Genel

Tarihi Filmler ve Propaganda

Yayınlandı

-

Sinema tarihinin vazgeçilmez konularından bir tanesi tarihi konulu filmlerdir. Son yıllardaki büyük bütçeli Hollywood film projelerinde antik dönem konuları eskiye göre biraz daha sıklıkla işlenmekte. 2004 yılında  Troy, daha sonrasındaki Büyük İskender, onun ardından ise  300 Spartalı  bu büyük projelere verilecek örneklerdir. Warner Brothers film şirketi, böylece antik tarihin labirentlerinde bol kanlı sahneleriyle büyük paralar kazanmaya devam ediyor. Özellikle 300 Spartalı filmin, son dönemlerdeki İran-Amerika çekişmelerinin doruk noktasında sahneye konması bir tesadüf müdür, bir pazarlama startejisi midir, bilemeyiz; ancak bu konunun Türkiye’de de çok fazla tartışılmadan geçiştirildiği kuşku götürmez.

Bu yazıda, 300 Spartalı filmin teknik, pazarlama ve diğer özellikleri üzerine durmaktansa, filme konu olan antik dönem savaşını ele alınıp, konuya antik savaş tarihi açısından değerlendirmeye çalışacağım:

Pers büyük kralı I. Dareios, Batı Anadolu kıyılarındaki başkaldıran İonyalı kentleri destekleyen, Grek anayurdundaki kentleri cezalandırmak için iki kez sefere çıkar. Birincisinde gemileri Ege Denizi’nin fırtınalarına dayanamaz, ikinci sefer  ise M.Ö. 490’da Marathon Ovası’nda son bulur. Bu iki başarısız denemeden on yıl sonra, Dareios’un oğlu ve halefi Kserkes, dünyanın kıyısındaki bu kent devletlerini yerle bir etmek için yeni bir sefere daha çıkar. Doğu’nun Batı’ya karşı başlattığı en sistemli askeri projedir bu. Persler, M.Ö. 480’yılının bahar aylarında, hem Yunanistan anakarasına hem de kıyı bölgelerine ulaşırlar.  Uzun tartışmalardan sonra, savaşmaya hazır 30 Grek kent devleti Leonidas komutasında, Persli komutana karşı Thermopylen Boğazı’nda çarpışma kararı alırlar. Ancak Persli askerler, bu engeli, bir dağ geçitinden aşmayı başarırlar. Savaşın bu dönüm noktasını öğrenen Spartalı kral, müttefikleri terk ederek, 300 askeri ile birlikte Preslere karşı durma kararı alır. Pekçok antik dönem araştırmacısı, Leonidas’ın hiç şansı olmayan böylesi bir savaşı neden göze aldığı konusunda uzun yıllar tartışmışlardır. Acaba gerçek neden askeri bir savunma stratejisi miydi? Acaba bilcilerden (bunlara askeri danışman da diyebiliriz)  birisi mi bunu kendisine söylemişti ? Yoksa kral böylece ününe ün mü katmak istiyordu? Belki de sadece akılsızca alınmış bir karardı bu? Yazılı kaynaklar bu sorulara kesin cevap verilmesini olanaklı kılmıyor. Ancak 19. ve 20. yüzyılın oryantalist ve Batılı bakış açısıyla bakıldığında, Leonidas ve 300 askeri, Grek yurdu ve Avrupa’nın özgürlüğü için kendilerini kurban etmişlerdi. Hatta bu savaş bir anlamda Pan-Hellenik ideolojinin de kökeni oluşturmuştur. Hatta bazı araştırmacılar çok daha ileri giderek, 1950’li yıllarda Persli savaşcıları Rus bolşevikleri ile karşılaştırmış ve Batı’nın Doğu’ya karşı verdiği bir savaş olarak tanımlamışlardı bu savaşı. İşte bu ve benzeri nedenlerle Thermopylen Savaşı, özellikle 19. ve 20. yüzyılda Avrupalı politikacılar ve askerler tarafından kendi tarihsel olaylarını anlamak ya da anlatmak amacıyla kullanılmıştır. Fransızlar, Leonidas ve ölmeye hazır gönüllü askerleri, Fransız Devrimi’ndeki özgürlük savaşcılarıyla karşılaştırmıştır; Almanya’a ise Naziler, Alman 6. Ordusu’nun Stalingrad’daki savaşını, bu tarihi olayla savunmaya kalkmışlardır.

Kısaca özetleyecek olursak, Leonidas’ın kahramanlıkları, Avrupa yakın tarihindeki savaş kahramanlıklarının yüceleştirilmesi için sürekli kullanılmış ve kullanılagelmektedir.

Şimdi bütün bunlardan sonra şu soruları sormak zorunlu hale gelmiştir:

Tarihi olaylarla yaşanılan olaylar istenildiği gibi karşılaştırılabilir mi; ya da günümüz sorunlarını, günümüz bakış açısıyla eski olaylarla taşımak yöntem olarak doğru mudur?

Tarihsel yöntemle baktığınızda, karşılaştırmalarda öncelikle coğrafi, kültürel ve kronolojik bir birliktelik aranır. Dünyanın bir ucunda, bilmem kaç binyıl önce gerçekleşmiş olayla, günümüzde yaşadığımız olay ve kişileri karşılaştıramazsınız; eğer yaparsanız, bu sizin kendi görüşünüz olur, genel doğrular değil.

Eğer aynı bakış açısıyla konuya yaklaştığımızda, Çanakkale Savaşları ile Thermopylen Savaşı arasında benzerlikler bulabilirsiniz. Ama bu doğru mudur? Hiç kuşkusuz, hayır?

Peki o zaman Çanakkale Savaşları ile Troia Savaşları arasında ilişki kurmak doğru mudur?

Evet. Çünkü, savaşın geçtiği yer, nedeni ve sonuçları açısından bir birliktelik söz konusudur.

Deniz ticaretinin de stratejik bir noktasında, tüm Ege’nin kuzeye açıldığı çok önemli bir yerde yer alan Troi yerleşmesi ve çevresi, antik dönemden 20. yüzyıla kadar tarihsel süreci belirleyici olaylara mekan olmuştur. Troia ve Troia Savaşıyla başlayan bu süreç; bir süre kesintiye uğrasa da Atinalıların üstünlüğü dönemi (yani M.Ö. 7. yüzyıldaki Atnina’ya bağlı koloni yerleşmeleri ile) devam eder. Troia ve Çanakkale Boğazı merkezli gelişen tarihsel süreklilik, kültürlerin içiçe geçmesini, insanoğlunun yeni ufuklar ve topraklar edinme isteğini, başkaları üzerinde güç ve baskı kurma hırsını gösteren bir olaylar silsiledir de aynı zamanda. Kserkes ve Persler, Büyük İskender ve Makedonyalılar, Roma İmparatorluğu, Bizanslılar, Selçuklular, Venedikliler, Fatih Sultan Mehmet ve Osmanlılar ve son olarak da Birinci Dünya Savaşı’nın Çanakkale deniz ve Gelibolu Yarımadası kara muharebeleri, içiçe geçmiş tarihsel halkalardır. Bu nedenle iki savaş arasında ilişki kurulabilir ve kurulmalıdır da.

Yazının başına dönersek, 300 Spartalı filmiyle kazan taraf yine (ticari açıdan) Hollywood oldu. Kaybeden ise, antik savaşlara ve olaylara objektif bakan tarihsel bakış açısıdır.

Bu nedenle ellerindeki sihirli değneklerle (para ve teknolojiyle) güncel tarih yorumlarına müdahale etmek isteyen Warner Brothers projesi filmleri seyrederken çok ama çok dikkatli olmalıyız.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ÇOK OKUNANLAR

Exit mobile version