Genel

Çanakkale Savaşları Öncesinde Kent ve Turizm

Yayınlandı

-

1912-13 yıllarındaki Balkan Savaşları Çanakkale’yi de oldukça etkiler. Yaklaşmakta olan 1. Dünya Savaşı,  bunun Osmanlı İmparatorluğu’na vereceği olası zararlar ve tehditlere karşı önlemler alınmaya başlanır. Bu bağlamda Çanakkale Boğazı ve kıyı çizgisi ile yakın bölgelerdeki askeri alanlar güvenli bir şekilde genişletilir.  Kent ise 1912 depremi sırasında yerle bir olmuştur. Buna bir de siyasi ve ekonomik sorunlar eklenince o dönemde Çanakkale’de  yaşamanın hiç de kolay olmadığını söyleyebiliriz. Ancak tüm bu krizler ve zor koşullara rağmen, kent çevresindeki turistik gezilerin önü de kesilmez. Avrupalı turistler herşey rağmen Çanakkale kentine gelip, buradaki önemli antik yerleri ziyaret ederler. 1914 yılında turistler için hazırlanmış Türkiye gezi rehberinin (Konstantinople, Balkanstaaten, Kleinasien, Achipel, Cypern. Handbuch für Reisende von Karl Baedeker. 1914. Leipzig) Çanakkale bölümüne baktığımızda oldukça ilginç bilgilere ulaşıyoruz. O dönemler Çanakkale’ye ulaşmak için en ideal gezi aracı İstanbul, İzmir, Çanakkale ve tersi yöndeki buharlı gemilerdir. İstanbul’dan Çanakkale’ye, gemisine göre 14 ile 30 saatte varılabilinmektedir -aradan geçen yaklaşık yüzyıl sonrasında bu süre yarıya inebilmiştir (!)- . Çanakkale’ye varıldığında ise yük boşaltma için 5 piaster (Osmanlı para birimindeki kuruşun karşılığı) ödemek gerekmektedir. Pasport kontrolü çok rahattır. Garasimos isimli turizmci geziler için gerekli olan herşeyi sağlamaktadır. P. Christides’in Hotel des Etrangers (Yabancılar Oteli)’inde gecelik konaklama ise 2 franktır. Türk, Fransız, Avusturya ve Rus posta görevlileri vardır. Ayrıca  Almanya (M.Christides) , Avusturya-Macaristan (C. Xanthopolus), İtalya (de Caravel), İngiltire, Fransa, Yunanistan, Hollanda ve  Amerika konsoloslukları da hizmet vermektedirler.  Parasal işler için Osmanlı Bankası ve Almanya Orient-Bank‘ın şubeleri önerilir. Sancak merkezi olan Çanakkale dahil tüm Biga Yarımadası’nda  toplam 16 000 kişi yaşamaktadır. Bu sayı garnizonlardaki askerlerle birlikte 20 000’e kadar çıkmaktadır. Kentteki taş evlerin büyük çoğunluğunun 1912’deki büyük deprem sırasında yıkıldığı belirtilmektedir.

Çanakkale kenttine varan turistlerin Troia’ya gidebilmeleri için ise şu bilgiler verilmektedir: Yolunun oldukça kötü olması nedeniyle ulaşımı zor olan örenyerini rehbersiz ziyaret etmek yasaktır. Çanakkale’de İtalyanca ve Grekçe konuşan rehberler bulunabilinmektedir. Grekçe konuşan rehberler arasında Renköylü (İntepe) Georgios Yannakis iyi rehber olarak önerilmektedir. Eğer gecelemek söz konusu olursa, sorun değil çünkü istenirse Yannakis  yatak yorgan da getirmektedir. Gerekli görüldüğünde yolculuk sırasında zaptiye alma zorunluğu da söz konusu olabilmektedir. Yakınlarda lokanta ve benzeri yerler olmadığı için beraberinde yiyecek getirilmesi de önerilmektedir. Çanakkale’den Troia’ya gitmek için  iki yol vardır. Bunlardan en çok tercih edileni iyi atlarla yaklaşık 5 saat süren bir yolculuktur. At kirası  6 frank ya da 1 mecdiyedir. İkinci olasılık ise, iyi rüzgar ve akıntının olması şartıyla tekne ile  önce Kumkale’ye (Eski Kumkale) oradan da atla 1, 5 saatlik bir yolculukla örenyerine varılabilinmektedir. Kumkale’ye varıldığında at kiralamak kolaydır. Ancak Kumkale’den Çanakkale’ye yine tekne ile dönmek ise güçlü bir rüzgara bağlıdır. Bu yüzden deniz yolculuğu pek önerilmemektdir. Çanakkale’den Ezine’ye oradan da Soma ve Bayaramiç’e ayrılan bir  tren yolu projesinin ise birkaç yıldır planlanmakta olduğu yazılmaktadır (demek ki 100 yıldan beridir Çanakkale’deki tren yolu planlanmakta !).

Çanakkale’den atla yapılacak yolculuk kıyı boyunca giden askeri yoldan gerçekleştirilmektedir. Kentin hemen dışına çıkılır çıkılmaz Koca Çay (antik ismi Rhodios /Sarıçay) vadisi görülmektedir. Daha sonra ise Sarı Sığlar koyu üzerinden (Kepez koyu) boyunca  Kefes Burunu (Kepez Burnu) yarımadası geçilir. Bu yolla antik Dardanos kenti üzerinden Karantina (Güzelyalı) limanına varılır. Buradan da yamaç doğru çıkıldığında Rum köyü Renköy‘e (Erkenköy, İntepe) ulaşılır. Buraya kadar yol yaklaşık 15 km. kadardır. Gerekli olduğunda burada da gecelenebilir. Renköy’den Troia’ya giden yol ise, 1906’da yapılan Ezine yolu üzerindendir. Bu yolun 1 km. sonrasında ise sağa doğru başka bir yol ayrılmaktadır. Bu yol aynı zamanda Kumkale’ye de gitmektedir. Buradaki vadinin güneyinden devam ederseniz Simeios çayı (Dümrek) boyunca 3-4 km. sonra  platonun batı tarafının sonundaki Hisarlık Tepe’ye  (Troia) ulaşırsınız. Yol boyunca Türk köyü Halileli’den geçersiniz. Platoyu yaklaştığınızda ise, önce bir çeşme, daha sonra ise büyük Roma tiyatrosundan geçerek Troia’ya ulaşırsınız. Atlar, örenyerinin güneyindeki, Schliemann döneminden kalma barakalarda bekletilmektedirler. Orada aynı zamanda Çıplak köyünden gelen bir bekçi de bulunmaktadır.  Söz konusu bu rehber kitap daha sonra ise Troia ve kalıntıları konusunda ayrıntılı bilgiler vermektedir. O döneme göre oldukça doğru bilgiler veren rehberin Troia ve Çanakkale bölümünü kimin yazdığı kesin olarak bilinmese de, Schliemann kazılarının mimarı olan ve Schliemann’nın ölümünden sonra,  iki yıl (1893-94) Troia’da kazılar yapan W. Dörpfeld’in olabileceği düşünülübilir.

Bu kitaptaki anlatımlardan da anlaşıldığı gibi, 20. yüzyılın başında Troia’yı, Çanakkale’yi ziyaret etmek çok zor ve masraflıdır. Ancak buna rağmen, günümüzde de olduğu gibi, Troia ilgisi kimi turistleri bölgeye çekmeye yetmiştir.

Açıkca görüldüğü gibi, başlangıcından itibaren Çanakkale turizminin itici gücü Troia’dır. Bu nedenle Çanakkaleli turizmcilerin bu antik kente ve Troia Müzesi projesine her yönüyle sahip çıkmaları, hem kendileri hem de kent için büyük hizmettir.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ÇOK OKUNANLAR

Exit mobile version