Genel

Savaşın Bilançosu

Yayınlandı

-

Askeri Hekimlik Açısından Homeros Destanları

Homeros destanlarının etkisi sadece sanat ve edebiyat alanıyla sınırlı kalmamıştır. Fen bilimlerindeki pekçok uzmanlık dalı da köken ve gelişimlerini Homeros destanlarında aramıştır. Bu dallardan bir de hekimliktir. Daha 1879 yılında bu konunda araştırmalar yapılmaya başlanmıştır. Almanya kraliyet doktoru H. Fröhlich „Homeros Destanları’nda Askeri Hekimlik“ adı altında araştırmalarını yayınlamıştır. Bu makalede dikkati çeken Dr. Fröhlich’in bir yandan İlyada Destanı’nı askeri hekimlik açısından tüm detaylarıyla ele alması, diğer yandan Homeros’un mesleği konusunda genel bir değerlendirme yapmasıdır. Dr. Fröhlich, İlyada’da verilen bilgilerden, Homeros’un hem askeri hem de tıp bilgilerine sahip olması gerektiğini öne sürerek, Homeros’un kendi döneminin açısından „ilk askeri hekim olduğunu“ öne sürmüştür.

Burada Homeros’un hayatıyla ilgili ayrıntıya girmek istemiyorum, ancak son yıllardaki ciddi Homeros araştırmalarının ortaya koyduğu sonuçlara göre, ozanımız M.Ö. 8. yüzyılda İzmir yakınlarında yaşamış ve M.Ö. 730’lu yıllarda önce İlyada Destanı’nı, yaklaşık 20 yıl sonra ise Odyssea Destanı’nı kaleme almıştır. Bu iki destanın sözel gelenekten yazılı geleneğe geçirilmesi Homeros’u ölmüsüz kılmış ve aynı zamanda destanların kopyalanarak günümüze kadar gelmesini de sağlamıştır. Bu bağlamda Dr. Fröhlich’in araştırmasına geri dönecek olursak; karşımıza şöyle bir savaş bilançosu çıkmaktadır:

İlyada Destan’nında anlatılan Troia Savaşı’nda, savaş nedeniyle 147 yaralanma meydana gelmiştir. Bu yaralanmaların 106 tanesi mızrakla gerçekleşmiştir. Söz konusu bu yaralanmaların vücutta dağılımı ise şöyledir:

– Kafa yaralanmaları 31 Adet (% 21)

– Boyun yaralanmaları 16 Adet (%11)

– Gövde yaralanmaları 79 Adet (% 54)

-Üst organlardaki (kol, el vd.) yaralanmalar 10 Adet (%7)

-Alt organlardaki (bacak, ayak vd.) yaralanmalar 11 (% 7)

Bu listeden mızrak atışlarından istenilen hedefin kafa ve gövde olduğu ortaya çıkmaktadır. Yaralanmaların sonuçlarına bakınca; kafa ve gövde yaralanmalarından 114’nün (%77, 5) ölüme neden olduğunu görülmekte. Diğer yaralanmaların ölüme neden olma oranları ise şöyledir: Boyun yaralanmalarının % 81,25’i; gövdeki yaralanmalarının % 84, 8, üst ve alt organ yaralanmalarının % 14,3’ü ölümle sonuçlanmıştır. Savaş aletlerinin ölüme neden olmasındaki etki ise, yukarından aşağıya doğru şöyle sıralamanmaktadır: Kılıç, mızrak, taş, okucu.

Destandaki yaralanmların çoğu oldukça anlaşılabilir ve gerçekci bir tarzda anlatılmıştır:

Homeros; Troialı savaşcı Erymas’ın ölümcük kafatası yaralanmasını detaylı ve gerçekci bir şekilde şöyle anlatılır:

İdomenus amansız tuncuyla ağzından vurdu Erymas’ı

kargı dümdüz geçti beynin altından,

yardı ak kemiklerini, döküldü dişleri,

iki gözü doldu kanla, açık ağzından, burnundan kann boşandı.

Sardı çevresini kapkara ölüm bulutu“.

(İlyada, XVI,345-350).

Hiç kuşkusuz tıp tarihi uzmanları Homeros kahramanlarının ne türlü ilaçlarla tedavi edildiklerini de araştırmışlardır. Grekçedeki „pharmakon“ kelimesinin Homeros destanlarındaki diğer bir anlamı ise, „mucize ilaç“tır; ancak bu ilaç tedavi edebildiği gibi aynı zamanda insanı zehirleyebilir de. Homeros çoğu kez iyileştirici maddelerin ağrıyı azaltıcı etkisiniden bahseder, ancak bir yerde biraz daha ayrıntıya girer: Akhalı savaşcı Eurspylos yaralanınca, Patroklos’tan yardım ister:

Ey Partoklos, Zeus’tan doğma,

artık bitti Akhalar, umut kalmadı,

kara gemilerine bir bir atacaklar kendilerini.

En yiğitleri gemilerde yatıyor işte,

kimi ölü yatıyor, kimi yaralı.

Gitgide artıyor düşmanın gücü.

Sen beni kurtar, kara gemime götür,

bacağımdan şu oku kes at,

ılık suyla yıka akan kara kanı,

acıları dindiren ilaçlar ko üstüne,

bu ilaçları Akhilleus öğretmiştir sana,

o da Kentaur’ların en iyisinden öğrenmiş, Kheiron’dan.

Bizim de hekimlerimiz var gerçi,

Podakeris’la Makhaon var ama,

şimdi ona da kusursuz bir hekim ister,

öteki de Troyalılara karşı kor ovada.“

Böyle dedi, kavradı onu göğsünün altından,

erlerin güdücüsünü barakasına götürdü.

Uşak da sığır derileri serdi yere.

Yatırıp bıçakla kesti kalçasından keskin oku,

akan kara kanı yıkadık ılık suyla,

acı bir kökü eliyle yuğurdu, ezdi,

bütün ağrıları kesen bir ottu bu.

Kodu otu yaranın üstüne.

Yara başladı kurumya, kan durdu.”

(İlyada, XI, 822-847)

Homeros destanlarındaki bu iyileştirici bitkiler ve kökler ile ilgili pekçok araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalar sonucunda İlyada destanındaki iyileştirici bitkilerin bir listesi de çıkarılmıştır. İlginç olan ise bu bitkilere, halen Troia çevresi ve özellikle Kazdağı’nda rastlanıyor olmasıdır.

Haftaya bu konuya Homeros Destanları’ndaki anatomi ve psiloloji ile devam edeceğiz.

3 Yorum

  1. başarılar...

    07 Ekim 2012 at 12:41

    Rüstem hocam yazılarınızı zevkle okuyorum. Her hafta yeni bir şeyler öğreniyoruz. Sizi tebrik ediyor, başarılarınızın devamını diliyorum…

  2. Anonim

    10 Ekim 2012 at 08:44

    destanları nasıl okumamız gerektiğini öğreniyoruz.
    teşekkürler

  3. Adınız...

    11 Ekim 2012 at 17:23

    bence çok öğretici bir yAZI
    TESEKKÜRLEE

Leave a Reply

Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ÇOK OKUNANLAR

Exit mobile version