Genel
Geç Gelen 10 Kasım Yazısı
Geçen gün Kalenin Sesi Gazetesi’nde Sedef Aslan arkadaşımızın yazısını okudum. Anladığım kadarıyla 10 Kasım’ı ders yoğunluğundan, yeni kitabından, imza gününden vb. sebeplerden dolayı unuttuğu ve gazetedeki köşesinde Atatürk’ü anmak yerine başka bir konuyu ele aldığı için ciddi bir mahcubiyetlik içerisinde.
10 Kasım sabahı arkadaşıyla yolda yürürken siren sesini duyunca 10 kasım olduğunu anlamışlar ve durup 1 dakika beklemişler. Beklemeyenler de varmış. Onlara ‘’Atatürk olmasaydı siz o yolda yürüyemezdiniz, o olmasa siz olmazdınız‘’ gibi sözlerle tepki göstererek, insanın varoluş felsefesine dair yeni bir teori ortaya atıyor.
Öncelikle şunu söylemeyelim. Biraz ‘’Müjdat Gezenist’’ konuşacağım kusura bakmayın ama biz, tarih bilgisi bakımından zır cahil olabilmemiz için bile kütüphaneler yutması gereken bir milletiz!
Mustafa Kemal’de doğrularıyla, yanlışlarıyla tabiî ki bu milletin bir atasıdır. Anılması gereken şahsiyettir. Fakat koskoca bir ecdadı çöpe atıp içlerinden bir tek Atatürk’ü yücelterek ‘’Tek Ata’’ olarak kabul etmek nasıl bir cahilliğin göstergesidir?
Hangi köşe yazarı, hangi sözde vatansever, hangi sözde milliyetçi, Atatürkçü 10 Kasım’da Atatürk’ü anarken 3 Mayısta Fatih Sultan Mehmed’i, 7 Eylül’de Kanuni Sultan Süleyman’ı, 21 Eylül’de Yavuz Sultan Selim’i anıyor? Ben yine de bu zihniyete suç bulamıyorum. Anamazlar çünkü hatırlayamazlar; hatırlamak için öncelikle hafızaya silinen birçok şeyi yeniden nakletmek gerekir. Oysa harf devrimiyle bütün mazisi, tarihi, ataları bir gecede çöpe atılan ülke değil midir Türkiye? Ta kendisi!
Yalan söyleme gereği duymuyorum. 10 Kasım sabahı uyuyordum. Kalktığımda da o günün 10 Kasım olduğunun farkındaydım. O gün Atatürk için ne yaptın için diye sorsalar söyleyecek tek bir kelimem yoktu. Dokuz’u beş geçe sokağa inip 1 dakika ayakta dikilmemiştim; sosyal medyadaki profilime Atatürk resmi yüklememiştim, kaynağı belli olmayan ve hiçbir tarihi belgeye dayanmayan Atatürk sözleri paylaşmamıştım. Bir Atatürk yazısı yazıp bu bahaneyle iktidara bile yüklenmemiştim. Ne vatan hainliği varsa hepsini yapmıştım anlayacağınız. Ama benim ayıplarım bunlar ile bitmiyor. Kendim söylememe rağmen ne 3 Mayıs’ta Fatih Sultan Mehmed’i, ne 7 Eylül’de Kanuni Sultan Süleyman’ı, ne 21 Eylül’de Yavuz Sultan Selim’i andım. Neden anmıyorsun diye soracak olursanız söyle bir cevap verebilirim: O kadar çok milliyetçimiz, vatanseverimiz, Atatürkçümüz ve kahraman yazarlarımız var ki bana sıra gelmiyor!