Genel
Su Efsaneleri
Anadolu’da su, ‘AZİZ’ olarak kabul edilmektedir. Tasavvufçular suyun aziz olarak kabul edilmesinin; devamlılığından, aşağıya doğru akışından yani mütevazı oluşundan, temiz ve temizleyici oluşundan kaynaklandığını söylemektedirler.
Anadolu insanı, yaratıcı zekâsı ve hayal gücü ile çok değer verdiği su ile ilgili çok sayıda efsane üretmiştir. Bunlardan en çok beğendiğim birkaç tanesini sizlerle paylaşmak isterim:
Derler ki; bugünkü Ovacık ilçemizin yerinde (Tunceli’nin ilçesi) bir zamanlar büyük bir şehir varmış. Orada zengin bir ağanın Munzır isimli meczup bir bayan hizmetçisi var imiş. Birgün ağa hacca gitmiş ve Kâbe’nin duvarında canı helva istemiş. Aynı anlarda meczup kız evin hanımına gelmiş ve ağanın helva istediğini söylemiş. O zamanlar Mekke altı aylık yol. Tabi evin hanımı meseleyi anlamamış ve “herhalde kendi canı istedi” diyerek, bir tabak pişirmiş. Meczup Munzır, helvayı ağasına göz açıp kapayıncaya kadar yetiştirmiş. Ağa hacdan döndüğü zaman bütün şehir halkı içtimai olarak elini öpmek için sıraya dizilmişler. Ağa demiş ki “Bırakın benim elimi Munzır’ın elini öpün”. O anda Munzır elinde bir kova süt ile kayalıklara doğru koşmaktaymış. Komşular arkasından yakalamak için koştukları zaman kaya yarılmış ve Munzır içerisine girip, kaybolmuş. Elindeki kova devrilmiş ve sütler akmaya başlamış. Yöre halkının inanışına göre hala o sütler akar durur. Hakikaten o su, bembeyaz süt gibi akmaktadır, karşıdan görenler köpüklü suyu süt zannetmektedir. Burası dünyanın yedi harikasından biri olmaya namzettir. Bu kaynak suyunun adı bugünkü Munzır’dır.
Başka bir efsanemiz de Aras nehri ile ilgilidir. Bilindiği gibi Aras, Doğu Anadolu bölgesinin ve hatta Türkiye’nin en önemli akarsularındandır. Bingöl Dağlarından çıkıp Hazar Denizine dökülmektedir. Bunun üzerine de çokça efsane yazılmıştır. En ilgi çekenlerinden birisi şu şekildedir;
Bugünkü Aras’ın memba kısmında bir zamanlar büyük bir göl varmış. Günün birinde, bir avcı bir ördek vurarak tüylerini yolmuş. Daha sonra gölde yıkarken ördek canlanarak avcının elinden uçup gitmiş. Meseleyi haber vermek için yakın bir yerleşim birimine koşan avcı döndüğü zaman gölün bin parçaya ayrıldığını görmüş. O günden beri o semtin adı BİNGÖL olmuş. Meğer ördeğe canlılık veren ab-ı hayatlı su imiş. Ancak hangi parçada olduğu keşfedilememiş. Gerçekten de Aras’ın membaı çokça sızıntıdan meydana gelmektedir. Çevre sakinleri tarafından yılda üç kere ab-ı hayatlı suyun aktığına inanılmaktadır. Hatta meşhur Köroğlu’nun kendisinin ve kıratının da köpüklü sulardan içmiş olduğuna ve halen daha bir yerlerde yaşadığına inanılmaktadır.
Birçok efsane de Güney Anadolu’nun gözbebeği hükmünde olan Ceyhan Nehrine dair uydurulmuştur. Bunlardan bir tanesi şu şekildedir; Derler ki; o civarda yaşayan Lokman hekim ölüme çare bularak formülünü bir kitaba yazmış. Ceyhan Nehri’nin üzerinden geçerken, Cebrail karşısına insan kılığında çıkmış ve “Madem ölüme çare buluyorsun söyle bakalım Cebrail şimdi nerededir? Diye sormuş. Kitabına göz atan muhatabı ise; “Ne yerdedir ne gökte bir köprünün üzerindedir ve sen Cebrailsin” dediği anda gerçek şeklini alarak kanadını kitaba vurmuş ve kitabı suya düşürmüş. O su bir şalgam tarlasına akmaktaymış. Dolayısı ile inanılmaktadır ki şalgam yiyenler hem sağlıklı olmakta, hem de uzun yaşamaktadırlar.
Benzeri efsaneler suda yaşayan balıklar için de mevcuttur. Onları da başka bir yazıda paylaşmaya çalışacağım. Günleriniz efsane tadında geçsin. Sağlıcakla kalın, su gibi aziz olun…
Bu yazı ilk olarak Kalenin Sesi Gazetesi’nde yayınlanmıştır.
Aysel
09 Eylül 2012 at 19:29
Hocam çok güzel yazılar yazıyorsunuz her hafta merakla bekliyoruz .
Şükriye Hoca!
13 Eylül 2012 at 11:41
Sayın hocam doğu kökenli öğrencilere karşı bazı ayrımcılıklar yapılıyor. Özellikle ırkçı ve milliyetçiler tarafından. Doğulu bir insan olrak sizden bu öğrencilere sahip çıkmanızı beklemek gerekir. Disiplin suçları konusunda burslar dağıtılırken özellikle Kürt öğrencilerin dışlandığı söylentileri dolaşıyor. Doğu güzel yerdir ancak asıl orayı güzelleştiren üzerinde yaşayanlardır. Üzerinde yaşayanları kollamak gerekir üzerine bir yazıyı yazmanızı bekliyorum…Yazınız nefis olmuş.
Kürt
13 Eylül 2012 at 19:38
Doğu kökenli öğrencilere kimse ayrımcılık yapmaz. Kürtler PKK yı destekledikleri sürece, hergün vatandaşlarımızı katlettikçe ve kürtlerden PKK ya en ufak bir tepki gelmedikçe, Türklerin Kürtlere karşı mesafesi artarak devam edecektir.
YA SEV YA TERKET…
Gercek kürt
13 Eylül 2012 at 19:48
Gercekten sevgili hemşehrilerim aslında PKK bizim gibi kürtleri de katlediyor neden hala daha tepkimizi koymuyoruz?
Su
16 Eylül 2012 at 18:36
Hocam ben de size Çanakkale Su Efsanelerini anlatayım. Mesela Sarıçay her daim pislik akar, çünkü şehrin atıkları bu çaya akar, balıkçılar da buradan balık tutar. İkinci su efsanemiz Atikhisar Barajı’dır, oradan gelen suyu arıtan gerçek bir sistem yoktur. Dere, pınar suyu der içeriz. Artık hangi hastalıklara yakalanırız onu da bilmeyiz. Üçüncü su efsanemiz ‘su yolsuzluğu’ davasıdır. Davada suç vardır, ama suçlu yoktur. Gördüğünüz gibi Çanakkalenin efsaneleri bitmez
Su efsaneleri
16 Eylül 2012 at 19:26
Hamit hoca Çanakkalenin su efsanelerini yazmisti okumadınız mı?
nur
08 Temmuz 2014 at 00:50
Munzur kiz deyil erkekdir benim bildiyim , cok guzel efsaneler belkide hepsi gercekdir bilinmez.