Editörün seçtikleri
TİB ve TÜBİTAK görevlisi 28 kişi hakkında fezleke

Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığının, devlet büyüklerinin kriptolu ve normal telefonlarının usulsüz dinlendiği iddialarına ilişkin, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) ve Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) görevlisi 28 kişi hakkında yürüttüğü soruşturmaya ilişkin fezleke Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi.
Fezlekede, “müştekiler” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin olarak gösterildi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç ve Ali Babacan, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, eski bakanlar Erdoğan Bayraktar, Binali Yıldırım, Recep Akdağ, Zafer Çağlayan, Efkan Ala ve İdris Naim Şahin, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da arasında bulunduğu bazı kişilerin “mağdur” olarak yer aldığı fezlekede, şüphelilere “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, “yönetmek ve üye olmak”, “haberleşmenin gizliliğini ihlal”, “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” ile “siyasal ve askeri casusluk” suçlamaları yöneltildi.
Fezlekede, kriptolu telefonların yazılımını yapan ve IMEI numaralarını bilen şüphelilerin, “kamuoyunda 17-25 Aralık olayları olarak bilinen, 17-25 Aralık 2013’ten önce ve yine Mart 2014’te yapılan mahalli seçimler öncesinde, devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri temin ederek, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek maksadıyla devletin idari, askeri ve yargı teşkilatında görev yapan üst düzey yöneticilerin konuşmalarını hukuka aykırı olarak kayda alıp, daha sonra montajlamak suretiyle görsel ve internet medyasında yayımlamak için örgüt kurdukları” ifade edildi.
-Hiyerarşik bir yapı içinde hareket
“Örgütün liderinin şüphelilerden eski TİB Başkan Vekili Osman Nihat Şen, yöneticilerinin ise İlhan Elieyioğlu, Adil Biçer, Barış Yaslan, Bülent Kocagürbüz, Ferhat Saraç ve Hasan Palaz olduğu” savunulan fezlekede, diğer şüphelilerin ise örgüt üyesi olduğu kaydedildi.
Fezlekede, “Böylece, bütün şüphelilerin hiyerarşik bir yapı içinde eylem ve fikir birliği halinde hareket etmeye karar vererek, terör örgütü kurdukları, söz konusu suçların hiyerarşik bir örgüt yapısı olmadan, bireysel olarak işlenmesinin mümkün olmayacağı anlaşılmıştır” denildi.
Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki örgütlerin silahlı olması zorunluluğunun aranmadığı ifade edilen fezlekede, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin bir kararında, “Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek amacıyla kurulmuş silahsız terör örgütü niteliğindeki Hizbut Tahrir örgütüne üye olmak suçundan” bir sanığın cezalandırılmasına karar verdiği nakledildi ve “Böylelikle, terör örgütünün silahsız da olabileceği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, telefonların dinlenilmesi, kayda alınması ve montajlanarak kullanılması baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit anlamına gelmektedir” değerlendirmesinde bulunuldu.
“Cebir” kavramının ise manevi cebri de kapsadığı kaydedilen fezlekede, devletin üst düzey yetkilileri ile hükümet üyelerini dinlemek suretiyle devletin güvenliği, iç ve dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgilerin elde edilmesi, açıklanması veya bu kayıtların montajlanarak kullanılması suretiyle hükümet üzerinde baskı kurarak, görevini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs edildiği için suçun yasal unsurlarının gerçekleştiği öne sürüldü.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen fezlekede, TÜBİTAK’ın kriptoladığı telefonların K-1 ve K-2 ismiyle bilinen 2. nesil telefon olduğu ve kripto yazılımlarının hem kriptolu hem de kriptosuz konuşmaya elverişli yapıldığı aktarıldı.
TÜBİTAK’ın dosyaya gönderdiği yazıdan, devletin üst düzey görevlilerine verilen kriptolu telefonlar ile yapılan görüşmelerin, kriptolu ya da kriptosuz şekilde dinlenebileceğinin anlaşıldığına yer verilen fezlekede, şüphelilerden Hasan Palaz, Ayhan Yeni, Orhan Üçtepe, Özgür Ören, İmran Ergüler ve Gökhan Vıcıl’ın devletin üst düzey yetkili ve görevlilerine verilecek telefonların kriptolarını yazdıktan sonra TÜBİTAK’ın bu telefonları kullanacak kişilere teslim ettiği anlatıldı.
Fezlekede, telefonların IMEI numaralarını bilen TÜBİTAK’ta görevli şüphelilerin, bunları “terör örgütünün TİB’deki üyesi” şüphelilere bildirdiği, kriptolu telefonların da IMEI numaraları üzerinden, 2013 ve 2014 başında TİB’deki ilgili dinleme merkezince veri tabanlarına kaydı yapılmadan dinlenmesine ve kayda alınmasına başlandığı belirtildi.
Fezlekede, elde edilen ses kayıtlarının depolandığı ifade edilerek, şunlar kaydedildi:
“Depolanan bu kayıtların, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/3459 soruşturması üzerinden yapılan soruşturma kapsamında bilirkişilerin düzenlemiş olduğu raporda da açıklandığı üzere, kesilip yapıştırılmak suretiyle montajlanarak ve böylece tamamen sahte bir konuşma üretilerek, devletin üst düzey yetkili ve görevlileri ile hükümet üyeleri tarafından yapılmış konuşma gibi yeni bir konuşma türetilerek, 17-25 Aralık 2013 tarihlerinde ve 2014 mahalli idareler seçimlerinden önce internet, görsel ve yazılı basında kamuoyuna servis edildiği tespit edilmiştir. Bu şekilde kamuoyuna servis edilen, montajlanarak sahte olarak üretilen ses kayıtları ile halk arasında kaosa sebebiyet vermek ve bu şekilde hükümetin görevini kısmen veya tamamen yapmasının engellenmeye çalışıldığı, ancak terör örgütünün bütün icrai hareketlerini tamamlamasına rağmen amacına ulaşamadığı, yine bizatihi devletin üst düzey görevlilerinin dinlenmek suretiyle niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri elde etmek amaçlandığından, örgütün diğer amacının da devletin güvenliği ile iç ve dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal ve askeri casusluk maksadıyla temin etmek olduğu tespit edilmiştir.
Keza, bazı siyasi, idari, adli, askeri ve iş adamı kimliği taşıyan kişilerin telefonla yaptıkları konuşmalardan elde edilecek bazı bilgileri gerektiğinde kullanabilmek için bu kişilerin de telefon konuşmalarının dinlenip, kayda alındığı tespit edilmiştir.”
-Şüphelilere atılı eylemlere ilişkin bilgiler
TİB Başkan Vekili Osman Nihat Şen, Bilgi Sistemleri Daire Başkanı İlhan Elieyioğlu, Teknik İşletme Dairesi Başkanı Barış Yaslan, Hukuk İşleri Daire Başkan Vekili Adil Biçer ve Bilgi Sistemleri Daire Başkanlığı Veri Sistemleri Veri Tabanları Koordinatörü şüpheli Halil Çiçek’in TİB’de depolanan ses kayıtlarını ve bunlara ilişkin uygulama loglarını silme işlemini gerçekleştirdikleri savunulan fezlekede, şüpheli Yunus Şahin’in TİB envanterinde bulunmayan ve kullanılmayan programları “bash history” ve “audit log” arşiv sunucusuna eklediği, şüpheli Ali Osman Tekin’in TİB sistemlerinde kullanılan bir program parçacığına 26 Nisan 2014’te gerçekleşmek üzere zaman ayarlı olarak, kod parçacığı eklediği ve yazılım ve uygulamalarının işlem göremez hale gelmesi, silinmesi, değiştirilmesi ve bozulmasına neden olduğu ifade edildi.
Şüpheli Hamza Demirezen’in yetkili olduğu sunucular üzerinde kendisine ait kullanıcı hesabının “bash history” dosyalarını bazı sunuculardan tamamen veya kısmen sildiği, şüpheli Ali Osman Tekin’in bir sunucuda yer alan “süpürge” programı içerisinde TİB’in normal işleyişi dışında olan fazla kod parçacığını eklediği anlatılan fezlekede, şöyle denildi:
“Bu şekilde, TİB’de görevli olan terör örgütünün yönetici ve üyelerinin devletin üst düzey yetkili ve görevlilerinin konuşmalarından elde ettikleri ses kayıtlarını kendileri başka bir yerde depoladıktan sonra TİB veri tabanından silinmesini gerçekleştirdikleri, fakat Gölbaşı ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından TİB’deki bilgisayarların veri tabanlarında yaptırılan incelemede silinmiş haldeki bir kısım dosyaların kurtarıldığı ve bu şekilde yoğunluklu olarak 2013’te detaylı bilirkişi raporunda belirtildiği üzere IMEI numaraları üzerinden kriptolu telefonların dinlenmeye alınarak, o tarihlerde hükümet üyeleri olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Bakanlar Taner Yıldız, Bülent Arınç, Sadullah Ergin, Cevdet Yılmaz, Faruk Çelik, Hayati Yazıcı, Fatma Şahin, Nabi Avcı, Efkan Ala, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu ve TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile MİT Müsteşarlığı ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Genelkurmay Başkanlığı MOBİLDESKOM, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ve Milli Güvenlik Kurulu telefonlarının dinlemelerinin yapıldığı tespit edilmiştir.
TÜBİTAK ve TİB’de görev yapan terör örgütü üyelerinin manevi cebir kullanarak baskı, korkutma, yıldırma, sindirmeye veya tehdit yöntemleriyle Türk devletinin ve cumhuriyetinin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini bozmak amacıyla hükümetin görevini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs için gerekli olan bütün eylemlerin gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Keza, devletin üst düzey siyasi, askeri, idari ve yargı erki yöneticilerinin telefonlarının dinlenmiş olması da bizatihi siyasi ve askeri casusluk kastı ile yapıldığını ortaya koymaktadır.
Diğer taraftan, yapılan soruşturma kapsamında MİT, Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünden kriptolu telefonların ve bu telefonlara takılarak kullanılan telefon numaralarının kurumları ve alt birimleri tarafından mahkeme kararlarına istinaden dinlenmelerinin yapılıp yapılıp yapılmadığı sorulmuş ve alınan cevaplarda söz konusu IMEI ve telefon numaraları belirtilen telefon cihazlarının dinlenmediği ve buna ilişkin mahkeme kararlarının bulunmadığı belirtilmiştir. Böylece kriptolu telefonları dinleme ve kayda alma işlemlerinin doğrudan terör örgütü yönetici ve üyeleri tarafından gerçekleştirildiği sonucuna varılmıştır.”
Fezlekede, “TÜBİTAK ve TİB’de görev yapan şüphelilerin, devletin üst düzey görevlileri ile hükümet üyelerinin konuşmalarını hukuka aykırı olarak kaydedip, montajlayarak kamuoyuna servis etmek suretiyle, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin görevini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etmek ve siyasal ve askeri casusluk yapmak amacıyla terör örgütü kurduklarının anlaşıldığı” belirtildi ve sevk maddeleri gereğince Ankara Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılması için dosyanın gönderildiği bildirildi.
(AA)
Editörün seçtikleri
TÜBİTAK’ın burs miktarları artırıldı

TÜBİTAK’ın araştırmacı, bilim insanları ve öğrencilere sunduğu burs miktarlarında artışa gidildi. Bakan Kacır, “Türkiye’yi dünyada en üst sıralara taşıyacak, bu ülkenin aydınlık geleceğini inşa edecek araştırmacı insan kaynağımıza yönelik desteklerimizi sürdüreceğiz” mesajını paylaştı.
Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, TÜBİTAK Araştırma Destek Programları Başkanlığı (ARDEB), Bilim İnsanları Destekleme Programı Başkanlığı (BİDEB) ile Genel Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) tarafından desteklenen projelerde, öğrencilere yapılan burs ödemelerinin aylık üst limitlerinde artışa gidildi.
Buna göre, ön lisans veya lisans öğrencilerine verilen burs miktarı 4 bin liradan 4 bin 800 liraya yükseltildi. Yüksek lisans öğrencilerine verilen burs miktarı 13 bin 500 liradan 16 bin 500 liraya, doktora öğrencilerinin aldığı burs miktarı da 20 bin liradan 24 bin liraya çıkarıldı. Doktora sonrası araştırmacılara verilen burs miktarı ise 27 bin lira iken 32 bin lira olarak güncellendi.
Bu arada, BİDEB 2250 Lisansüstü Bursları Performans Programı’nda yer alan performans kriterlerine göre başvuru yapmaları durumunda, doktora öğrencileri 8 bin 700 liraya ve doktora sonrası araştırmacılar da 10 bin 500 liraya kadar performans ödemesi alabilecek.
“İnsan kaynağımıza yönelik desteklerimizi sürdüreceğiz”
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır da sosyal medya hesabından konuya ilişkin paylaşımda bulunarak, “Bilim insanlarımıza, araştırmacılarımıza ve öğrencilerimize sunduğumuz TÜBİTAK burslarını artırdık. Türkiye’yi dünyada en üst sıralara taşıyacak, bu ülkenin aydınlık geleceğini inşa edecek araştırmacı insan kaynağımıza yönelik desteklerimizi sürdüreceğiz. Milli Teknoloji Hamlesi hedeflerimizi yetişmiş insan kaynağımızla gerçekleştireceğiz” dedi.
Kaynak: trthaber.com4
Editörün seçtikleri
3 Nisan’da isteğe bağlı yüz yüze eğitime geçiliyor

YÖK, 3 Nisan itibarıyla üniversitelerde uzaktan öğretimle birlikte isteyen öğrencilere devam şartı aranmaksızın sınıflarda yüz yüze eğitim verilebileceğini açıkladı.
6 Şubat’ta meydana gelen deprem felaketinin ardından Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), üniversiteler için yeni bir karar almıştı.
Buna göre üniversite öğrencilerinin eğitimine devam edebilmesi için uzaktan eğitim modeline geçilmişti.
Alınan kararın ardından bugün Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, kameraların karşısına geçti.
3 Nisan’da isteğe bağlı yüz yüze eğitime geçiliyor
Özvar, üniversitelerde 2022-2023 eğitim öğretim yılı bahar döneminin nasıl devam edeceğine ilişkin kamuoyunu bilgilendirdi.
Buna göre 3 Nisan itibarıyla üniversitelerde uzaktan öğretimle birlikte isteyen öğrencilere devam şartı aranmaksızın sınıflarda yüz yüze eğitim verilebileceği açıklandı.
Ara sınavlar uzaktan yapılabilecek
YÖK Başkanı Özvar ayrıca, bahar dönemindeki ara sınavların şeffaflık ve denetlenebilirlik ilkesi esas alınarak uzaktan öğretim yöntemleriyle çevrim içi yapılacağını da bildirdi.
İşte YÖK Başkanı Özvar’ın açıkladığı kararlar
YÖK Başkanı Erol Özvar’ın açıklamalarına göre alınan kararlar şu şekilde:
“Halihazırda uygulanmakta olan uzaktan öğretim ile birlikte isteyen öğrencilere devam şartı aranmaksızın sınıflarda yüz yüze eğitim verilebilmesine,
Yükseköğretim kurumlarının bir dersin hem uzaktan öğretim ile hem de yüz yüze verilebilmesine ilişkin kararları ilgili kurullarında alarak gerekli düzenlemeleri yapmalarına,
Yürürlükte olan “Yükseköğretim Kurumlarında Uzaktan Öğretime İlişkin Usul ve Esaslar”ın 6 ncı maddesinde yer verilen bir yarıyıldaki derslerin AKTS kredilerine göre en fazla %30’unun uzaktan öğretim yoluyla verilebileceği” yönündeki kısıtlamanın uygulanmamasına,
Özel öğrenci olarak başka bir yükseköğretim kurumunda eğitime devam etmekte olan öğrencilerin bu eğitimlerini aynı şekilde sürdürebilmelerine,
Nisan ayına ertelenmiş olan “derslere ait uygulamalar”ın, yükseköğretim kurumlarının ilgili kurullarının alacağı kararlar ile ödev, proje vb. şekilde veya bahar dönemi içinde, yaz döneminde ya da bir sonraki eğitim ve öğretim döneminde yüz yüze yapılabilmesine,
Bahar dönemindeki ara sınavların (özel öğrencilik hakkı verilen uygulama eğitimi içeren programlar hariç) “şeffaflık ve denetlenebilirlik” ilkesi esas alınarak uzaktan öğretim yöntemleriyle çevrimiçi yapılmasına,
Yapılacak değerlendirmelerde; açık uçlu ya da çoktan seçmeli çevrimiçi sınavlar, ödevler, çevrimiçi kısa sınavlar, projeler, Öğrenme Yönetim Sistemi (ÖYS) etkinlikleri, ÖYS kullanım analitikleri ve benzeri uygulamaların kullanılabilmesine,
Yarıyıl sonu, tek ders, tez izleme, yeterlilik sınavı gibi sınavların ise ne zaman ve nasıl yapılacağının yükseköğretim kurumlarının yetkili kurulları tarafından belirlenmesine karar verilmiştir.”
Kaynak: ensonhaber.com
Editörün seçtikleri
ÜBYS’den ders seçimi ve kayıt yenileme işlemleri nasıl yapılır?

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ders seçimi ve kayıt işlemleri 26 Eylül- 7 Ekim 2022 tarihleri arasında yapılacak.
Peki bu işlemleri nasıl mı yapacaksınız? İşte cevabı:
-
Genel6 ay önce
İŞKUR Gençlik Programı Kura Sonuçları ve Başvuru Şartları
-
Kariyer7 ay önce
İŞKUR Gençlik Programı Başvuru Tarihi Açıklandı
-
Kariyer6 ay önce
ÇOMÜ’de 1406 Öğrenci İŞKUR Programından Faydalanacak!
-
Üniversiteler7 ay önce
ÇOMÜ’nün 17 Programı Daha Mezuniyet Belgelerinde “Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi” Logosu Kullanacak