Genel

Antik Dönemin Çılgın Kanal Projeleri

Yayınlandı

-

Kısa bir süre önce açıklanan Kanal İstanbul Projesi büyük tartışmalara yol açtı. Herkes bu projeyi konuşurken Türkiye’yi hoplatacak başka çılgın projeler havalarda uçuşmaya başladı. Ne güzel! Böylece tüm Türkiye sonunda hep birlikte hayal etmesini öğreniyor. Ancak Antik dönemdeki  projeleri, özellikle de kanal projelerini şöyle bir gözümüzün önüne getirdiğimizde, Kanal İstanbul’un hiç de o kadar çılgın bir proje olmadığını görüyoruz. Aslında Antik dönemdeki işgücü, ekonomik olanaklar, teknolojik seviye ve diğer şartları düşündüğümüzde Kanal İstanbul Projesi’nin hiç de yapılamayacak; hatta günümüz teknolojisi ve ticaret hacmi nedeniyle rahatlıkla yapılabilir bir proje olduğu ortaya çıkıyor.

Antik dönemin çılgın kanal projelerini araştırmanın tarihi de birkaç yüzyıl geriye gider. Örneğin 19. yüzyılda Biga Yarımadası’nda (Troas) yapılan araştırmaların bir bölümü kanallarla ilgilidir. 17. yüzyıldan itibaren Troia’yı bulmak için yola çıkan Avrupalı gezginler de bu bölgeyi sıkça ziyaret ederler. Bu arada bölgedeki tüm arkeolojik ve tarihi kalıntıları belgelerler. Bunlardan bir tanesi de, günümüzde Troia Tarihi Milli Parkı sınırları içinde kalan, Troia antik kentinin yaklaşık 6 km. kuzey batısındaki, Troia’nın limanı olduğuna inanılan Beşik Koyu’nun hemen yakınlarında yer alan Cezayirli Hasan Paşa Köşkü’dür. 1700’lü yıllarda yapılan bu köşkün çevresinde, adını bir kanaldan alan Kesik Köy vardır. Kesik Köy’den başlayıp Bozcaada’nın hemen karşısındaki Beşik Koyu’na, dolayısıyla Ege Denizi’ne kadar giden yapay bir kanal araştırmacıların dikkatini çeker. Yaklaşık 5 km. uzunluğundaki kanalın neden ve ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Büyük bir olasılıkla o bölgedeki Pınarbaşı Kırkgözler kaynak sularının oluşturduğu bataklığı ortadan kaldırmak için yapılan bu kanal, 1863 yılında J. Maclaren isimli bir İngiliz araştırmacı tarafından da ziyaret edilir. Maclaren uzun incelemeler sonucunda kanalın Türklerin bu bölgeye gelmesinden önce, yani 14. Yüzyıl öncesi yapıldığını ileri sürer. Argümanı ise oldukça gariptir! Maclaren şöyle der, ‘Bu kanal öylesine büyük, derin ve uzundur ki; böylesi bir proje Türkler tarafından gerçekleştirilmiş olamaz’ . Hiç kuşkusuz bu Oryantalisit, Avrupa merkezci ve küçümseyici bakış açısının arkasında, o dönem Avrupa’sının Osmanlı İmparatorluğu’na karşı geliştirdiği kolonist tavır yatmaktadır. Aradan geçen yaklaşık 150 yıl sonrasında ‘Kanal İstanbul’ gibi büyük bir proje karşısında Avrupalıların sessiz kalması, hem Avrupa’nın Türkiye’ye bakış açısının nasıl değiştiğini, hem de aradan geçen süre içerisinde Türkiye’nin ne kadar çok güçlendiğini açıkca göstermektedir. Çanakkale bölgesiyle ilgili bu kanal anekdotundan sonra antik dönemin çılgın projelerini ele alalım.

Corinth_Canal_from_east_with_ship11,_tb050803

Antik dönem kanal projelerinde temel amaç, topografyayı değiştirmek, dönüştürmek ve bunu uzun süren ekonomik-askeri bir avantaj olarak kullanmaktır. Antik döneme ait, oldukça fazla sayıda planlanmış ama gerçekleştirilememiş; ama bir o kadar da planlanıp gerçekleştirilmiş kanal projesi vardır. Yapay kanallarla deniz ticaretindeki bazı yollar kısaltılarak, uzun zaman alan gemi yolculukları ve buna bağlı masrafların azaltılması hedeflenirken aynı zamanda bu kanallar sayesinde askeri-stratejik bir üstünlük de sağlanması amaçlanmıştır. Bazı projeler ise, sadece teknik üstünlüğü gösterecek prestij projelerine dönüşmüştür. Kanal projelerinin büyük bölümünü, iç suları birbirine bağlamak olsa da; iki denizi birbirine bağlamayı amaçlayan projelerin sayısı da hiç azımsanacak kadar az değildir.

Mısır’daki en eski kanal projesi Nil Nehri ile Kızıldeniz’i birbirine bağlamayı amaçlıyordu. Bu konudaki planlar daha Firavun II. Ramses (İÖ 1290-1224) döneminde yapıldı. Uygulanması ise, uzun bir süre sonra, Firavun II. Nekos (İÖ 610-595) döneminde gerçekleştirildi. Büyük bir işgücü ve dönemin tüm olanaklarının sonuna kadar kullanılmasına rağmen, karşılaşılan bazı teknik sorunlar nedeniyle proje bitirilemedi. Yaklaşık yüz yıl sonra, Mısır’ı kontrol altına alan Persli komutan Dareios, İÖ 495 yılında 180 metre uzunluğunda, 45 metre genişliğinde ve 4 metre derinliğindeki bu kanalı tamamlayabildi. Modern Süveyş Kanalı’nın öncüsü olan bu kanal, İS 9. yüzyıla kadar, yani neredeyse bin yıl boyunca kullanıldı. İÖ 5. yüzyıl tarihçisi Halikarnossoslu (Bodrumlu) Herodot, bu kanalı ünlü tarih kitabında şöyle anlatmaktadır:

Psammetikos’un oğlu Nekos’tur, Mısır hükümdarıdır. Erytreia Denizi’ne (Kızıldeniz) ulaşan ve sonradan İranlı Dareios’un kazdırıp tamamladığı kanala ilk başlayan odur; uzunlamasına geçmek için su üstünde dört günlük yoldur, üç sıra kürekli iki kadırganın karşılıklı geçebileceği kadar geniştir. Suları Nil’den gelir ve Nil’den Bubastis’in az yukarısında, Arap kenti Patumos yakınında ayrılır; Erytreia Denizi’ne dökülür. Kazmaya Mısır ovasının Arabistan’a sınır olan bölgesinden başlanmıştır; Memphis’in yanında yükselen taş ocaklarının bulunduğu dağ da buraya bakar; kanal çizgisi bu dağın eteklerini izler ve uzun süre günbatısından gündoğusuna doğru gider, sonra dağın boğazına yönelir, güney ve Nostos rüzgarı yönünde devam ederek Arap körfezine uzanır. Ülkenin en dar olduğu yerde, genişliği tam bir stadion (yaklaşık 183) hesap edilmiştir ki, burası, kuzeydeki denizle güneydeki denizin, yani Erytreia’nın birbirine en yakın oldukları yerdir. Bu dediğim en kısa yerdir, ama kanal çok eğri çizdiği için çok daha uzundur; Nekos zamanında burası kazılırken yüz yirmi bini Mısırlı can vermiştir, kazma işinin orta yerinde Nekos işi durdurmuş, çünkü bir kahin, işin bitirilmesine karşı çıkmış, nedeni de, Barbarların yararına çalıştığıymış. Barbar demek, Mısırlılar için, onların dilini konuşmayan herkes demektir’ (Herodot II, 158).

Grek yurdundaki en eski kanal projesi ise İÖ 7. yüzyıldaki Korinth kolonistleri tarafından Leukas (Lefkada) Yarımadası’nda başlatılmıştı. Leukas Yarımadası, ince bir kıyı çizgisi ile kuzeybatı Yunanistan’a bağlanmaktaydı. Kanal ile Leukas Yarımadası bir adaya dönüştürülerek gemi rotaları oldukça kısaltılmıştı. Diorhyktos kanalı olarak adlandırılan Lefkas Kanalı zaman içinde sürekli dolarak kapandığı için hep yeniden açılmak durumunda kalnıyordu. Tarihçilerin anlatımlarından bu kanalın ünlü Peloponnes Savaşı (İÖ 431-404) sırasında kapalı olduğunu bilmekteyiz.

Antik dönemin belki de en çılgın projesi Pers kralı Kserkes’e ait kanal projesini önümüzdeki hafta ele alacağız.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ÇOK OKUNANLAR

Exit mobile version