Genel
Abesle İştigal
Ne olduğunu, nasıl olduğunu, ne anlatmak istediğini bilmediğin ve hiçbir zaman tam olarak hayatına yerleştiremediğin bir görüşü, ülküyü savunmak, yaşatmaya çalışmak mümkün müdür? Elbette değildir.
Her büyük düşüncenin belli ve de sistematik bir temeli vardır. Yüzyıllar boyu ayakta kalmak isteyen düşünceler, bu temelleri ilk günkü gibi sapasağlam tutmak ve her daim tazelemek zorundadır. Bugün pek çok düşünce sistemi her dem yenileniyoruz, gelişiyoruz zannederek özlerini kaybetmekte, ortaya çıkış sebeplerini unutmakta, abesle iştigal etmekten öteye geçmeyen tehlikeli bir bataklık suretine bürünmekte. İşte bu sebeple tazeleme işi büyük sorumluluk, vazife bilinci, kültür ve de tarih bilgisi gerektirmektedir.
Bugün, Türkiye’de var olduğu söylenen, her başıboş kalışlarında bir fiyaskoya sebep olan, pek çok çevrelerce gaza getirilip ortalığa salınan “Vatansever gençlik” bu bilince, bilgiye ve sorumluluğa sahip mi? Ekseriyetle değil.
Bu bir atasözü müdür bilmem ama şöyle güzel bir deyiş vardır: Anlayamadığın tarih, dil, edebiyat senin değildir. Ben buna, yüceltemediğin, her fırsatını bulduğunda cehennem zebanileri gibi ayaklarından tutup aşağı çektiğin vatan senin değildir ibaresini eklemek istiyorum.
Bugün, bu yüce görevi sırtına alan! bir diğer grup, benim şahit olduğum kadarıyla, okullarda külhanbeyi edası ile elde tesbih, sırtta pardesü, toplu halde gezinip duran, saygı ve de hoşgörüden nasibini almamış kabadayı gürūhudur. Ülkeyi kurtarma modasına hızla uyum sağlamayı başarabilen bu topluluk, savundukları ve de göklere çıkardıkları geçmişlerinden bì-haberdirler. Savunduğun şey; Göktürk, ülkü, Türk birliği, büyük Türkiye Cumhuriyeti yahut Türk Cumhuriyetleri’nin birliği. Yaptığın şey ise; insanların kalplerine korku salmaya çalışmak, baş koyduğun yolda amaca ulaşmak için şiddeti reh-nümā edinmek, kurtlar vadisi izledikten sonra havasından çıkamayıp derin hülyalar içinde yaşamak, fikre, düşünceye, muhasebeye tahammül gösterememek, tek doğru bilip geride kalanları yanlış addetmek vs.… Liste kabarık.
Yukarıda değindiğim gibi, tanıtmak için tanıtmak gerek. Bildirmek için bilmek gerek. Bir hedefe varan çeşitli yollar vardır bizim yolumuz bu mantığından sıyrılıp var olan tek doğru yolu bulmak gerek. “Kendini kurtarmadan başkasını kurtaramazsın.” Düsturunu nakış nakış benliğimize işlemek gerek. Ve unutmamak gerek; onları akıl ve terbiye edilmiş bir şuur ile işleyecek kimseler bulunmadığı sürece ne ülkü ne de başka bir mefkûre üzerleri defalarca çizilmiş birer deneme tahtası olmaktan ileriye gidemeyecektir.