Bizimle İletişime Geçin

Genel

İslamcılık Tartışmalarına Derkenar

Yayınlandı

-

Bu yazı tumhaber.com’dan alıntılanmıştır.

Son günlerde medyada, Ali Bulaç’la Mümtazer Türköne arasında başlayan ve bazı yazar ve düşünce adamlarının da katılımıyla devam eden İslamcılık tartışması henüz sonlanmış değil. Sonlanacağa da benzemiyor. Muhtemelen bir müddet gündemdeki ağırlığı zayıflar ama sonra tekrar başlar. Zira Osmanlı’da başlayan bu tartışma günümüze kadar devam eden bir süreci içeriyor. İslam kültür ve uygarlığına dayalı yeni bir dünyanın tekrar Müslümanlar tarafından kurulmasına -ah ama inşallah- kadar da devam edecektir. Böyle bir dünya kurulsa dahi belki yapılanların ne kadarının İslâmî olduğu ekseninde tartışma yine devam edecektir. Bugün ne kadarının İslâmî olması gerektiği ekseninde sürmesi gibi.

Aslında İslamcılık tartışmalarına direk olarak katılma niyetinde değilim. Daha doğrusu bu yazı, bu tartışmalara doğrudan katılma niyetiyle yazılmadı. Daha da doğrusu, bir köşe yazısından ziyade belki bir düşünce dergisinde bu tartışmaya dahil olarak ayrıntılı şekilde görüş aktarmak daha isabetli olabilir diye düşünüyorum. Bu yüzden burada, sadece konuyla alakalı birkaç noktaya işaret ederek bir derkenar/kenarkayıt/haşiye sunmak niyetindeyim.

Her şeyden önce meselenin çıkış noktasına bakmak gerekiyor. Yani Müslümanlık var iken İslamcılık niye bir siyasal ideoloji olarak dünya sahnesine çıkmıştır? Şüphesiz, bunda Osmanlı’nın ve onun şahsında İslam dünyasının Batı kültür ve uygarlığı karşısında geri kalması birinci etken. Bu noktada öncelikle Osmanlı’nın kurtuluşu için çeşitli düşünce akımları teşekkül etmişti. Batıcılık, Osmanlıcılık ve Türkçülükle beraber İslamcılık bunlardan birisi idi. Osmanlı’nın içinde bulunduğu şartlar, belki farklı şekillerde de olsa, bir şekilde günümüzde de devam ediyor ki İslamcılık tartışmaları halen sürüyor ve İslam’ı bir siyasal ideoloji olarak ön plana çıkarma çabaları devam ediyor. Bu noktada bazı sosyologların, Osmanlı’nın dağılma sürecinin -maalesef- günümüzde de devam ettiği ve yaşadığımız birçok problem gibi PKK problemini de bu çerçevede okumamız gerektiği kanaatlerini yeri gelmişken -üzülerek- belirtmiş olayım.

Diğer bir mesele İslamcılık-Müslümanlık ilişkisidir. Bu ilişki, Müslümanlığın olduğu yerde İslamcılığın olup olmayacağı sorusunu beraberinde getirir. Şüphesiz Müslümanlık ilk planda İslam dinine inanmayı, ona bağlı olmayı ve ileri planda da onun gereklerine göre bir hayat yaşamayı ifade ediyor. İslamcılık bunun yanında/ötesinde İslam’ı çağın ve insanlığın dünyevî ihtiyaçlarına cevap veren ve özellikle de siyasal bir sistem olarak, en azından siyasal sisteme bir kaynak olarak, yaşanılan dünyaya bir alternatif şeklinde sunmayı içeriyor. Bu noktada, İslam düşüncesinde “umum-husus prensibi” dediğimiz çerçevedeki bir ilişki söz konusu. Yani her Müslüman İslamcı olmuyor, ama doğası gereği her İslamcı Müslüman olmak zorunda.

Burada, Müslümanlığın olduğu yerde İslamcılığa gerek var mı sorusu anlamını yitirmiş (mi) oluyor (?). İslamcı değilim ama Müslümanım demek anlamlı oluyor mu? Bunu şöyle izah etmek mümkün olur sanıyorum: Aslında hepimizin cins ismi olan Müslümanlık bu anlamda özel ismimizdir. Yani öncelikle hepimiz Müslümanız. Bu bizim temel kimliğimiz, kişiliğimiz. Bunun yanında hepimizin Müslümanlığımızın yanında ayrı özelliklerimiz ve bu özelliklerimize dayalı isimlerimiz var. Hanefî, Şâfiî, Maturîdî, Eş’arî, Nakşibendî, Kadirî, Nurcu, Süleymancı, selefî, hatta tarafsız, meşrepsiz, tarikatsız, cemaatsiz, vs. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Bunların hepsi Müslümanlığımızın içinde, Müslümanlığımıza bağlı olan ve ona alternatif olma iddiası taşımayan isimlerimiz. İslamcılığı da bu bağlamda düşünmek gerekir. Yani İslamcılık Müslümanlığın içinde bir olgudur, ona alternatif değildir, çok bilinen haliyle İslam’ın siyasal yönünün ön plana çıkarılmasıdır.

Bu noktada, biraz daha farklı bir söylem geliştirmenin mümkün olduğunu düşünüyorum. Öncelikle içinde yaşadığımız Türkiye ve dünya şartlarında bir büyük ümidimin ve ancak bunun sonucunda bir büyük üzüntümün olduğunu belirtmeliyim. Ümidim şudur: Bugün dünya, büyük bir ekonomik ve siyasal bir kriz içerisinde. Komünist blokun çökmesinden sonra kapitalist blok da aslında çöküşün eşiğinde. AB ülkelerinin birer birer konkordato ilan etme noktasına gelmeleri bunu gösteriyor. Amerika da aslında kesinlikle eski Amerika değil. Yükselme görüntüsü veren Çin’in ve Uzak doğunun durumu da o kadar iç açıcı değil. İslam dünyası ise malum, perişan bir halde. Türkiye bu noktada geleneksel İslami yapısından kaynaklanan avantajla her şeye rağmen ekonomik olarak dünya ülkeleri arasında öncelikli bir yere sahip. İşte bu noktada, Müslüman aydınlar ve entelektüeller olarak İslam’ı, siyasal bir proje olmasının ötesinde, “bütünüyle bir medeniyet projesi” olarak günümüz insanının istifadesine sunabilmeli ve “yeni bir kültür ve uygarlığı, kısacası yeni bir dünyayı” Müslümanlar olarak bizler kurabilmeliyiz, diye ümit ediyorum. İslamcılığı, “Müslümanlığın içinde ve uzantısı olarak, siyasal İslamcılığın daha da ötesinde böyle bir medeniyet projesi” olarak düşünüyorum. Bunu yaparken de İslam’ı bütün yönleri ve boyutlarıyla bir bütün olarak algılıyorum.

Ancak bu noktadaki üzüntüm şudur: Müslümanlar, öncelikle Türkiye’de bunun yanında İslam dünyasında o kadar olumsuz bir yapılanma içindeler ki, dünyanın bugünkü durumunun gerektirdiği ortamda İslam’ı bir medeniyet projesi olarak sunabilme becerisinden uzaklar. Oysa potansiyel olarak buna fazlasıyla sahipler. Çünkü -maalesef- Müslüman guruplar ve cemaatler, birlik ruhundan uzak, hala birbirlerine karşı kadrolaşma peşindeler. Oysa Müslümanlar tez elden aralarındaki çekişmeyi bırakıp, birbirlerini ötekileştirmeden İslam’ı insanlığın istifadesine sunmalılar. Mehmet Akif’in, “Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı” sözü de bunu öngörüyor. Eğer bu fırsat da kaçacak olursa bir daha Türkiye’nin, İslam dünyasının ve insanlık aleminin belini doğrultması zor olacaktır. Bundan gerçekten büyük bir endişe ve üzüntü duyuyorum.

İslamcılık tartışmaları ekseninde bir diğer mesele de yukarıda söz edilen düşünce akımlarının birbirine alternatif olarak düşünülmesi ve sanki biri olursa diğerinin olmaması gerektiğinin kabul edilmesidir. Yani, ya Osmanlıcı/bugün Türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak Anadolucu/Türkiyeci, ya Milliyetçi, ya Batıcı, ya da İslamcı olmak gerekiyor. Oysa hem Türkiye’nin bütünlüğünü; hem ırk üstünlüğü anlamında değil ama, İslam’daki “en yakınını sevme ve önce ona yardım etme” prensibinden hareket etme anlamında Milliyetçiliği; hem batılı hayat standartları ve batılı insan hakları bağlamında Batıcılığı; hem de siyasal bir ideolojinin ötesinde bir kültür ve medeniyet projesi olarak İslamcılığı savunmak mümkün değil midir? Bunlar mutlak anlamda birbirine alternatif midir, biri olunca diğeri olmamak zorunda mıdır?

Son olarak İslamcılık-Müslümanlık ilişkisi bağlamında İslamcıdan önce Müslüman olunması gerektiği üzerine vurguda bulunmak istiyorum. Zira Kur’an’da “Ey iman edenler iman ediniz” (Nisa 4/136) buyrularak Müslümanların adeta yeniden Müslüman olmalarını emreden ve insanın kanını donduran müthiş bir ayet-i kerime bulunmaktadır. Bir başka ayette “İman ettik demekle bırakılacağınızı mı zannettiniz?” (Ankebut 29/2) buyruğu ile ahlâkî/etik ve amelî/pratik planda Müslümanlığımızın gereğini sergilememiz gerektiği çok açık bir şekilde ihtar edilmektedir. Bunun İslam’daki ıstılâhî/terim karşılığı “takva”dır. (Allah’tan hakkıyla korkarak dinin gereğini en samimi şekilde yaşamak). Bu olmadığı içindir ki bazı insanlar Müslümanlardan/İslamcılardan korkmaktadırlar. Çünkü bazı Müslüman cemaatlerin, idareci oldukları yerde insanlara zulüm ve haksızlık yaptıkları görülmektedir. Kadrolaşma adına haksızlıkla, hile ve desiselerle hak etmedikleri makam ve mevkileri elde ettikleri, hiçbir vefa ve minnet duygusuna sahip olmadıkları, hocalarına, arkadaşlarına ve en yakınlarına kolayca ihanet ettikleri müşahede olunmaktadır. Bazı Müslümanların bu durumda olmalarından -üzüntü hafif kalır- azap duyuyorum. Oysa bu yapılanlar başta İslam’ın kendisine yüzde yüz aykırıdır. Bu noktada da Muhammed İkbal’in “Kabahat İslam’da değil Müslümanlardadır” sözünü hatırlatmak istiyorum.

O halde İslamcı olmadan önce hak ve adalet ölçülerine uyan, elde ettiğini sahtekarlıkla değil hakkıyla elde eden ve zulümden ve haksızlıktan kesinlikle uzak kalan takva sahibi bir Müslüman olmamız gerekir. O zaman İslam’ı bir medeniyet projesi olarak insanlığın istifadesine sunabilir, o zaman insanlığın kurtuluşuna katkıda bulunabilir, o zaman asıl manasıyla İslamcı olabiliriz. O halde Müslüman olmakla beraber İslamcı olacaksak, böyle bir Müslüman ve böyle bir İslamcı olmamız gerektiğini düşünüyorum. Böyle bir Müslüman/İslamcı profilinden kimsenin korkmasına gerek yoktur. Zira insanlığı kurtaracak olan bu özelliklere sahip nitelikli Müslümanlardır. Bunlar, hem kendileri gibi olanlara hem de kendilerinden olmayanlara hak ve adalet ölçülerini uygulayacak olanlardır.

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Genel

ÇOMÜ İŞKUR Gençlik Programı Başvuru Sonuçları Açıklandı

Yayınlandı

-

Yayımlayan

Üniversiteden yağılan açıklama şöyle:

İŞKUR Gençlik Programı kapsamında Üniversitemiz birimlerinde görevlendirilecek 1580 kişilik kontenjan için kura çekimi işlemleri Çanakkale 8. Noteri huzurunda İÇDAŞ Kara Yusuf Kongre Merkezinde 22 Ekim 2025 saat 10.00’da gerçekleştirilmiştir. Kayıt için gerekli belgeler ve kura sonucu kazanan asil öğrencilerin listesi Ek’te yer almaktadır.

Belgelerin Teslim Tarihi: 24.10.2025 / 30.10.2025 – Saat: 17.00’ye kadar. Belirtilen sürede teslim edilmeyen belgeler kabul edilmeyecektir.

Belgelerin Teslim Yerleri: Enstitü /Fakülte/ Yüksekokul/ Meslek Yüksekokulların/ İSG Merkezi

Asil Olarak Hak Kazanan Öğrencilerimizden İstenen Belgeler:

1- Kimlik Fotokopisi

2– Adli Sicil Belgesi (E-Devlet)

3- Kendisi ve aynı hanede yaşayan bireylerin SGK Hizmet Dökümü ve SGK Kayıt     Sorgulama evrağı (E-Devlet)

4- Yurtta kalanlar için “Yurtta Barınma Belgesi” (E-Devlet) / Diğer toplu alanlar için “Kanıtlayıcı Belge” (Yurt ve benzeri toplu yaşam alanlarında olanlar için hane gelir şartı aranmaz.)

5- Aynı Hanede İkamet Eden Kişi Belgesi (E-Devlet) (Yurt ve benzeri toplu yaşam alanları haricinde yaşayanlar için istenmektedir.)

6- İkametinin bulunduğu hane halkına ait (18 yaşını doldurmuş Aynı hanede ikamet edenlerin) çalıştıkları yerden barkodlu veya kaşe imzalı Maaş Bordroları ve SGK Hizmet Dökümü  (Yurt ve benzeri toplu yaşam alanları haricinde yaşayanlar için istenmektedir.)

7- Ticari ve zirai geliri olanların vergi levhaları (E-Devlet)

8- Öğrencinin kendisine ait Ziraat Bankası 18 Mart Şubesi İban No Belge (Ziraat Bankasının başka şubelerinde hesapları olan öğrenciler  hesaplarını 18 Mart Şubesine taşımak zorundadırlar)

9- Sağlık Bilgisi Taahhütnamesi

10- Hane Geliri Taahhütnamesi (Yurtta kalan öğrenciler hariç)

***E-Devletten alınacak belgeler barkotlu belge oluştur seçeneği ile alınacaktır.

ÖNEMLİ

NOT 1: Yurt ve benzeri toplu yaşam alanları dışında Gelir şartının sağlanması için hanenin aylık net geliri 3 ASGARİ ÜCRET tutarını geçmemelidir.(66.314,01TL.) İkametgâh adresleri yurtlar ve sığınma evleri ve benzeri toplu yaşam alanları olanlar ile 8/03/2012 tarihli ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında kimlik bilgileri gizlenenler gelir tespitinden muaftır.

NOT 2: Başvuru evraklarının teslimi sonrası öğrencilerin gerekli şartları taşıyıp taşımadığı kontrol edilecektir. Gerekli şartları taşımadığı tespit edilen öğrenciler bilgilendirilecek olup yerine yedek listedeki öğrencilerden belge talep edilecektir.

NOT 3: Asil olarak hak kazananların kesin kayıtları yapıldıktan sonra, Rektörlük birimlerinde görevlendirileceklerin çalışma yerleri  03.11.2025 – 07.11.2025 tarihleri arasında  ilan edilecektir.

NOT     4: Başvuru tarihinden sonra 18 yaşını doldurmuş olan öğrencilerin, asil olarak hak kazansalar dahi (15.10.2007 tarihinden sonra doğanlar) başvurusu kabul edilmeyecektir.

KAZANAN ÖĞRENCİ LİSTESİ İÇİN TIKLAYINIZ

Okumaya Devam Et

Genel

ÇOMÜ’de “İŞKUR Gençlik Programı” Başvuruları Başladı

Yayınlandı

-

Yayımlayan

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) ile İŞKUR İl Müdürlüğü arasında “İŞKUR Gençlik Programı” protokolü imzalandı. Rektörlük Senato Salonunda gerçekleşen imza törenine, ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu ve İŞKUR İl Müdürü Mehmet Uğur Yavuz’un yanı sıra Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Evren Karayel Gökkaya, Prof. Dr. H. Levent Dalyancı, Prof. Dr. Arda Aydın, Genel Sekreter Vekili Sinan Karabulgu, Sağlık Kültür Spor Dairesi Başkanı Tuğçe Altuntaş ve öğrenciler katıldı.

Öğrencilerin Mesleki Gelişimini Destekleyen İş Birliği

Rektör Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu, imza töreninde yaptığı konuşmada, öğrencilerin mesleki gelişimlerine katkı sağlayan uygulamalı eğitim modellerine büyük önem verdiklerini belirterek  “İŞKUR Gençlik Programı” kapsamda 2024 yılında 1.440 kontenjan ayrılmış ve 1.046 öğrencimiz bu programdan yararlanmıştı. Kura yöntemiyle belirlenen öğrencilerimizin hem birimlerimizde hem de genel anlamda memnuniyet düzeyi yüksekti. Bu yıl kontenjan sayısı 1.580’e çıkarıldı. Umuyorum ki öğrencilerimiz kısa sürede program kapsamında görevlerine başlayacak” dedi.

Rektör Erenoğlu, sürecin yürütülmesinde katkı sunan İŞKUR İl Müdürlüğüne, Rektör Yardımcılarına, Genel Sekreterliğe ve Sağlık Kültür Spor Dairesi Başkanlığına teşekkür ederek, “Bu program titizlikle takip edilmesi gereken bir süreç. Hayırlı olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı.

“Başvurular Bugün Başlıyor”

İŞKUR İl Müdürü Mehmet Uğur Yavuz, geçen yıl edinilen deneyimlerle bu yıl daha verimli bir uygulama süreci hedeflediklerini belirtti.

Yavuz, “Geçen sene yaklaşık 6 bin öğrenci başvuru yaptı. Bu yıl kontenjan artışıyla birlikte başvuru sayısının daha da yükselmesini bekliyoruz. Başvurular bugün itibarıyla başlayacak ve cumartesi gününe kadar devam edecek. 22 Ekim’de noter kurası gerçekleştirilecek. Evrakların tamamlanmasının ardından öğrencilerimiz 10 Kasım itibarıyla görevlerine başlayacak” dedi.

Öğrencilerin süreci doğru takip etmeleri için İŞKUR’un sosyal medya hesaplarını izlemelerinin önemine değinen Yavuz, “Başvurularda sık yapılan hatalar, doğru başvuru yöntemleri ve hangi birimlerde görev alınacağı gibi bilgiler düzenli olarak paylaşılacak. Planlandığı şekilde ilerlemesi halinde program 10 Kasım 2025 – 26 Haziran 2026 tarihleri arasında kesintisiz olarak sürdürülecek” ifadelerini kullandı.

“Hedef: 1580 Öğrencinin Programa Katılımı”

Yavuz, bu yıl belirlenen 1.580 kontenjanın tamamının dolmasını hedeflediklerini belirterek, “İstiyoruz ki 10 Kasım itibarıyla tüm öğrenciler görevlerine başlasın. Bu süreçte Üniversitemizin Sağlık Kültür Spor Dairesi ile koordinasyon çok önemli. Evrakların eksiksiz tamamlanmasıyla süreci aksamadan yürütmeyi planlıyoruz” diye konuştu.

Öğrencilerden gelen soruların cevaplandırılmasının ardından toplu fotoğraf çekiminin ardından protokol töreni sona erdi.

Okumaya Devam Et

Genel

comuhaber.com, FAKÜLTE PROGRAMLARI SINIF WHATSAPP GRUPLARI (2025)

Yayınlandı

-

Yayımlayan

2025 Yükseköğretim Kurumları Sınavı yerleştirme sonuçları ÖSYM’nin internet sitesinden açıklandı. Yerleştirme Sonucu lisans programlarına yerleşen 1. sınıf öğrencileri aşağıda yerleştiği programın üzerine tıklayarak comuhaber.com tarafından kurulan WhatsApp grubuna erişebilir.

“ÜNİVERSİTE TARAFINDAN KURULMUŞ RESMİ WHATSAPP GRUBU” DİYE BİR ŞEY YOKTUR!

BU GRUPLAR AYNI PROGRAMA YERLEŞEN ÖĞRENCİLERİN BİR PLATFORM ÜZERİNDE BİR ARAYA GELEBİLMESİ, GÖRÜŞ ALIŞ-VERİŞİNDE BULUNABİLMESİ VE OKUL SÜRECİ İLE İLGİLİ BİLGİ ALABİLMESİ AMACIYLA comuhaber.com TARAFINDAN KURULMUŞTUR. 

GRUPLARA KATILIM TAMAMEN GÖNÜLLÜLÜK ESASINA DAYANMAKTADIR. GEREKLİ ŞARTLARI TAŞIYIP GRUBA KENDİ İSTEĞİ İLE İSTEK ATANLAR comuhaber.com’un ÇEREZ POLİTİKASINI KABUL ETMİŞ SAYILIRLAR. GRUBA KATILIM İÇİN KİŞİNİN 2025 YKS İLE YERLEŞTİĞİ TEYİT EDİLMELİDİR.

Topluluk Kurallarımız

Topluluk kurallarımız, ne bir esir kampı ne de yatılı okul kurallarıdır. Sizden hoşgörü ve saygı içinde tutum sergilemenizi beklediğimiz basit kurallarımız bulunuyor. Kurallarımızı okuduğunuzda sizin de aynı beklenti içinde olduğunuzu görür gibiyiz.

1: Saygılı Olun

Hangi ortama, topluluğa girerseniz girin, oranın da kendine özgü kurallarının olduğunu bilirsiniz. Fakat saygının evrensel bir husus olduğu yadsınamaz. Nereye giderseniz gidin siz de aynısını beklersiniz. Biz de platformumuzu kullanan bütün kullanıcılarımızın birbirlerine saygı çerçevesi içinde hareket etmelerini bekleriz. Unutmayın ki saygı en sağlıklı iletişimin ilk unsurudur. Hakaret, argo, tehdit, dinsel ve cinsel istismar gibi saygı dışına çıkılacak hareketlerde devreye gireceğimizden emin olabilirsiniz.

2: Nazik Olun

Yıllarca birçok insanımız “lütfen”, “teşekkür ederim”, “rica ederim”, “özür dilerim” gibi nezaket sözcüklerini lügatlerinden silmişlerdir. Halbuki sağlıklı iletişimin ve anlaşmanın yolu bu sözcüklerden geçmektedir. Platform içinde diğer kullanıcılara karşı nazik ve yardımsever olduğunuzda ortamdaki kalite de yükselecektir.

3: İçeriklerinizi Tartın

Platformda paylaşımlar yapmak isteyebilirsiniz. İster bir blog yazısı isterseniz bir yazıya cevap nitelikte bir ileti yazın. Bu konuda sizi sınırlamıyoruz. Fakat yazılarınız hem görgü hem de hukuk kurallarına uygun olmasına dikkat etmelisiniz. İçeriğiniz hem yasal hem de ortama uygun olmalıdır. İsterseniz görüntü de paylaşabilirsiniz. Yalnız, görüntünün de rahatsızlık oluşturmayacağından emin olmalısınız.

Kurallara uygun davranmayan katılımcı, yönetici tarafından gruptan atılabilmektedir.

Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
  Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri
  Ekonometri
  İktisat
  İşletme
  Kamu Yönetimi
  Maliye
  Uluslararası İlişkiler
Biga Uygulamalı Bilimler Fakültesi
  Finans ve Bankacılık
  Uluslararası Ticaret ve Lojistik
Çan Uygulamalı Bilimler Fakültesi
  İş Sağlığı ve Güvenliği
  Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik
Çanakkale Uygulamalı Bilimler Fakültesi
  Enerji Yönetimi
  Gıda Teknolojisi
  Sağlık Yönetimi
Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi
  Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği
  Su Ürünleri Endüstrisi Mühendisliği
  Su Ürünleri Mühendisliği
Diş Hekimliği Fakültesi
  Diş Hekimliği
Eğitim Fakültesi
  Coğrafya Öğretmenliği
  Fen Bilgisi Öğretmenliği
  İlköğretim Matematik Öğretmenliği
  İngilizce Öğretmenliği
  Japonca Öğretmenliği
  Kimya Öğretmenliği
  Okul Öncesi Öğretmenliği
  Özel Eğitim Öğretmenliği
  Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık
  Sınıf Öğretmenliği
  Sosyal Bilgiler Öğretmenliği
  Türkçe Öğretmenliği
Fen Fakültesi
  Biyoloji
  Fizik
  İstatistik
  Kimya
  Matematik
  Moleküler Biyoloji ve Genetik (İngilizce)
  Uzay Bilimleri ve Teknolojileri
Gökçeada Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu
  Gastronomi ve Mutfak Sanatları
İlahiyat Fakültesi
  İlahiyat
İletişim Fakültesi
  Gazetecilik
  Radyo, Televizyon ve Sinema
  Yeni Medya ve İletişim
İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi
  Arkeoloji
  Coğrafya
  Felsefe
  İngiliz Dili ve Edebiyatı
  Psikoloji
  Sanat Tarihi
  Sosyoloji
  Tarih
  Türk Dili ve Edebiyatı
Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
  Peyzaj Mimarlığı
  Şehir ve Bölge Planlama
Mühendislik Fakültesi
  Bilgisayar Mühendisliği
  Biyomühendislik
  Çevre Mühendisliği (İngilizce)
  Elektrik-Elektronik Mühendisliği
  Gıda Mühendisliği
  Harita Mühendisliği
  İnşaat Mühendisliği
  Kimya Mühendisliği
  Yazılım Mühendisliği (İngilizce)
Sağlık Bilimleri Fakültesi
  Acil Yardım ve Afet Yönetimi
  Ebelik
  Hemşirelik
Siyasal Bilgiler Fakültesi
  İktisat (İngilizce)
  İşletme (İngilizce)
  Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi
  Uluslararası İlişkiler (İngilizce)
Spor Bilimleri Fakültesi
  Spor Yöneticiliği
Tıp Fakültesi
  Tıp
Turizm Fakültesi
  Gastronomi ve Mutfak Sanatları
  Seyahat İşletmeciliği ve Turizm Rehberliği
  Turizm İşletmeciliği
Ziraat Fakültesi
  Bahçe Bitkileri
  Bitki Koruma
  Tarım Ekonomisi
  Tarım Makineleri ve Teknolojileri Mühendisliği
  Tarımsal Biyoteknoloji
  Tarımsal Yapılar ve Sulama
  Tarla Bitkileri
  Toprak Bilimi ve Bitki Besleme
  Zootekni

(daha&helliip;)

Okumaya Devam Et

ÇOK OKUNANLAR