17 Aralık Medyası ve Kirli Vesayet

Gün geçtikçe her şey daha da netleşiyor. 17 Aralık operasyonun arkasındaki isim olan Zekeriya Öz’ün pislikleri cemaat medyasının tüm yalanlamalarına ve tüm yalanlarına rağmen bir bir ortaya döküldü. Zekeriya Öz önce Dubai tatilinin 15 yıllık dostu olduğunu söylediği Halil İbrahim Demirhan’ın ayarladığını açıklamış fakat “Kendi masraflarımı ben karşıladım. Seyahat için 4 bin 250 dolar ödedim” demişti. Fakat Sabah gazetesi yayınladığı görüntü ve belgelerle tatilin tüm masraflarının Ali Ağaoğlu tarafından karşılandığını ispat etti. Aynı zamanda elinde iddialarını kanıtlamak için hiçbir belge bulanmayan Öz’ün makbuz istetmek için Ali Ağaoğlu’na adamlarını gönderdiği olayın görüntüleri de yine Sabah gazetesi tarafından ortaya çıkarıldı. Ağaoğlu’nun ‘’Hem seyahatin parasını ben ödeyeceğim, hem de şimdi size fatura mı vereceğim ‘’ cevabı da savcı Öz’ün iddialarının tümüyle yalan olduğunu bir kez daha gösterdi. Tüm bu görüntü ve belgelere rağmen cemaat medyasının kalesi olan Zaman gazetesi Zekeriya Öz’ün avukatlığını yapmaya devam ediyor. Açık konuşmak gerekirse bana göre bu gazete 17 Aralık operasyonundan sonra tüm itibarını kaybetmiştir. Ben Zaman gazetesini, tüm cemaat mensuplarını temsil eden bir gazete olarak görmüyorum. Şu anki yayın çizgisiyle en fazla % 5 ya da  % 10’ luk kesimi oluşturabilecek kaypak bir takımı temsil etmektedir. Bu kaypak kesim ise maalesef cemaatin üst düzey yönetim kadrosunu oluşturmaktadır. Sabah gazetesi emniyet, istihbarat ve yargı alanındaki vesayetlerini sürdürmek isteyen bu kaypak takımına karşı 17 Aralık’tan bu yana yaptığı haberlerle, ortaya çıkardığı belgelerle,  görüntülerle adeta tek başına mücadele vermektedir.

Her geçen gün yeni belgelerle gerçekler ortaya çıkarılıyor, her geçen gün 17 Aralık operasyonunun sıradan bir yolsuzluk operasyonu değil, vesayetçi yapılanma tarafından organize edilen kirli bir kumpas olduğu daha da anlaşılıyor. Dindarlık maskesiyle ortalıkta gezenlerin yeri geldiğinde ne kadar kancıklaşabildiğini bu halk artık biliyor. Fakat bütün bu yaşanan olumsuz olaylardan bu cemaate saf dini duyguları ve inançlarıyla gönül veren masum insanları tenzih etmek gerekir. Eminim ki cemaat içerisindeki kirli yapılanmanın sebep olduğu bu olumsuz olaylardan en çok rahatsızlığı duyan bu cemaate saf dini duygu ve inançlarıyla gönül veren masum vatandaşlardır.

Bu süreçte AK Parti iktidarına düşen görev ise geçmişte TSK vesayetine karşı gösterdiği onurlu mücadeleyi, ne pahasına olursa olsun yargı, istihbarat ve emniyet alanındaki çetelere karşı da göstermesidir. İnanıyorum ki milletine eşkıyalık taslayan eli silahlı Ergenekon yapılanmasını adam eden AK Parti iktidarı bu vesayetçi yapılanmayı da bertaraf edecektir. AK Parti dershanelerin kapatılma tartışması konusunda kararlı davranarak bu vesayetçi yapılanmayla mücadeleyi başlatmıştır.  Bu kararlı tavır dershaneler tamamen kapanana kadar sürmelidir. Aynı zamanda emniyet, yargı ve istihbarat alanlarında ki yapılanmaları önlemek için yeni düzenlemelere gidilmelidir.