Hisarlık Tepe (Troia) ’de 1863 yılında Frank Calvert ile başlayıp, 1870 yılından itibaren kesintilerle 1890 yılına kadar Heinrich Schliemann tarafından devam ettirilen, daha sonra ise onun mimari Wilhelm Dörpfeld’in 1893-1894 yıllarında gerçekleştirdiği, Troia kazıları, Carl. W. Blegen’nin 1932-1938 yılları arasındaki çalışmalarıyla tamamlanmıştı. Blegen’nin çalışmalarından tam 50 yıl sonra Manfred Osman Korfmann 1988 yılında başladığı yeni dönem kazılarını 2005 yılındaki ölümüne kadar 18 sene düzenli olarak gerçekleştirdi.
Bu çalışmalarda Prof. Korfmann’nın başında itibaren önem gösterdiği konuları şöylece özetleyebiliriz:
-Kazıların sağlam kaynaklar tarafından desteklenmesini sağlamak.
-Kazılarda en modern yöntemlerin kullanılmasına büyük özen göstermek.
-Kazı ekibinin çok ulusulu bir yapıya sahip olmasına, özellikle Türk öğrenci ve akademisyenlerin ekipte yer almasına, özen göstermek.
–Yapılan kazı sonuçlarını titizlikle yayınlamak.
-Çalışma sonuçlarının sergi, film gibi faaliyetlerle kamoyunda tanıtılmasını sağlamak.
-Çalışmaların uzun vadede garantiye alınmasını sağlamak için yeni bir kurumsallaşmaya giderek Çanakkale Tübingen Troia Vakfı’nın kurularak aktif hale getirmek.
18 yıl süren yeni dönem Troia kazılarında, Blegen kazıları sonrasında yanıt bekleyen arkeolojik, filolojik ve kültürel soru ve sorunlar, elde edilen yeni sonuçlar ışığında cevaplanmaya çalışılmıştır.
Söz konusu bu sonuçları ise şöylece özetlenebilir:
Troia kalesindeki kazılar, ilk önce Troia İlk Tunç Çağı kronolojik sorunlarını açıklamayı amaçlamaktadır. Bu çalışmalarla, Troia’ya özgü tarihleme sorunları büyük oranda çözülür. Ayrıca Troia I dönemi ile III dönemi arasında kültürel anlamda büyük bir farkın olmadığı çıkar ortaya. Bu dönem tüm Akdeniz Bölgesi’nde dağılımına göre “Denizsel Troia Kültürü” olarak tanımlanır. Schliemannn’dan beri süre gelmiş “Priamos Hazinesi” nin bulunduğu yer ve tarihlemesi (M.Ö. 2500’ler) de kesin olarak açıklanmıştır. Kalenin dışında yaptığı çalışmalarda, eski kazılarda ortaya atılan ama bir tür kesinlik kazanmayan Troia’nın aşağı kent sorunu çözülmeye çalışılır. Farklı alanlarda yapılan kazılarda sadece Troia VI ve VII döneminde (Homeros Troiası – Troia Savaşı dönemi) değil, diğer dönemlerde de kale dışı bir yerleşmenin varlığı kesinleşir. Aşağı kentin dışında ise İlyada’da sözü geçen savunma hendeği de çıkar ortaya. Savunma hendeği dışında ise aşağı kent çevreleyen bir kent duvarı vardır. Arkeolojik veriler Troia’nın Son Tunç Çağı’nda kalesi ve aşağı kenti ile oldukça güçlü bir sınır yerleşmesi olduğunu ortaya koymuştur. Bütün bu veriler 1995 yılında bulunan Luvice mühürle bir başka boyut daha kazanmıştır. Böylelikle Troia /(W)ilusa özdeşleşliği yeniden gündeme gelir. Hititologlar ve Homeros uzmanları Troia’daki bu buluntu ve pekçok diğer yeni buluntuların ışığında Troia /Wilusa özdeşliğini büyük oranda kabul etmişierdir. Artık Troia mimarisi, çanak çömleği, yazılı buluntusu ile Anadolu ve Yakın Doğu ticaret sistemindeki yerini almıştır. Ancak Prof. Osman Korfmann, vefatından önceki Troia vizyonunu,
1) kültürde barış; 2) doğada barış; 3) politikada barış olarak dile getiriyordu.
1) Kültürde Barış: Troia’ya kurulacak bir müze sayesinde dünyanın 40’tan fazla ülkesine yayılmış Troia buluntularının biraraya gelebilir. Her ülke kültürel anlamda barışal bir tutumla elinde buluntuların bu müzede sergilenmesini sağlayabilir.
2) Doğada Barış: Tarihi Troia Milli Parkı’nı Homeros’un Doğası’nı daha etkin bir biçimde korunabilir. Troia Milli Park’i içindeki ekolojik tarım ve ekolojik turizm yörede yaşayan halka birlikte bunlar gerçekleştirilebilir; böylece doğa ile barış sağlanabilir.
3) Politikada Barış: Troia Savaşı’ndan Çanakkale Savaşları’na, hep savaşla anılan bu coğrafyada barış görüşmelerinin yapılabileceğini yer olabilir. Troia, barış görüşmelerine evsahipliği yapabilir. Böylece tarihsel bir perspektifle politikada barış buradan başlatılabilir.
Evet, Troia ve etrafındaki coğrafyanın, tarih öncesi dönemden günümüze kadar ulaşan derin bir etkisi vardır. Bu etkiyi, olumlu bir şekilde kültüre, doğaya ve politikaya yansıtmak bizlerin elinde.