Bizimle İletişime Geçin

Genel

Mevlid Kandili: Âlemlerin Üzerine Kurtuluş Güneşinin Doğduğu Gece

Yayınlandı

-

Bu yazı tumhaber.com’dan alıntılanmıştır.

Sözlük/kelime anlamı itibariyle “doğum zamanı” anlamındaki mevlid sözcüğü, ıstılah/terim anlamı itibariyle özel bir doğumu, âlemlerin Efendisi Hz. Muhammed’in doğumunu ifade etmektedir. Peygamber Efendimiz hicri takvime göre 571 yılının Rebîu’l-evvel ayının 12. gecesinde doğmuştur. Bu durumda bu yıl (2013) 23 Ocak Çarşamba’yı 24 Ocak Perşembe’ye bağlayan gece Mevlid gecesidir/kandilidir. Bu yıl Hz. Peygamber’in dünyayı şereflendirmesinin 1442. yıl dönümüdür.

Sevgili peygamberimiz Habeşistan’ın Yemen valisi Ebrehe’nin, Allah’ın Evi Kabe-i Muazzama’yı yıkmak üzere içinde fillerin de bulunduğu büyük bir ordu ile Mekke’ye yürüdüğü “Fil Olayı”ndan elli veya elli beş gece sonra doğdu. Zamanların sultanı Hz. Muhammed, Mekke’de, bugün Kütüphane olarak kullanılan binanın bulunduğu yerdeki mütevazı bir evde, bir Pazartesi günü, vakitlerin sultanı seher vaktinde dünyayı şereflendirdi.

Hz. Peygamber’in, İslam’dan önceki devreyi “Cahiliye/Cahillik devri” olarak nitelemesi, ilk inen vahyin “oku” emri olması ve sanki ilahi bir espri olarak doğduğu evin bulunduğu yerin bugün kütüphane olarak hizmet vermesi ne kadar hikmetli ve ne kadar anlamlıdır. Sanki bu yönüyle İslam’ın hareket noktasının ilim-irfan olduğunu seslendirmektedir.

Hz. Peygamber’in yaşadığı devir gerçekten cahiliyenin bütün adetlerinin yürürlükte olduğu, Putperestliğin, haksızlığın, zulmün, adaletsizliğin kol gezdiği, kadınların hiçbir değerinin olmadığı, kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü bir devir olarak tarihe geçmiştir.

O gün insanlar şirk bataklığı içerisinde Allah’ı gerçek anlamıyla tanıyamamışlar, kendi elleriyle yaptıkları putlarını tanrı edinmişlerdi. Hz. İbrahim’in Hanif Dini’ne mensup muvahhidler/monoteistler/tek tanrıya inananlar bir elin beş parmağı kadardı. Bunlar arasında Zeyd b. Amr en-Nufeyl’in çaresizliği ibret acısıdır. Bu muvahhid kişi bir defasında Kabe’ye gelerek ellerini açmış ve “Ya Rabbi, bugün kavmimin arasında benden başka İbrahim’in dinine inanan kimse kalmadı, keşke sana nasıl ibadet edileceğini bilseydim de öyle etseydim” diyerek avuçlarının içine secde etmişti. Zira din namına bildiği yalnızca Allah’ın birliği idi. Bugün her şeyi bilip de ilimleriyle amel etmeyenlerin/bildiklerinin gereğini yerine getirmeyenlerin kulakları çınlasın.

Yine ibretli bir hatıra olarak Hz. Ömer’in sözleri ciğerleri dağlayıcıdır. Hz. Ömer İslam’dan önceki günlerini yad ederken, “bir olaya ağladığını, birisine de güldüğünü” anlatmaktadır. Ağladığı olay şudur: Kendisinin bir kız evladı dünyaya geldiğinde onun utancıyla toprağa gömmek için onu yanına almış, çukuru kazarken kızı, gayet masumane şekilde babasının yüzüne sıçrayan toprağı temizlemeye çalışırken bir darbe ile kızını çukura atmış ve sonra da diri diri gömmüştü.

Güldüğü olay da şudur: Putperest Araplar yolculukta kullanmak üzere helvadan put yapmakta, tapınma anında ona tapınmakta, acıktıklarında da tapındıkları bu tanrılarını yemekteydiler. Aynısını Hz. Ömer de yapmıştı. İşte İslam, böyle zalim bir Ömer’den, cihan tarihine adını altın harflerle yazdıran adalet timsali bir Hz. Ömer yaratmıştır.

Hz. Peygamber’in mevlidinin/doğumunun yaklaştığı günlerde Hanifler, Yahudiler, Hıristiyanlar bir peygamber beklemekteydiler. Her yıl kurulan Ukaz Panayırında, Hanif olan Kus b. Saide’nin, son peygamberi, “gölgesi üzerimize düştü” diyerek müjdelemesi, bu müjdeyi dinleyenler arasında Hz. Peygamber’in de bulunması, yani gerçekten de gölgesinin üzerlerine düşmesi ne kadar manidardır. Zaten kendisinden bir önceki peygamber olan Hz. İsa da O’nu müjdelemişti. Kur’an (Saff 61/6) bunu şu şekilde haber verir: ”Hani Meryem oğlu İsa, ‘Ey İsrail oğulları, gerçekten ben sizin için Allah’tan gönderilmiş bir elçiyim, benden önceki Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi Ahmed olan bir elçinin de müjdecisiyim’, demişti”. Yine Tevrat ve İncil’de O’nun geleceğine ve alametlerine dair bir çok işaretler bulunmaktaydı ki bazıları bu kitapların bugünkü nüshalarında bile mevcuttur.

Bazı İslam Tarihi kaynakları ve tabakat kitapları Hz. Peygamber’in doğduğu gece çeşitli olayların olduğundan bahsetmektedirler. Mevlid yazarı Süleyman Çelebi de bu durumu şu beyit ile ifade etmektedir: “Hem Muhammed gelmesi oldu yakin/yakın – Çok alâmetler belirdi gelmedin/gelmeden”.

Annesi Âmine/Emine Hz. Peygamber’e hamileyken rüyasında kendisine, “insanların en hayırlısına ve bu ümmetin efendisine hamile olduğu” söylenmiş, O’nu dünyaya getirdiğinde “hasetçilerin şerrinden koruması için Allah’a sığınması ve çocuğuna Muhammed ismini vermesi” istenmişti. Aynı şekilde kendisinden çıkan bir nurun bütün doğuyu ve batıyı, Şam ve Busra’nın saray ve çarşılarını aydınlattığını görmüş, hattâ Busra’daki develerin uzanan boyunlarını müşahede etmişti. Dedesi Abdulmuttalib de torununa daha önce Araplar arasında görülmeyen bu ismi verdiğinde “gökte de yerde öğülmüş/Muhammed olmasını istedim” demişti.

Yahudiler, astronomik/astrolojik bulgularla gökyüzüne bakıp parlak bir yıldızın doğduğu gece son peygamberin doğduğunu söylemişler, “artık İsrail oğullarından peygamberlik gitti” diyerek feryad etmişlerdi.

Aynı gece Kabe’deki putlar baş aşağı devrilmiş, İran hükümdarının sarayı beşik gibi sallanıp on dört sütunu parçalanarak yere düşmüş, Mecusilerin bin senedir söndürülmeden yanan ateşi birden sönmüştü. Bu durum Mecusi İran Devleti’nin on dört hükümdardan sonra Müslümanların eline geçeceğini sembolize etmektedir.

Bu şekilde insanlığı kurtarmak için gelen son peygamberin doğumu insanlık için tam bir rahmet vesilesidir. Yüce Allah bunu çeşitli ayetlerde ifade etmiştir:

“Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik”. (Enbiya 107)

“Andolsun ki Allah mü’minlere büyük bir lütufta bulundu; zira daha önce açık bir sapıklık içinde bulunuyorlarken onlara, kendi içlerinden, kendilerine Allah’ın ayetlerini okuyan, kendilerini temizleyen ve kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderdi.” (Âl-i İmran 16).

“Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah’ın âyetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler.” (Âl-i İmrân 164).

“Andolsun ki içinizden size öyle aziz bir peygamber geldi ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir; size çok düşkün, mü’minlere çok şefkatli ve merhametlidir. Eğer senden yüz çevirirlerse de ki, Allah bana yeter, O’ndan başka İlah yoktur, O’na dayandım, O, büyük arşın sahibidir.” (Tevbe 128).

Hz. Peygamber Yüce Allah’ın yanında o kadar kıymetli ve değerlidir ki O’nsuz Tanrı’yı bulmak ve kurtuluşa ermek asla mümkün değildir. O’nun faydası sadece Müslüman olanlara değil, azılı düşmanlarına bile erişmiştir. Aşağıdaki örnek bunu çok güzel anlatmaktadır. Bu örnekte Hz. Peygamber’in doğumuna sevinmenin, Mevlid gecesine kıymet vermenin, onu kutlamanın ve “Mevlid” okumanın çok faziletli olduğuna dair delil de bulunmaktadır. Hz. Peygamber dünyaya gelince, amcası Ebu Leheb’in cariyesi Süveybe, “Kardeşin Abdullah’ın bir oğlu oldu” diyerek kendisine müjde vermiş, Ebu Leheb de onu azad etmişti. Ebu Leheb rüyada görülüp, ne halde olduğu sorulduğunda, “çok azap çektiğini, ancak, her yıl, Rebîu’l-evvel ayının 12. gecesi (Mevlid gecesi), azabının hafiflediğini, zira Hz. Peygamber dünyaya gelince, sevincinden müjde veren cariyesini azat ettiğini, bunun için bu gece azabının hafiflediğini, parmaklarının arasından çıkan bir suyu emip ferahladığını” söylemiştir.

İşte Mevlid gecesi Hak katında bu kadar değerli bir gecedir. Hatta bazı Müslüman bilginler bu gecenin -ancak yalnızca Hz. Peygamber’in doğduğu gecenin ki sadece bir tek gecedir ve o da geçmiştir, her yıl gelen Mevlid geceleri o bir tek gecenin tekrarıdır- Kadir gecesinden de kıymetli olduğunu bildirmişlerdir. Alimlerin çoğunluğu ise Kadir gecesinin en kıymetli gece olduğunu söylemişlerdir.

Bugün Mevlid ruhunu yeniden canlandırmaya ihtiyacımız vardır. Çünkü Sevgili Peygamberimizin yeniden dünyaya gelmesine ihtiyacımız bulunmaktadır. Hz. Peygamber bir insan olarak ebedi hayata göçtüğüne ve fiziki varlığıyla yeniden dünyaya gelmesi mümkün olmadığına göre O’nun, sünnetiyle, ahlakıyla, mesajıyla yeniden doğması gereklidir. Zira bugün de dünya neredeyse O’nun dünyaya geldiği şartlara benzemiş, zulüm, haksızlık, adaletsizlik, sahtekarlık almış başını yürümüştür. Üstelik bunları yapanların bir kısmı müslümandırlar ve bunları din namına yaptıklarını söyleyerek aslında cinayet işlemektedirler. Yine Batıda Cahiliye Putperestliğine benzer “Yeni Pagan/Putperest Dinler” (New Paganist Movements) ortaya çıkmıştır. Her türlü dinin ve dînî akımın görüldüğü ülkemizde yarın bir de çağdaş putperestler ortaya çıkarsa buna da şaşırmamak gerekir.

Mevlid ruhunun canlandırılmasında her yıl Diyanet İşleri Başkanlığınca organize edilen Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinin rolü olduğu söylenebilir. Ancak bilindiği gibi bu hafta 1989 yılından bu yana hicri takvime göre 12 Rebîu’l-evvel haftasında değil de, bunun miladi takvime göre sabitlenmiş şekli olan 20 Nisan haftasında, 14-20 Nisan arası kutlanmaktadır. Bu durumuyla, ben şahsen Kutlu Doğum ile sanki Hıristiyanlıkta miladi yıla göre kutlanan Hz. İsa’nın doğum kutlamaları olan Noel’i hatırlamaktayım. Oysa İslam Dini’nde mübarek günler ve geceler ve dini bayramlar hicrî/kamerî yıl itibariyle kutlanmakta ve hac, oruç, kurban ve bayram günleri, kameri aylara göre tespit edilmektedir. Ayın hareketlerine göre düzenlenen hicrî/kamerî yıl 354 gün çektiği için güneşin hareketlerine göre düzenlenen miladî yıla göre her yıl on gün önce gelmekte, bu yüzden oruç, hac ve kandil geceleri her yıl on gün erken başlayarak bu ibadetlerin yılın her mevsiminde yaşanması sağlanmaktadır. Bu yüzden acaba diyorum, Diyanet’in öncülüğünde Kutlu Doğum Haftasını yine kutlasak. Ancak bunu, miladi yıla göre 20 Nisan haftasına sabitlemeden diğer kutsal gecelerde olduğu gibi hicri takvime göre yapsak ve Mevlid kutlamalarını 12 Rebîu’l-evvel haftasında gerçekleştirsek. Rebîu’l-evvel ayının 12. gecesini de yine Mevlid kandili/gecesi olarak kutlamaya devam etsek. Böylece Mevlidi, her yıl on gün öncesiyle yılın bütün mevsimlerinde kutlamış olsak. Bunu da bir fikir ve teklif olarak ifade etmiş olayım.

Mübarek geceler Allah’ın kullarına bir ihsanıdır ve inananlar için büyük bir fırsat olduğu için iyi değerlendirilmeleri gerekir. Bunun için yazıyı Mevlid gecesinde yapılacak ibadet ve taat ile bitirmek istiyorum.

Her şeyden önce bu gece samimi bir kalple ve gönül huzuruyla, bir daha yapmamaya kesin kararlı olarak tövbe istiğfar gereklidir. Ardından şu ana kadarki hayatımızın kısa bir muhasebesi yapılmalı, bundan sonrası programlanmalıdır. Kaza namazımız varsa bir miktar kaza namazı, yoksa nafile namaz kılınmalıdır. Mutlaka bir miktar Kur’an okunmalı ve okunan yerin Türkçe çevirisine de bakılmalıdır. Bu gece dünyayı şereflendiren Peygamber Efendimize bol bol salavat okunmalıdır. Süleyman Çelebi’nin yazdığı Vesiletü’n-Necat adlı Mevlid kitabını okumak da güzel bir espri olacaktır. Peygamberimizin hayatından bir kesit okumak da bu geceye ayrı bir çok anlam katacaktır. Bundan sonra gönülden Yüce Allah’a yönelerek dünyevi ve uhrevi ihtiyaçlarımız ve bütün Müslüman kardeşlerimiz için dualar edilmelidir. Anne baba, akraba ve yakınların ziyaret edilmesi, bu mümkün değilse iletişim araçları ile görüşülmesi çok önemlidir. Bir diğer önemli husus dargınların barışması için bu gecenin vesile edinilmesidir. Mevlid gecesinin öncesi ve sonrasının oruçlu geçirilmesi de şüphesiz çok faziletlidir.

Bu vesileyle bütün Müslüman kardeşlerimizin Mevlid kandilini tebrik ediyor, bu gecenin Müslümanların ve insanlığın kurtuluşuna vesile olmasını diliyorum. Alemlerin üzerine doğan bu kurtuluş gecesinin, alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber’in daha iyi anlaşılmasında bir aşama olmasını temenni ediyorum. Hz. Peygamber’i sünnetiyle, güzel ahlakıyla ve getirdiği mesajla yaşatmamız için Yüce Allah’ın yardımını niyaz ediyorum. Çünkü Hz. Muhammed ve getirdiği mesaj/Kur’an olmadan kurtuluşumuz asla ve asla söz konusu değildir.

Yüce Allah’a emanet olunuz…

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Genel

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 25 bin öğretmen ataması sürecini başlatıyoruz

Yayınlandı

-

Yayımlayan

Kritik Kabine toplantısının ardından kameralar karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğretmenlere müjdeyi verdi. Erdoğan, “10 bini Milli Eğitim Akademisi’ne olmak üzere, 25 bin yeni öğretmen ataması sürecini başlatıyoruz.” dedi.

“25 BİN YENİ ÖĞRETMEN ATAMASI YAPACAĞIZ”

Erdoğan’ın açıklamalarından en dikkat çekeni öğretmen atamaları oldu. Binlerce öğretmene müjdeyi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “10 bini Milli Eğitim Akademisi’ne olmak üzere toplam 25 bin yeni öğretmen ataması sürecini başlattığımızın müjdesini bugün gençlerimizle paylaşmak istiyorum. Milli Eğitim Bakanlığımız kapsamlı bilgilendirmeyi önümüzdeki dönemlerde yapacak.” dedi.

Okumaya Devam Et

Genel

İŞKUR Gençlik Programı Kura Sonuçları ve Başvuru Şartları

Yayınlandı

-

Yayımlayan

Üniversiteden yapılan açıklama şöyle:

27 Şubat 2025 Perşembe günü saat 10.00’da Çanakkale Şehitleri Yerleşkesi İÇDAŞ Kara Yusuf Kongre Merkezi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen İŞKUR Gençlik Programı Noter Kurasında ismi açıklanan öğrencilerin başvuru için hazırlamaları gereken evraklar aşağıda belirtilmiştir.

1. Kimlik Belgesi Fotokopisi

2. Adli Sicil Kaydı

3. Banka Hesap Numarası

4. Barkodlu SGK Hizmet Dökümü Listesi (Kendi ve aynı hanede yaşayan ve öğrenci olmayan 18 yaş üstü herkes için)

5. İkametgah Belgesi; kendi için, aileyle aynı ikamette ise aynı hanede ikamet edenleri gösteren Safahatli Nüfus Kayıt Belgesi

6. Aynı hanede bulunan çalışan kişilere ait maaş bordrosu (onaylı, imzalı)

Kişilerin tüm belgeleri 05 Mart 2025 Çarşamba günü 16.00’a kadar Rektörlük Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığına şahsen elden teslim etmeleri gerekmektedir.

Hane Gelir Kontrolünün Yapılması: Başvuru tarihindeki Adres Kayıt Sistemi (AKS)’ne göre aynı adreste ikamet edenlerin, programa başlangıç tarihi dikkate alınarak ulaşılabilen en yakın döneme ait gelir getirici bir işte çalışma sonucu elde ettikleri aylık toplam kazançlarının asgari ücret tespit komisyonu tarafından belirlenen bir aylık asgari ücretin net tutarının üç (3) katını aşması halinde söz konusu adreste ikamet eden öğrenciler programa katılamaz.

Bu şart Genelge’nin 9 uncu maddesinin ikinci fıkrası (Programdan ayrılan ya da ilişiği kesilen katılımcının yerine; yedek listeden, yedek listeden boş kontenjanın karşılanamaması halinde ise Yönetmelik ile belirlenen başvuru ve katılım şartları ve bu Genelgenin 8 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında belirtilen şartları sağlayan Kuruma kayıtlı kişiler arasından ilana çıkılmadan yeni katılımcılar dâhil edilebilir. Kuruma kayıtlı kişiler arasından programa katılımcı eklenmesi halinde başvuran listesine geri dönülemez.) kapsamında programa eklenecek öğrenciler için de aranır.

AKS’ye göre yerleşim yeri adresi veya diğer adres bilgisi yurtlar ve sığınma evleri ve benzeri toplu yaşam alanları olanlar ile 08/03/2012 tarihli ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında kimlik bilgileri gizlenenler için hane gelir şartı aranmaz.

Not: Tüm belgeler kontrol edildikten sonra Başvurusu kabul edilenler 10 Mart 2025 tarihi itibariyle işe başlatılacaktır. Başvurusu kabul edilmeyen öğrencilerin yerine yedek listeden öğrenciler seçilecektir. Yedek liste ilan edildikten sonra belirlenecek tarihte işe başlama gerçekleştirilecektir.

 

Okumaya Devam Et

Genel

Trakya Kariyer Fuarı 2025’in Açılışı Gerçekleşti

Yayınlandı

-

Yayımlayan

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) ev sahipliğinde, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi destekleriyle “Geçmişin İzinde Geleceğini Keşfet” mottosuyla düzenlenen 2025 Trakya Kariyer Fuarı’nın (TRAKYAKAF) açılışı, İÇDAŞ Kongre Merkezi’nde gerçekleşti.

Marmara Bölgesinin en büyük kariyer fuar organizasyonu olarak dikkat çeken 2025 TRAKYAKAF’ın açılış törenine; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Lütfihak Alpkan, Çanakkale Valisi Doç. Dr. Ömer Toraman, Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkan Danışmanı Doç. Dr. Sinan Keskin, Adalet ve Kalkınma Partisi Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, Cumhuriyet Halk Partisi Çanakkale Milletvekili İsmet Güneşhan, İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, Çanakkale 2. Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen, Çanakkale Belediye Başkanı Muharrem Erkek, Kırklareli Belediye Başkanı Derya Bulut, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu, Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Hatipler, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Boz, Kırklareli Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Raif Cergibozan, Çanakkale Cumhuriyet Başsavcısı Altuğ Kürşat Şahin, Edirne Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Çakmak,  Çanakkale Adalet Komisyonu Başkanı Eray Doğan, Çanakkale İdare Mahkemesi Başkanı Ahmet Özkan, Çanakkale Baro Başkanı Av. Ardahan Dikme, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, Çanakkale protokolü, kurum ve kuruluş müdürleri,  siyasi parti ve STK temsilcileri, ÇOMÜ’nün akademik, idari yöneticileri ile personel ve öğrenciler katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başlayan tören; ÇOMÜ Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Senfoni Orkestrası’nın müzik dinletisinin ardından ÇOMÜ ve TRAKYAKAF 2025’in tanıtım filmlerinin izlenmesi ile devam etti.

ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu açılış konuşmasında,  TRAKYAKAF 2025’in öğrencilerimizin ve mezunlarımızın sektörden temsilciler ile buluşması için çok önemli bir fuar olduğunun altını çizerek şunları söyledi:

Türkiye’nin Geleceğini Şekillendirecek Büyük Bir Buluşmaya Tanıklık Ediyoruz

Bugün burada, gençlerimizin kariyer planlamalarına yön vermek, onları iş dünyasıyla buluşturmak ve istihdam olanaklarını artırmak için bir araya gelmiş bulunuyoruz. Kariyer planlaması, bireyin sadece mesleki bir yol haritası çizmesi değil, aynı zamanda kendi potansiyelini keşfetmesi ve ülkesine, insanlığa katkı sağlayacak bir misyona sahip olması anlamına gelir. Bugün burada, yalnızca iş arayan gençler ile işverenleri bir araya getirmiyoruz; aynı zamanda Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek büyük bir buluşmaya tanıklık etmekteyiz.

Uygulamalı Eğitim Modelleriyle, Öğrencilerimizi Sektöre Hazırlıyoruz  

İçinde bulunduğumuz çağda; bilginin hızla üretildiği, teknolojik dönüşümün toplumsal yapıları yeniden şekillendirdiği ve iş gücü piyasalarının sürekli evrildiği bir süreçten geçmektedir. Yapay zekâ, büyük veri, dijital dönüşüm ve otomasyon gibi yenilikler, mesleklerin doğasını değiştirirken, iş dünyasında başarılı olmanın en önemli unsurlarını da belirlemektedir. Artık yalnızca diploma sahibi olmak değil, sürekli öğrenmeye açık olmak, yenilikçi düşünebilmek, analitik becerilere sahip olmak ve etik değerleri güçlü bir şekilde benimsemek bireyleri öne çıkaran temel unsurlar haline gelmiştir. Bu noktada, devletimizin ulusal ve bölgesel hedefleri doğrultusunda üniversitelerin rolü her zamankinden daha kritik hale gelmiştir. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi olarak, öğrencilerimizin yalnızca akademik bilgiyle donanmasını değil, aynı zamanda uygulamalı eğitim modelleriyle sektörel deneyim kazanmalarını, girişimcilik ekosistemine dahil olmalarını ve yenilikçi projeler geliştirmelerini teşvik etmekteyiz. Çünkü biliyoruz ki, çağın gerekliliklerine uygun nitelikli insan kaynağı yetiştirmek, yalnızca bireylerin değil, toplumların refahını artıran en önemli unsurdur. Bugün burada bulunan kamu kurumları, özel sektör temsilcileri ve sivil toplum kuruluşları, sadece birer işveren değil, aynı zamanda geleceğin yeteneklerini keşfetmek, onları yönlendirmek ve onlara yatırım yapmak isteyen kıymetli paydaşlarımızdır. Bu fuar vesilesiyle öğrencilerimizin, sektördeki profesyonellerle doğrudan temas kurarak kariyerlerini inşa etmelerine katkı sağlayacak olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz.

Bu Fuara Katılmak, Milletimizin Geçmişinden İlham Alarak Geleceğe Yön Vermek Demektir

Kıymetli katılımcılar, Çanakkale, tarihin en büyük mücadelelerinden birine sahne olmuş ve “Çanakkale Geçilmez” ruhuyla direnişin, fedakârlığın ve zaferin sembolü haline gelmiş kutsal bir toprak parçasıdır. Bugün burada bulunmak, sadece bir kariyer fuarına katılmak değil, aynı zamanda milletimizin geçmişinden ilham alarak geleceğe yön vermek anlamına da gelmektedir. Unutmayalım ki, başarıya ulaşmanın yolu, kararlılıkla ve azimle çalışmaktan geçer. Her bir gencimizin kendi alanında en iyi olmak için mücadele etmesi, hem bireysel hem de toplumsal kalkınmamız için büyük önem arz etmektedir.

Rektör Erenoğlu, konuşmasının sonunda,  başta Trakya Kariyer Fuarı’nın düzenlenmesine öncülük eden Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi’ne, Çanakkale Valisi Ömer Toraman’a ve emeği geçen herkese teşekkür etti.

Protokol konuşmaları sırasıyla; Çanakkale İYİ Parti Milletvekili Rıdvan Uz, CHP Milletvekili İsmet Güneşhan, Çanakkale Belediye Başkanı Muharrem Erkek, Çanakkale Valisi Doç. Dr. Ömer Toraman ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Lütfihak Alpkan tarafından gerçekleştirildi.

Çanakkale İYİ Parti Milletvekili Rıdvan Uz, “Böyle bir organizasyonda gençlerimizi bir araya getiren başta ÇOMÜ Rektörlüğüne, Çanakkale Valiliğine ve tüm emeği geçenlere teşekkür ederek, “Bu vatanı bizlere emanet eden tüm şehitlerin önünde saygıyla eğiliyorum” dedi ve TRAKYAKAF 2025’in öğrenciler, mezunlar ve bölge için önemine değindi.

CHP Milletvekili İsmet Güneşhan, fuarın düzenlenmesinde emeği geçen herkese çok teşekkür ederek, “Gençlerimiz salonu doldurmuş. Bunu görmek beni çok mutlu etti ve geleceğe umutla bakmamı sağladı. Gençlerimizin geleceğe yönelik kariyer planlamasında fuar büyük katkı sağlayacak. Gençlerimiz geleceğimizin teminatı” dedi.

“TRAKYAKAF 2025 eminim ki özellikle gençlerimizin geleceğe sağlam adımlarla yürümesine önemli bir katkı sağlayacak. Ayrıca bölgemizin kalkınmasına, istihdamına da ciddi katkılar sağlayacağına yürekten inanıyorum” diyen Çanakkale Belediye Başkanı Muharrem Erkek, Çanakkale’nin tarihi, kültürel değerleriyle ve müstesna coğrafyası ile çok özel bir yer olduğunun altını çizerek “Çanakkale bir üniversite, bir öğrenci kenti. Aynı zamanda sanayi ve teknoloji potansiyeli yüksek bir kent. Onun için Üniversitemiz kentimiz için çok önemli. Bu bağlamda yerel yönetim olarak Üniversitemiz ve iş dünyası ile ilişkileri çok önemsiyoruz” dedi.

Çanakkale Valisi Doç. Dr. Ömer Toraman, “Çanakkale olarak TRAKYAKAF 2025’e ev sahipliği yapmanın gururunu yaşıyoruz. Bizden önce bu fuarı yapmış olan illerimizden de destek alarak bu sene Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörünün ve çalışma arkadaşlarının yoğun gayreti ile bu fuarı sizler için hazırlamış bulunuyoruz. Bütün bu hazırlık ve telaş gençlerimiz için. Her biriniz birbirinizden farklısınız ve her birinizin yetenekleri birbirinden farklı. Gençlerimize inanıyor ve güveniyoruz. Amacımız yetenekleriniz doğrultusunda ülkemizin kamu, özel sektörünü ve sivil toplum alanını iyi tanımanızı sağlamak ve etkileşim içerinde olmanızı sağlamak. Bu sayede kendinize özellikle mezuniyet sonrası bir hayat çizgisi oluşturmanız. Doğru adımlar atabilmeniz ve doğru tercihler yapabilmeniz. Bütün bu çaba ve bu telaş bunun için. Sevgili gençler Türkiye son dönemlerde istikrarlı bir şekilde büyüyen nadir ekonomilerden birine sahip. Bu büyümü nüfus artışı göz önüne alındığında çok daha kıymetli. Öte yandan bu büyüyen ekonomi sayesinde işsizlik oranı düşüyor. Bu da çok önemli veri. Bunu sağlayan en önemli faktör de Türkiye’nin dinamik özel sektörü. Bu fuar, işte bu istihdam alanında gençler ile özel sektörü bir araya getiren bir vesile olduğunu düşünüyoruz. Bu fuarın organizasyonunda Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisimizin çok önemli desteği ve emeği var. Yurt satında bu fuarları organize ediyorlar. Kendilerine teşekkür ediyoruz. TRAKYAKAF 2025’te emeği geçen her kese teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Lütfihak Alpkan ise “Bu kariyer fuarları Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisimizin organize ettiği çok önemli bir etkinlik ve geleneksel hale geldi. Bu bağlamda gençlerimizin bu etkinliğe ilgi göstermesi ve özellikle işverenlerle buluşmaları çok önemli bir fırsat. Özellikle bu organizasyona destek veren işverenlere de çok teşekkür ediyorum. Ben bu vesileyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve İŞKUR olarak gençlerimize verdiğimiz hizmetlerden de bahsetmek istiyorum. Özellikle gençlerimizi İŞKUR Gençlik Portalına davet ediyorum. Hakikaten bu sene Cumhurbaşkanımızın vizyonu ve İŞKUR’un organizasyonunda İŞKUR Gençlik Programı üniversitelerde bir uygulamalı eğitim programı vesilesiyle bu dönem 100 bin önümüzdeki dönem 200 bin ve 5 yılın toplamında 1 Milyon öğrenciyi iş hayatına hazırlamak konusunda büyük bir fırsat sunuyor. Bu bağlamda hem üniversite hayatında staj, İŞKUR Gençlik Programı ve diğer programlar vesilesiyle mezun olmadan önce iş hayatına hazırlanmak çok önemli. Aynı zamanda mesleki ve teknik bilgilerimizi hem teorik hem de pratik bilgileri en iyi şekilde öğrenmeye çalışmak çok önemli.” diyerek bunun önemli bir çalışma disiplini gerektirdiğini kaydetti.

Protokol konuşmalarının ardından fuara destek veren ana sponsorlar arasında yer alan Doğanlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Davut Doğan, Golteks Petrol ve Kimya Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Kaplan, Kale Grubu’ndan Genel Müdür Süleyman Soysal, İÇDAŞ Çelik Enerji Tersane ve Ulaşım Sanayi adına Zeynep Aslan ve Çanakkale Bahçeşehir Koleji adına Emine Yıldız’a plaket takdim edildi. Ayrıca fuara katkı sunan kurum ve kuruluşların temsilcilerine plaket takdimi gerçekleştirildi. Açılış kurdelesinin kesilmesinin ardından Rektör Erenoğlu ve protokol üyeleri stantları gezdi.

Okumaya Devam Et

ÇOK OKUNANLAR