Editörün seçtikleri
Araştırma Görevlileri İsyanda
Üniversitelerde 35. Madde kapsamında lisansüstü eğitim yaptığı için hukuksuz bir mecburi hizmet kıskacında tutulduklarını iddia eden araştırma görevlileri seslerini duyurmak için internette ortak bir grup oluşturdular.
Madde35@yahoogroups.com’da bir araya gelen yaklaşık 1000 araştırma görevlisi hükümetten, YÖK’ten acilen çözüm bekliyor.
Mecburi hizmet uygulamasının getirdiği olumsuzlara karşı çıkan araştırma görevlileri, aile, sağlık, kadro, yükselememe, mobbing gibi pek çok sebeple başka bir üniversite ve devlet kurumuna geçememelerinin önünün açılmasını istiyor.
Türkiye’de yaklaşık 4-5 bin araştırma görevlisi var ve bu sayı aileleriyle birlikte 30 binleri buluyor.
Oluşturdukları grupla feryadlarını dile getiren araştırma görevlileri, ortak bir metin yayımlayarak sorunlarına acilen çözüm istedi.
Hazırlanan ortak metinde ise kendi üniversitelerinde eğitim imkanı bulamadıklarını ve başka üniversitelerdeki lisansüstü eğitime doğrudan başvuramayışlarından yakındılar.
Metinde buradaki en büyük engelin ise 35. madde, Üniversitelerarası İşbirliği Programı (ÜNİP) ve Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) olarak gösterildi.
Metinde kişisel çabalarla bu engel aşılsa bile mülakat sistemi sayesinde başvurularının engellendiği kaydedildi.
Kefalet ve taahhüt senediKadro sorunları yüzünden lisansüstü eğitime başlayamayan araştırma görevlileri, hem işten atılma tehdidi altında kalmakta hem de asıl görevleri dışında, memur ve hizmetlilerin görev alanına giren angarya işlerle çalıştırılmak zorunda kaldıklarını belirtirken, hazırlanan metinde 35 madde ile görevlendirilmeyi kabul eden araştırma görevlileri, tek taraflı olarak hazırlanan ağır, haksız ve ölçüsüz kefalet ve taahhüt senedi imzalamak zorunda bırakıldıklarını en büyük sorun olarak gördüklerini belirtilyorlar.
“Bu senetleri imzalamayan araştırma ğörevlileri lisansüstü eğitime gönderilmemekte ve iş hayatlarını asıl görev amaçlarının dışında angarya işlerle vakitleri geçirtilerek, akademik eğitimleri ve yükselmeleri engellenmektedir” denilen metinde “lisansüstü eğitime gönderilenler başarısız olurlarsa ki bu da eğitimin doğasında vardır, derhal işten atılarak yüklü senet ve tazminat borçları altına sokularak hayatları karartılmaktadır” ifadesi kullanıldı.
Araştırma görevlileri, “okutmanlar”, “öğretim görevlileri” ve “uzmanlar”ın ise bu tür uygulamalara muhatap olmadıklarını, bu kadrolarda çalışanlar ile aralarına ayrımcılık konduğunu iler sürdüler.
Kadro konusunda sıkıntı
Metinde en büyük sorunlardan birisi de “kadro konusu” olduğu tespiti yapıldı.
Metinde bu şikayet şöyle yansıdı:” Her türlü maddi ve manevi zorluğa rağmen üniversitesinden, evinden ve ailesinden kopup yeni bir üniversiteye 35. madde kapsamında gidip orada yeni bir çevreye, farklı bir ortama adapte olma, kendini kabul ettirme veya kabul görme gibi çeşit türlü meşakkatle lisansüstü eğitimini tamamlayıp asıl üniversitelerine dönen araştırma görevlilerine üniversite yönetimleri hak ettikleri üst kadroyu öncelikle vermeleri gerekirken, maalesef üniversitlerimiz bu konuda da sınıfta kalmıştır.
35. madde kapsamında olan Doktor ünvanlı araştırma görevlileri çeşit türlü bahanelerle yıllarca bekletilmekte ve onların öğrencisi durumundakiler ise hızlıca üst kadroya atanmaktadırlar. Oysa kendi üniversitelerinde lisansüstü eğitim olanağı bulan yaşıtlarına göre onca maddi-manevi sıkıntıya göğüs gerip 35. madde kapsamında lisansüstü eğitimin tamamlayanlara öncelik verilerek üst kadroya atanmaları gerekmektedir.”
Evli olanların sorunu
Evli olan araştırma görevlileri de, aynı üniversitede çalışamamaktan yakındılar. İnternette yayımladıkları ortak metinde bu konudaki isyan konusunda şunlar kaydedildi: “En azından şu anda bile iki ayrı üniversitede mecburi hizmet kıskacında tutularak evli ve resmi nikahlı karı-koca araştırma görevlilerinin bir ilde, bir üniversitede bir araya gelmelerini muvafakat vermeyerek engelleyen ve aile kurumuna da ciddi zarar veren üniversitelerin var olması insanın vicdanını sızlatmaktadır.
Hâlbuki madem üniversitelerce ve YÖK’ce mecburi hizmet vardır ve kişinin özgürce çalışmak istediği vedaha verimli olacağını düşündüğü yere muvafakatinin verilmesi idare hukukuna, Türkiyenin de altında imzası olan ILO sözleşmelerinnin 29 ve 105 numaralı maddelerine ve iş gören haklarına uygundur, kamu yararı bu yöndedir; basit bir muvafakat onayı ve mecburi hizmet nakli yapılsa bütün bu karmaşa çözülecek ve bu hukuksuzluk ortadan kalkacaktır. Böylece akademisyenlerin, rektörlüklerin ve mahkemelerin zamanları boş yere harcanmamış olacak ve ülke zarara uğratılmaktan kurtulacaktır.”
Üniversiterden istifa eden Doktor araştırma görevliler hakkında fahiş miktarlarda yüklü tazminatların açıldığı belirtilen metinde, hukuksuzluğa bir an önce son verilmesi istendi.
“Bunalıma sokmaktadır”
Metinde şu tespitlerde bulunuldu. “Yukarıda maddeler halinde anlatılan uygulamaların her biri ayrı bir hukuksuzluk örneğidir. Hem anayasamızın angarya yasağı başta olmak üzere temel hükümlerine; hem kişi haklarına; hem de ilgili yasaların ilgili hükümlerine (657 DMK Ek35.madde); açıkça aykırılık teşkil etmektedirler. Aşağıda da verilen onlarca yerel mahkeme kararına ve üst mahkeme içtihatlarına ayrıca Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığının YÖK’e konuyla ilgili gönderdiği görüş yazısına rağmen; üniversiteler mecburi hizmet, taahhüt-kefalet senedi imzalattırma ve anlaşmazlık durumunda haksız, fahiş ve yüklü tazminat uygulamasıyla kıskaca aldıkları Doktor Araştırma Görevlilerini süründürmekte, yıldırmakta, enerjilerini tüketmekte ve onları ailevi, sosyal ve ekonomik bunalımlara sokmaktadırlar.”
Talepler…
Araştırma görevlileri, hazırladıkları ortak metinde çözüm önerilerini de sıraladı.
Metinde, “sonuç olarak talebimiz devletimizden, hükümetimizden, Yüksek Öğretim Kurulu’ndan, üniversite yönetimlerinden hem kamu düzeni hem de kamu yararı gereği bu konuya eğilmelerini, bu haksız ve zaten hukuken butlan olan zorunlu hizmet uygulamasını acilen kaldırmalarını, hukuk tanımaz keyfi tutumla ve kulaktan dolma bilgilerle araştırma görevlilerinin akademik hayatlarını darbeleyen uygulamalarla ülke kaynaklarını boşa harcayanları ciddi şekilde uyarmalarını beklemekteyiz. En azından çıkacak bir torba yasa içinde bu hukuksuz mecburi hizmetten kaynaklanan tazminat yükümlülüklerinin yeniden affedilmesi için birer vatandaş olarak TBMM’den çalışma beklemekteyiz” denildi.
Editörün seçtikleri
TÜBİTAK’ın burs miktarları artırıldı

TÜBİTAK’ın araştırmacı, bilim insanları ve öğrencilere sunduğu burs miktarlarında artışa gidildi. Bakan Kacır, “Türkiye’yi dünyada en üst sıralara taşıyacak, bu ülkenin aydınlık geleceğini inşa edecek araştırmacı insan kaynağımıza yönelik desteklerimizi sürdüreceğiz” mesajını paylaştı.
Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, TÜBİTAK Araştırma Destek Programları Başkanlığı (ARDEB), Bilim İnsanları Destekleme Programı Başkanlığı (BİDEB) ile Genel Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) tarafından desteklenen projelerde, öğrencilere yapılan burs ödemelerinin aylık üst limitlerinde artışa gidildi.
Buna göre, ön lisans veya lisans öğrencilerine verilen burs miktarı 4 bin liradan 4 bin 800 liraya yükseltildi. Yüksek lisans öğrencilerine verilen burs miktarı 13 bin 500 liradan 16 bin 500 liraya, doktora öğrencilerinin aldığı burs miktarı da 20 bin liradan 24 bin liraya çıkarıldı. Doktora sonrası araştırmacılara verilen burs miktarı ise 27 bin lira iken 32 bin lira olarak güncellendi.
Bu arada, BİDEB 2250 Lisansüstü Bursları Performans Programı’nda yer alan performans kriterlerine göre başvuru yapmaları durumunda, doktora öğrencileri 8 bin 700 liraya ve doktora sonrası araştırmacılar da 10 bin 500 liraya kadar performans ödemesi alabilecek.
“İnsan kaynağımıza yönelik desteklerimizi sürdüreceğiz”
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır da sosyal medya hesabından konuya ilişkin paylaşımda bulunarak, “Bilim insanlarımıza, araştırmacılarımıza ve öğrencilerimize sunduğumuz TÜBİTAK burslarını artırdık. Türkiye’yi dünyada en üst sıralara taşıyacak, bu ülkenin aydınlık geleceğini inşa edecek araştırmacı insan kaynağımıza yönelik desteklerimizi sürdüreceğiz. Milli Teknoloji Hamlesi hedeflerimizi yetişmiş insan kaynağımızla gerçekleştireceğiz” dedi.
Kaynak: trthaber.com4
Editörün seçtikleri
3 Nisan’da isteğe bağlı yüz yüze eğitime geçiliyor

YÖK, 3 Nisan itibarıyla üniversitelerde uzaktan öğretimle birlikte isteyen öğrencilere devam şartı aranmaksızın sınıflarda yüz yüze eğitim verilebileceğini açıkladı.
6 Şubat’ta meydana gelen deprem felaketinin ardından Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), üniversiteler için yeni bir karar almıştı.
Buna göre üniversite öğrencilerinin eğitimine devam edebilmesi için uzaktan eğitim modeline geçilmişti.
Alınan kararın ardından bugün Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, kameraların karşısına geçti.
3 Nisan’da isteğe bağlı yüz yüze eğitime geçiliyor
Özvar, üniversitelerde 2022-2023 eğitim öğretim yılı bahar döneminin nasıl devam edeceğine ilişkin kamuoyunu bilgilendirdi.
Buna göre 3 Nisan itibarıyla üniversitelerde uzaktan öğretimle birlikte isteyen öğrencilere devam şartı aranmaksızın sınıflarda yüz yüze eğitim verilebileceği açıklandı.
Ara sınavlar uzaktan yapılabilecek
YÖK Başkanı Özvar ayrıca, bahar dönemindeki ara sınavların şeffaflık ve denetlenebilirlik ilkesi esas alınarak uzaktan öğretim yöntemleriyle çevrim içi yapılacağını da bildirdi.
İşte YÖK Başkanı Özvar’ın açıkladığı kararlar
YÖK Başkanı Erol Özvar’ın açıklamalarına göre alınan kararlar şu şekilde:
“Halihazırda uygulanmakta olan uzaktan öğretim ile birlikte isteyen öğrencilere devam şartı aranmaksızın sınıflarda yüz yüze eğitim verilebilmesine,
Yükseköğretim kurumlarının bir dersin hem uzaktan öğretim ile hem de yüz yüze verilebilmesine ilişkin kararları ilgili kurullarında alarak gerekli düzenlemeleri yapmalarına,
Yürürlükte olan “Yükseköğretim Kurumlarında Uzaktan Öğretime İlişkin Usul ve Esaslar”ın 6 ncı maddesinde yer verilen bir yarıyıldaki derslerin AKTS kredilerine göre en fazla %30’unun uzaktan öğretim yoluyla verilebileceği” yönündeki kısıtlamanın uygulanmamasına,
Özel öğrenci olarak başka bir yükseköğretim kurumunda eğitime devam etmekte olan öğrencilerin bu eğitimlerini aynı şekilde sürdürebilmelerine,
Nisan ayına ertelenmiş olan “derslere ait uygulamalar”ın, yükseköğretim kurumlarının ilgili kurullarının alacağı kararlar ile ödev, proje vb. şekilde veya bahar dönemi içinde, yaz döneminde ya da bir sonraki eğitim ve öğretim döneminde yüz yüze yapılabilmesine,
Bahar dönemindeki ara sınavların (özel öğrencilik hakkı verilen uygulama eğitimi içeren programlar hariç) “şeffaflık ve denetlenebilirlik” ilkesi esas alınarak uzaktan öğretim yöntemleriyle çevrimiçi yapılmasına,
Yapılacak değerlendirmelerde; açık uçlu ya da çoktan seçmeli çevrimiçi sınavlar, ödevler, çevrimiçi kısa sınavlar, projeler, Öğrenme Yönetim Sistemi (ÖYS) etkinlikleri, ÖYS kullanım analitikleri ve benzeri uygulamaların kullanılabilmesine,
Yarıyıl sonu, tek ders, tez izleme, yeterlilik sınavı gibi sınavların ise ne zaman ve nasıl yapılacağının yükseköğretim kurumlarının yetkili kurulları tarafından belirlenmesine karar verilmiştir.”
Kaynak: ensonhaber.com
Editörün seçtikleri
ÜBYS’den ders seçimi ve kayıt yenileme işlemleri nasıl yapılır?

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ders seçimi ve kayıt işlemleri 26 Eylül- 7 Ekim 2022 tarihleri arasında yapılacak.
Peki bu işlemleri nasıl mı yapacaksınız? İşte cevabı:
-
Genel4 ay önce
İŞKUR Gençlik Programı Kura Sonuçları ve Başvuru Şartları
-
Kariyer5 ay önce
İŞKUR Gençlik Programı Başvuru Tarihi Açıklandı
-
Kariyer5 ay önce
ÇOMÜ’de 1406 Öğrenci İŞKUR Programından Faydalanacak!
-
Üniversiteler5 ay önce
ÇOMÜ’nün 17 Programı Daha Mezuniyet Belgelerinde “Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi” Logosu Kullanacak