Genel

Homeros’un Troia’sı

Yayınlandı

-

Herkesin bir Troia’sı var. Arkeoloğun, tarihçinin, edebiyatcının, politikacının…

Bu yazıda Troia’nın ana kaynağı olan Homeros’un  İlyada ve Odyesseia Destanlarındaki Troia’yı ele alacağız:

Homeros’un İlyada ve Odysseia Destanlarında, Troia, görkemli  sur duvarları ve kuleleri tarafından savunulan, büyük bir kent  olarak anlatılır. Kentin kalesi sadece içinde yaşayanları değil, kenti Akhalara karşı korumak için uzak bölgelerden gelenlerin, savaş arabalarını, atları ve diğer savaş aletlerini alabilecek büyüklüktedir. Bazı araştırmacılar destanlarda anlatılanlardan ve verilen sayılardan savaş sırasındaki nüfusunu abartılı bir şekilde  40 000  kadar olduğunu ileri sürmektedirler.

Kentin, geniş caddeleri ve açık bir agorası, ya da meydanı ve kalenin üst kısmında Kral Priamos’un görkemli’ sarayı vardır. Çok büyük olarak anlatılan söz konusu bu bina, güzel kesme taşlardan yapılma revaklı kabul salonları olan,  kralın özel mekanlarında (megaron ayrıntılı bir şekilde anlatılmaktadır)  çocuk ve gelinlerinin yaşadığı 50 odaya sahip büyük bir komplekstir.  Bunun dışında avlunun öte tarafında, kızları ve damatlarının yaşadığı,  güzel kesilmiş taşlardan yapılma 12 odalı başka bir bölüm daha vardır.  Destanda bazı kamusal yapılara da değinilir.  Kentin üst kesminde Athena Tapınağı söz konusudur. Destanda bir tanrıça heykeli ve Troia’nın yaşlı kadınlarından Hekuba’nın Athena’na savaş sırasında ettiği dualar anlatılır. Yine aynı şekilde ‘kutsal kalenin’  yüksek bir yerinde bir Apollon tapınağından bahsedilir. İç kesimde ise Leto ve Artemis’in yaralı Aeneas’ın yaralarını sardığı geniş ve zengin bir sunak vardır.  Kentin her hangi bir yerinde Hektor’un kentin yaşlılarıyla buluşup, sorunları tartıştığı ‘bir konsey-toplantı’ mekanı da vardır.

Homeros’un iki destanındaki bilgiler aslında bize kent planı ile ilgili çok az bilgi vermektedir. Güzel kesilmiş büyük taş bloklardan yapılma kale duvarlarından bahseder Homeros ve ‘büyük kuleli Ilion’ der ‘Skaik kent girişi’ni anlattığı yerde. İşte büyük kuleden bakarlar kral Priamos ve Helena savaşın yapıldığı ovaya. Helena bir bir sayar Akhalı komutanların adını. ‘Skaik Girişi’nde iki büyük kule vardır. Andromache, savaştan dönen Hektor’u bu kulenin arkasında karşılar. Savaş alanındaki ovaya bu kent girişinden gidilir; Priamos da savaş arabasıyla bu kulelerin arasından girer kente.  İlyada Destanı’nda üç kez de ‘Dardanian Kapısı’ndan bahsedilir. Çünkü bu kapıdan gidilir İda Dağları’na doğru yer alan Dardania kentine.

Akhilleus, Hektor’u öldürüp cesedini kumlu ve tozlu Troia ovasında savaş arabasının arkasında sürükledikten sonra, Priamos, oğlunun cesedini onurlu bir cenaze töreni için almaya Dardania kapısından gider. Bunların yanı sıra diğer başka kent kapıları da vardır Troia’da.

İlyada Destanı’nda  açıları-çıkıntıları  olan  kale duvarlarını okuruz.. Sahnelerin birinde Patroklos,  üç kez üst üste böylesi bir duvara tırmanmaya çalışırken tanrı Apollon tarafından geri fırlatılır. Homeros destanlarında sistematik bir kent planını göremesek de, hiç kuşkusuz kente ait pek çok sıfat destanda koruna gelmiştir:

Troia, ‘büyük kent’ , ‘ geniş caddeleri olan kent’, ‘yüksek kuleli’ , ‘yaygın kent’ , ‘Priamos’un  kenti’, ‘Troialıların kenti’ ‘derin ve zengin topraklara sahip kent’ olarak anılır Homeros’un destanlarında. Buranın ikinci ismi İlios ise; ‘kutsal’, ‘yüce’,  ‘basmaklı’, ‘düpe düz’, ‘yamaçta kurulu’; ama aynı zamanda ‘güzelce inşa edilmiş’, ‘içinde yaşaması güzel-rahat kent’; ‘rüzgarlı kent’ ‘güzel tayları olan kent’ sıfatlarıyla anılır. Troialılar ise 19 kez, ‚hippo damoi’ –at terbiyecleri’ olarak isimlendirilir. Troyalılar için ‚güzel tayları olan insanlar’ tanımlaması da sadece Troia kenti için kullanılır. Güzel ata binen dokuz kahramandan en önemlisi ise Hektor’dur.

Troia kentine ait tüm özellikler Homeros’un destanları üzerine yapılan sayısız araştırmalar sonucunda ortaya konulmuştur. Destanlardaki mitolojik  öğeleri bir gerçek gibi kabul edemesek de, anlatılan bazı olay ve tanımlamaların kısmen bazı gerçek tarafları vardır. Yaklaşık 150 yıldır bu kentte yapılan kazı ve araştırma sonuçları da Homeros destanlarındaki veri ve tanımlamalara uymaktadır. Arkeolojik kazılar sonrasında, kalesi ve savulmuş aşağı kenti olan bir kent ortaya çıkmıştır. Bu kentte büyük ve görkemli saraylar ve başka yerde olmayan değerli buluntular söz konusudur. Yerleşmenin etrafındaki doğal çevre de anlatımlara uymaktadır. Nehirler, dağlar, ovalar hem isimleri hem de özellikleriyle Homeros’un tanımladığı gibidir.

Yani, Homeros’un Troia’sı arkeologların Troia’sı ile örtüşmektedir.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ÇOK OKUNANLAR

Exit mobile version