BİRİM HABERLERİ
Konuşma Kulüpleri ÇOMÜ’lüleri İngilizce Konuşturmaya Devam Ediyor!
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) bir yandan hazırlık sınıflarını artırıp dil eğitimini yoğunlaştırırken, diğer yandan da memurundan akademik personeline İngilizce konuşmada sıkıntı yaşayan tüm ÇOMÜ’lülere konuşma kulüpleriyle İngilizce konuşmada pratik yapma imkânı sağlıyor. Yurtdışından Teach&Travel programıyla ÇOMÜ’ye gelmiş, ana dili İngilizce olan kişilerce düzenlenen konuşma kulüplerine isteyen her ÇOMÜ’lü istediği gün katılabiliyor.
Öncelikle Türkiye’ye ve ÇOMÜ’ye hoş geldiniz. Buraya gelme kararını nasıl verdiniz, nereden geldiniz; sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Ben Amerika’dan geliyorum. Türkiye’ye gelmeyi çok uzunca bir süredir istiyordum. Daha önce Afganistan’da çalıştım ve orada çok sevdiğim Türk arkadaşlarım olmuştu. O zamandan beri buraya gelmek hep aklımdaydı. Kendi ülkemde çalıştığım bir proje vardı, o tamamlandıktan sonra Teach&Travel programına başvurmaya karar verdim ve listede Türkiye’yi görünce tercihim direk burası oldu. ÇOMÜ de bana bir davet gönderdi ve buraya geldim.
Buraya gelmeden önce, kendi ülkenizde ve Afganistan’da neler yapıyordunuz? Afganistan’da niçin bulunmuştunuz?
Aslında tarihçiyim. Çalışma alanlarım tarih, küreselleşme ve liderlik. İngilizce öğretmeni değilim ama daha önce İngilizce ders vermişliğim var. Afganistan’da ordu için çalışıyordum. Afganistan Ulusal Askeri Akademisinde çalıştım. Burası hem ABD hem de Türk askerlerinin desteklediği bir akademi idi ve Türk arkadaşlarımla da orada tanışmıştım. Türk, Amerikan ve Afgan liderlikleri üzerine araştırmalar yapıyordum. Buradan ülkeme döndüğümde de Afganistan’a görevli gideceklere eğitim vermekle görevlendirildim. Bu proje tamamlandıktan sonra da Türkiye’ye geldim.
Buraya alışmakta sıkıntı çektiniz mi, ÇOMÜ’lü hayatı nasıl buldunuz?
Her şey gayet güzel gidiyor. Vizem 90 günlük, 3 ay sonra ayrılmak durumundayım ama keşke imkanım olsa da bunu uzatabilsem. Dardanos Kampüsünde kalıyorum. Gerçekten çok güzel bir yer, sakin, manzarası çok hoş…
Konuşma Kulüpleriyle ilgili bilgi verebilir misiniz?
Konuşma kulüplerine herkes katılabilir. Katılıyor da zaten. Akademisyenler, yüksek lisans-doktora öğrencileri; lisans öğrencilerinin kendi ders yükleri de olduğu için katılımları biraz daha az. Burada yapmaya çalıştığımız herkesi konuşturmak, konuşmaya dahil etmek.
Bir İngilizce dersiyle konuşma kulübü arasındaki fark nedir?
Burada ders vermiyoruz. Derslerde gramer ve kelime bilgisi öğreniyorlar fakat dili öğrenmek, aslında bunları birleştirip kullanabilmekte. Benim yapmaya çalıştığım da onların öğrendiklerini kullanabilecekleri ortamlar yaratmak. Örneğin bir akademisyen, kendi dilinde çalışıyor, artık İngilizce çalışma evresini de geçmiş fakat İngilizce konuşabileceği bir ortamı yok. Konuşma kulüpleri bu gibi kişiler için güzel bir fırsat.
Aslında Türkiye’de insanlar uzun yıllar İngilizce öğrenmeye çalışıyorlar. Kelime ezberliyorlar, dilin kurallarını öğreniyorlar fakat iş konuşmaya gelince hep sıkıntı yaşanıyor. Bu nasıl aşılabilir?
Türkçe düşünmeyerek. İngilizce konuşacaksanız İngilizce düşüneceksiniz. İngilizce söyleyeceğiniz şeyi Türkçe düşünmek ve öyle kurgulamaya çalışmak hem daha zor hem de daha yorucu olur. Benim gördüğüm böyle bir sıkıntı var. Birisi size İngilizce bir şey söylüyor, onu anlıyorsunuz, kafanızda Türkçe’ye çeviriyorsunuz, ona vereceğiniz cevabı Türkçe düşünüp İngilizce söylemeye çalışıyorsunuz. Dil öğrenmek bu değil. Benim için de aynı şey geçerli; eğer Fransızca konuşacaksam Fransızca düşünüyorum, İngilizce değil.
O zaman şunu soralım: Başka bir dilde düşünmek nasıl öğrenilir?
Pratik ile. Alışkanlık haline getirmeniz gerek. Bu sadece sürekli ana dili İngilizce olan insanlarla bir arada olmak demek de değildir ayrıca. Arkadaşlarınızla konuşurken de yapabilirsiniz, ya da tek başınızayken de; “Kahvem nerede kaldı?” diye düşünürken de bunu İngilizce yapabilirsiniz. Türkçe konuşmak zorunda dahi olsanız bir yandan bunu zihninizde İngilizce olarak kurgulayabilirsiniz. Konuşma kulüplerinde Türkçe konuşmanın yasak olması, bu alışkanlığı kazandırabilmek için.
Çok teşekkür ederiz bize vakit ayırdığınız için…
Ben teşekkür ederim.