Genel

Antik Dönemden Günümüze Finans Krizi ve Çözüm Önerileri

Yayınlandı

-

Beylik bir laf tarih tekerrürden itbarettir der.  Aslında bu sözü, tarihteki olaylardan ders almayanlar hep aynı kaderi yeniden yaşarlar, diye de okuyabiliriz.

Son birkaç yıldır New York merkezli başlayan dünya finans krizi her kıtayı, her ülkeyi, her sektörü, her bireyi yakından ilgilendiriyor. Şöyle eskilere, antik döneme kadar geri gittiğimizde acaba benzeri krizlere rastlayabilir miyiz? Eğer antik dönemde de benzeri krizler yaşanmışsa, acaba yaşanmış eski krizlerden ders alınarak olanların önüne geçilebilir mi?

Bu sorunun cevabını vermek çok zor, ancak antik dönemdeki krizlere şöyle bir göz atıp, o olaylardan ders alınıp alınamayacağına kendimiz karar verelim: New York Borsa binası antik bir tapınağa benzer. Antik dönemin en önemli kenti Roma’daki para işleri de, tanrıları Juno Moneta’nın koruması altında yapılmıştır. Roma’nın meydanındaki tapınak, aslında New York Borsa binası gibi bir şeydir. İşte bu antik dönem borsasında M.Ö. 66 yılında olup bitenler, günümüzdeki emlak kredilerinin geri dönmemesi ile başlayan finans krizine oldukça benziyor.  O zamanlar da paralarını gayri menkule yatıranlar büyük kayıplar yaşamışlar, ama bunun da ötesinde bölgeleri aşan finans krizi toplumun her kesmini olumsuz bir şekilde etkilemiştir. Bütün bu olanlara şahitlik eden antik dönemin o çok ünlü tanığı Cicero  şunları yazar:

Pekçok kişi Anadolu’daki servetlerinin büyük bir bölümünü kaybettiklerinde, Roma’daki kredi işleri, oldukça zayıflayan ödeme güçlüğü nedeniyle çöktü. Çünkü çok sayıda insan mal mülkünü kaybederken, diğerlerinin bundan etkilenmemesi imkansızdı. Bu tehlike devleti de etkilemektedir! Çünkü sözkonusu bu kredi kurumları ve merkezi Roma’daki forumda yer alan finans piyasası, Anadolu’daki mali işlerle yakın ilişki içindedir. Bu söylediklerime inanın, çünkü kendi gözlerinizle de bütün olanları görmektesiniz. Anadolu’daki bu tür mali işler,  yerel sermaye piyasasının benzeri bir krizle karşı karşıya kalması sonucunda, aynı şekilde çökecektir“  Avukat ve senatör Marcus Tullius Cicero (M.Ö. 106-43)  M.Ö. 66’da senotoda yaptığı konuşmasında bunları söyler. Cicero’nun finans krizine karşı alınmasını istediği önlemler ise, günümüzdeki kurtarama planlarından çok daha radikaldir: Romalıların herşeyden çok daha iyi becerdikleri iş önerir Cicero: Savaş.  Aslında herşey oldukça barışcıl bir şekilde başlamıştır: Kral III. Attalos’un ölümü sonrasında Anadolu’nun batı bölgesini kapsayan Bergama Krallığı, M.Ö. 133 yılında Roma’nın hakimiyeti altına girer. Bölge hem tarım ürünleri hem de değerli yeraltı madenleri açısından oldukça zengindir. Aynı bölgede Lydialıar M.Ö. 7. yüzyılda ilk parayı basmışlardır. Romalılar bu yeni eyaletlerini „Asya“ olarak adlandırmışlardır.  Roma’daki pekçok zengin senatör ve banker, çekirge sürüsü gibi Anadolu’daki yeni eyalete akın ederler. Bu bereketli bölgede toprak satın alıp, villalar ve çiftlikler yaparlar, bütün varlıklarını buraya yatırırlar.

M. Ö. 3. yüzyıldan itibaren Romalı asilzadeler ticarette pek fazla etkin değillerdir. Söz konusu bu kişiler genelde ipotekler karşılığında mal mülk alıp satarak geçinirler. Antik Roma’da politik olarak önemli bir yere gelmek için de bu tür işler yaparak, yani borçlanmak neredeyse şartt gibidir. Ancak Anadolu’daki yerli halkın hiç sevmediği kişiler ise, Roma’dan gelen vergi işletmecileridir. Bunları günümüzdeki vergi memurlarıyla karşılaştıramasak da, sonuç olarak aynı işlevi – vergi toplama- yerine getirmektedirler. Romalı söz konusu bu kişiler, özel vergi tüccarlarıdır. Vergi işinin risikosu ve tüm organizasyonu üstlenirler. Devlet bir bölgenin vergisini açık artırmaya çıkartarak satar ve bunu da genelde kredi vererek gerçekleştirir. Bunu yaparken de çoğu kez kredi koşullarını yerine kabul ettirmek için kişileri baskı altında tutmaya çalışmışlardır. Bu durum üzerine Romalı banker ve vergi tüccarları kurdukları bir organizasyon altında toplanmışlardır. Bu organizasyonu günümüzdeki bankalar ya da kredi kurumları birlikleriyle karşılaştırabiliriz. Böylece risikolar kısmen hafifletilmiştir. Hatta bazı katılım belgeleri bile söz konusudur. Bu belgeler  üçüncü kişilere de satılabilinmektedir. Yani tüm yapı günümüz borsa sistemine çok benzemektedir. Ancak bütün bu işler kamuya açık değildir. Bankerler ve patronajlar tüm işlemleri kendi aralarında gerçekleştirmektedirler. İşte söz konusu bu sermaye sahipleri Roma’nın merkezindeki tapınakta, Anadolu’nun hangi bölgelerinde hangi seviyede vergi katılımı alıncağı üzerine pazarlık yapmaktadırlar. Bazı dönemlerde bu vergi ticareti Anadolu’nun yerli halkını öylesi çok zor durumda bırakmıştır ki; M.Ö. 88 yılında Anadolu yerli halkı, bölgedeki Romalı hükümdarla karşı ayaklanmış ve Ephesos’da çoğunluğu vergi tüccarı olan 80 000 Romalıyı öldürmüştür. Karadeniz Bölgesi’nin o dönemdeki hükümdarı Mithridates ise ortalağı kışkırtarak durumun daha da büyümesine neden olmuştur. Bunun sonucunda M.Ö, 89-85 ve 83-81 yıllarındaki iki farklı ve kanlı Mithridates Savaşları yapılmıştır. Romalılar Anadolu’daki hakimiyetlerini yeniden elde etmek için uzu yıllar mücadele vermek zorunda kalmışlardır.  Anadolu toprakları uzun zaman  Roma’nın en önemli vergi kaynağı olmuştur. Yerli halkın bağımsızlık çabaları ise, vergi yükünün hergeçen gün biraz daha artmasına neden olmuştur. Bunun sonucunda, tüm varlığını bölgede toprak ve gayri menkule yatıran özel girişimci zor durumda kalmıştır. Ayaklanmalar ve savaş nedeniyle Anadolu’daki ticaret zayıflamış; bütün varlıkları Roma’daki tapınakta ipotek altında olan bankerler Anadolu’daki yatırımlarından kazanamadıkları için kredilerini geriye ödeyememişler ve tüm finans sistemi durma noktasına gelmiştir. Amerikalıların Irak savaşını finanse ettikleri gibi, Romalılar da savaşlarını borçlarla finanse etmişlerdir. Vergi gelirlerini satarak verdikleri kredileri geri alamayınca devletin ipotek sorunu giderek büyümüş, sistem bir süre sonra tıkanmıştır.  Roma’nın vergi gelirlerinin, özel vergi tüccarlarına bağlı olduğu için, Cicero doğal olarak bu kişilerin korunması ve desteklenmesi gerektiğini söyler. Böylece günümüzden 2075 yıl önce özel girişimcinin devlet tarafından kurtarılması gerektiği argümanı ortaya atılmış olur. O ünlü konuşmasında Cicero, özel girişimcileri kurtarmak için  savaşın çözüm olduğunu belirtir ve yapılan üçüncü Mithridates Savaşı ile, Roma’daki finans krizine neden olan güç ortadan kaldırılır. Böylece Anadolu’daki hakimiyet yeniden elde edilir ve ticaret yeniden canlanır.  Antik dönemde finas krizlerinin nedeni günümüzde olduğu gibi sermaye piyasasının daralması sonucunda değil, tam aksine istikrasız siyasi sistemler nedeniyle çıkmıştır. Yani vergilerin artması, bu nedenle ortaya çıkan ayaklanmalar, savaşın ticareti zayıflatması zincirin halkaları gibidir. Yazının başındaki soruya geri dönererek tarihten ders almaya çalışırsak: Günümüz finas krizinin nedeni, antik dönemdeki krizlerle aynı olmadığı için, çözümü de savaş değildir.

Peki öyle ise  nedir çözüm?

Bu sorunun cevabını ise tarihçiler değil de ekonomistler versin!

 

1 Yorum

  1. öğrenci

    24 Haziran 2012 at 19:51

    tarih tekrardan ibaret her halde hocam

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ÇOK OKUNANLAR

Exit mobile version