BİRİM HABERLERİ

Rektörlükten Kamuoyu Açıklaması

Yayınlandı

-

Milliyet Gazetesi’nde geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir haberde Yrd. Doç. Dr. Güran Yahyaoğlu’nun kemik iliği kanseri olduğu halde “mazeretsiz olarak mesaiye gelmediği” iddiasıyla “müstafi” (istifa etmiş) sayıldığı ve üniversite ile ilişkisinin kesildiği yazılmıştı. Haberin yayınlandığı gün yoğun bakımda olan Yrd. Doç. Dr. Güran Yahyaoğlu önceki gün yaşamını yitirdi. 

Milliyet Gazetesi haberde şu ifadeleri kullanmıştı:

“Yrd. Doç. Dr. Güran Yahyaoğlu’nun Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ile ilişkisi kesildi. ‘Müstafi’ sayılan Yahyaoğlu’nun kemik iliği kanseri olduğu ortaya çıktı. Avukatı üniversiteye dava açtı, “Yönetimin hastalıktan haberleri vardı” dedi. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörlüğü’nün, “mazeretsiz olarak mesaiye gelmediği” iddiasıyla “müstafi” (istifa etmiş) saydığı Yenice Meslek Yüksekokulu’nda görevli Yrd. Doç. Dr. Güran Yahyaoğlu’nun (48) kemik iliği kanseri olduğu ortaya çıktı. Maaşının kesilmesine neden olan bu işlemden haberdar olduğunda yoğun bakıma kaldırılan Yahyaoğlu’nun avukatı, işlemin iptali için dava açtı. Üniversitenin Yahyaoğlu’nun kanser olduğundan çok net haberi olduğu savunulan dilekçede, buna karşın raporlarının gerçekliğinin bile sorgulattırıldığı belirtildi. Bilinci kapalı olan Yahyaoğlu’nun ailesi, kendisinin kanser olduğuna üniversiteyi inandırabilmek için dilekçesinin ekine hastane odasındaki fotoğraflarını eklemek zorunda bırakıldı”

ÇOMÜ Rektörlüğü’nden Milliyet Gazetesi’nde çıkan habere karşı yazılı bir açıklama geldi.

Rektörlük yaptığı açıklama da “Kurumumuzun, çalışanlarımızın sağlık sorunlarına duyarsız kaldığı da çok haksız bir iftiradır. Üniversitemizde benzeri hastalıklara yakalanmış ve son nefesine kadar memuriyeti devam etmiş örnekler mevcuttur. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin çalışanlarına karşı vicdansız davrandığı iddiası gerçeklerle uyuşmayan ağır ve temelsiz bir ithamdır” dedi.

Rektörlüğün resmi siteden yaptığı açıklama şöyle:

Milliyet gazetesinin 16 Aralık 2012 Pazar günkü nüshasında “Mazereti var O kanser Hastası” başlıklı, Türker Karapınar imzalı haberinde Yenice Meslek Yüksekokulu öğretim üyelerimizden Yrd. Doç. Dr. Güran Yahyaoğlu’nun kanser hastası olmasına rağmen ‘müstafi’ sayıldığı iddia edilmiştir.

Öncelikle resmi kurumlarda tüm işlemlerin (işe başlama ve müstafi sayılma da dâhil) resmi evrak üzerinden yapıldığını ve sıkı kurallara bağlandığını hatırlatmak gerekir. Kurumların müstafi sayma konusunda evrak olmaksızın kullanabilecekleri herhangi bir yetkileri bulunmamaktadır. Buna rağmen Sayın Yahyaoğlu’nun rahatsızlığını göz önünde bulunduran Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi 2011 ve 2012 yılları içerisinde yapılabilecek her türlü kolaylığı göstermiş, belge gecikmelerinde bazen risk alınarak, çalışan lehine hareket edilmiştir.

Ancak 23 Ekim 2012 tarihinden 14 Aralık 2012 tarihine kadar geçen 52 günlük sürede Sayın Yahyaoğlu’nun durumunu belirtir hiçbir rapor veya bilgi Üniversite’ye ulaştırılmamıştır. Bu gibi durumlarda yasalar çok açıktır. Mevzuat bu gibi hallerde kuruma veya yöneticilere herhangi bir alternatif bırakmamaktadır. Buna rağmen çalışanımızın zarar görmemesi için Sayın Yahyaoğlu lehine gerekli beklemeler yapılmış, ancak geçen sürenin yaklaşık olarak 2 aya ulaşmış olmasına rağmen, durumu belirtir herhangi bir rapor veya belge sunulmaması nedeniyle zorunlu olarak işlemlere başlanmış ve ilgili kişinin müstafi sayılması yasanın zorunlu emri üzerine ilgili birimlerce önerilmiştir.

Sayın Yahyaoğlu’nun sağlık raporu ve gazetede yayımlanan fotoğrafları 13 Aralık 2012 tarihinde avukatı ve vekili Sayın Seyfettin Uzunçakmak tarafından ‘’024408’’ evrak giriş numarasıyla  Üniversite’ye elden ulaştırılmış, Üniversite yönetimi  Sayın Yahyaoğlu’na ait olan hastanede çekilmiş olan ve rahatsızlığını gösteren resimleri 13 Aralık 2012 tarihinde (vefat etmeden 3 gün önce) görmüş ve hastalığa bağlı 2 aydır yattığını Avukatı aracılığıyla kurumumuza sunduğu 13 Aralık 2012 tarihli raporla öğrenmiş bulunmaktadır. Oysa ki Sayın Yahyaoğlu’nun 21 Kasım 2012 tarihinde müstafi sayılmasının ardından 13 Aralık 2012 tarihine kadar dahi Sayın Yahyaoğlu’nun rahatsızlığı nedeniyle 2 aydır hastanede yattığı ne sözel ne de resmi olarak tarafımıza bildirilmemiştir. Nitekim Sayın Seyfettin Uzunçakmak’ın Üniversitemize ulaştırdığı rapor ve diğer belgeler değerlendirmeye alınmıştır ve gerekli işlemlere başlanmıştır.

Ne yazık ki ilgili haberde Yenice Meslek Yüksekokulu idarecileri ile Sayın Güran Yahyaoğlu arasında bir tür mobbing ilişkisi varmış gibi yansıtılmaktadır. Ayrıca bahsi geçen 45 tutanağın 24 Mayıs 2010 ile bugün arasında tutulduğu izlenimi oluşturulmaktadır. İşin doğrusu ise söz konusu 45 tutanağın 24 Mayıs 2010 – 1 Temmuz 2010 tarihleri arasında o döneme ait bir soruşturmanın parçası olarak tutulduğudur. Söz konusu dönemden sonra hem okul müdürü değişmiştir, hem de Üniversite yönetimi. Başka bir deyişle Sayın Yahyaoğlu’na dönük kişisel veya başka bir sübjektif değerlendirmeden dolayı Sayın Yahyaoğlu’nun rahatsızlığının görmezden gelindiği iddiası mesnetsizdir.

Kurumumuzun, çalışanlarımızın sağlık sorunlarına duyarsız kaldığı da çok haksız bir iftiradır. Üniversitemizde benzeri hastalıklara yakalanmış ve son nefesine kadar memuriyeti devam etmiş örnekler mevcuttur. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin çalışanlarına karşı vicdansız davrandığı iddiası gerçeklerle uyuşmayan ağır ve temelsiz bir ithamdır. Kaldı ki bu gibi konularda yasalar idarecilere çok da geniş bir manevra alanı bırakmaksızın hasta çalışanların lehine düzenlemeler yapmaktadır.

Öğretim üyemiz Sayın Güran Yahyaoğlu 16 Aralık 2012 Pazar günü Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Kendisine Allah’tan rahmet diler, acılı ailesine sabırlar niyaz ederiz. Böylesine haksız ve yüzeysel haberlerin vefat ettiği günlerde yayınlanması acımızı bir kat daha arttırmıştır.

Saygılarımızla

49 Yorum

  1. sırat

    17 Aralık 2012 at 19:20

    açık olan birşey var, yapılan işlem yasalara tamamen uygun

  2. ggg

    17 Aralık 2012 at 19:21

    konuşulan o değil ki, yasalara uygun olduğunu hepsi biliyor zaten, amaç saldıracak malzeme olsun işte

  3. aceba?

    17 Aralık 2012 at 19:22

    tamam pek güzel söylüyorsunuz da yenice myo neden personeliyle ilgilenmemiş, tutanak tutarken hocamız nerde diye sormamış???

    • vicdan

      17 Aralık 2012 at 20:48

      Bu soruyu sormak için vicdan sahibi olmak yetrli. Kulluğa devam edenler, idareye bu olayda bile yağ çekmeye devam ediyor. İnsanlığın bittiği yerdeyiz.

    • Adınız...

      17 Aralık 2012 at 21:48

      son 2 yılda okula hiç uğramamış, okulda herkes ile sorunlu, tebliğ edilen hiçbir belgeyi almayan, tebellüğ yapılamayan bir kişinin takibini okul idaresi nasıl yapacaktı. Ayrıca 2 ay boyunca rapor yok, belge yok, ne yapmasını bekliyorsunuzki. Hocaya idare çok yardımcı oldu, çok toleranslı davrandı. İyi de yaptı. Sonunda ölüm olmasa da böyle davranılması yine de iyidir. Ama bir de tutup idareyi suçlamayın lütfen. Adamlar daha ne yapacaktı

  4. acebaya

    17 Aralık 2012 at 19:23

    Yahya hocanın derslere girmeme konusunda alışkanlığı olduğunu herkes bilir de ondan mı aceba??

    • biraz insanlık lazım..

      17 Aralık 2012 at 20:50

      Ölen bir kişinin ardından bu sözleri yazabilmek için, insanlıktan çok uzağa düşmek lazım. Yazık !!

      • Anonim

        17 Aralık 2012 at 21:49

        Ölen bir kiyi istismar edip yönetimi vicdansız ilan edenlere, üniversiteye hakaret edenlere ne diyeceğiz o zaman. Hiçbir konu, özellikle de vefat istismar edilmemeli. İşin doğrusunu merak eden öğrenirdi. Basit bir bürokratik işlem üzerindne bu kadar bel altı vuruşu olur mu?

  5. barış

    17 Aralık 2012 at 19:25

    benim bildiğim kadarıyla Güran Yahyaoğlu seki rektör döneminde de soruşturma geçirmişti bu konulardan dolayı. Hastalandığında neden hiçbir yakını rapor getirmemiş anlamak mümkün değil!

  6. saeyhannn

    17 Aralık 2012 at 19:28

    Hocamıza Allahtan rahmet diliyorum. Ben Üniversitemizin yasalara aykırı bir işlem yaptığını düşünmüyorum. 2 ay boyunca bir haber bildirmne ya da rapor yok. Üniversite ne yapsaydı yani? Nitekim haberini alınca işlem geri alınmış, gereken yapılmış.

    • söz konusu olan insan hayatı..

      17 Aralık 2012 at 20:43

      İnsan hayatından söz ediyoruz. Mevzuat falan tamam da, personelinden bu kadar habersiz idarecilere ne demek lazım. Yüksek okul müdür görevden falan alınmadan derhal istifa etmelidir.

      • Müdür Bey?

        17 Aralık 2012 at 20:45

        Personeli kanserle savaşırken bir de yöneticilerin soruşturmalarına mı cevap vermeye uğraşacaktı. Çanakkale’den Yenice’ye yetiştirilen muhteşem müdür, vicdanın rahat mı?

      • hırsızın hiç mi suçu yok

        17 Aralık 2012 at 20:49

        Merhum hastanede yatıyor ama hiçbir yakını tenezzül buyurupda görev yaptığı yere ya da rektörlüğe taahütlü dilekçeyi PTT ile göndermeyi neden akıl etmiyorlar?

        Bankamatikten merhumun maaşını çekerlerken de mi resmi bir dilekçe ile rektörlüğü haberdar etmek akıllarına gelmiyor.

        Maksat üniversiteyi, yeni yönetimi yıpratmak yani. Kurdun kuzuyu yeme niyeti gibi.

  7. amaç farklı

    17 Aralık 2012 at 21:22

    saçma sapan yorumlar yazıp durmayın, hoca rahmetli olmuş, bu soruşturma yaklaşık 3 yıldır devam etmekte, merhum hoca acaba bu süreçte kaç gün mesai yaptı, kaç defa derse girdi,burda yönetimin suçu nedir?

  8. Gerçekler

    17 Aralık 2012 at 21:53

    Burada soruşturma ile hastalık ayrı konular. Soruşturma Ali Akdemir ve Engin Erdoğan döneminde başlamıştı. O 45 tutanak da o dönem tutuldu. Hocanın hastalandığı dönemde ise kendisine yardımcı olmaya çalıştılar. Ama Hocanın vekili veya yakını neyse gerekli sağlık raporlarını okula ulaştırmakla sorumludur. 2 ay raporsuz geçirilecek bir zaman değil. Hiçbir okul da bu kadar uzun süre rapor olmadan kimseye maaş vermeyi göze alamaz. Bu arada Hocanın maaşı kesildi sefil oldu gibi saçma yorum yapmayın, Hocanın o maaşa ihtiyacı da yoktu

  9. Bir öğrenci

    17 Aralık 2012 at 21:54

    İlik kanseri basit bir hastalık değil. Hastalık boyunca hastanın yanında olup desteklemek lazım. Özellikle okul yönetimi ve çalışma arkadaşları tarafından. Anlaşılan o ki A. Akdemir dönemi ve şimdiki dönemde de hocanın desdekçisi olma yerine mevzuata dayanarak hocanın açığını kollamışlar. Rektörlüğün açıklamasına göre hocanın hastalığından haberdarlar. Madem haberiniz var neden hocayla ilgilenmediniz? Siz timsah bile olamazsınız timsahta sahte de olsa göz yaşı var. siz olsa olsa firavun olursunuz.

    • Olmaz bu kadarı

      17 Aralık 2012 at 22:00

      Ne yapacaktı idare, hastanın raporunu mu alacaktı? 2 ay boyunca raporsuz kim işlem yapabilir? Ayrıca kanserden bu yıl da bir ÇOMÜ çalışanı öldü. Onun maaşı mı kesildi? Böyle saçma şey olur mu? Kim kanserli bir hasta ile uğraşır? Bunda kimsenin menfaati olamaz. Lütfen birilerine çakacağım diye ölülerin ruhunu olsun rahatsız etmeyin. yeter artık

    • bir öğrenciye

      17 Aralık 2012 at 22:07

      ATM’den maaşı çekerlerken hasta kimsenin raporunu göndermek neden akıllarına gelmez?

      İki ay az bir süre değil.

      Milliyet Gazetesinde haber olacak kadar çevresi olduğuna (nice gariplerden kimsenin haberi olmazken) göre raporu da hiç olmazsa taahütlü olarak PTT ile rektörlüğe gönderebilirlerdi.

      Bence asıl kabahat çevrelerindeki akrabaları, eş dost ve arkadaşlarında.

  10. Turizmde de yaşandı

    17 Aralık 2012 at 22:02

    Benzer bir durum Turizmde de yaşandı. y.o sekreteri kanser tedavisi görürken daire baskanı eşi soruşturmalarla ve sürgünlerle mucadele ettirildi. Mahkeme kararıyla işine dönmesine rağmen başka yerlere görevlendirildi. sonunda yuksek okul sekreteri vefat etti 2 gün sanrada mahkeme kararına rağmen laçiner yönetimi, eşini adaya görev çıkardı. bu yönetimin vijdan, hak hukuk anlayışı bu kadar.

    • yaşanmış olabilir

      17 Aralık 2012 at 22:10

      Milliyet’deki bu haberin aslında üniversiteyi yıpratmak için taraflı olduğu yazıldığı ortaya çıknca şimdi sıra Turizmdeki kanserden vefat eden şahıs gündeme getiriliyor.

      Neden üniversiteye yaylım ateşi?
      Bu olaya da mı cevap yazmalı üniversite?

      O tutmadı bari şu mu tutsun? Kara propaganda yapmadığınızı nerden bileceğiz?

      • kara propaganda..

        17 Aralık 2012 at 23:08

        Nerden mi bileceğiz? Siyasi gözlüğümüzü çıkarıp insani gözle bakacağız.. Turizm örneği nasıl bir propaganda olabilir ki. Her şey ortada zaten.

        • kara propaganda mı

          17 Aralık 2012 at 23:45

          O sürgün edildiğini yazdığınızı şahsı gayet çok iyi tanıyorum. Fakat buna rağmen kimin haklı kimin haksız olduğunu gerçekten bilemiyorum. Doğrusunu Allah bilir.

          Fakat bir tarafı kayırayım şeklinde yazmanız doğru mu? Tek taraflı yorumlar adil olmuyor.

          • Ne yorumu?

            18 Aralık 2012 at 00:27

            Neyın taraflı yorumunu yapıyoruz. Ortada bir durum var Mademki koşulsuz yönetimi desdekliyorsunuz siz mevcut durumu konuşun. Bir örnek daha turizmden. Bir hocanın bebeği oluyor ve çocukta epilepsi nöbetleri var. Yaklaşık 15 gun ç.kaledeki hastanede kalıyor.Ardından İzmire sefk ediliyor. Dolayısıyla anne ve baba perişan. Çocuklarını doğru dürüst görememelerine rağmen hastanelerde bekleşiyorlar bir olumlu haber için. Kimin aklına gelir okul üstelik öğrencilerde yok. ama müdür habire haber gönderiyor babaya oradan izin dilekçesi yazsın yoksa gerekenı yaparım diyor. Oysaki baba çocuğunun yanında refaketçi. O sitres altında müdürün derdi mevzuat. Üstelik bir yaz boyunca mudur yardımcıları okula uğramadılar. mudur ise seyahat acentesinde işlerini takip etti. Mevcut durum bu. Yorum değil.

  11. herkes vicdanlı oldu bugün

    18 Aralık 2012 at 00:31

    Üniversite yönetimini akılları sıra yıpratacağını sandığım yorum uzmanı muhterem kişiler işin mevzuat yönünü değil de insani yönünü ön plana çıkardılar.

    Eğer bu olay R.Aydın ve A.Akdemir zamanında olsaydı çok büyük ihtimalle “yasaların bunu emrettiğini, emirin demiri kestiğini, Türkiyenin bir hukuk devleti” olduğundan dem vuracaklar ve görevini yapmayan yani hasta bildirimi yapmayan hasta yakınlarının kusurlu olduğunu üniversite yönetiminin zorunlu olarak bu işlemi yapması gerektiğini uzun uzun yazacaklardı.

  12. Ne yorumuna cevap

    18 Aralık 2012 at 00:34

    İddialarınızı nasıl ispat edeceksiniz?

    Diyelim ki doğru. Ne olacak? Bu kangrenleşmiş düzeni çözecek sihirli değnek var mı?

    Müdürler her devirde işini yürütür. Dün dündür bugün bugündür.

  13. Adınız...

    18 Aralık 2012 at 02:58

    din adına ahkam kesenller hasta yatağında ki bi hocanın maaşına göz dikmişler tek kelimeyle cok yazık

    • Adınız...

      18 Aralık 2012 at 05:16

      ne yapmışlar maaşına göz dikip ceplerine mi atmışlar? Maaş devletin, kural devletin. Hastaysan rapor göndereceksin. Mazeretin varsa belgeleyeceksin.Var mı bunun tartışılacak tarafı?

  14. Adınız...

    18 Aralık 2012 at 05:26

    2 ay rapor gelmeyene hiç bir işlem yapılmayacaksa 2 yıl gelemeyene de yapılmaz o zaman, 20 yıl gelemeyene de. Üstelik kişi bir avukat, bunları nasıl bilmez

  15. Akdemir'in derdiydi

    18 Aralık 2012 at 05:30

    Bu kişi Ali Akdemir’in başının derdiydi. İşe gelmez maaş alırdı. Soruşturma üstüne soruşturma açıldı. Fakat Akdemir başedemedi. Çünkü avukat ve sırtı sağlam. Akrabaları hep siyasi ve avukat. Hasta olması geçmişteki o tutanakları haksız yapmıyor

  16. Prof. Erdoğan'a Sorun

    18 Aralık 2012 at 09:03

    siz bu konuyu.
    Hiç mesaiye gelmeden kaç yıl, ne kadar maaş alınır?
    İnsan, Allah’dan utanır devletin-milletin parasını haksız yere yemekten.

  17. İstanbul Barosu Avukatı mı?

    18 Aralık 2012 at 09:17

    Ben şimdi anlamadım, internette Güran Yahyaoğlu’nun İstanbul Barosu avukatı olduğu yazılı.
    Bu iş nasıl oluyor peki?
    Nasıl aynı anda hem İstanbul Barosu avukatı hem de Yenice MYO’nda personel olup maaş alabiliyor?
    Biri bu meseleyi açıklasa arkadaşlar.

    • Cahil kalmayın da öğrenin...

      18 Aralık 2012 at 16:35

      Baro bir meslek odasıdır. Avukat sıfatını taşıyan herkes ister avukatlık mesleğini yapsın ve ister yapmasın baroya üye olabilir. Bunu engelleyen hiçbir kanun maddesi de söz konusu değildir. Çamur atmak için cahil görünmeye çalışmanın alemi yoktur. O büyük kütüphaneler cahil kalanları eğitmek içindir yoksa yan gelip yatmak için değil.

  18. Ali Akdemir Yönetimi niçin

    18 Aralık 2012 at 09:20

    bu kadar çok tutanak tuttu…
    Neden ne idi…

  19. Ulusalcılar Sahiplendi

    18 Aralık 2012 at 12:36

    İnternete bakıyorum da olayı Uluslacılar ve aşırı sol gruplar hemen sahiplenmiş. Demek ki iş bu yönetime saldırıya gelince birileri kampanyada kenetleniyor

  20. Adınız...

    18 Aralık 2012 at 14:47

    Üniversite kesin haklı. Zaten Laçiner Hoca rektör olmadan önce her gün Biga’daydı bir gün geldiğini pardon gelmediğini görmedim? Ayrıca Güran Hoca’nın vefatı bile bence şüpheli kesin Üniversiteyi zor duruma düşürmek için öldü. Böylesine olağan bir durumu eleştirenlerin temel amacı üniversiteyi ve yönetimini durduk yere suçlamak.

  21. reha denemeç ne dedi

    18 Aralık 2012 at 14:54

    Boru değil Ak Parti milletvekili konuşuyor. Reklam diye silersiniz siz şimdi ya yine de paylaşayım dinleyin bakalıjm üniversitenin haberi var mı yok mu ve neden yapılmış…

    http://www.beyazgazete.com/video/anahaber/atv-4/2012/12/18/kanser-olduguna-inandiramadi-izle-355977.html

    • Adınız...

      20 Aralık 2012 at 02:48

      AK Partili olup da partiden ihraç edilen ya da tekrar aday gösterilmeyen çok sayıda milletvekili var. AK Parti milletvekili söyleyince akan sular duracak mı?

      Daha düne kadar Başbakan BDP’li milletvekillerin dokunulmazlığını kaldıralım derken AK Partili Diyarbakır Milletvekili Ensari isimli zat-ı muhterem (demek ki gizli BDP’li) başbakana karşı çıkmadı mı?

  22. Her Ortamda İstismar

    18 Aralık 2012 at 15:32

    Güran, daha dün toprağa verilmiş, ailesi ve sevenlerinin bağrı yanarken lütfen istismar yapmayın.
    İnsanların yüreği yanıyor; siz ise üniversite yönetimini karalamak için utanmasanız zil takıp oynayacaksınız.
    Lütfen merhuma ve sevenlerine karşı daha saygılı olun.

    • Adınız...

      18 Aralık 2012 at 16:23

      Sana yuh diyorum yuh. “Kişi kendinden bilir işi” diye bir laf vardır bilirmisin. İnsanlar Güran hocaya yapılan haksızlığa karşı ses çıkartıyorlar. Esas senin amacın ne sen onu söyle. İnsanlar yaşamlarını yitiriyorlar bundan daha kötü ne olabilir. “Önce bina değil, önce öğretim üyesi diyen bir anlayışın ÇOMÜ’ye hâkim kılınması gerekir” diyordu seçimlerden önce Sedat hoca. Bu mu önce insan diyen anlayış. Comu yönetiminden kaç kişi katıldı merhumun cenazesine. Öncekiler gibi sizde eğitim öğretim hayatına kara bir leke olarak yerinizi alacaksınız farkında değilmisiniz.

  23. MUSTAFA

    18 Aralık 2012 at 16:17

    Irkçılık ve ayrımcılık yapanların kim olduğu açıkca belli. Yakında yüzlerce dava açılacak. Hepsi de ceza hukukuna giren konular. Yani sonuçta birileri hapse girecek…Çok yakında..göreceksiniz!

  24. Adınız...

    18 Aralık 2012 at 19:15

    Bu kadarmi insanlıktan nasib almadınız. Allah askına neyin daha tartismasını yapıyor da birde savunma yapıyorsunuz. Yazıklar olsun Laciner sana, sen değilmiydin insana yatırım diyen, al sana verdigin deger o annenin gözyaşlarını anlayabilecekmisin bakalım.

    • Adınız...

      19 Aralık 2012 at 09:27

      İşini yapmayan, avukat bile olduğu halde yasal haberdar etme görevini yakınları bile yapmayan ama iki aydır maaşı yatan akademisyenlere bu üniversitede yatırım yok. Güle güle.

  25. Adınız...

    18 Aralık 2012 at 20:38

    Ağzı olan konuşuyor. Bahsi geçen kişi öldü, Allah günahlarını affetsin, ama hiçbir şey göründüğü gibi değil. Bilen biliyor, bazı şeyler mahşere kalıyor. Bu olayı gözyaşıyla anlamanız imkansız

    • Adınız...

      18 Aralık 2012 at 22:36

      Agzı olan konuşuyormuş sen nerenle konuşuyorsun? Elbette Güran Hoca’nın Allah günahlarını affeder inşallah ama bence esas rahmetliyi o durumlara düşürenler ve savunucuları kendi günahlarının affı için Cenab-ı Allah’a bol bol dua etsinler.

  26. ehmete

    19 Aralık 2012 at 00:13

    Yatacak yeriniz yok hiçbirinizin yatacak yeriniz yok… Sizin gram inanç sahibi olduğunuza inanmıyorum… Kendimden tiksiniyorum sizlerle aynı iş yerini paylaştığım için…

    • Adınız...

      19 Aralık 2012 at 05:40

      ehmete kendinden tiksinmeye devam et

  27. adınız...

    19 Aralık 2012 at 03:52

    yorum yok

  28. Adınız...

    19 Aralık 2012 at 10:25

    ‘İnsanlıkla ilgili değil’
    Ak Parti MKYK üyesi, Ankara Milletvekili Reha Denemeç, aynı zamanda akrabası olan Güran Yahyaoğlu’nun daha hastanedeyken ÇOMÜ Rektörlüğü’nce işine son verilmesine sert tepki göstererek şöyle konuştu: “yaklaşık 1,5 yıldır bu tanı konulup, bu sıkıntıların evveliyatı da vardı. Ama bir şekilde tanısı da konulmuştu. Son zamanlarda da oldukça zorlu geçti bu süreç. Ama maalesef ne diyeyim, bizler söyledik insan olarak. Ama doktor, hastane raporları olmasına rağmen inanmadılar buna. Soruşturma üzerine soruşturma açtılar. YÖK’te soruşturma açtılar, YÖK reddetti. Buna rağmen hastanede yattığı halde, hastanede yattığı raporlarla tescil edildiği halde işe gelmiyor diye tutanak tutup, işten attılar. Bu insanlıkla ilgisi olmayan bir şey. Ne diyeyim, vicdanlarıyla baş başa bırakıyorum. Söyleyecek bir şey yok. Allah’a havale ediyorum o kadar. Ben şunu da söylemek istiyorum. Bu sıkıntılı ve hasta döneminde yani düşünebiliyor musunuz, hastalığınızın en ileri evresinde işten atıldığınızı öğreniyorsunuz, tedavisi zorlu bir süreçte sosyal güvenlikten mahrum kalıyorsunuz. Bunun insanlıkla bir alakası yok. Onun için diyorum, vicdanlarıyla baş başa bırakıyorum. Allah’a havale ediyorum.”

    http://gundem.milliyet.com.tr/iste-kanserin-belgesi/gundem/gundemdetay/18.12.2012/1643079/default.htm

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ÇOK OKUNANLAR

Exit mobile version