Çanakkale

Av. İsmail Yaşar Oğuz “BU HEDEF GÖSTERMEDİR!”

Yayınlandı

-

ÇOMÜ Haber | Çanakkale’de Gezi Parkı Eylemleri ile başlayan hükümet karşıtı protestolar sürerken, Çanakkale Barosu’na kayıtlı iki avukatın eylemleri desteklemeyen meslektaşlarının kapılarına slogan ve ağaç resmi çizmeleri kent gündemine bomba gibi düşmüştü. Konu ulusal basında da geniş yer bulmuş, Çanakkale’lilerin her platformda kullandıkları ‘Barışın Kenti’ sloganı büyük zarar görmüştü. Çanakkale Barosu’da ilgili avukatlar hakkında soruşturma açtığını duyurmuştu.

Her hafta bir radyoda kent gündemini değerlendiren Avukat İsmail Yaşar Oğuz’un bu hafta gündemin de Çanakkale’de yaşanan bu vahim olay vardı. Oğuz, yaşananları “Hedef göstermedir bu. Bu mahalle baskısıdır. Yani kendisi gibi düşünmeyenlere yaşam hakkı tanımamadır” ifadeleri ile tanımlarken “Bunu izah etmek mümkün değil, yani hak arayışı olarak da ifade etmek mümkün değil. Dolayısıyla haklı bulmak da hiçbir şekilde mümkün değil”  dedi.

BU HEDEF GÖSTERMEDİR!

İsmail Yaşar Oğuz’un konuşmasının satır başları söyle:

Bugün star gazetesinde okuduğumda “Çanakkale’de Nazi Almanya’sında Yahudileri belirlemek için uygulanan bir yöntem gezi eylemleri için kullanıldı” diyor. Çok çarpıcı bir ifade. Maalesef fotoğraflara da baktığımızda bu dört meslektaşımızın işyerlerinin olduğu kapılara çarpı işaretinin konulduğunu görüyoruz. Bazılarına ağaç resimleri çizildiğini ve işte “Her Yer Taksim, Her Yer Gezi” şeklinde yazılar yazıldığını görüyoruz. Tabi ben açıkçası bu dört arkadaşımızı tanıyorum, 4 arkadaşında demokrat kimliklerinden hiç şüphem yok. Baronun açmış olduğu idari soruşturma neticesinde inşallah gerçek ortaya çıkacaktır ama benim burada konuşmak istediğim birkaç şey var aslında. Yani birileri Türkiye’yi karıştırmak istiyor. Hatırlarsınız belki bundan yaklaşık 1 yıl önce yine buna benzer çarpı işaretleri işte Türkiye’nin çeşitli illerinde;  Hatay’da, İzmir’de alevi vatandaşlarımızın evleri işaretleniyor tarzında ciddi anlamda ana haber bültenlerine konu oluyordu. Bir oyun oynandığı ortadaydı. Alevi vatandaşlarımız üzerinde bir tedirginlik oluşturma, bir çatışma ortamı yaratma ve insanları birbirine karşı düşürme arayışı içinde oldukları bazılarının belliydi. Ama bu olayların sorumluları tespit edildi. Bir terör örgütü mensuplarının bunları yaptığını şekil gazetelerde çok küçük haberler olarak yer aldı maalesef. Şimdi aynı metodun avukat meslektaşlarımız, arkadaşlarımızın iş yerlerinde, yine üzücü olan şu ki yine başka avukatlar tarafından yapılmaya çalışılması. Hedef göstermedir bu. Bu mahalle baskısıdır. Yani kendisi gibi düşünmeyenlere yaşam hakkı tanımamadır.

Yani bir taraftan siz gezi parkı eylemlerine destek verdiğinizi söyleyeceksiniz, bir taraftan da, bu eylemlerin doğru olmadığını düşünen insanların kapılarına işaret koyacaksınız.  Yani bunu izah etmek mümkün değil yani hak arayışı olarak da ifade etmek mümkün değil. Dolayısıyla haklı bulmak da hiçbir şekilde mümkün değil. Tabi ben karar vermeyeceğim.  Ama ben düşüncelerimi söylüyorum, baro tabi bu konuda karar verecek”

BARO YAPTIĞI AÇIKLAMALARLA KAFA KARIŞTIRDI!

Baro’un konu hakkında yapmış olduğu açıklamaların kafa karıştırdığını belirten Avukat İsmal Yaşar Oğuz, “Bülent Şarlan, dostumdur da kendisi. Kendisiyle konuştum, şöyle diyor haklı olarak. Ben diyor gereğini yapmışım, disipline sevk etmişim. Disiplin kurulu kararı vermeden benim bir ifade kullanmam, açıklama yapmam pek de etik değil doğru değil. Kendi mantık silsilesi içinde gayet haklı, ama bugün genel basına kadar bunun intikal etmiş olması tabi üzücü. Yani iki tane maalesef algı çok önemli, bence iki tane düşüncesizce hareket eden, demokratlıkla uzaktan yakından alakası olmayan, kendileri gibi düşünmeyenlere yaşam hakkı düşünsel anlamda bile tanımadığına inandığım iki tane arkadaşın yapmış olduğu Çanakkale’deki bütün avukatlara maalesef mâl edilebilecek konuma gelmiştir” dedi.

Baro Başkanı’nın bu süreçte kimseye yaranamadığının altını çizen Oğuz, Baro’nun Gezi Parkı Eylemleri’ne ilişkin daha önce yapmış olduğu açıklamaya dikkat çekerek, metinde kullanılan ifadelerin Baro Başkanı Şarlan’ın kendi ifadeleri olduğuna inanmak istemediğini söyledi ve şöyle dedi:

“Gezi eylemlerine haklılık payı göstermeye çalışılıyor ama ben bu ifadelerin Bülent Şarlan’ın her ne kadar altında ismi olsa da onun ifadeleri olduğuna inanmak istemiyorum. Bunlar soyut ifadeler.  Mustafa Kemal Atatürk’ü unutturmak için ne yapılmıştır bu ülkede? İtibarsızlaştırma çabaları nelerdir? Ülkemizin ve milletimizin bütünlüğü ve temel değerlerine karşı takınılan olumsuz tutum nedir? Yani bu dil, tehlikeli bir dildir. Bu, şimdi bir şeyi eleştireceksiniz ama eleştirirken aynı dili kullanacaksınız. Beni en çok rahatsız eden ifade “milli birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olan bu günlerde” ifadesidir. Yani ne demek ‘milli birlik ve beraberliğe en çok’. Muhalefeti susturmak için bu ifadeyi kullanır. Bu ifadeyi bir baro başkanının kullanmaması gerekiyor”

BARO DAHA SOMUT ADIMLAR ATSAYDI…

Baro’nun gezi parkı eylemlerine ilişkin yaklaşımına dikkat çeken İsmail Yaşar Oğuz, “Herkesin bir kere itiraz hakkı, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkı var. Anayasamızda da bunlar yer alıyor. Düzenlenmiş teminat altına alınmış. Ama vandallık yakıp yıkma bir halk direnişi olarak gösterilemez. Baro başkanı da buna özen gösterecek yaptığı açıklamada. Çünkü adaletin saç ayağından birisidir. Bir tarafta yargıç bir tarafta savcı bir tarafta da avukat vardır. Avukatları da temsil eden meslek odası barolardır. Bu baroların içerisinde her farklı siyasi görüşten avukat meslektaşımız var. Ben baro başkanıyla aynı siyasi görüşe sahip değilim. Ama ona oy verdim beni daha iyi temsil edeceğine inandığım için. Kapılarına işaret konan arkadaşlardan bazıları baro yönetimi. İki tane densizin tırnak içinde söylüyorum bu huzuru bozması karşısında belki baro başkanı daha atik davransaydı daha somut bir takım adımlar atabilseydi bugün basına, birden fazla gazeteye ve  ulusal basına intikal etmeyecek hale gelebilirdi” dedi.

MAHALLE BASKISI ESAS BUDUR!

Kapıları işaretleyen avukatların avukatlık mesleğinin saygınlığını zedelediğini söyleyen Oğuz, “Maalesef bu arkadaşların kendileri gibi düşünmeyenlere yaşama hakkı tanımadıklarını ben görüyorum. Çok mu abartılı oldu? Hayır. Çünkü kendilerine baskı yapıldıklarını söyleyenler kendileri gibi düşünmeyenlerin kapılarını işaretleye biliyorlar. Esas tehlike burada. Mahalle baskısı esas budur. Ben bugüne kadar Çanakkale’de hele avukatlık mesleği içerisinde bunlar yaşanmadı. Biz bazı meslek odalarının alıştık belli bir siyasi görüşün belli bir siyasi düşüncenin militanları gibi davranmasına tüm Türkiye’de. Ama Çanakkale barosunda bu güne kadar görmediğimiz bir olaydı. Ben kınıyorum. Lanetliyorum” ifadelerini kullandı.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

ÇOK OKUNANLAR

Exit mobile version