Genel

Şike Kültürü ve Tarihin İlk Şikesi

Yayınlandı

-

Türkiye’deki futbol alanında yıllardır sürüp giden ve sıradanlaşan şike, son dönemdeki ciddi soruşturmalarla tümüyle olmasa da büyük oranda gün yüzüne çıktı. Aslında bu konuda asıl trajik olan, sadece futbol alanında gördüğümüz bu durumun, sıradanlaştıkça günlük hayatın diğer alanlarında da bir virüs gibi yayılmış olmasıdır. Bu durum sadece Türkiye’ye özgü ve günümüze ait bir fenomen değil. En azından ikibin üçyüzyıldır spor alanında görülen bir durum. Ancak özelllikle büyük bir ekonomik döngüye sahip futboldaki şike,  toplumun her alanını, her anlamda etkilediği için çok önemlidir. Futbol stadyumlarının neredeyse kültsel mekanlar gibi kabul edildiği 21. yüzyılda, spor endüstrisi büyük sermayelere hükmediyor. Bu sermaye  kimi zaman neredeyse belirli bir ülkenin belirli bir dönemdeki hem ekonomik hem de siyasi seviyesine yön verebiliyor. Spor oyunlarının, özellikle de futbolun günlük yaşam ve ekonomideki öneminin 21. yüzyılda giderek artacağı da genel olarak kabul ediliyor. Ancak bu kadar büyük sermayelere hükmeden spor dallarının, özellikle de futbol sporunun, para, güç, prestij ve diğer nedenlere manüple edilmesi de farklı dönemlerde, farklı ülkelerde karşımıza çıkıyor. 60’lı yıllarda futbolun beşiği İngiltere, 80’li yıllarda Almanya, son on yıllarda ise İtalya ve Yunanistan,  futbol maç sonuçlarını manüple eden büyük şike skandallarıyla sallandı. Bir sürden  beri de ülkemiz, şike depremi ve artçı-depremleriyle sarsılılıp duruyor.

Şike,  dilimize Fransızca chiqué kelimesinden geçmiştir ve köken olarak dalavere, kandırmaca anlamına gelmektedir. Bir modern zamanlar fenomeni olmayan şikeye  antik dönemde de rastlıyoruz.  M.Ö. 776’da başlayan Olimpiyat Oyunları o dönem dünyasının en önemli olayıdır. Tarihine baktığımızda çok fazla kirli olaylar görmeksek de M.Ö. 388’de sporcu Eupolos rakibine para vererek boks karşılaşmasını kazanmıştır. O dönemdeki kurallara göre kazanılan ünvanı geri almak gibi birşey söz konusu olmadığı için, Eupolos halen Olimpiyat şampiyonu olarak kabul edilmektedir. Bu olayı belki de dünyanın en eski şike olayı olarak kabul edebiliriz. Ancak daha sonraki dönemlerde, Olimpiyatlardaki  bu tür durumlar için konan kurallar yarışmacılar için büyük cezalar öngörmüştür. Aslında bu tür durumlar spor karşılaşmalarının kültür tarihiyle olan ilişkisini ortaya koymaktadır.  Ancak bir de işin oyun teorisi yönü vardır ki, bu da bence  ekonomik anlamda çok önemlidir. Çünkü yüzyıllardır şans ya da sportif oyunlar olsun, bu tür organizasyonların ortaya çıkardığı gerçek bir endüstri doğmuştur. Böylesi büyük hacimli bir endüstrinin kirlenmesi toplumun her alanını etkiler.

Gelelim oyun teorilerine: 1928 yılında bir matematik dergisinde adı sanı pek bilinmyene genç bir matematikçi olan John von Neumann ‚Toplumsal Oyun Teorisi Hakkında’ isimli bir makale yayınlar. Von Neumann bu makalesinde oyunu şah, briç, poker gibi geleneksel anlamıyla değil de, daha çok  insanın toplumsal, ekonomik ve politik davranışlarına uygulanabilir bir teori olarak ele aldığını belirtir.  Ancak bu makalenin yayınlanmasından 15 yıl sonra ünlü Princeton Üniversitesi’nde profesör olan von Neumann,  meslekdaşı O. Morgenstrern ile birlikte ‚Oyun Teorisi ve Ekonomik Davranış’ isimli önemli eserini yayınlar.

Von Neumann bu kitapla oyun teorilerini ‚homo oeconomicus’a (ekonomik insan) uygular.

Teori değişmez bir oyun kuralının üzerine kuruludur. Her şey planlanmalıdır. Atılacak her adım önceden belirlenmelidir. Ancak doğal olarak bu durumun ekonomik hayata uygulanabilirliği çok zordur, çünkü toplumda dolandırıcılar, vergi kaçıranlar, kazalar, felaketler önceden kestirlemeyebilir. Ancak von Neumann bazı adımların kesin olarak saptanmış olduğunu kabul eder.

Yani; 1) oyundaki tüm olasılıklar önceden bilinecek; 2) oyun birkaç aşamadan sonra bitecek; 3) kazanlara ne kadar pay ödeneceğinin önceden belirtilece ve 4) OYUNDA DOLANDIRCILIK, DALAVERE OLMAYACAK.

Von Neumann’a göre eğer bu kurallar uygulanırsa oyunu oynayanların kazançları ; 1) kendi oyun stratejisiyle; 2) diğer oyuncuların stratejileriyle; 3) tesadüf ve şansla, belirlenir.

Daha sonra bir matematikçi dehasıyla bu teorsini toplumun tüm alanına yayacak kadar geliştirir. Bu teoriler kısa sürede pekçok ekonomist tarafından kullanılır, halen de kullanılmaktadır. Pekçok büyük oyun endüstrisi de bu ve benzeri teoriler üzerine yükselir.

Yukarda belirttiğimiz gibi bu sistemin işlemesi için tek ve en önemli kural OYUNUN MANÜPLE EDİLMEMESİDİR, yoksa herşey çöker.

Bu nedenle Türkiye’deki şike olayını sadece basit bir para ya da prestij hırsı olarak görmek yerine, toplumda içselleştirilmiş bir ekonomiyi, ahlakı ve kuralları dinamitlemeye yönelik bir girişim olarak kabul etmek gerek.

İşte bu nedenle de bu suçu işleyenlerin yasalarla belirlenen kurallar içinde –şike yapmadan- cezalandırılması en doğru yoldur.

 

 

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ÇOK OKUNANLAR

Exit mobile version