Genel
Yer Dardanos, Tarih 2 Mayıs 2008
Tarih 2 Mayıs 2008. 13 avukat ve aileleri Sakarya’dan Çanakkale’ye hareket ettiler. Bir otobüs dolusu bu 31 heyecanlı insanın arasında çocuklar da vardı. Amaçları Çanakkale Savaşları’nın yaşandığı bu mübarek toprakları ziyaret etmekti. Heyecanlıydılar…
Cuma sabahı Çanakkale’ye ulaştılar ve akşama kadar Şehitliği gezdiler. Yorgundular, hem de çok… Yaklaşık 24 saattir yollardaydılar çünkü… Geceyi Çanakkale’de geçireceklerdi. Daha yola çıkmadan yerlerini de ayırtmışlardı. Diğer otellerde yer bulamadıklarından ÇOMÜ’nün Dardanos Sosyal Tesisleri’nde rezervasyonlarını 31 kişi olarak yaptırmışlardı.
Gece yarısı ÇOMÜ Dardanos Sosyal Tesisleri’nin kapısına ulaştılar. Ama o da ne, 1915 yılında atalarının kanıyla sulanan bu topraklarda 2008 yılında güvenlik içeri girmelerine müsaade etmiyordu. Katil değillerdi, polis tarafından aranmıyorlardı, cüzzamlı hasta da değillerdi, ama güvenlik içeri alamayacağını söylüyordu. Sebep 31 kişinin içinde başörtülü (veya türbanlı) bazı kadınların da olmasıydı. Bu ‘cürüm’, yani başını örtmek kabul edilebilir miydi? Elbette edilemezdi. Tartışma büyüdü. Neredeyse 3 saat boyunca otobüsün önünde beklediler. Neredeyse ağlayacaklardı. Güvenlik başörtülü kadınların başını açması veya o kadınların girmemesi halinde içeri girişe müsaade edebileceğini söylüyordu.
İNSANLIK AYIBI
O gün avukatlardan Zafer Kazan yaşanılanları “insanlık ayıbı” olarak değerlendirdi. Kazan, “Bizler yola çıktığımız saatten itibaren 24 saattir ayaktayız. İçimizde çocuklar var. Öğrenciler için bu tür bir uygulama var. Ancak bizler buraya her hangi bir etkinliğe katılmak için değil, uyumak için geldik. İnsani bir ihtiyaç için uyumak için geldik. Bu bir insanlık ayıbı. Biz hangi kanuna karşı çıkıyoruz ki bu duruma maruz kalıyoruz. Bu bir insanlık suçudur. Şoförümüz uykusuz, oteller dolu olduğu için buraya geldik biz” dedi.
Çok acıdır, o gün Üniversite Yönetimi 3 saat kapıda beklettiği çocukları tuvaletlerini gidermek için bile yerleşkenin içine almadı. Avukat ailelerin çocukları Yerleşke kapısında tuvalet ihtiyaçlarını otların arasında gidermek zorunda bırakıldı.
MERAKLISINA GEÇMİŞ
İşte arkadaşlar 2008 yılının Mayıs ayında bile ÇOMÜ’de durum buydu. Bu ülkenin insanlarına otellerde yatmak, uyumak, hatta tuvalet ihtiyacını gidermek dahi yasaktı. Ve o günlerde Çanakkale’de hiç kimse demokrasiden, insan haklarından bahsetmiyordu. Ne Eğitim-Sen, ne Sosyal-İş ne bilmem ne iş… Hepsi ağızları kulaklarında seyrettiler insanlık ayıbını… Bugün köşelerinden Üniversite’yi eleştiri yağmuruna tutan sendikacılar, hocalar, sözde sosyalistler, sözde hümanistler o günlerde ya Rektör Danışmanıydılar, ya da zulüm alkışlayıcısıydılar.
Bugün halimizi beğenmeyenlere tavsiyemdir, çok geri gitmeyin, 2008 ÇOMÜ’sünü bir hatırlayın, elinizdeki Üniversitenin ne kadar ilerlediğini o zaman anlarsınız. O günlere yeniden dönmemek ümidiyle.
Adınız...
10 Aralık 2012 at 12:51
Ali Akdemir döneminde ÇOMÜ neymiş. Doğrusu bilmiyordum
Adınız...
10 Aralık 2012 at 13:53
amin
Adınız...
10 Aralık 2012 at 14:41
Palabıyık hoca o dönemde biga da dekan yardımcısıydı keşke o olayı protesto edip görevinden ayrılsaydı
Soru
10 Aralık 2012 at 17:25
O günlerde Eğitim-Sen herhangi bir protestoda bulunmuş muydu acaba? peki, böylesine bir insanlık ayıbı karşısında Olay gazetesi ne yapmıştı?
Zalimler için...
11 Aralık 2012 at 14:19
“Zalimler için yaşasın cehennem!”
LaEren
11 Aralık 2012 at 20:30
Selim Eren; 2008 tarihinde Dardonos tesislerinde yönetimde olanların listesini ver de bahsettiğin olayın sorumluları kimmiş öğrenelim. Biga İİBF den ya da Su Ürünleri F.den kimler yönetimdeymiş ve şu an o isimler sizlere yakın isimler olmasın. Arkadaşlarınız A nokta Akdemirle basket oynayacağına onurlu davranıp gerekeni yapsaymış. Niye yapmamışlar?
Suçluyu herkes tanıyor
12 Aralık 2012 at 22:49
Dardanos rezaletinin tek sorumlusu vardır, o da dönemin rektörüdür. Dardanos Yönetim Kurulu’nda şu vardı bu vardı kolaycılığı ile bu tür rezillikler açıklanamaz. Öyle olsaydı güvenlk görevlisini suçlamak gerekirdi. Ayrıca o olay yaşananlardan sadece biridir
suçluyu herkes tanıyora
13 Aralık 2012 at 02:35
Elbette sorumlulardan biri de rektördir. Ancak A. Akdemir döneminde yönetimde ve rektörün çevresinde olanlar şu an ya yönetimde ya da yönetime yakın kişiler. Bu kişiler o zaman gerekeni neden yapmadılarda basket oynamaya devam ettiler. Eren, yazısında bunları bilmesine rağmen sorumluları yazmıyor. yazın siz yönetimdesiniz. Ayrıca Dardanosta çalışanlardan kaçtanesi işiyle ilgili dava açmış okul kaç dava kaybetmiş bunun sonucunda çomü ne kadar zarara uğratılmış? Bunları yazın. Ayrıca Hamzaköy otel neden kapalı. burada kimler davalı? davaların sonuçları ne oldu? kim otelin kapanmasına neden oldu? çomü oteli neden işletemedi ölüme terketti. Yazın da bizde öğrenelim.
Onu CHP'Li belediyeye sor
13 Aralık 2012 at 04:31
Hamzaköy Oteli kapalı çünkü Belediye Otel’e ruhsat vermiyor. Kendi yaptığı otele ruhsat vermemek için çok uğraştılar. Bu arada Ali Akdemir döneminin hem Gelibolu hem de Dardanos’Taki borçlarını Laçiner ödedi
Onu CHP'Li belediyeye sor'a
13 Aralık 2012 at 08:21
CHP li belediyede sorarız emin ol. Ancak Hamzaköy Oteli zarara uğratan kim? Otelin yönetiminde olanlar kim. Otelin yönetiminde olanlar su an yönetime yakın kişilermi bu kişilerden çanakkale adliyesinde duruşmalara giden varmı. Ayrıca otelin restaurantı kim tarafından kimlere verildi. Otele alınan kömür gibi araç gereçlerde otel zarara ugratıldımı. Uğrattıysa kim uğrattı? Otelin bugünkü halini A. Akdemire yüklemek işi çözmüyor. Bu olayda A.Akdemir temizdir demiyorum. O da sorumludur. Siz gerçekleri işinize gelmeyeince gizliyorsunuz.
Anonim
11 Aralık 2012 at 21:33
terbiyeli yorum yapın yapacaksınız La ne demek
La/kıAnonim
12 Aralık 2012 at 21:15
La Anonim bilirmisin Anadoluyu. Hoş söylemleri vardır bölgeden bölgeye değişsede. La ile Lan arasındaki ayrımı bilmeyecek kadar yabancılaştınmı toplumuna (yabancılaşma dedim şimdi aklına Hegel gelir Karl Marks gelir yok yok gelmez derinlik yoktur sende)Kimi yerlerde Anadoluda erkeklere la diye kadınlarada kız ya da kı diye örn. kı Hatçe/Kız Hatçe erkeklerede La Kamil diye seslenilir. bazı yerlerde kadına ley diye de seslenirler. Lan başka bir şeydir. Anladınmı LaKamil?
Adınız...
11 Aralık 2012 at 21:34
seviyenizin ne olduğu belli
La Anonim
12 Aralık 2012 at 21:25
bırak seviyeyi sen Dardanostaki görevlilerin listesini yazacakmısın. örneğin M.G görevdemiydi? M.G nin ve diğerlerinin görevi neydi? Benmi açıklayayım yoksa senmi yaksa yağdanlığını yaptığın La Selimmi? Ey kemik yapısında problemi olan A nokta Akdemir beslemelerini bari sen açıkla. bunlardan bir şey olmaz.
La Anonime
12 Aralık 2012 at 21:52
MG görevdemiydi? filan gibi şifreli yazarak kimi yada kimleri kastediyorsun? saçmalamışsın herhalde
MG Kim Ya...
13 Aralık 2012 at 01:14
MG nedir arkadaşlar bir kot ya da otomobil markası mıdır..
tırı vırı
12 Aralık 2012 at 08:43
seç seç yaz. mazlum türküsü söyleye söylete millete feleğini şaşrttınız.
tırı vırıya
12 Aralık 2012 at 21:55
milleti bilmem ama senin feleğinin şaştığı belli oluyor
Yazki Tarih Utansın
12 Aralık 2012 at 09:19
Özellikle Ramazan Aydın dönemi tam bir zulüm dönemi oldu. O günlerde ne Çanakkale ne de ÇOMÜ’deki meslekdaşlarımız bizlerin yanında yer almadı. İnsanlar adeta hicret etti. O zulümlere dayanamayıp başka üniversitelere göç eden ve oralarda rektör, dekan vs. olan pek çok ÇÖMÜ’lü var. Hocam lütfen Ramazan Aydın dönemini de yazın
Yazmalı ki tarih utanmalı
15 Aralık 2012 at 23:16
Özellikle Ramazan Aydın dönemi tam bir zulüm dönemi olduğunu anladık da Abdurahman Güzel zamanında da zulümler yapıldı.
Milliyetçi, maneviyatçı hocalarımız Abdurrahman Güzel’in zulümlerine ses çıkarmıyorlardı çünkü “onlara yılan dokunmuyordu”.
Maalesef o zaman ki Abdurahman Güzel zamanında zulümlere bir şekilde dolaylı da olsa destek veren hocalar şimdi hali hazırda etkili konumlardalar.
cehennem için
12 Aralık 2012 at 09:45
yan cehennem yan 10 kamyon zalimle geliyorum …
Nermin
12 Aralık 2012 at 10:54
Geçmişe bakınca bugünlere şükretmek gerekir. İş yapmak isteyenin önü açıldı. İsteyen istediğini gazetelerde veya sendikalarda dile getirebiliyor. Bu kadar hoşgörü ve özgürlüğün olduğu yerde bilim de olur, eğitim de
Yobazlık Üniversitede
12 Aralık 2012 at 19:36
Eskiden nasıldı bilmiyoruz fakat şimdiki durum gayet net. İslamın ne olduğunu bilmeyenlere Cahil Mustafa Özbağ gibiler çıkmış İslam’ı anlatıyor. İslam diye yutturduğu şey basbaya reenkarnasyon. Saçma sapan şeyleri tasavvuf niyetine anlatıyor millete. Eskiden en azından milletin dinini bozmaya uğraşmıyorlardı üniversitede. Başını örten kadınlara kızlara sözümüz yok ama üniversitenin içine bu cahilleri sokanlar utansın gerçekten. İlahiyat fakültesindeki hocalar ne güne duruyor anlamak mümkün değil. Git-gel maaş alıyorlar sadece. Din tüccarlarının okula girmelerine engel olamıyorlar mı? Dünya üniversitelerinde ilk kez din adına rezalet ÇOMÜ’de.
selim
12 Aralık 2012 at 20:22
ne la
Çomühaber rezilliği
12 Aralık 2012 at 20:40
Bu nasıl bir site nasıl bir anlayış? Kime neyi anlatıyorsunuz siz! Şu an olan rezillikleri anlatmak yerine arşivden haber çıkarmanız cidden çok komik. İşiniz gücünüz yok mu sizin ya da bu habere inanan boşluklar sizle de aynı havayı soluyor olmak ve canım şehrimin havasını kirletiyor olması… Yazıkkkk sizlere
Aynadan rahatsız olmayın
12 Aralık 2012 at 22:48
eskiden şehir iyiydi değil mi? Zulmederdiniz, sora üzerine hep birlikte gülerdiniz. Şİmdi çıktı ortaya kanalizasyonunuzu bile denize akıttığınız, içme suyunuzun bile pis olduğu. Gücünüze mi gitti? Susan mağdurlar konuşuyor diye soluduğunuz havadan bile mi rahatsız oldunuz? Bundan böyle budur arkadaş, ne olduğunuzu her gün görün aynada
öteki tarafa ne götürüyorsunuz
13 Aralık 2012 at 21:52
Şöyle arkanıza dönün de bakın bakalım ey ÇOMÜ’nün muterem ve çok saygıdeğer akademisyenleri!
Eğer inanıyorsanız öteki dünyaya ünvanlarınızı, makamlarınızı, mevkilerinizi götürebilecek misiniz?
Eğer inancınız yoksa (inanmayan akademisyenler de düşünülerek yazıldı) emekli olduktan sonra yaptığınız haksızlıklar ve dolaylı da olsa zulme yaptığınız katkılar sizin vicdanınızı rahat bırakacak mı? Aynı muamelelere evlatlarınız uğrasaydı rıza gösterir miydiniz?
Bir zamanlar zalim rektörlerden A.Güzel vardı. Devrini tamamladı gitti. Sonra R.Aydın, sonra A.Akdemir geldi gitti. Üniversiteye ektikleri kin ve nefret tohumundan başka bir şey varmıydı?
Bu zalim rektörler devr-i saltanatlarını sürerken onların etrafında şakşakçısı, zulme destek veren akademisyenleri vardı.
Kazanan yine mazlumlar oldu.
Mazlumlar eğer inanıyorlarsa hesap gününde haklarını alacaklar. Sadece zalim yöneticlerden değil onlara susarak da destek veren şakşakçı işarkadaşlarından da!
Yunus Emre’nin dediği gibi mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan.
Adınız...
14 Aralık 2012 at 21:42
Bu haberi yazan insan o zaman üniversitede değilmiydi? Arkadaşları rektör beyle basket maçı yapmıyormuydu? Niye tepkilerini o zaman dile getirmediler? Yürekleri mi yoktu? Yoksa….. aman neyse bu tür insanları gördükçe insan çalıştığı kurumdan soğuyor.
Suskun sendikacılar
15 Aralık 2012 at 01:35
O dönemde Türker Savaş Bey rektör danışmanıydı. O neden tepki göstermemiş. Ya diğer sendikacı en kahraman rıdvanlar. Onlar neden susmuşlar, bi sorun bakalım.
suskun sendikacılar'a
15 Aralık 2012 at 12:15
o dönemde şu an yönetimde ya da yönetime yakın olanlar konuşamamış, olanlara seyirci kalmış tırsmış yusuf yusuf olmuş. şimdi güç ellerinde konuşuyorlar. dünün kedileri şimdi timsah olmuş. A nokta Akdemir hangi eğitim senliyi dinlemişki? Ayrıca yakınında kaç eğitim senli varmış ki? Ama Cerrahoğlu’na 10 küsür görev vererek hep yakınında tumuş diğer beslemeleriyle.ilk seçimde de döneklik yaparak A nokta Akdemiri satmışlar. A. Akdemirin dönekleri o zaman neredeymişler.
Adınız...
16 Aralık 2012 at 08:13
Tarih Guran Yahyaogluna yapılanı da unutmayacaktir. Üniversite en önemli misyonunu yerine getiremedi. İnsanı degerlerini unuttu. Affedin size affedin. Bakalım basta bu websitesi olmak üzere üniversite yönetimi ne bahaneler sallayacak. Söylenecek fazla birsey yok maalesef. Hocayı hataytan yavaş yavaş gidiyor
Adınız...
16 Aralık 2012 at 10:39
http://t24.com.tr/haber/kanser-olan-ogretim-gorevlisi-istifa-etmis-sayildi-universite-ilisigini-kesti/219763
yalama haber
16 Aralık 2012 at 11:42
gerçek bir haber sitesiyseniz aşağıdaki linkide haber yapsanıza
http://gundem.milliyet.com.tr/mazereti-var-o-kanser-hastasi/gundem/gundemdetay/16.12.2012/1642310/default.htm?ShowPageSkin=1
mutlaka karşı tarafı da
16 Aralık 2012 at 13:04
Bak yorumunuzu silmemiş site yetkilileri.
Şunu iyi bilin ki herkesin yaptığı kendine kalır.
Kim haksızlık yaptıysa kim zulüm yaptıysa kim hukuksusluk yaptıysa karşıyım.
Fakat bir taraf ne kadar haklı olursa olsun karşı tarafı dinlemeden verilen hükümler adil olamaz.
Yahya Gürkan hocaya geçmiş olsun derim, haksızlığa uğramışsa haklarının iadesini isterim ama bir de karşı tarafı dinlemek lazım.
YRD.DOÇ.DR.AV.GÜRAN YAHYAOĞLU
16 Aralık 2012 at 21:23
YRD.DOÇ.DR.AV.GÜRAN YAHYAOĞLU(15106) VEFAT ETTİ
Aziz Meslektaşımızın cenazesi 17.12.2012 Pazartesi günü , Şişli Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakip Kilyos Mezarlığı’na defnedilecektir.
Merhuma Tanrıdan rahmet, kederli ailesine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz.
İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI
Mazlumun ahı yerde kalmaz ve inancım odur ki senin de kalmayacak, zulmedenler karşılığını fazlasıyla alacak. Cenab-ı Allah gani gani rahmet eylesin sayın YAHYAOĞLU
Şura suresi ayet 30
16 Aralık 2012 at 21:25
Cenab-ı Allah Şura suresi 30. ayetinin bir kısmında kullarına şöyle sesleniyor: “Başınıza her ne musibet gelirse kendi yaptıklarınız yüzündendir.”
Durum bundan ibaret.
Abdurrahman Güzel zulmederken bazı müspet, milliyetçi, maneviyatçı, inançlı, namazlı, abdestli akademisyenler hocaların af buyurun k.ç.nı yıkıyorlardı. Seyirci kalmayı bırakın dolaylı yollarla da destek veriyorlardı.
Allah da zalime destek olan inançlı kullarına öyle “şefkat tokatları” attı ki kendilerine geldiler. Başlarına R. Aydın ve A. Akdemir’i musallat ederek bir zamanlar A.Güzel’in kardeşlerine yaptıkları zulümleri kendileri yaşayınca A. Güzel olmazsa kim olursa olsun kim zalim ise destek olunmayacağını geç de olsa anladılar ama bu esnada çok “şefkat tokatları” yediler.
İnsanlar zulmetti. Kader adalet etti.
R.Aydın ve A. Akdemir burada atını oynatırken bazıları da onlara destek veriyorlardı. Kişisel çıkarlarını düşünüyorlardı. Akademik kadrolar kapmaya çalışıyorlardı. Makam mevki kapma ve çocuklarını kadro için üniversiteye yerleştirme çabasına girmişlerdi.
Adınız...
17 Aralık 2012 at 00:46
Bunun vebalini nasıl ödeyeceksiniz
bekleyin biraz
17 Aralık 2012 at 01:38
Biraz bekleyin lütfen. Üniversite herhalde açıklama yapacaktır.
Sorun 2547 ve 657 sayılı kanunlardan kaynaklanıyorsa üniversitenin suçu ne?
Kanunları üniversite çıkarmaz kanunları TBMM çıkarır, kurumlar da vatandaşlar gibi uymakla yükümlüdür.
Beklemek de fayda var.
Adınız...
17 Aralık 2012 at 01:55
Kanser hastası olan (raporu bulunmasına rağmen) adamı müstafi sayın sonra 2547-657 deyin. 28 Şubatçılara rakip oldunuz insanların kanına giriyorsunuz artık. Yazık. Merhuma Allah’tan rahmet diliyorum
Adınız...
17 Aralık 2012 at 12:22
Pekâlâ kanserli bir hoca yüzünden öğrencilerin dersleri boş geçecek. Bu da öğrencilere ve ülkeye haksızlık değil mi?
Bildiğim kadarıyla kanserli hastaya devlet sahip çıkıyor. Eğer ortada bir haksızlık varsa yargı düzeltir.
Fakat öğrencilerin derslerinin boş geçmesine rıza gösterir misiniz?
anonim
17 Aralık 2012 at 10:06
‘Kanserli vicdanlar’ üniversitesi
Adınız...
17 Aralık 2012 at 12:23
Dilin kemiği yok derler. Yasalar ne emrediyor? Ona bakmalı.
Adınız...
17 Aralık 2012 at 12:59
o hoca hasta olabilir. ama 2 ay boyunca rapor göndermezse, bilgi vermezse ne yapacaksınız?
azıcık vicdan
17 Aralık 2012 at 13:25
haala dersler boş kaldı, haala rapor, haala bilgi, haala zart haala zurt diyorsunuz… utanın be… insan dediğiniz şey bir hikayeyle ölür, hayvanlar gibi gelip geçmez.. ardında çoluğu çocuğu vardır… onun kazanılmış haklarından faydalanması gerekir… biraz sıkılın, biraz utanın ve öyle yazın… ayıp
yakınları da mı kanserdi
17 Aralık 2012 at 20:59
Hemşehrim tamam hoca hasta da yakınları
arkadaşları, dostları neden bir resmi dilekçe ile rektörlüğe durumu bildirmiyorlar?
Rektörlüğün başka işi gücü mü yok?
Hem suçlusunuz hem güçlüsünüz.
Ben askere giderken hem bölüm başkanlığına, hem dekanlığa hem de rektörlüğe taahütlü dilekçe göndererek durumdan haberdar etmiştim.
Bence gayrı ciddisiniz. Tamam anladık merhum hastaydı siz de mi hastaydınız?
sen nasıl bir zihniyetsin
17 Aralık 2012 at 21:22
bu adamın amiri, memuru vs si hiç mi durumunu merak etmedi, birtanesi de geçmiş olsun demeyi akıl edemedi mi, bi ziyaret etmek akıllarına gelmedi mi.. bu mu yöneticilik… rektör değil müdürü soramadı mı halini hatırını… insanlık.. o müdürün derhal istifa etmesi lazım..
ne yapalım müdürler böyle
17 Aralık 2012 at 22:14
Garibansan değil müdür babanın oğlu bile hatırını sormaz.
Orası malum da neden iki ay boyunca raporu göndermedikleri halde zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışırlar?
Düşenin dostu olmaz. Düştün mü -Allah korusun- müdürün de amirin de sormaz fakat sen tedbirini almalıydın. Allah göstermesin hastalandığın vakit etrafındaki akrabaların bir dilekçe ile rektörlüğü yazılı olarak haberdar etmeliydi.
Kafayı müdürlere takma. Bizim müdürler böyle. Sen önce kendi vazifeni yapmalıydın.
Adınız...
17 Aralık 2012 at 13:25
yer ÇOMÜ, tarih 17 Aralık 2012…
Adam ölmüş, siz hala burda atıp tutuyorsunuz rapor rapor diye.
MUSTAFA
17 Aralık 2012 at 13:31
Anlayamadığım o zaman Başörtüsünün isteğe bağlı bir giyinme olduğu, özünde dinsel değil milli veya geleneksel olduğu; bir insanın başını örtmek istiyorsa ona zorla başını açtırmanın faşist bir yaklaşım olduğunu söyleyenler sosyalistlerdi. Şimdiki yalakalar o zaman da yalakalıkları gereği millitarizmi alkışlıyorlardı, çünkü uşaklıkları gereği hep alkışlayacak bir efendi bulurlar. Turnosol kağıdı gibidir: Kürt düşmanı ve postal yalayıcısıydılar hala da öyleler. Başörtüsünü pazarlıyorlar özünde savunmuyorlar. Çelişki içinde çelişki..!
Bir Bilen
17 Aralık 2012 at 21:35
Avukatların aileleriyle birlikte üniversitenin Dardanos Yerleşkesine geldikleri akşamında bu yerleşkeden sorumlu şahsın (A. Adem TEKİNAY) Gülen Cemeati üyesi olduğu herkes tarafından bilinir. O akşam bu kişi bu olayı problemsiz halledebilirdi. Ne yaptı: sosyal demokrat rektörün gözüne girmek için bu misafirleri içeri almadı. Sonuç olarak, geçmişte yapılan bir çok yanlış işin içinde bugünün yanlışlarını yapan insanlar vardı. Selametle kalın!
Dardanos'ta ne oldu?
17 Aralık 2012 at 21:57
Tekinay’ın ne olduğunu dünya alem biliyor. Fakat o gece olay Ali Akdemir’in gözü önünde oldu. Hatta Ali Akdemir avukat kadınlarla konuştu, içeri giremeyeceklerini bizzat kendisi söyledi. Bu arada Ali Akdemir’in sosyal demokrat olduğu da su götürür
takiyyeciler revaçta
17 Aralık 2012 at 22:24
Böyle takiyyeci çook. Abdurrahman Güzel zamanında el üstünde tutuldular. Ona 180 derece zıt Ramazan Aydın zamanında da el üstünde tutuldular. Ali Akdemir zamanında da el üstünde de tutuldular.
Pekala bunların ortak özelliği ne? Çok büyük maharetleri mi var ki hep el üstünde tutuldular? Elbette hayır. Fakat onlar kendilerini çok iyi pazarladılar. Zalim rektörler de bunları el üstünde tutup akademik kadrolar vererek makamlar vererek güya bazı camialara gülücükler dağıttılar. Aslında amaçları vitrini dizmekdi.
Bizim takiyyeci arkadaşların ve hocaların da işlerine geldiği için bile bile lades dediler.
Sonuçta: Bu takiyyeci arkadaşlar ve hocalar kendilerini kurtardılar ama hep kendilerini kurtardılar fakat çevreye faydaları dokunmadı. Zaten çevreye faydaları dokunsaydı 28 şubatçı zihniyetindeki Ramazan Aydın ve Ali Akdemir onları el üstünde tutmazlardı. Onlar birer figürandı. Görevleri de kendilerini kurtarmaları karşılığında vitrine malzeme olmakdı ama Allahım büyüktür. Kendinden başkasını düşünmeyen bu takiyyeci güruha hesabını soracaktır.
Fakat dikkat ediniz o takiyyecilerin bazırları hâlâ etkin ve sağda solda bir şey kapmak için gayret etmekteler.
Gözünüzü bir avuç toprak doyurur!
Bir Bilene
17 Aralık 2012 at 21:57
İsmini yazdığınız şahıs sadece menfaatçi fırsatçı bir adamdır. İşine nasıl gelirse öyle davranır. Ve Üniversitemiz kendisinden kurtulmuştur.
Adınız...
18 Aralık 2012 at 14:57
28 şubatçılar üniversiteye almadıkları öğrenciler için keyfiyetten değil kılık kıyafet yönetmeliği böyle diyorlardı. Vefat eden Güran hocanın müstafi sayılması içinde aynı bahaneler uyduruluyor. O dönemde de insanlık yitirilmişti bu dönemde de aynı. Sayın Rektör Sedat Laçiner bizi nasıl bir hayal kırıklığına uğrattığını bilemezsin.
nerede
19 Aralık 2012 at 20:16
http://www.tevhidhaber.com/news_detail.php?id=36934
resimdeki
20 Aralık 2012 at 02:20
Resimdeki kel kafalı kim?
karıştırıyorsun
20 Aralık 2012 at 11:45
28 şubatçılar üniversiteye almadıkları öğrenciler için keyfiyetten değil kılık kıyafet yönetmeliği böyle diyorlardı. Vefat eden Güran hocanın müstafi sayılması içinde aynı bahaneler uyduruluyor. O dönemde de insanlık yitirilmişti bu dönemde de aynı. Sayın Rektör Sedat Laçiner bizi nasıl bir hayal kırıklığına uğrattığını bilemezsin. YAZMIŞSIN AMA SAPLA SAMANI KARIŞTIRIYORSUN.
karıştırıyorsun-2
20 Aralık 2012 at 11:46
Hukukta hiyerarşi vardır. Kanunların yasak saymadığını yönetmelikle yasak sayamazsın. Çünkü kanunlar hiyerarşik olarak üst normdadır.
karıştırıyosunuz 3
20 Aralık 2012 at 11:47
Hali hazırda da böyle kanun yok ama 2 ay işe üst üste gelmeyenin müstafi sayılacağına dair 657 ve 2547 sayılı kanunlar var.
karıştırıyosunuz 4
20 Aralık 2012 at 11:49
Türbanlı ya da başörtülü olarak üniversitede okumayı yasaklayan kanun yok ama işe gelmeyenlerin müstafi sayılacağına dair kanun var.
Sorun ne
20 Aralık 2012 at 12:22
Yahyaoğlu Hoca’yı kimse öldürmedi. Allah rahmet eylesin. 14 Aralık Cuma günü raporu ÇOMÜ’ye geldi, PAzartesi günü de işelm geri alındı. Yahyaoğlu Hoca ÇOMÜ’den emekli sayılacak. Sağlık raporu olmadan kim ne yapabilirdi bunu anlayamıyorum