Genel

Hepimiz Ruşen Çakır’ız, Hepimiz Sakallıyız!

Yayınlandı

-

Geçen günlerden birinde Vatan Gazetesi’nde Ruşen Çakır’ın yazdığı ‘’Sakalım ve TSK’’ isimli yazısını okudum. Aslında başlığı gördüğümde yazının içeriği az-çok gözümün önünde şekillenmişti. Tahminlerim de yanılmadım. Ruşen amcamız yeğeninin düğününe teşrif etmek üzere İstanbul’da bir orduevine gitmiş fakat TSK’nın hala devam etmekte ısrarlı olduğu sakal faşizanlığı yüzünden içeri girememiş. Kapıdaki görevli askerlere sitem dolu sözlerle yüklenmiş : ’’Ne zaman değişeceksiniz, hangi devirde yaşıyoruz ?’’ falan filan… Görevli astsubay ben sadece emirleri uygulamak zorundayım diyerek haklılığını izah etmeye çalışmış.(Zaten hep öyle derler, ben emirleri uyguluyorum beyefendi ya da hanımefendi…)Neyse, sonra Ruşen amcamız çok sinirlendiği için taksiye atlayarak düğünden ayrılmış. Taksideyken telefonunu nöbetçi subay aramış ve ’’Beniiim yüzümdeeen, açaydım kollarımı gitme diyeydim! ’’ diyerek Ruşen amcayı düğüne katılması için geri çağırmış.(Tabi burasını biraz abartıyorum, nöbetçi subay Ruşen amcayı arayıp özür dilemiş ve geri dönmesini istemiş.) Ruşen amca triplere girerek nöbetçi subayın teklifini reddetmiş. Subayda ısrar etmemiş galiba, Ruşen Amca yeğeninin mürüvvetini görememekle kalmış. Hikâyenin özeti bu sayın okurlar. Ruşen amca ağzını tutarak TSK’yı kibarca eleştirme cesaretinde bulunmuş anlayacağınız.

Eski bir ordu mensubu babanın oğlu olarak Ruşen amcayı çok iyi anlıyorum. Belki o benim yaşadıklarımın sadece yüzde birini yaşadı ama anlaşılan bu olay ona çok koymuş. TSK’nın sadece yapısal olarak değiştiğini, halkına karşı koyduğu soğuk mesafeyi hala koruduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Çok iyi hatırlıyorum ve unutacağımı hiç sanmıyorum. Birgün berbere gireceğimi söylediğim halde sakallarım olduğu için Subay Gazinosu’na girememiştim. Yani sakallarım yüzünden, berbere girememiştim. O günü hatırlayıp gülmek beni hep mutlu eder. TSK, asker-sivil halk ayrımını şimdiye kadar yapamadı, hala da yapamıyor. Peki, ne zaman yapacak? Ben bilmem efendim, ’’Sadece emirleri uygulayan astsubay’’ gibiyimdir. Bana TSK’yı kötüleme görevi verdiler. Aramızda kalsın da, ben ajanım…

Aslında TSK’ya karşı olan bazı fikirlerimin şekillenmesi sakallarımın çıkmasıyla başladı diyebilirim. Sakalım yokken bir sorun yoktu çünkü onların istedikleri ve şekillendirmek istedikleri kılıkta ve tipteydim. Erkek olduğum için başörtüsü de takmıyordum, oradan da yırtmıştım. Bir de kamuflaj elbisem olsa benden iyisi olmayacaktı. Tabi, başörtüsü tamamen yasaktı diyemem. Bir nizamiye nöbetçi kulübesinde ki gördüğüm kurallara uygun ve uygun olmayan başörtüsü bağlama şekilleri tabelasını hala hatırlıyorum. Halk arasındaki ‘’Atatürkçü Bağlama’’ denilen şekille başörtülü giriş yapmak serbestti. Ama sadece dışarıdan gelen görevli yakınları ve akrabaları için geçerliydi bu kural. Onun dışında Orduevlerine ve Askeri Gazinolara sakalla giriş yasak ama bıyık serbesttir. Saçmalığa bakar mısınız? İsterseniz Hitler bıyığı bırakın ama sakalla giremezsiniz! Peki, bu olanların, hala kaldırılamayan bu sivillik karşıtı kuralların ırkçılıktan bir farkı var mıdır? Yoktur, bu olanlar düpedüz ayrımcılıktır. İnsanları fiziki özelliklerine, kılık kıyafetlerine göre ayırmaktır. Aslında biz bu ayrımcılığın katmerlisini Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında da görmüştük. Daha önce Hrant Dink ile ilgili yazdığım bir yazımda şu cümlelere yer vermiştim : ‘’Bugün Ermeni olduk, bir Ermeni’ye yapılan ırkçılık sebebiyle, yarın bu ülkede kime ırkçılık yapılırsa o olacağız; Ermeni olmaya da, Ermeni kalmaya da meraklı değiliz ama yarın benzer olay yaşanırsa yine Ermeni olacağız. Ya da diğer bir etnik unsurumuza ırkçı ya da ayrımcı bir saldırı olursa o dakika da yanlarında olacağız.’’

Ben bu ayrımcılıkların tozunu çok yutmuş bir sivil olarak bu olayı bir ayrımcılık olarak yorumluyorum. Dün Hrant Dink ve Ermeni olanların bugün ‘’Ruşen Çakır ve Ruşen Çakır’lar; Sakallı ve Sakallılar’’ olmasını istiyorum.

3 Yorum

  1. Feleğin İşine Bak...

    20 Nisan 2012 at 05:40

    Be taze…

    Sen hayatında hiç okula sadece ayağına bir şort giyerek okuluna gittin mi?

    Sen hiç üzerinde takım elbise ile denize girdin mi?

    Sen hiç camiye kısa şortla namaz kılmaya gittin mi?

    Sen hiç sınava girmeden sınavdan not aldın mı?

    Sen hiç ameliyat gerekmediği halde ameliyat edildin mi?

    Sen hiç yemek yiyerek oruca niyet ettin mi?

    Sen hiç köşe yazısı yazmadan köşe yazarıyım diyebildin mi?

    Sen hiç ayağında ayakkabı ile camiye girip namaza durabildin mi?

    …mi? …mi? …mi? …mi?

    vs. vs. vs.

    Allah sana akıl fikir versin ne diyelim

  2. keleğin tutumuna bak...

    23 Nisan 2012 at 13:31

    be kart adam…

    burda bahsedilen tsk nın sivillere karşı gereksiz tutumu… ruşen çakır neden yeğenının düğününde sakalını kesmek zorunda kalsın…
    okudunu anlamadan mıllete saldırma o akıl fikirede en çok senin ihtiyacın var…

    • Adınız...

      23 Nisan 2012 at 17:35

      Peki sakal ve sakalın sahibinin gelmesi o kadar önemli de yeğenin düğünü neden başka bir sivil düğün salonunda veya sivil restoranda yapılmadı taze keleğim benim…

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ÇOK OKUNANLAR

Exit mobile version