Genel
Peygamberlerin Korunmuşluğu
İnsanlar kendilerini, dünya ve ahiret hayatında mutluluğa ulaştıran hak dinini (İslâm) ancak peygamberler yoluyla öğrenmektedirler. Bu amaçla insanlar her daim peygamberlere ihtiyaç duymuşlardır. Son derece önemli olan görevlerini yerine getiren peygamberlerin vasıflarını doğru analiz etmek son derece önemlidir.
Bu konuyu iki bölümde ele almaya çalıştım. Bu bölümler hakkında peygamberlerin iki yönü olduğunu burada belirtiyorum: “ peygamberin beşeri(insani) yönü ve vahiy alma yönü”
Bilindiği gibi İslam İnanç Esaslarından biri de “Peygamberlere imandır”. Bu durum Kur’an’ı Kerim’de şöyle ifade edilmiştir. “Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, derin bir sapıklığa düşmüş olur.”[1] İman esaslarından biri olan Peygamberlere iman konusu çerçevesinde peygamberlerin vasıflarını iyi analiz etmek önemli bir mevzudur. Bundan hareketle bu bölümde peygamberlerin vahiy alma yönünden İsmet sıfatını ele almaya çalıştım.
İsmet sıfatı, peygamberlerin Allah tarafından kötülük yapma, günah işleme ve yalan söylemek hususunda korunduğunu ifade eder. Kur’an’ı Kerim’de bu husus şöyle ifade edilmektedir: “Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O’nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah, kâfirler topluluğuna rehberlik etmez.”[2] Bir hadisi şerifte ise “Allah tarafından korunan” şeklinde ifade edilmektedir.[3] Peygamberlerin korunduğuna dair Kur’an-ı Kerim’de birçok ayet geçmektedir. Bu durumun en güzel örneklerinden biri de Hz. Musa örneğidir. Nitekim Hz. Musa’nın Allah’ın gözü önünde(gözetiminde) yetiştirildiği Kur’an-ı Kerim’de apaçık bir şekilde belirtilmektedir. “Onu (bebek Mûsâ’yı) sandığın içine koy ve denize (Nil’e) bırak ki, deniz onu kıyıya atsın da kendisini, hem bana düşman, hem de ona düşman olan birisi (Firavun) alsın. Sana da, ey Mûsâ, sevilesin ve gözetimimizde yetiştirilesin diye tarafımızdan bir sevgi bırakmıştım.”[4]
Bu sıfat peygamberler için gerekli bir durumdur. Eğer peygamberler günah işleselerdi, Allah onlara uymayı bize emretmezdi. Çünkü Allah kullarına günah işlemeyi emretmez. Allah peygamberleri örnek alıp onlara uyulmasını emrettiğine göre peygamberlerin her türlü günahtan uzak olmaları aklın ve dinin bir gereği değildir midir?
Bu kısımda ise peygamberlerin beşeri yani insani yönlerine değindim. Peygamberler sadece vahyi tebliğ etmekle görevli değiller. Aynı zamanda vahye göre uygun bir hayat tarzı ortaya koymak, her hadise karşısında örnek bir şahsiyet sergilemek üzere gönderilmişlerdir. Bu ise bir insan topluluğunun içinde gerçekleşebileceğinden bu vazifeyi sadece bir beşer, bir insan yapabilirdi.
Allah’u Teâlâ insanlara kendi cinslerinden aralarında yaşamış ve hayatın bütün teferruatlarını bildikleri peygamberler göndermiştir. Peygamberler beşeri yönleri ile irade sahibi oldukları için doğruları olduğu kadar yanlışları da tercih etme imkânı olan kişilerdir. Onlar beşeri yönlerini ortaya koyarak yani iradelerini kullanarak, hikmet yeteneklerini kullanarak üstün bir ahlak sahibi olmuşlardır. Bu sebeple de övgüye mazhar olmuşlardır. Onların peygamber olarak seçilmelerinde bu üstün ahlak da etkili olmuştur. Nitekim Kur’an-ı Kerim de peygamberlerin beşeri yani insani yönüne vurgu yapmakta ve birçok ayeti kerimede ilahi ikazlara muhatap oldukları görülmektedir. “(Peygamber), âmânın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve çevirdi. Resulüm! (Onun halini) sana kim bildirdi! Belki o temizlenecek yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek. Kendini (sana) muhtaç görmeyene gelince, sen ona yöneliyorsun. Oysaki onun temizlenip arınmasından sen sorumlu değilsin.”[5] Nitekim peygamber efendimiz hadis-i şeriflerinde de açıkça belirtmiştir kendisinin de bir beşer olduğunu. “Ben de sizin gibi bir insanım. Siz davalarınızın halli için bana geliyorsunuz. Bazınızın hüccet yönüyle, diğer bazısından daha ikna edici olması sebebiyle ben, dinlediğime istinaden onun lehine hükmedebilirim. Kimin lehine kardeşinin hakkından bir şey hükmetmişsem (bilsin ki), onun için cehennemden bir ateş parçası kesmiş olurum.” [6]
Kur’an-ı Kerimde ve Hadisi Şeriflerde peygamberlerin beşer oluşu üzerinde ehemmiyetle durulmasının başlıca hikmeti önceki ümmetlerin düştüğü hatalardan ümmet-i Muhammed-i muhafaza etmektir. Hepinizi saygıyla selamlıyorum…