Genel
Su İçen Balıklar
“Televizyondaki en faydalı programlar nelerdir?” diye bir soru sorulsa, herhalde büyük bir çoğunluk; “belgesellerdir” cevabını verecektir. Küçük çocuklardan, yaşlı bireylere kadar her kesimin ilgisini çeken ve izleyicilerine; “Ben bu konuyu hiç bilmiyordum,çok ilginçmiş, Allah’ın ne kadar büyük olduğunu bir kez daha ispatladılar” minvalindeki cümleleri sarf ettiren çok kaliteli belgeseller çekiliyor.
Belgesellerde özellikle su altı yaşamı ve balıkların hayat döngüsü çok popüler. Böyle bir belgeseli annem ve kızım birlikte izledikten sonra bana; “Balıkların su içtiğinden bahsedildi çok şaşırdık, hiç balıklar da su içer mi?” sorusunu sordular. Aynı soru önceden de karşıma birkaç kez daha gelmişti. Okuyucularımız arasında da merak edenler olabilir. Konuyu çok fazla teoriğe girmeden basitçe açıklayabiliriz.
Balıklar tatlı su ve deniz (tuzlu su) balıkları olarak da ikiye ayrılırlar. Yaşam alanları birbirinden tamamen farklıdır. Dolayısı ile fizyolojileri de çok farklıdır. Balıkların su içmeleri konusundaki davranışları da bu özelliklere bağlı olarak değişmektedir.
Çokça bilinen bir biyoloji kuralı gereği (osmoz), sular az yoğun ortamdan çok yoğun ortama doğru seçici geçirgen bir zardan geçiş yapmaktadır. Tatlı su balıklarının vücutları bulundukları ortamdan daha fazla yoğun olduğu için sürekli olarak derileri ve solungaçları vasıtası ile vücutlarına su girişi olmaktadır ve su içmek için ihtiyaçları kalmamaktadır. Hatta tatlı su balıkları bu suyu devamlı olarak dışarıya atmaya çalışmaktadırlar. Bu nedenle bu balık türlerinin böbrekleri fazla suyu atmak için, deniz balıklarınınkinden daha fazla gelişmiştir ve daha fazla çalışmaktadır.
Denizlerde ise durum tam tersidir. Tuzlu deniz suyu, deniz balıklarının vücut sıvılarına kıyasla daha konsantredir. Yani, balık vücudu deniz suyuna göre daha az yoğundur; deri ve solungaçlar ile daha yoğun olan ortama doğru bir sıvı kaybı meydana gelir. Deniz balıkları da bu kaybettikleri suyu telafi etmek için ağızlarından vücutlarına su almaktadırlar. Yani; su içen balık türleri deniz balıklarıdır ve sürekli su içmek zorundadırlar. Boşaltım sistemine çok fazla yük düşmediği için böbrekler çok fazla gelişmemiştir. Tatlı su türlerine göre, çok daha az idrar bırakırlar.
Hayatlarının bir bölümünü tatlı suda, bir bölümünü de tuzlu suda geçiren yılan balıkları ve som balıkları gibi türlerde ise; vücutlarındaki su dengesinin sağlanması her iki durumda da çalışabilecek biçimde özelleşmiştir. Tatlı su ve tuzlu su arasında geçiş yapmadan önce, bir müddet bekleyip adapte olduktan sonra diğer tarafa geçerler.
Canlıların her bir türünün hayat döngüleri müthiş hikâyeler içeriyor. İnsanoğlu elini atıp bozmadığı müddetçe her şey muntazam bir düzende devam ediyor. Önemli olan bunun farkına varmak ve çokça şükretmek…
balıkcı
23 Şubat 2013 at 15:37
Hocam bu balık işini iyi anlatmışın.
İnsanlar balık yediğinde su ihtiyacları oluyor. Tuzlu su veya tatlı su balıkları farklı tuz oranları içeriyorsa siz hangi balığı tansiyonu yüksek hastalara tavsiye edersiniz. cevabınız bekliyoruz, tüm balıkcılar adına balıkçı ali
hadiye
23 Şubat 2013 at 15:38
Balıkcı alinin sorusunu ben de merak ettim, ne yemeliyiz acaba
Hikmet
23 Şubat 2013 at 21:00
Ne kadar hikmetli seyler yazmissiniz degerli hocam. Demekki denizdeki baliklar su icmeseymis susuzluktan olurmus!