Genel

Niçin Öldürüyoruz?

Yayınlandı

-

Öldüren, kurban eden insan: Homo necans.

Tarih öncesi dönem insanının sadece kendisini yabani hayvanlardan korumak için değil, ama aynı zamanda kendi varoluşuyla eşdeğerdeki kötülüklere karşı öldürdüğü öne sürülmekte: Korkak, ürkek ve saldırgan insan, gelişim ve değişim çizgisi içinde, avdan rituale giden süreçte, kendi cinsi insanı da kurban edebilen bir varlığa dönüşmüştür. Eskiçağ filoloğu ve din felsefecisi Walter Burkert, büyük ilgi toplayan eserinde (Walter Burkehrt. Homo Necans: the Anthropology of Ancient Greek Sacrificial Ritual and Myth. 1992) bu konunun antropolojik temellerini ortaya koymuştur. Burkert’in çalışmalarına göre, öldürme edimi  ‘arkaik ruha’ ait bir olgudur ve sadece <yaşadığı çevredeki> tehlike karşısında gösterilen refleks değil; onun da ötesinde aynı zamanda büyüsel bir davranış tavrının da dışa vurumudur. Bilindiği üzere Avrupa kültürünün en önemli temelini oluştan Grek mitolojisinin büyük bir bölümü, edebi, felsefi ve sosyolojik anlamda, intikam, kan ve şiddeti kapsamaktadır.

Etrafımızdaki olup bitenlere bakınca sanki bu yazın en aktüel konusu buymuş gibi gözüküyor. Biz ölümlülerin kendi cinslerimiz karşısındaki davranışlarımızın sadece dostluk ve dayanışmadan ibaret olduğunu kim iddia edebilir ki? Gelişmiş bir insan olarak, uygarlık aşamalarına geri baktığımızda, bu süreçte öldürme isteğinin sürekli var olduğunu görmekteyiz. Sonuç olarak, kültür diye tanımladığımız olgu da aslında, bu süreçte mantıklı ve makul davranan diğer insanın tarihidir. Bu öteki insanın yavaş ve çok zor ilerleyen tutku ve ihtirasların <insanileştirme> çabası; kimi zaman geri dönüşler ve yenilgilerle karşılaşsa da, olumlu bir şekilde ilerlemektedir.

Konu sıkıntısının çekildiği bu yaz aylarında ünlü <Economist> dergisinin Temmuz ayı sayısında suç olgusuyla ilgili bir konuyu ele almış. Son yıllardaki ekonomik krizde hiç de olumlu bir yazı ve yoruma yer vermeyen dergi, burada oldukça umutlandırıcı bir haberle karşımıza çıkıyor. Derginin <The Curious Case of the Fall in Crime> (Suçun Garip Öyküsü) yazısında istatistik bilgilerden yola çıkarak suç oranın dünyanın pek çok ülkesinde azaldığı belirtilmekte. 1995 yılından itibaren araba hırsızlığında olduğu gibi, soygun ve öldürme vakalarında da büyük bir düşüşün yaşandığı saptanmış.

Tüm bunlar oldukça sevindirici haberler, en azından hepsi olmasa da çok sayıda Avrupa ülkesi ve Amerika’nın (richs countries) suça karşı alınan önlemlerde doğru yolda olduklarını kabul edebiliriz. <Economist> dergisi işte tam burada homo sapiens’in davranışlarının modern güvenlik önlemleriyle yönlendirilebileceğini öngörmekte. Gelişmiş iletişim ağı ile bir suç karşısında daha çabuk ve etkili müdahale edilebilinmekte; DNA analizleri ve özel güvenlik kameraları ile suçluların davranış tarz ve alışkanlıklarına yön verilebilinmekte.

Bu tür bariyerler hiç kuşkusuz suç oranını etkili bir şekilde azaltır, ancak suçlunun ruh hali ve olası suç edimi konusunda ise çaresiz kalır. Binyıllar içinde oluşan birbirine aykırı insan karakteri birdenbire ve gizlice barışçıl bir özellik kazanabilir mi?

Derginin aynı sayısındaki yazıda bir adım daha giderek suç ve suçlu kavramının temeline inilmeye çalışılmakta. Bilim insanları, sosyo-biyoloji alanındaki çalışmalarını insanın kökeniyle olan ilişkileri nedeniyle şempanzeler üzerinde yoğunlaştırmışlar. Yapılan tüm çalışmalarda ortaya çıkan sonuç, insanı ‘genetik’ anlamda savaşçı olarak tanımlamak mümkün olmadığı. Veriler; insanı suçlu ve savaşçı yapan şeyin; belirli koşulların oluşması, yani daralan yaşam alanı ve zarar gören prestiji nedeniyle misilleme içgüdüsüyle gösterdiği tepkiler olduğunu ortaya koyuyor. Yani başka türlü söylemeye çalışırsak; günün birinde,  tümüyle adil ve barışçıl bir dünyanın gerçekleşebilmesi için az da olsa, bir umut var. Acaba Habil’in  kardeşi Kabil’i öldürme süreci tanrının yardımıyla geriye doğru döner mi, ya da tümüyle biter mi?

Suriye ve Mısır’daki olaylara baktığımızda bu umudun bir ütopya olduğunu görüyoruz.

Ama kim bilir, belki bir gün…

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ÇOK OKUNANLAR

Exit mobile version