Genel

Osmanlıda Temizlik

Yayınlandı

-

Bir zamanlar, Asya’dan Anadolu’ya doğru akan Türk boyları, “Açları doyurun, çıplakları giydirin, yıkılanları yapın, az halkı çok edin” gibi kutsal öğütlerle yola çıkmışlardı. Bu kültür hareketinde en önemli unsurlardan biri, temizlik anlayışı idi. Osmanlı’nın geçmişi ve devlet yapısını inceleyen yabancı bilim adamları, Osmanlı yaşantısının inceliklerinin öğrenilmesi ile işe başlamaları gerektiğini biz Türk toplumundan daha iyi benimsemişlerdir.

Osmanlı devrinde temizlik ve halkın sağlığı çok dikkat edilen hususlardı. Şehrin temizliğini, Subaşı’nın emrinde çalışan “çöpçü subaşı” yapmakta ve denetlemekteydi. Çöpçülerin sayısı bin kadardı. Çöplük subaşısı, onlara sokaklardaki bütün çöp, hayvan pisliği ve kalıntıları toplatırdı. Çöplük Subaşısı’nın denetiminde çalışan çöpçülere “çöp çıkaran” da denilmekte idi ve arkalarında bir küfe ile sokakları dolaşır, birikmiş çöpleri küfelerine doldurarak toplarlardı. Kaytaran temizlikçi ve süpürgeciler kürek cezası ile korkutulurdu.

Tüm ülkenin temizliği, en ince ayrıntısına kadar takip edilirdi. Mesela; Kanuni’nin Erzurum valisine; “Duyduk ki Erzurum kalesinin temizliğine dikkat edilmiyormuş, tez zamanda bakıla ve suçlular cezalandırıla!…” diye gönderdiği bir fermanı mevcuttur

Çevre temizliği ile bugün bile bizlere örnek olan Fatih Sultan Mehmed’in vasiyetnamesinde; “İstanbul’un her sokağına ikişer kişi tayin eyledim. Bunlar ki, ellerinde bir kap içerisinde kireç tozu ve kömür külü olduğu hâlde günün belirli saatlerinde bu sokakları gezeler. Sokaklara tükürenlerin tükürükleri üzerine bu tozu dökeler ki yevmiye yirmişer akçe alsınlar…

Ayrıca 10 cerrah, 10 tabip ve 3 de yara sarıcı tayin eyledim. Bunlar ki ayın belli günlerinde İstanbul’a çıkalar ve o evde hasta olup olmadığını soralar; var ise şifası orada mümkün ise şifâyâb olabilir. Değil ise kendilerinden hiç bir karşılık beklenmeksizin hastanelere kaldırılarak orada salâh buldurulabilir” demektedir ki bu; Osmanlının temizlik ve sıhhate verdiği önemin çok güzel bir delilidir.

1600’lü yıllarda Avrupa’da tuvalet, henüz bilinen bir şey değilken; Osmanlı’da bu tarihlerde zaten hemen hemen her köşe başında var olan tuvaletlerin sayıları artırılıyor ve “Tuvalet Vakfı”  kuruluyordu.  O tarihlerde inşa edilen camilerde, binalarda günümüzdekinden bile daha güzel kanalizasyonlar yapılıyordu.

Osmanlı İmparatorluğunda, çevre temizliğinin yanı sıra, gıda ürünlerinin de temizlikleri, nitelikleri ve satılma koşulları takip edilmekte idi. Bu konuları düzenleyen ilk mevzuat da, Osmanlı padişahı II. Beyazıt idaresince çıkarılan ”Kanunnamei İhtisabı Bursa’‘ (1502), fermanı olarak bilinmektedir.

Uzmanlar, Topkapı Sarayı’nda korunan beş asırlık bu kanunname için ”Dünyanın en mükemmel ve geniş belediye kanunu olmakla beraber aynı zamanda dünyada ilk gıda maddeleri nizamnamesi, ilk çevre nizamnamesi, ilk standartlar kanunu ve kısaca asrına göre harika bir hukuk kodudur” nitelendirmesini yapmaktadırlar. Fermanda bütün tarım ve hayvan ürünleriyle, o tarihte mevcut olan sanayi ürünleri, nitelik ve fiyat bakımından belirli esaslara bağlanarak bugünkü anlamda standartlaştırılmıştır.

Aşcılar bişürdükleri aşı pak bişüreler ve çanakların pak su ile yuyalar” hükmü de bugün işletmelerde uygulanılması istenilen temizlik ve hijyen kurallarının ilk temelini oluşturmaktadır.

İstanbul’un fethinden sonra; Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul belediye başkanlığına tayin ettiği Hızır Bey Çelebi’nin, padişahın emirleri doğrultusunda ilk icraatı ekmekçi esnafının temizliğe son derece riayet etmesine yönelik çalışmaları olmuştur. Yayınladığı hükümlerde “Hamura asla hile karıştırılmaması, çıkarılan ekmekten hiç kimsenin şikâyetçi olmamasının temin edilmesi” sağlanmaya çalışılmıştır”. (Kaliteli ve temiz ekmek üretimi, halen daha ülkemizde tam olarak çözülememiş bir problemdir). Temiz ve hijyenik günler dileği ile…

26 Yorum

  1. Kanuni

    05 Ekim 2012 at 23:04

    Ah Kanuni neredesin? Hele Çanakkale’yi bir görsen hele!

  2. Gökçek bile olur

    06 Ekim 2012 at 03:16

    Kanuni’ye ne gerek. Çanakkale’ye Melih Gökçek gelse ona bile Kanuni muamelesi yapılır. 50 yıldır aynı kafa, aynı zihniyet.

  3. hamit baskan

    07 Ekim 2012 at 11:31

    Bence palabiyik hoca belediye baskani olursa bu problemler çözülür.

    • Doğru

      08 Ekim 2012 at 20:54

      Hamit hoca aday olsun kesinlikle akp götürür belediyeyi.

      • Nuray

        08 Ekim 2012 at 22:16

        Hamit Hoca bir akademisyen. Her sakallıya dede diye sarılmayın. Siyasetle zerre ilişkisi olmaz, o doğruları yazar, beklentisizdir

  4. Teoman

    07 Ekim 2012 at 13:46

    Hamit Hoca değil, onun asistanlarından biri bile belediye başkanı olsa bundan iyi olur. En azından Çanakkale’den kimseyi kovmaya kalkmaz

    • Adınız...

      07 Ekim 2012 at 14:55

      Allah’tan ÇOMÜ CV sistemi ve google akademik var. onları da bilmesek yutturacanız. yapın bir arama bakalım hocanın önerdiği yerel yönetim modeli/leri kaç atıf almış.
      Ama sakın kendine atıf ve lisansüstü hocalarının öğrencilerine atıflarını saymayın.

  5. samet

    07 Ekim 2012 at 13:51

    çomü den önüne geleni fişleyip kovuyor ya.. çanakkaleye ne gerek… perşembenin gelişi çarşambadan belli olur… bugün çomude farklılıkları hazmedemeyen bir badembıyık yarın çanakkalede de hazmedemez… kimseyi de barındırmaz… zaten çanakkalelileri fişlemesinden de belli değil mi…

    • Anonim

      07 Ekim 2012 at 14:24

      ÇOMÜ’den bugüne kadar bir tek öğretim üyesi bile gönderilmedi. Fişlenen kimse yok. Yönetim bölüm başkanları seçimlerine dahi karışmıyor. Ayrıca badem bıyıklı falan da görmedim ben. Daha doğrusu bıyık artık out

      • Bölüm başkanları

        07 Ekim 2012 at 23:35

        Bölüm başkanlığı seçimi mi? O ne yaaa:) Güldürmeyin adamı

        • Latif

          09 Ekim 2012 at 19:59

          ha ha ha ha ha , çok güldüm valla

          • Adınız...

            09 Ekim 2012 at 20:18

            çok mu komik?

          • Latif

            09 Ekim 2012 at 20:48

            evet çok komik. ne oldu zoruna mı gitti??

  6. samete cevap

    07 Ekim 2012 at 14:22

    Sametmisin sermet misin?
    çok doğru bir sürü öğretim elemanı kovuldu bu üniversiteden, 130un üzerinde öğretim elemanı ayrılmak zorunda bırakıldı, baskıya uğradı, işine son verildi, tehditlere maruz kaldı, bunları hep yaşadık geçmişte değil mi? hatırlarsın heralde o dönemleri sende, yoksa sen de mi o dönemde bu işlere bulaşanlardansın?, o zaman sezsiz kalıp şimdi ortada birşey yokken aklınca saldırmaya, aşağılamaya kalkıyorsun,

    • Adınız...

      07 Ekim 2012 at 14:52

      O dönem gelenler postallar eşliğinde geldi, şimdi gelenlerin temel sloganı liyakat idi.
      geçenlerde 104 isimlik liste yayınlandı kadro alamayanlar diye. 104’ün içinden 9 isim tekzip yayınladı. geriye kalanlar ne oluyor bey efendi.

      • Hıyaragası

        08 Ekim 2012 at 01:19

        Hıyarto ismi geçenlerin hepsinin işi gücü yok da tekzip mi yayınlayacak?

        İşimizi gücümüz yok da milletin yalanını, iftirasını tekziple mi uğaraşacağız?

        İt ürür kervan yürür!

        • Anonim

          08 Ekim 2012 at 17:28

          hıyar da, ağası da, uşağı da, kahyası da sensin. daha yazardım ama editör siler şimdi. ama senin gibi salatalıkagası pardon hıyaragası yazınca silmez, hıyarı haraket olarak kabul etmiyodur ama ben yazınca ederdi bunu da çok iyi biliyosun hıyarağası.

  7. Anonime

    07 Ekim 2012 at 14:49

    yazdıklarınıza kendinizde inanmıyosunuz yaa hadi neyse.
    kimyacıdan coğrafyacı oluyor
    onları dedem mezardan çıkıp atıyor dimi anonim.

  8. Teşekkürler Şükriye Hanım

    07 Ekim 2012 at 22:25

    Çanakkale’nin sizler gibi saygın akademisyen ve entelektüellere fazlasıyla ihtiyacı var.
    Yazınız ise gerçekten harika, bir solukta okudum.

  9. Selim

    08 Ekim 2012 at 12:14

    Şükriye Hocanın yazılarının müdavimi olduk, her hafta bir sonraki yazısını merakla bekliyoruz. Ama bazıları yazıları anlayamıyor herhalde ya da işine geldiği gibi yorumlar yapıyor şaşırıyorum.

  10. Ülgür Başkan

    08 Ekim 2012 at 12:17

    Başkanım size de Fatih’in çöplük subaşılarından lazım. Birkaç tane temin edin. Çanakkale sokakları rezil:(((((

  11. Kenarlar

    08 Ekim 2012 at 21:15

    Hamam böceği, b..k, vs gibi hakaretleri yazmak sizin gibilere yakışır. bizler sadece işimize bakarız siz de böyle trene bakar gibi bakarsınız.

  12. Selim

    09 Ekim 2012 at 09:39

    Hocam sağolun her haftaki yazınız yerine cuk oturuyor yarası olanlar gocunuyor güçlü bir kalemle harika yazıyorsunuz elinize sağlık.

  13. Sukriye hoca

    12 Ekim 2012 at 18:53

    Sukriye hoca bu konuya benzer bir seminer de vermişti çok güzeldi. Öğrenim hayatım boyunca onun kadar güzel bir türkce kullanarak ders anlatan hoca görmedim. Yazıları da aynı sekilde çok güzel. Siz bu üniversite icin çok önemli bir kazancsiniz basarılar.

  14. Osman

    12 Ekim 2012 at 21:15

    Bu yazı dün de kampus fm de okundu. Ecdadımla gurur duydum. Bilmedigim bircok sey ogrendim. Teşekkürler hocam.

  15. müjde ...

    21 Ekim 2012 at 21:51

    Hocam biz yıllardır avrupa temiz ülke örnek alalım diye ayakta uyumuşuz .
    ağzınıza salık ves selam

Leave a Reply

Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ÇOK OKUNANLAR

Exit mobile version