, karanlık yerlerden dahi nurların parladığı, gecenin nurunun fazlalığından sabahleyin güneşin fersiz/sönük doğduğu bir gece olduğu Müslüman bilginlerce ileri sürülmüştür.
Hadis-i şeriflerde geçmese de bazı Müslüman bilginlerin eserlerinde Kadir gecesinin tespiti ile ilgili değişik bilgiler de ileri sürülmüştür. Bunlar, “Ramazan ayı şu gün başlarsa Kadir gecesi şu gecedir, bu gün başlarsa bu gecedir”, şeklindeki rivayetlerdir. Bu hesaba göre, Ramazan ayı hangi gün girerse girsin, Kadir Gecesi, Ramazan ayının ikinci onbeşinin tek gecesi olan cumartesiyi pazara bağlayan geceye isabet etmektedir. Çünkü “Ramazan-ı Şerif’in ikinci yarısında iki adet cumartesi vardır, bunlardan gecesi tek sayıya isabet eden, Kadir gecesidir”, denilmiştir.
Kadir gecesinin gizlenmesinin birçok hikmetleri vardır. Böylelikle, insanların ona güvenip diğer zamanlarda isyana dalmamaları hedeflenmiş, Ramazan ayının tamamını ihya etmeleri teşvik edilmiştir. Şüphesiz, bu gece yapılan ibadetlere verilecek karşılık, bu gece açıktan bilinmese de bin aylık sevaba verilecek karşılıktır. Bu yüzden bu gece açıkça bilinseydi, bu gecenin günahları da bin aylık olurdu. Şu halde bu gecenin gizlenmesi, insanlar için her yönden büyük bir rahmettir.
Kadir Gecesi Niçin Bin Aydan Hayırlıdır?
Hz. Peygamber’e ve ümmetine bin aydan hayırlı bir gecenin ihsan edilmesinin çok büyük hikmetleri vardır. Her şeyden önce bu, Yüce Allah’ın, sevgili Peygamberine ve O’nun ümmetine gösterdiği eşsiz şefkatini, merhametini ve ihsanını ortaya koymaktadır.
Bunun yanında Allah, bu geceyi ihsan etmekle Peygamberinin üzüntüsünü de ortadan kaldırmıştır. Zira Muvatta’da geçen bir hadise göre Hz. Peygamber’e, önceki ümmetlerin ömürleri gösterilmiş, kendi ümmetinin ömrünün kısa olduğunu görünce, ömrü uzun olan ümmetlerin amellerine ulaşamayacaklarını düşünüp üzülmüştür. Yüce Allah da Peygamberine, bu üzüntüsüne karşılık Kadir Gecesini vererek Muhammed ümmetinin bir gecesini diğer ümmetlerin bin ayından daha hayırlı kılmıştır ki bu da yaklaşık seksenüç yıla tekabül etmektedir. Yani Muhammed ümmetinden bir adet Kadir gecesini ihya eden bir kişi, seksenüç sene fazla yaşamış ve bu kadar fazla amel etmiş olmaktadır. Bu yalnızca bir adet Kadir gecesi için böyledir. Her sene aynı şeyin söz konusu olduğu düşünülürse gerçekten de çok çok büyük bir rahmet ve ihsan olduğu kolayca anlaşılır.
Tecrîd-Sarîh’te geçen diğer bir hadisi şerife göre, bir keresinde Hz. Peygamber ashabına, İsrail oğullarından birinin, silahını kuşanarak Allah yolunda bin sene cihat ettiğini bildirmiş, Ashab-ı Kiram’ın buna hayret etmesi üzerine Yüce Allah Kadir suresini indirerek bir gecede bin aylık bir karşılık vermiştir. Başka bir hadiste Peygamberimiz ashaba, İsrail oğullarından dört kişinin seksen sene boyunca hiç günah işlemeden ibadet ettiklerini anlatmış, ashabın bunu hayretle karşılaması üzerine Cebrail a.s. gelerek “Yüce Allah’ın O’na, bundan daha hayırlısını indirdiğini” söyleyerek Kadir Suresini okumuştur.
Burada son olarak Tirmizi’de geçen çok ibretli bir hadis-i şerifi zikretmek yerinde olacaktır. Buna göre Hz. Hasan Müslümanlar arasındaki fitneye son verip barışı sağlamak amacıyla hilafeti Muaviye’ye devredince bir adam yanına gelerek ona, “Müminlerin yüzünü kara çıkardığını” söylemiştir. Bunun üzerine Hz. Hasan ona tatlılıkla muamele ederek, “Hz. Peygamber’in rüyasında Emevi halifelerinin tek tek kendi minberine çıkıp hutbe okuduklarını gördüğünü, buna çok üzüldüğünü, bunun üzerine Kevser suresi ile Kadir suresinin indirildiğini” söylemiştir. Bu hadisle ilgili olarak İslam ulemasından Kasım b. Fadl, “Emevilerin hilafet müddetini saydıklarını, ne bir eksik, ne bir fazla tam bin ay sürdüğünü”, söylemiştir. İbn Fadl’ın bu sözünü Mübarekfûrî isimli Müslüman alim şöyle açıklamaktadır: “Bin aylık müddet, seksen üç yıl dört ay eder. Emevilerin hilafeti Hz. Hasan’ın Muaviye’ye biat etmesiyle başlar. Bu ise, hicretin 40. yılının başına tesadüf eder. Devletlerinin Ebu Müslim Horasani eliyle son bulması ise hicri 132 yılına rastlar. Arada 92 yıl vardır. Bundan 8 yıl 8 aylık Abdullah b. Zübeyr’in hilafet müddetini (İbn Zübeyr Emevilere biat etmeyip Hicaz bölgesinde ayrı bir devlet kurmuştu) çıkaracak olursak geriye tam tamına 83 yıl 4 ay kalır”. (İ. Canan, K. Sitte Muhtasarı; Elmalılı, Hak Dini Kur’an Dili). Bu hadise göre Hz. Peygamber’e Emevilerin iktidar müddeti olan bin aydan/seksenüç yıldan daha hayırlı Kadir gecesi verilerek hatır-ı şerifleri hoş tutulmuş ve gönülleri alınmış olmaktadır.
Kadir Gecesi Nasıl İhya Edilmelidir/Nasıl Değerlendirilmelidir?
Allah katında bu kadar değerli olan bu geceyi bulmaya ve ihya etmeye çalışmak aklı başında her Müslümanın yapması gereken bir iştir. Zira Hz. Peygamber, “Kim Kadir gecesini, faziletine inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek ibadet ve taatla geçirirse geçmiş günahları bağışlanır”, buyurmuştur. (Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud).
O halde bu gece her şeyden önce samimi bir kalple ve gönül huzuruyla, bir daha yapmamaya kesin kararlı olarak tövbe istiğfar edilmelidir. Ardından şu ana kadarki hayatımızın kısa bir muhasebesi yapılmalıdır. Kaza namazımız varsa bir miktar kaza namazı, yoksa nafile namaz kılınmalıdır. Böyle bir geceyi bize müjdelemiş ve Kur’an’ı bize ulaştırmış olan Peygamber Efendimize salavat okunmalıdır. Yani; en kısa ifadesi ile “Allahumme salli alâ Seyyidinâ Muhammed: Allah’ım, Efendimiz Muhammed’e ziyade rahmet eyle”, diyerek O yüce Peygamber’e dua edilmelidir. Bundan sonra gönülden Yüce Allah’a yönelerek dünyevi ve uhrevi ihtiyaçlarımız ve bütün Müslüman kardeşlerimiz için dualar edilmelidir. Anne baba, akraba ve yakınlar ziyaret edilmeli, bu mümkün olmazsa telefon edip görüşülmelidir. Dargınların barışması için bu geceyi vesile edinmelidir.
Hz. Ayşe annemiz sevgili eşine, “Ey Allah’ın Rasulü, Kadir gecesine rastlarsam nasıl dua edeyim? diye sormuş, Hz. Peygamber s.a.v. de, “Allahumme inneke afuvvun tuhibbu’l-afve fa’fu annî: Allah’ım sen çok affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet” diye dua et, buyurmuştur. (Tirmizi).
Bu yüzdendir ki Süfyan-i Servi, “Kadir gecesi dua ve istiğfar etmek namaz kılmaktan güzeldir, Kur’an okuyup sonra dua etmek daha güzeldir”, demiştir. (Tecrid-i Sarih Tercümesi).
Hz. Peygamber Hz. Ayşe’ye bu gece dua etmesini tavsiye ettiğine ve bu gecenin en önemli özelliğinin Kur’an’ın nazil olması olduğuna göre, bu gece öncelikle yapılacak olan bol bol duada bulunmak ve mümkün olduğunca fazla Kur’an okumaktır. Okunan yerin Türkçe tercümesine de bakılması şüphesiz çok faydalıdır.
Bir hadis-i şerifte de Peygamber Efendimiz, “Kadir Gecesi yatsı namazında cemaatte hazır bulunan, ondan nasibini almıştır”, buyurmuştur. O halde bu gece mutlaka yatsı namazını -ve mümkünse sabah namazını da- cemaatle kılmaya çalışmalıdır.
Sonuç Yahut İki Büyük Müjde Daha
Görüldüğü gibi bu kadar faziletli ve bu kadar önemli bir gece olan Kadir gecesi mutlaka ihya edilmeye çalışılmalıdır. Ancak buradaki problem diğer mübarek gecelerin vaktinin belirtilmesinin aksine bu gecenin tam olarak hangi gece olduğunun belirtilmemiş olmasıdır. Ancak bu durumda bile Kadir gecesini bulmuş gibi olmak ve onun feyiz ve bereketinden istifade etmek mümkündür. Bunun için aşağıda zikredeceğimiz iki rivayet gerçekten tam anlamıyla birer müjde hükmündedir:
1. Bazı İslam bilginleri, Kadir gecesini bulamamış olsak bile daha önce Kadir gecesi olmuş bir geceyi veya en azından 27. geceyi Kadir gecesi ümidi ve niyetiyle ihya etmek, aynen Kadir gecesini ihya etmek gibidir, demişlerdir. O halde 27. gece Kadir gecesi niyetiyle mutlaka ihya edilmelidir. Bunun için bu gecede yatsı ve sabah namazları cemaatle kılınmalıdır. Çünkü Hz. Peygamber bir hadislerinde, “Yatsı namazını cemaatle kılmak gecenin yarısını, sabah namazını cemaatle kılmak da diğer yarısını ihya etmektir”, demişlerdir. (Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Muvatta).
2. Kütüb-i Sitte/Tis’a gibi temel hadis kaynaklarında geçmese bile, İbn Asakir’in Tarih-i Dımaşk’ında geçen bir hadisi şerifte Hz. Peygamber şöyle buyurmaktadır: “Kim, üç defa, ‘Lâ ilâhe illâllâhu’l-halîmu’l-kerîm, sübhânallâhi rabbi’s-semâwâti’s-seb’ı ve rabbi’l-arşi’l-azîm: Halîm ve kerîm olan Allah’tan başka tanrı yoktur, yedi semanın ve yüce arşın rabbi olan Allah’ın şanı ne yücedir’, derse Kadir gecesini idrak eden gibi olur”.(Gümüşhaneli, Ramuzu’l-Ehadis). Bu hadis-i şerif zayıf olsa bile, bilindiği gibi ahlak, fazilet ve dua ile ilgili hususlarda zayıf hadislerle amel edilmeye cevaz verilmiştir. Bu yüzden bu rivayetle amel etmekte hiçbir sakınca yoktur.
Yüce Allah’tan bu geceyi en iyi şekilde ihya etmemiz temennisiyle, bütün Müslüman kardeşlerimizin Kadir gecesini tebrik ediyor, bu gecenin hepimizin kurtuluşuna vesile olmasını diliyorum…