Genel
Çanakkale’de Zor Yıllar
19. yüzyıln bitişi aynı zamanda Çanakkale’de zengin bir dönemin bitişini de işaret etmektedir. Özellikle 1900’un başından 1925 yılına kadar olan olaylar, kente hem ekonomik, hem kültürel hem de siyasi felaketler yaşatır. 600 yılı aşkın bir süre ihtişamlı bir dönem yaşamış olan Osmanlı İmparatorluğu her alanda çok zor günlerle karşı karşıyadır. Frank Calvert’in 1908’de ölüm yılında, Osmanlı İmparatorluğu’nundaki kriz de en yoğun seviyesine erişmiştir. Calvert’in ölümünden dört yıl sonra 1912’de kentte meydana gelen deprem sanki sonun başlangıcı gibidir. Çanakkale kenti büyük zarar görür. Dönemin Avrupa gazeteleri bile bu felaketi ayrıntılı bir şelilde yazar. Calvert’in kızkardeşi Edith Calvert depremin yol açtığı zaraları detaylı bir şekilde anlatmaktadır. Calvert’lerin deniz kıyısındaki konakları oldukça büyük zarar görmüştür. Boğaz kıyısındaki evlerin tümün denize bakan yüzleri yıkılır; evlerin korkulukları denize düşer. Calvert konağının tabanları parçalanır; çatısı büyük zarar görür. Gerçi evin dış duvarları sağlam kalır ancak, yangından kaçan insanlar Calvert bahçesindeki tenis kordunda çadır kurup bir süreliğine orada yaşarlar. Calvert konağı bu günlerde en kötü dönemini yaşamaktadır. Deprem sonrasında Calvert kolleksiyonundaki çok sayıdaki eser de tahrip olmuştur. Calvert ailesi deprem sonrasındaki zarlar nedeniyle daha basit bir hayat yaşamaya başlarlar. Konağın bahçesinde yaptırdıkları kulubelerde kalırlar. Bahçelerinin Sarıçay’a bitişik olan bölümündeki aile mezarlığını daha fazla ellerinde tutamazlar ve İngiliz hükümetinin mezarlığı üstlenmesini sağlarlar. Bu arada 1. ve 2. Balkan Savaşları’nın trajik sonuçları Çanakkale’ye kadar ulaşmıştır. Her yerde savaştan kaçan göçmenler ve yaralılar vardır. Yaralı ve hastalarla beraber kentteki verem ve diğer hastalıklar da kısa sürede yaygınlaşır. Bu arada siyasi krizlerde yavaş yavaş başlamaktadır; Gökçeada yakınlarında Türk ve Yunan kuvvetleri arasında çatışma başlar. 1914 yılında büyük savaşın giderek yaklaştığı anlaşılınca boğaz geçişleri tümülyle durdurulur. Bunun üzerinde Calvertlerin Akçaköy yakınlarındaki Thymbra Çiftliği’ne gitmeleri de imkansız hale gelir. Savaşın geleceğini bilen Türk ordusu Karanlık Liman’dan Kilitbahir’e kadar olan bölgeyi mayınlar . Artık Çanakkale çok tehlikeli bir yer olmuştur. Calvert ailesi 1914’de savaş bölgesinden tahliye edilen son Avrupalılardır. Giderken akılları çiftlikleri, bahçeleri ve eski eser kolleksiyonunda kalır, ancak yapacak bir şey yoktur. 1914 aralıkta Çanakkale’den ayrılırlar, ancak Alice Calvert İstanbul’da kalır ve böylece Çanakkale’deki mal ve mülkleri ile yaklaşık 10 000 Paund değerindeki kent merkezindeki bahçelerininin mülkiyetlerini kaybetmemiş olurlar.
Calvertlerin Çanakkale’yi terk etmesinden kısa bir süre ise 1915’de Çanakkale Savaşları başlar. Uzun ve kanlı çatışmalardan sonra Mustafa Kemal’in önderliğindeki Türk ordusu İngiliz ve Fransızları mağlup eder. Savaş sırasında Calvertlerin Çanakkale’deki mal ve müklerine büyük zarar gelmez. Ancak Çanakkale Savaşlarının bitimi kentteki zor yılların bitimi olmaz. Yeni felaketler, yeni savaşlar, yeni dertler günlük hayatı belirler. 1918 kasımında İngiliz, Fransız ve İtalyan askerleri boğazın kontrolünü ele alırlar. İşgal güçlerinin herşeyi kontrol etmesi geçici bir süreliğine günlük hayatın işlemesini sağlar ve bunun üzerine Calvert ailesi Çanakkale’ye geri döner. Ancak Calvertlerin geri dönmesinden yaklaşık bir yıl sonra Türk-Yunanistan savaşı patlak veririr. Yunanlılar İzmir’i işgal ederler. 1920 yılında İzmir, Bozcaada, Gökçeada, Doğu Trakya ve Gelibolu Yunanistan’a ilhak edilir. 1921 eylülünde ise Çanakkale Boğazı’nın iki kıyısı da tarafsız saha ilan edmiştir. Bunlar olup biterken Çanakkale Savaşları’ndan büyük bir kahraman olarak ayrılan Mustafa Kemal, Anadolu’daki işgal güçlerini ülke dışına çıkarmak için Kurtuluş Savaşı’nı başlatır. 10 eylülden sonra sonra sırasıyla Balıkesir ve İzmir geri alınır. Bu süreçte çok ağır çatışmalar yaşanmaktadır. Calvert ailesi yeniden savaş alanın içinde kalırlar. Türk orduları da Çanakkale’yi işgal güçlerinden kurtarmak için büyük bir hücum gerçekleştirmektedirler. Bu çok krtik dönemde Calvert ailesi yeniden Çanakkale’den tahliye edilirler. Uzun mücadeler sonunda adalar, Doğu Trakya ve Gelibolu işgaleden kurtulur. Temmuz 1923’de Türkiye ve Yunanistan arasındaki antlaşma sonrasında İngiliz askerler kentten ayrılırlar. Savaş sırasında Calvertlerin Thmbra çiftliği kamulaştırılmıştır; ayrıca Calvert ve Bacon gibi yabancıların kentte sahip oldukları gayri menküllerin durumları oldukça krtiktir. Savaş sonrasında Alice Calvert Bacon, harabe haline dönüşmüş konağı yeniden onartır. Ancak 1932’de çıkan yangın ailenin konaktan çıkıp, bahçedeki daha küçük bir evde yaşamaya devam etmelerine neden olur. 1932’den sonra Blegen’nin Troia’da yeniden kazılara başlamsıyla yeni bir dönem açılır. Blegen’nin tahminlerine göre bu bu dönemden itibaren Calvert ailesi ellerindeki antik eser kolleksiyonunun büyük bir bölümünü Ermeni kilisesndeki müzeye devreder. 4 haziran 1935’deki şiddetli bir deprem Çanakkale’yi yeniden yerle bir eder. Büyük Calvert konağı da bu depremde yeniden tahrip olur. Bu arada 1939 yılında Thmbra çiftlikleri tümünüyle kamulaştırılmıştır. Calvert’in kardeşi dönemin görkemli konağını bir vakfa devreder ancak, konak kısa bir süre 1939 yılında Çanakkale Belediye’sine devredilir. Geçen süre sonrasında aile bireylerinin birçoğu hayata veda etmiştir. 1940’da Henry Bacon ölür. Çanakkaleliler tarafından “Kokana” olarak isimlendirlen Edith Calvert ise 1952’de 93 yaşında ölür. Bütün Calvert ailesinin fertleri gibi onlarda İngiliz mezarlığına gömülürler. Çanakkale Belediye’sine devredilen büyük konak 1940 yılında yeni düzenlemeler nedeniyle yıkılır, daha sonra ise bu bu alana şimdiki valilik binası inşaa edilir.
1941 yılında ise, görkemli Calvert bahçesi Halk Bahçesi olarak kullanılmaya başlar Çanakkale’de bir dönem kapanır.