Genel

Troia Müzesi ve Çanakkale’nin Geleceği

Yayınlandı

-

Troia ve Çanakkale’ye ilk kez 1988 yılında geldiğimde Troia harabe harabesi bir örenyeri, Çanakkale’de örenyerinden kopuk, küçük bir sahil kasabası niteliğindeydi. O yıllarda Troia’ya gelen ziyaretçi sayısı yaklaşık otuzbin civarındaydı. Örenyerinin içinde turistlerin bırakın su içebileceği bir yeri, gidecekleri bir tuvalet bile yoktu. 1988 yılında büyük bir istek ve hizmet aşkıyla Troia’daki yeni dönem kazı ve düzenleme çalışmalarını başlatan M. Osman Korfmann, önce örenyerini anlaşılabilerek gezilebilen bir yere dönüştürdü; daha sonra da yaptığı arkeolojik keşifler ve yayınlarla Troia’nın bir Anadolu kenti olduğunu ortaya koydu. Ancak Korfmann’nın bence asıl önemli işlevi, Çanakkalelilere hayal etmesini öğretmesi oldu.

b1[1]

Önce imkansız gibi gözüken Troia Tarihi Milli Park sürecinin sonuçlandırılmasını sağladı. Daha sonra ise Kültür Bakanlığı’nın girişimleri ve kendi çabalarıyla Troia, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınmasını sağladı.

İşte bu dönemden itibaren  Korfmann, bir Troia Müzesi hayalinden söz etmeye başladı.

İnişli çıkışlı geçen bu süreç Türkiye ve uluslarası kamuoyunda sürekli tartışılageldi.

Nihayet yaklaşık onbeş yıldır özellikle Çanakkale’nin ama aynı zamanda Türkiye’nin üzerinde konuştuğu Troia Müzesi projesi oldukça somut bir aşamaya ulaştı. Çanakkale kentinin 25 km. uzaklığında, Troia’nın /Tevfikiye köyünün hemen bitişiğinde bir dünya müzesi doğacak. Bu projenin hayata geçirilmesinden hemen sonra etkilerini göreceğiz.

Önce, Troia’dan 19. yüzyıldan itibaren dünyanın 44 farklı müze ve kolleksiyonuna dağılan eserlerin geri dönüş süreci için elimizde çok önemli bir argüman olacak. Hazinlerin küçük bir parçası döndü, ancak diğerlerinin de dönmesi için hukuki sürecin dışında etik bir baskı da oluşturabileceğiz. Eserlerin çıktıkları yerde sergilenmesi ilkesi için önümüzde hiçbir engel olmayacak. Bunlar müzenin arkeoloji dünyasına olan etkisi olacak. Ancak müze aynı zamanda doğrudan kenti etkileyecek. Beşyüzbin olan ziyaretçi sayısı ikiye üçe katlanacak. Çanakkale turistlerin Troia’yı görmek için gelip geçtiği yer olmaktan çıkıp konakladığı bir destinasyona dönüşecek. Ziyaretçiler Troia Müzesi ve örenyerinde bir tam günlerini geçirebilecekler. Çanakkale kentindeki konaklama sayısı kalıcı bir şekilde büyük oranda artacak. Şu belirtmek gerekir ki, bu süreci sadece kentteki turistik yatak sayısı olarak düşünürsek büyük bir hata yapmış oluruz. Bu süreçte kentte Troia Müzesi projesine paralel kent projeleri geliştirmek gerekmektedir. Kent dışında yapılacaklar ise Troia Milli Park sürecinin hızlandırılması ile olur. Milli Park’ın için tursti çekecek düzenlemeler yapılabilir. Böylece parkın içindeki köylüler de turizm gelirlerinden pay alabilrler. Kent içinde neler yapılabilir? Sanat galerileri, küçük ama bilgilendirici, eğlendirici müzeler, sergiler, kent içinde turiste sunulacak yemek, kültür sanat destinasyonları. Bu anlamda hem turistler hem de kentte yaşayanlar için daha fazla fiziki mekan yaratmak gerekmektedir. Bu süreçteki en önemli tetikleyici unsur Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’dir. Nerdeyse kent nüfusunun yarısına ulaşan öğrenci ve üniveriste çalışanı ile üniversite, bu paralel projelerin motoru olabilir. Sivil toplum kuruluşları, yerel kurumlar, idareciler de bu sürecin aktörleri olurlar. Bence Çanakkale’nin önünde gerçek bir üniversite ve kültür kenti olma dışında bir alternatif yoktur.

 

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ÇOK OKUNANLAR

Exit mobile version