Genel

Sarıkamış Savaşları

Yayınlandı

-

Dünyadaki güçlü devletlerin, elde etmek için çok fazla çaba harcadığı güzel ülkemizi korumak için yapılan savaşların her biri pek çok kahramanlık hikâyeleri ile doludur. Bu savaşların bazılarını tüm ülke olarak çocukluktan beri çok iyi bir şekilde öğreniyoruz. Bazıları da var ki yalnızca tarihle ilgilenenler ve o bölgede yaşayan halkın bilgisinde.

Geçtiğimiz hafta bir öğrenci topluluğumuz tarafından düzenlenen Sarıkamış Şehitleri’ni anma töreninde bir kez daha bu gerçeği gördüm. Konferans için öğrenci arkadaşlarımız Sarıkamış Dayanışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Bingür SÖNMEZ hocayı davet etmişlerdi. Konferans başlamadan önce bazı hocalarımız, öğrencilerimiz ve halktan katılanlar arasında “Sarıkamış’ta savaş mı olmuş? Ne tür olaylar gerçekleşmiş? veya “Bu hoca doktor değil mi ne alakası var savaşla” minvalinde değişik konuşmalara şahit oldum ve bu tarzda sorularla karşılaştım.

Bunun üzerine konferanstan önce, akıllardaki soru işaretlerini gidermek gerekli diye düşünerek kısa bir konuşma yaptım. Oradakilerle paylaştıklarımı okuyucularımız için de yazmak istedim. Çanakkale Savaşları bu bölge halkı tarafından tüm ince ayrıntıları ile biliniyor, ancak buradaki şehit sayısına yakın askerimizin şehit olduğu Sarıkamış hakkında da bilgi sahibi olmak günümüzün kıymetini anlamak için gerekli olacaktır.

***

Osmanlı Birinci Dünya Savaşı’nda iki farklı cephede iki farklı düşmana karşı savaş veriyordu. Çanakkale Cephesi’nde düşman maddi idi. Düşman; askerler, tüfekler, toplar, süngüler, savaş gemileri, savaş uçakları idi. Burada savaşan kahraman askerlerimiz, iman dolu göğüsleri ile düşmanı yendiler ve çok büyük zayiatlarla onları geri gönderdiler.

Sarıkamış Cephesi’nde ise durum çok farklı idi: Mehmetçiklerimizin karşısında Rusların dışında bir düşman daha vardı. O düşman General Kış’tı. Ve bu düşman karşısında, kahraman askerlerimizin elleri kolları bağlı idi. Doğulu olanlar iyi bilir. Ama bu kadar ağır kış geçirmeyenlerin tahayyül etmesi için bir örnek verecek olursam; buzdolaplarımızın derin dondurucuları -18oC’dir. Ve o bölgede, hele de dağlarında kış aylarında hava, -35, -40 oColur. Bu şartları bilmeyenler tarafından, kâğıt üzerinde hazırlanan bir harekât planı ile tamamen karlarla kaplı, çok yüksek dağlık ve yolsuz bir arazide gerekli kış donatımından yoksun yaya ve atlı birlikler yola çıkarılmıştı.

Gerek soğuk, gerekse yokluk ve salgın hastalıklar sonucunda 100 bine yakın vatan evladımız Allahuekber Dağlarında şehit olmuştu. O zamanlara şahit olanlar, “Kurtlar insan etine o kadar alışmışlardı ki; artık köylerimizde evimizden dışarı çıkamaz olmuştuk” diye anlatıyorlardı.

Üzücü olan, bu olay yıllarca basından saklandığından, ülkenin en doğusunda, Osmanlı’nın başkenti olan İstanbul’u savunmak için yazlık elbiselerle, ayakkabısız olarak ölüme yürüyen gencecik askerlerimizin, nasıl buzdan heykellere dönüştüğünden haberimiz yoktu. Tarihimizde benzeri bir facia daha yaşanmamıştır.

Ve daha acı olanı; bu topraklar uğruna, bizlerin hür yaşayabilmemiz için, hayatlarının baharında gözünü kırpmadan şehit düşen vatan evlatlarımızın kemikleri de, Bingür Hocamızın eli uzanana kadar açıktaydı ve üzerlerinde hayvanlar otlatılıyordu. Hocamız, 13 bine yakın başarılı kalp ameliyatı ile dünya rekortmeni bir kalp cerrahı. (Kendisi ile hemşerim de olması hasebi ile çifte gurur duyuyorum). “Şehitlerinizi aziz tutunuz” hadisini rehber edinerek başlatmış olduğu hayır harekâtında, çok sayıda şehitliğin yerini tespit edip, onlara layık abideler yaptırmıştır. Günümüzde her yıl bu günlerde abideler yüzlerce ziyaretçi akınına uğramaktadır.

Bu vatanı bizim için savunanlar, dini, dili, ırkı ne olursa olsun hep birlikte omuz omuza savaştılar. Bugün bize düşen de ülkemizi güzel yarınlara taşımak için, yine hep birlikte çalışmaktır. Barış ve sevgi dolu günler dileklerimle…

7 Yorum

  1. Savaş

    26 Aralık 2012 at 16:21

    Hocam elinize sağlık gerçekten tarihimizde bilmediğimiz ne çok şey var.

  2. Hicri Nalbant,

    26 Aralık 2012 at 16:38

    Şu ODTÜ olayları ile ilgili bir açıklama yapmayacak mısın?
    Hani merakla bekliyoruz da.
    Derin ve engin tespitlerini.
    Eğer açıklama yapmada kendini yetersiz görürsen gazeteci yoldaşlarına danışabilirsin.

    • hicri kardeş

      01 Ocak 2013 at 17:20

      Bak bakayım sende beyin varmıymış, ODTÜ yle ilgili yorumlar yapıldı söylendi çizildi, sen neredesin b u arada oku biraz, sağdan soldan yorum dilenme sana yakışmıyor hicriciğim.

  3. lütfen

    26 Aralık 2012 at 17:54

    hocam bence artık yazmayın lütfen. olmuyor çünkü. cidden bakıyorum önceki yazılarınıza da, yeni hiçbir şey yok. bu yazıların aynısından daha önce yığınla yazılmıştır. farklı şeyler bekliyorum ben şahsen. her hoca yazabilmek zorunda değil. ki sizde hocadan daha ziyade idareci havası var zaten.

  4. Adınız...

    31 Aralık 2012 at 00:17

    Ooooo hocam yine iyisiniz mühendisliğe doğru göç hazırlıkları varmış bizden ne çabuk bıktınız valla çok özleriz sizi gitmeyin(!) Cengiz beyden sonra siz boşuna rektör bey mühendislik pek bir önemli bizim için deyip duruyordu boşuna değilmiş hadi hayırlısı. Al biryerden koy diğer yere. Ya bekleyenler ya gençler ya bilim ya üretkenlik amaaaann boşverrrrr

    • Aç kargalara cevap

      03 Ocak 2013 at 23:37

      Bakıyorumda aç kargalar kendini darı ambarında zannetmeye başlamışlar. Siz biraz daha halüsinasyon görmeye devam edin.

  5. Adınız...

    31 Aralık 2012 at 00:29

    Mühendislikte görev değişimi olmasın, yakışırda hani…

Leave a Reply

Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ÇOK OKUNANLAR

Exit mobile version