Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, üniversitelerdeki temel bilimler programlarına ilişkin bir dizi çalışma yürüttüklerini belirterek, “Aldığımız ve alacağımız tedbirlerle, temel bilimleri tercih edecek öğrencilerimiz, ileride bu tercihlerinin kendileri için çok doğru olduğunu görecek” dedi.
Saraç, AA muhabirine, YÖK Başkanı olarak atanmasının ardından son yıllarda boş kontenjanlarla gündemde olan temel bilimler programlarına ilişkin çalışma başlattığını anımsattı.
Temel bilimlerin, bilim dalları olarak öneminin yanı sıra başta mühendislik ve tıp gibi pek çok bilim dalıyla doğrudan ilişkisi nedeniyle de öneminin bulunduğuna dikkati çeken Saraç, şöyle devam etti:
“Dolayısıyla bu programlardaki zafiyetten ülkenin bilim hayatı, mühendislik ve sağlık alanları, Ar-Ge çalışmaları doğrudan etkilenir. 2010 yılından itibaren fizik, kimya, biyoloji ve matematik programlarına her yıl bir önceki yıl yerleşen sayısından daha düşük kontenjan verilmiş fakat bu tedbir işe yaramamış ve düşürülen kontenjana rağmen yine boş kontenjanlar oluşmuştur. Bu programlar dolmadığı için taban puan oluşmamış ve LYS’de baraj puanını aşan herkesin girebileceği bir hal ortaya çıkmıştır” ifadesini kullandı.
Kontenjan boşluğunun, temel bilimlerdeki zafiyetin tek sebebi olmadığını ve sorunun sadece kontenjan doluluğunu sağlamakla çözülemeyeceğini vurgulayan Saraç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu sene 2 milyon öğrencinin, YGS’de fen bilimleri testinin sayfalarını bile çevirmemeleri gibi vahim bir durumu bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Diğer taraftan, bu program mezunlarına yönelik yeni istihdam alanlarının tanımlanması da dahil bir dizi düzenleme icap ediyor. Bunu da çalışıyoruz fakat kontenjan boşlukları, bu programların itibarını zedeleyen en önemli nedendir.
Dolayısıyla ilk iş olarak bu sorunun çözülmesi gerekir. Her halükarda arz ve talebi dengelemek önceliğimizdir ama bu, bahsedilen programların ülke için önemine hizmet etmez. Ülke için asıl yararlı olan bu programları tercih edenlerin sayısını çoğaltmak yerine, temel bilimler tahsili için gerekli bilgi donanımına sahip olan öğrencilerin, bu programlara kaydolmalarını ve iyi eğitim almalarını sağlamaktır. Çalışmalarımız bu amaca yöneliktir. Aldığımız ve alacağımız tedbirlerle, temel bilimleri tercih edecek öğrencilerimiz, ileride bu tercihlerinin kendileri için çok doğru olduğunu görecek.”
Öğrencinin seçici tavrı dikkate alınacak
Temel bilimlere yönelik geçmişte yanlış kontenjan politikaları yürütüldüğüne işaret eden Saraç, başlangıçta bilimsel özerklik gerekçesiyle isteyen her üniversitede, bu bölümlerin açılmasına izin verildiğini ve öğrenci kontenjanlarının da üniversitelerin istekleri doğrultusunda belirlendiğini söyledi.
Sonraki yıllarda da bu programlar için belli oranda talep olduğunun varsayıldığını ve bu varsayım üzerinden kontenjanların üniversitelere dağıtıldığını anlatan Saraç, “Halbuki gerçek bu değil. Talep üniversitenin kimliğinden bağımsız oluşmuyor. Yani ODTÜ, İstanbul, Ege üniversitelerinde bu programlar dolarken falanca ve filanca üniversitelerde dolmuyor. Diğer bir ifade ile talep artık sadece bölüme yönelmemekte, öğrenci, ‘ben fiziği ancak şu üniversitelerde olursa okumak istiyorum’ diyor, yani seçici davranıyor. Yükseköğretim öğrencisinin seçici tavrının artık dikkate alınması lazım. Önümüzdeki yıllarda öğrencinin bu bakış açısı diğer programlar için de söz konusu olacak. Buna da hazırlıklı olmamız gerekir” diye konuştu.
“Yanlış kontenjan politikası kötü imaja yol açtı”
Prof. Dr. Saraç, 2015 yılı için, 2014’te 11’den az öğrenci kaydolan devlet üniversitelerindeki programlara öğrenci kontenjanının verilmemesinin planlandığını bildirerek, şunları kaydetti:
“Dolayısıyla, devlet üniversitelerinden 22 üniversitenin biyoloji programına, 31 üniversitenin fizik programına, 36 üniversitenin kimya programına, 7 üniversitenin matematik programına öğrenci kontenjanı verilmeyecek. Geçen sene öğrenci kontenjanı verilen bu programların sayısı 241 iken, bu sene bu sayıyı 145’e düşürdük. Vakıf üniversiteleri bu alanlara zaten rağbet etmiyor. Geçen sene toplam 15 program sayısını kendileri 11’e düşürdü. Temel bilimler programı bulunan vakıf üniversitesi sayısı ise 10. Bilkent, Koç ve Yeditepe’den başka matematik alanının dışında programı bulunan vakıf üniversitesi de yok. Yanlış kontenjan politikası bu programlarla ilgili kötü bir imaja yol açtı. Bu sene öğrenci verilen programları belirlerken sadece geçen yılki kayıtlara değil, genel durumu ve o üniversite özelindeki öğrenci talebinin nedenlerini de değerlendirdik. Bu sene 100 programa öğrenci kontenjanı verilmeyecek olmasına rağmen 2015’te yerleşen sayılarında, geçen senenin üstüne çıkılması gibi bir iddia ve hedef ortaya koyduk ve inşallah bunu gerçekleştireceğiz.”
Kontenjan verilmeyen bölümlerin öğretim üyeleri
Yekta Saraç, bu bölümlerin birçoğuna gelecek birkaç yıl kontenjan verilmemesi gerektiğinin altını çizerek Saraç, önceki yıllarda uygulanan “her yıl azalan talebe, bir sonraki yıl daha az kontenjan verilmesi” şeklindeki politikanın olumsuz sonuçları olduğuna dikkati çekti.
Bu durumun kontenjanları dolan programları da olumsuz etkilediğine işaret eden Saraç, “Öğrenci kontenjanı verilmeyen bölümlerin öğretim üyelerinin, zaman içinde kendilerinin ve kurumlarının da görüşleri alınarak, onlarla istişareyle kendi üniversitelerinde, ilişkili başka alanlara veya programlara kaydırılmaları, eğitim dışı araştırma projelerinde kendilerinden yararlanılması gibi seçeneklerimiz gündemde. Bu bölümlerdeki hocalarımız bilim hayatımız için çok önemli” ifadesini kullandı.
(AA)