Bizimle İletişime Geçin

Editörün seçtikleri

‘MÜSLÜMAN’IN SAVAŞI DEĞİL İSLAM’A KARŞI CİHAT!’

Yayınlandı

-

'MÜSLÜMAN'IN SAVAŞI DEĞİL İSLAM'A KARŞI CİHAT!'“El Kaide, Eşşebap gibi örgütlere karşı kapsamlı, sürekli ve büyük bir mücadele başlatmak herkesten evvel bu toprakların insanının görevidir.”

“…Biz insanlara “bir sineğin kanadının bile hesabının sorulacağı” öğretisini getiren bir din; kiliselerin, camilerin, havraların -hem de içerisindeki masum cemaatlerle birlikte- havaya uçurulduğu hunhar eylemlerle anılır hale geliyorsa bilelim ve idrak edelim ki bu durum, Müslüman’ın kâfirle savaşı filan değil, bilakis İslam’a karşı “cihat”tır.” diyen Habertürk’ten İhsan Bal, “Nairobi’de terör: İslam’a karşı ‘cihat’ ” başlıklı yazısında “Gerekçesi yahut bahanesi her ne olursa olsun terör sinsi, kalleş ve alçakça bir savaşım yöntemi. İslam ile yan yana getirilmesine müsaade etmemek ise günümüz Müslüman’ının en önemli görevlerinden biridir.” dedi.

İşte, İhsan Bal’ın o analizi:

İnsanlık dışı eylemleri ve akıl almaz cinayetleri en kutsal kavramlarla meşrulaştırma çabasına giren insanları gördüğünüzde nutkunuz tutulur. Dudaklarınız çatlar, ağzınız kurur, kendinizi çok kötü, aciz ve kötürüm hissedersiniz. Nasıl olur da, dersiniz… Hangi cevap bu vahşeti anlamlandırabilir, dersiniz…  Hangi akıl, beyni altüst, yürekleri paramparça eden bu hayâsız ve arsız davranışı akla yakın hale getirebilir, dersiniz…

Fakat birileri bu imkânsızı mümkün kılmayı başarabildiğini zannediyor. Milyonlarca kişinin Kâbe’de tavaf esnasında hep bir ağızdan haykırdığı, ruhun derinliklerine inen o “Allahu ekber!” nidasını, hem de en masumu katlederken kullanabiliyor…  Sabahın alacakaranlık iklimini aydınlatarak güzel bir musikiyle ruha dolan, müezzinin o “Allahu ekber”i, insanlar vahşice boğazlanırken nasıl söylenebiliyor?

Kendisinden emin olunanların dini, emanet düşüncesinin mimarı bir din ve onun sahibi, en başta can gibi kutsal bir emaneti hiçe sayan intihar bombacılarıyla, tekinsiz plan ve senaryolarla nasıl yan yana getirilebiliyor?  Karıncayı incitmekten korkan, kuşların dahi hukuku olduğunu söyleyen insanların dini; yaşamın bir makuliyet etrafında ve harmoni ile devam ettiğini ifade eden, biz insanlara “bir sineğin kanadının bile hesabının sorulacağı” öğretisini getiren bir din; kiliselerin, camilerin, havraların -hem de içerisindeki masum cemaatlerle birlikte- havaya uçurulduğu hunhar eylemlerle anılır hale geliyorsa bilelim ve idrak edelim ki bu durum, Müslüman’ın kâfirle savaşı filan değil,
bilakis İslam’a karşı “cihat”tır.

Yine bilelim ki Yunus’ların, Mevlânâ’ların, Hacı Bektaş’ların, Yesevi’lerin kalbinde demlenip dilinden dökülenler bugün öne çıkmıyor; onların yerine Bin Ladin’ler, Zerkavi’ler gibi karanlık simalar boy gösteriyorsa bu, bazı Müslümanların İslam dininin üzerine yıktığı büyük bir talihsizliğin ürünüdür…  Kamuoyu anketleri bu vahşet ve terör saldırılarına desteğin arttığını gösteriyormuş… Öyleyse kimi suçlamalı? Bu vahşetten kimi sorumlu tutmalı? Eğer “içimizdeki beyinsizler yüzünden helak olacağımız” kaygısını taşıyarak sorumluları lanetlemek ve bu kan dökücülüğün hesabını sormak yerine her eyleme
mazeret üreten vahşi ruhlara haklılık primi verir isek bir gün her şey için çok
geç olabilir….

Şayet Kenya Nairobi’deki AVM saldırısı Müslüman olduğunu iddia edenlerde büyük bir vicdan hesaplaşmasına yol açmıyor, bizleri nefes alamaz hale getirmiyor, beynimizi zonklatmıyor ise bu topraklar üzerinde de ciddi bir fikri ve vicdani çoraklık söz konusu demektir.

El Kaide, Eşşebap gibi örgütlere karşı kapsamlı, sürekli ve büyük bir mücadele başlatmak herkesten evvel bu toprakların insanının görevidir.

Bu anlamda Cumhurbaşkanı Gül’ün bu tür örgütlerin tehlikesine yönelik ABD’den tüm dünya kamuoyuna yaptığı mücadele çağrısı, çok doğru bir zamanda gelmiştir. Gerekçesi yahut bahanesi her ne olursa olsun terör sinsi, kalleş ve alçakça bir savaşım yöntemi. İslam ile yan yana getirilmesine müsaade etmemek ise günümüz Müslüman’ının en önemli görevlerinden biridir.

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Editörün seçtikleri

TÜBİTAK’ın burs miktarları artırıldı

Yayınlandı

-

Yayımlayan

TÜBİTAK’ın araştırmacı, bilim insanları ve öğrencilere sunduğu burs miktarlarında artışa gidildi. Bakan Kacır, “Türkiye’yi dünyada en üst sıralara taşıyacak, bu ülkenin aydınlık geleceğini inşa edecek araştırmacı insan kaynağımıza yönelik desteklerimizi sürdüreceğiz” mesajını paylaştı.

Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, TÜBİTAK Araştırma Destek Programları Başkanlığı (ARDEB), Bilim İnsanları Destekleme Programı Başkanlığı (BİDEB) ile Genel Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) tarafından desteklenen projelerde, öğrencilere yapılan burs ödemelerinin aylık üst limitlerinde artışa gidildi.

Buna göre, ön lisans veya lisans öğrencilerine verilen burs miktarı 4 bin liradan 4 bin 800 liraya yükseltildi. Yüksek lisans öğrencilerine verilen burs miktarı 13 bin 500 liradan 16 bin 500 liraya, doktora öğrencilerinin aldığı burs miktarı da 20 bin liradan 24 bin liraya çıkarıldı. Doktora sonrası araştırmacılara verilen burs miktarı ise 27 bin lira iken 32 bin lira olarak güncellendi.

Bu arada, BİDEB 2250 Lisansüstü Bursları Performans Programı’nda yer alan performans kriterlerine göre başvuru yapmaları durumunda, doktora öğrencileri 8 bin 700 liraya ve doktora sonrası araştırmacılar da 10 bin 500 liraya kadar performans ödemesi alabilecek.

“İnsan kaynağımıza yönelik desteklerimizi sürdüreceğiz”

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır da sosyal medya hesabından konuya ilişkin paylaşımda bulunarak, “Bilim insanlarımıza, araştırmacılarımıza ve öğrencilerimize sunduğumuz TÜBİTAK burslarını artırdık. Türkiye’yi dünyada en üst sıralara taşıyacak, bu ülkenin aydınlık geleceğini inşa edecek araştırmacı insan kaynağımıza yönelik desteklerimizi sürdüreceğiz. Milli Teknoloji Hamlesi hedeflerimizi yetişmiş insan kaynağımızla gerçekleştireceğiz” dedi.

Kaynak: trthaber.com4

Okumaya Devam Et

Editörün seçtikleri

3 Nisan’da isteğe bağlı yüz yüze eğitime geçiliyor

Yayınlandı

-

Yayımlayan

Fotoğraf: ensonhaber.com

YÖK, 3 Nisan itibarıyla üniversitelerde uzaktan öğretimle birlikte isteyen öğrencilere devam şartı aranmaksızın sınıflarda yüz yüze eğitim verilebileceğini açıkladı.

6 Şubat’ta meydana gelen deprem felaketinin ardından Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), üniversiteler için yeni bir karar almıştı.

Buna göre üniversite öğrencilerinin eğitimine devam edebilmesi için uzaktan eğitim modeline geçilmişti.

Alınan kararın ardından bugün Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, kameraların karşısına geçti.

3 Nisan’da isteğe bağlı yüz yüze eğitime geçiliyor

Özvar, üniversitelerde 2022-2023 eğitim öğretim yılı bahar döneminin nasıl devam edeceğine ilişkin kamuoyunu bilgilendirdi.

Buna göre 3 Nisan itibarıyla üniversitelerde uzaktan öğretimle birlikte isteyen öğrencilere devam şartı aranmaksızın sınıflarda yüz yüze eğitim verilebileceği açıklandı.

Ara sınavlar uzaktan yapılabilecek

YÖK Başkanı Özvar ayrıca, bahar dönemindeki ara sınavların şeffaflık ve denetlenebilirlik ilkesi esas alınarak uzaktan öğretim yöntemleriyle çevrim içi yapılacağını da bildirdi.

İşte YÖK Başkanı Özvar’ın açıkladığı kararlar

YÖK Başkanı Erol Özvar’ın açıklamalarına göre alınan kararlar şu şekilde:

“Halihazırda uygulanmakta olan uzaktan öğretim ile birlikte isteyen öğrencilere devam şartı aranmaksızın sınıflarda yüz yüze eğitim verilebilmesine,

Yükseköğretim kurumlarının bir dersin hem uzaktan öğretim ile hem de yüz yüze verilebilmesine ilişkin kararları ilgili kurullarında alarak gerekli düzenlemeleri yapmalarına,

Yürürlükte olan “Yükseköğretim Kurumlarında Uzaktan Öğretime İlişkin Usul ve Esaslar”ın 6 ncı maddesinde yer verilen bir yarıyıldaki derslerin AKTS kredilerine göre en fazla %30’unun uzaktan öğretim yoluyla verilebileceği” yönündeki kısıtlamanın uygulanmamasına,

Özel öğrenci olarak başka bir yükseköğretim kurumunda eğitime devam etmekte olan öğrencilerin bu eğitimlerini aynı şekilde sürdürebilmelerine,

Nisan ayına ertelenmiş olan “derslere ait uygulamalar”ın, yükseköğretim kurumlarının ilgili kurullarının alacağı kararlar ile ödev, proje vb. şekilde veya bahar dönemi içinde, yaz döneminde ya da bir sonraki eğitim ve öğretim döneminde yüz yüze yapılabilmesine,

Bahar dönemindeki ara sınavların (özel öğrencilik hakkı verilen uygulama eğitimi içeren programlar hariç) “şeffaflık ve denetlenebilirlik” ilkesi esas alınarak uzaktan öğretim yöntemleriyle çevrimiçi yapılmasına,

Yapılacak değerlendirmelerde; açık uçlu ya da çoktan seçmeli çevrimiçi sınavlar, ödevler, çevrimiçi kısa sınavlar, projeler, Öğrenme Yönetim Sistemi (ÖYS) etkinlikleri, ÖYS kullanım analitikleri ve benzeri uygulamaların kullanılabilmesine,

Yarıyıl sonu, tek ders, tez izleme, yeterlilik sınavı gibi sınavların ise ne zaman ve nasıl yapılacağının yükseköğretim kurumlarının yetkili kurulları tarafından belirlenmesine karar verilmiştir.”

Kaynak: ensonhaber.com

Okumaya Devam Et

Editörün seçtikleri

ÜBYS’den ders seçimi ve kayıt yenileme işlemleri nasıl yapılır?

Yayınlandı

-

Yayımlayan

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ders seçimi ve kayıt işlemleri 26 Eylül- 7 Ekim 2022 tarihleri arasında yapılacak. 

Peki bu işlemleri nasıl mı yapacaksınız? İşte cevabı:

Okumaya Devam Et

ÇOK OKUNANLAR