T.C, Muz Cumhuriyeti mi?

Malum, Taksim’de Gezi Parkı’nda başlarda masumane başlayan çevreci görünümlü eylem, birkaç gün içerinde provakatör ve iç savaş kışkırtıcılarının devreye girmesiyle AK Parti ve hükümeti devirmeye yönelik bir operasyona dönüştü. Gezi Parkı’nda polisin eylemcilere sert müdahalesi, hükümeti zor durumda bırakmak isteyenler için bulunmaz bir fırsat oldu.

Peki; gerçekten eylemciler çevreyi mi korumak istiyor? Eylemler bu kadar masum mu?

Kimse bana bu eylemleri haklı demokratik tepki olarak -kusura bakmasın- savunamaz. Son birkaç gündür şahit olduklarımızdan sonra…

Kullanılamaz hale getirilen yüzlerce polis aracı, yakılan belediye otobüsleri, özel araçlar, duraklar, telefon kulübeleri, tahrip edilen kamu malları, barikat kurmak için kökünden sökülen ağaçlar. Dahası milleti galeyana getirmek için akla hayale gelmeyecek yalanlar, dolanlar…

Birilerinin hükümeti devirmek için harekete geçtiği aşikâr. Seçimle başaramadıklarını hukuk dışı yollarla başarmak istiyorlar. Bakın dün Ulusal Kanal Spikeri ne dedi?

– “Keşke birkaç ölüm olsa…”

Bu cümle aslında Gezi Parkı ile başlayan eylemlerin arka planını özetlemiyor mu?

PKK’lısı, CHP’lisi, Ulusalcısı, TKP’lisi, İşçi Parti’lisi ve azılı Başbakan düşmanları toplanmış, sandıkta bir türlü deviremedikleri, bu milletin yarısının oyunu alarak iktidar olmuş bir hükümeti yıkmaya çalışıyorlar. Bu demokrasiyle ne kadar bağdaşır. İdeolojiniz ne olursa olsun, sevseniz de sevmeseniz de AK Parti’yi sandıkta devirmek zorundasınız. Doğru olan, meşru olan bu değil midir?

Böyle bir şey olabilir mi Allah aşkına?

Sen git bu ülkenin polisine taş ve çivili toplarla, demir bilyelerle saldır, sen polis araçlarını devir, sen belediye otobüslerini yak, bankamatikleri kır, sağı solu parçala, kaldırım taşlarını sök, barikatlar kur, ulaşımı engelle, milletin huzurunu boz, kamu malına zarar ver; sonra polisten de sükûnet bekle.

Yok, böyle bir şey. Türkiye, Muz Cumhuriyeti mi? Polise çivili toplarla, demir bilyelerle taşlarla saldırırsan tazyikli suda yersin, gaz bombası da… Polis sizin şamar oğlanınız mı?

Ne bekliyordunuz yani. Milletin huzurunu korumak zorunda olan Emniyet’in sizleri seyretmesini mi?

Ya sanatçı geçinenlere ne demeli…

Onlarca şehit haberinde bar bar dolaşmayı unutmayanların birkaç ağaç için sokaklara çıkması ne kadar samimi değil mi? Olayların bu kadar büyümesinde sanatçı geçinenlerin büyük vebali var.

Bir de bu yaşanılanları Milletin Uyanışı olarak yorumlamıyorlar mı? Gülmemek için zor tutuyorum kendimi. AK Parti’ye oy veren seçmenin yarısı millet değil mi? Sen Türk milletisin de diğerleri Etiyopya vatandaşı mı?

Peki, İşçi Partisi güdümlü Ulusal TV ve CHP’nin TV kanalı Halk TV’nin yayınları. Vallahi bu kanalları izlediğimde ülkemde iç savaş var sanıyorum…

Ya twitter… Yalan yanlış haberler, sorumsuzca yapılan paylaşımlar. Vatandaşı kışkırtmaya yönelik bilinçli yalanlar…

Yaşananlar şüphesiz, ülkemizin bu kadar itibarlı ve güçlü olduğu bir dönemde yine ülkemize zarar veriyor. Aha buyrun. Daha bugün Yiğit Bulut: “Son 6 gündür yaşanan olayların ardından bu sabah Borsa’nın 6 puanlık düşüşünden sonra faiz lobileri 1 milyar doları ceplerine indirdiler” dedi.

Şüphesiz bu daha başlangıç. Yani olan yine vatandaşa olacak.

 Sözün özü; yaşananlar bir hak arama değil, karanlık bir oyunun parçasıdır, Nokta!