Genel

İdeolojik Saplantılara Kurban Giden Meseleler

Yayınlandı

-

Kişisel ve çevresel sebepler yüzünden bir haftayı aşkın süredir gündemi takip edemedim. Ülkede olup bitenlerden haber alamadım. Bu süre içerisinde sosyal medyadan da uzaktaydım. Hala da uzaktayım ve bu mesafeyi bir süre daha korumayı düşünüyorum. Açık konuşmak gerekirse bu uzaklaşmaların bana iyi geldiğini hissediyorum. Bir şeyleri fazla kafaya takmamak, fazla düşünmemek, fazla sorgulamamak, fazla merak etmemek, zihnimin boşalıp, biraz rahatlamasına vesile oldu. Lakin bu geçici uzaklaşmaya bugün son vererek kaldığım yerden olup bitenleri gözlemlemeye devam ediyorum. Köşe yazılarını okudum, haberleri taradım, bültenleri izledim vs… Son 10 günün gündeminin en önemli 3 başlığını belirledim. Kızlı-erkekli öğrenci evi tartışması, dershanelerin kapatılma meselesi, Şivan Perwer ve Barzani’nin Türkiye’ye gelişi… 3’ ü de gündem olmayı hak edecek olaylar, konuşulması gereken önemli meseleler.  Fakat tartışmayı bilmeyen bir toplum olmamız sebebiyle bu önemli konuların yüzeysel ve ideolojik ağız dalaşlarına kurban gittiğini düşünüyorum.

Kızlı-erkekli öğrenci evi tartışmasında asıl konuşulması gereken neydi ? Öğrencilerin barınma-beslenme vb. gibi ihtiyaçlarının karşılanması mı, yoksa bir kız ve bir erkek öğrencinin aynı ev içinde barınıp barınmamasının etikliği mi ? Biz, öğrencilerin barınma-beslenme vb. gibi temel ihtiyaçlarının karşılanma konusu yerine kız ve erkek öğrencilerin aynı evde yaşayıp yaşamama meselesinin etikliğini tartıştık. Ülkemizde her öğrenciye devlet yurdunda bir yatak düşüyor mu, bu yurtların barınma olanakları-imkanları öğrenciler için uygun mu, değil mi… Bunları tartışamadan gündem sıcaklığını yitirerek kapandı.

Gelelim diğer bir gündemimize. Dershanelerin kapatılma meselesi… Aslında bu uzun bir süredir tartışılan bir konu ancak tartışmanın seyri bugünlerde daha da alevlenmiş durumda. Peki bu konuyu nasıl tartışıyoruz ? Hükümet ve cemaat arasındaki ilişki üzerinden… Kapanırsa hükümet ile cemaatin arası açılırmış, kapanmazsa cemaatin hükümete olan desteği devam edermiş falan filan… Peki bu meselede asıl konuşulması gereken gelecekleri bir bilmeceye dönüştürülen gençler değil midir ? Gençliğin kanını emen dershane sistemi elbette son bulmalıdır. Şimdiye kadar yaptığı devrim niteliğindeki yeniliklerin tümünde risk almaktan çekinmeyen iktidar partisi gerekirse cemaati de karşısına alarak er ya da geç bu rezil sisteme son verecektir diye umut ediyorum. Ancak bu süreçte tartışılması gereken asıl konu cemaat-hükümet çekişmesi değil, dershanelerin kapatılmasından doğacak eğitim açığının nasıl kapatılması gerektiğidir.

Son olarak Şivan Perwer ve Barzani’nin Türkiye’ye gelişiyle ilgili olarak meydana gelen tartışmalara baktım. Bir yanda Türkiye Cumhuriyeti başbakanı, diğer yanda yıllardır terörist olarak tanımlanan ve  tanıtılan isimler. Hayal bile edilemeyecek bir tablo. Daha sonrasında başbakanın yıllar sonra Diyarbakır Belediye başkanı Osman Baydemir’e gerçekleştirdiği ziyaret… Adı üstünde ‘’ Barış süreci ‘’ ! Başbakan bu süreç içerisinde elini taşın altına koyduğunu bir kez daha gösterdi. Peki bizim basınımız bu konuya hangi açıdan baktı ? Şivan Perwer’in geçmişteki sözleri gündeme getirildi, başbakanın kullandığı ‘’Kürdistan ‘’ ifadesine takılı kalındı. Ne bekliyordunuz ?  Sivan Perwer’de ‘’ Mustafa Kemal’in askerleriyiz, ne mutlu Türk’üm diyene ! ‘’ diyerek gezen bir sanatçı mı olmalıydı ? Ahmet Kaya’ya çatal mı fırlatmalıydı ? Geçmişi açarak neyin kinini güdüyorsunuz ? Bu önemli meselede bizim tartışmamız gereken Perwer’in sözleri, Barzani’nin geçmişi mi yoksa barış sürecinin durumu mu ?

İdeolojik saplantılarımızdan kurtulamadığımız sürece gerçek tartışmayı hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz. Bu yüzden asıl meseleler, asıl konular yerine ideolojik düşüncelerimizi sayıklamaktan daha ileri gidemeyeceğiz.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ÇOK OKUNANLAR

Exit mobile version