Genel

Çok Geç Kalmadan

Yayınlandı

-

Üniversite imtihanları açıklandı. Bazı evlerde çifte bayram yaşandı. Çok yoğun emeklerle, hayallerindeki bölümleri kazanan öğrencilerimizi tebrik ediyorum. Umarım öğrencilik hayatları boyunca da aynı gayreti göstererek vatana, millete hayırlı işler yaparlar.

Sonuçlar bazı evlerde ise hüzün yaşattı; İmtihan sonuçları istediği gibi olmayan adaylar doğal olarak üzüldüler. Ancak, eminim onlar da daha şimdiden, önümüzdeki yıl için nasıl hazırlanacaklarının planlamalarını yapmaya başlamışlardır.

Meslek seçimi insan hayatının en önemli kararlarından biri. Günümüzde gençler maalesef, belki de haklı olarak ilk önce iş bulma imkânlarını araştırarak tercih yapıyorlar. Ancak, üniversite imtihanları için yeniden hazırlanacaklara tavsiyem, seçecekleri mesleğin kendi temayüllerine uygun olup olmadığını iyice düşünmeleridir.

Kişi kendinden bilir işi” sözü gereğince, genç arkadaşlarıma kendimden örnek vermek isterim. Ortaokul ve lise dönemim boyunca sosyal ve edebiyat derslerinde hep çok başarılı bir öğrenci oldum. Hatta şiir okuma-yazma, kompozisyon yazma gibi yarışmalarda almış olduğum il ve bölge birinciliklerinin sayısı da oldukça fazladır. Bu durumda normal olarak iyi bir sözelci olmam bekleniyordu. Ancak, lise son sınıfta iken, hasbel kader babamın lisansüstü öğrencilerinin laboratuvar çalışmalarına katıldım ve çok hoşlandım. Ani bir karar değişikliği ile “ben de fenci olacağım dedim” ve oldum.

Gerçi fakültemi çok sevdim, derece ile mezun oldum. Akademik hayatım boyunca da, bu zamana kadar çok sevdiğim laboratuvardan çıkmadım ve hala severek çalışıyorum. Ancak, maalesef her zaman içimde “acaba edebiyatçı veya sosyalci mi olsaydım daha iyi olurdu” diye bir düşünce dolaştı durdu.

Benimkinden çok daha ilginç başka bir örnek de; İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni başarıyla bitirdikten sonra, “ben edebiyatla uğraşacağım” diyen Dr. Ezel Erverdi Bey’dir. Benim de yakından tanıdığım Dr. Ezel Bey’i kitaplara ilgisi olanlar iyi tanır; ülkemizin en önemli ve en büyük yayınevlerinden Dergah, Ülke ve Hareket yayınevlerinin sahibidir. Bir gün bile doktorluk yapmamış, ancak memleketimizin edebiyatı için çok önemli atılımlar yapmıştır. Kendisine hiç sormadım ama acaba fakülteye girmeden önce kendisini iyice sorgulayıp da; altı senelik çok zor bir eğitimi tamamlamak zorunda kalmasaydı daha iyi olmaz mıydı?

Bu örnekleri artırmak mümkün. Henüz kararını vermemiş olan gençler, çok geç olmadan, hazırlıklarınıza başlamadan önce kendinizi iyice tartın ve sonra karar verin. Tüm kararlarınızın doğru olması dileği ile, sevgiyle kalın…

***

Not: Üniversite imtihanları maalesef ülkemizde hala insanların tüm hayatlarını etkilemeye devam ediyor. Bunun yanlışlığının farkına varan yetkililer, ‘sınavsız üniversite’ cümlelerini kurmaya başladılar. Umarım adaletli ve gençlerin yeteneklerini ortaya çıkarabilecek bir sistem kurulması mümkün olur.

Bu yazı ilk olarak Kalenin Sesi Gazetesi’nde yayınlanmıştır.

1 Yorum

  1. Mezun öğrenci

    27 Ağustos 2012 at 11:30

    Şükriye hoca ders anlatırken yaptığı gibi yazılarında da çok güzel örneklerle ilgiyi çekiyor. ne yazık ki kendisinden sadece bir ders alıp mezun olduk. öğrencileri onu kısa zamanda çok sevdik. öğrencilerden onun sorumlu olması çok isabetli olmuş. yazıları da hep öğrencilerin
    lehine.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ÇOK OKUNANLAR

Exit mobile version