Genel
Çanakkale Kenti Tarihine Sahip Çıkıyor mu?
19. yüzyıldan 20. yüzyıla geçişte Levanten Calvert ailesi Çanakkale kent tarihi için oldukça önemlidir. Ticaret kapütülasyonlarının verdiği avantajla kısa sürece varlıklı bir aileye dönüşen Calvertler, söz konusu ihtişamlarını her zaman koruyamazlar. Ancak ailenin belki de kent tarihi için önemli bireyi Frank Calvert’tir, çünkü Troia araştırmalarının başlangıçtaki en önemli kişisidir o. Frank Calvert’in 12 Ağustos 1908 yılındaki ölümünün ardından 105 yıl geçti. Geçen bu 105 yıl içinde hem Çanakkale, hem de Troia oldukça değişti. Calvert(ler) üzerine onlarca makale ve iki kitap yayınlandı. Yazılanların hemen hemen hepsi Calvert-Troia-Schliemann ilişkisi üzerinedir.
İngiliz kökenli olan Calvert ailesinin, en azından 18. yüzyılın ortalarından itibaren Türkiye’de yaşadıkları anlaşılmakta. Frank Calvert’den önce amcaları Lander, Çanakkale’de konsolos olarak çalışmış ve daha sonraki yıllarda Erenköy’deki çiftlik evi olarak bilinen Calvert evini yaptırtmıştır. Frank Calvert’den diğer iki kardeşi de Çanakkale’de yaşamışlardır; üçüncü kardeşi Edmond ise (Edmund Calvert de bundan 102 yıl önce, Frank’tan kısa bir süre önce ölmüştür), Rodos adasında konsolosluk yapmıştır. Çanakkale’deki Calvert kardeşlerin üçü de, arkeolojiye büyük ilgi göstermişler ve çok sayıda geniş bir arkeolojik kolleksiyon oluşturmuşlardır. Ancak Troas’daki arkeolojik araştırmalardaki en önemli rolü Frank Calvert’in oynadığı kesindir. En büyük kardeşleri Frederick, Troia Ovası’nın güney ucundaki Tymbra Çiftliği’nin (yöre halkı tarafından Kokana Çiftliği olarak bilinir; günümüzde burası TİGEM’dir) sahibidir. Calvert ailesinin arkeolojik kolleksiyonu 1902 yılına kadar burada yeralmış, daha sonra ise ailenin Çanakkale’deki evine (şimdiki Halk Bahçesi ise o evin bahçesidir) taşınmıştır. Konsolosluk görevi de yapan Frederick Calvert, bunun dışında tarım ürünleri, ilaç ticareti yapmış ve aynı zamanda da Avrupa’daki teksil fabrikalarına meşe palmutu ihraç etmiştir. Ortanca kardeş James Calvert ise, önce İngiliz konsolosluğu, daha sonra ise Amerikan konsolosluğu yapmış, arkeolojie büyük ilgi duymuştur. James Calvert’in ailesi ve çocukları İkinci Dünya Savaşı’na kadar Çanakkale’de yaşamışlar, daha sonra ise İngiltere ve Amerika’ya göç etmişlerdir. En küçük kardeş Frank Calvert ise kardeşler arasındaki en kültürlü ve en bilgili olanıdır. Arkeolojiden başka jeoloji, paleoantoloji ve botanik konularına ilgi duyan Calvert, 1853 yılından itibaren Troas Bölgesi’nde araştırmalar gerçekleştirmiştir. Calvert’in bu araştırmalarıyla oluşturduğu kolleksiyonun büyük bir kısmı şu anda Çanakkale Müzesi depolarındadır.
Troia Ovası’nı çok iyi tanıyan Calvert, abisinin Akçaköy yakınlarındaki çiftliğinin sınırları içinde yer alan Hanaytepe’yi 1853 yılında kazmış; Klasik Dönemlerle, İlk Tunç Çağı ve öncesine ait buluntular ortaya çıkartmıştır. Araştırmaları sırasında Hisarlık Tepe’nin Troia olabileceğine inanmış ve bu nedenle Hisarlık Tepe’nin doğusunu satın almıştır. 1865 yılında, yani Schliemann kazılarından beş yıl önce bu alanda kazılar yapmış ve bu tepenin kültür tabakalarından oluşan bir höyük olduğunu daha o zaman anlamıştır.
8 Ağustos 1868 yılında saat 18:00’de Çanakkale’ye gelen Schliemann ise, bu araştırmalardan habersiz, doğrudan, o zamana kadar Troia olduğu sanılan Pınırbaşı’daki Ballı Dağa gitmiş ve orada kazılara başlamıştır. Kazılardan pek yeni bir şey elde edemeyen Schliemann’nın hayatı; 14 Ağustos’da İstanbul’a gitmek için geldiği Çanakkale’de gemiyi kaçırınca beklemek zorunda kalması ve 15 Ağustos’da Çanakkale’de Calvert’i ziyaret etmesi ile değişmiştir. Bu görüşmede Calvert, Schliemann’a Hisarlık Tepe’nin varlığından söz etmiş ve böylece Troia araştırmalarında Schleimann Dönemi’nin ilk adımı atılmıştır. Oldukça inişli çıkışlı devam eden Calvert-Schliemann ilişkisi, Schliemann’nın 1890’daki ölümüne kadar sorunlu bir şekilde devam etmiştir.
Frank Calvert ise, ailesinin desteği ile, Troas Bölgesi’ndeki antik yerlerin pekçoğu araştırmış ve bunları kısa raporlar şekilden gazete ve dergilerde yayınlamıştır. 12 Ağustos 1908’de öldüğünde (Frank Calvert ve diğer aile üylerinin mezarları Çanakkaledeki İngiliz Mezarlığında’dır) Berlin’deki Etnoloji ve Antropoloji Derneği hakkında şunları yazmıştır:
„ Troas’daki pek çok araştırmacıya büyük misafirperverlik göstermiş olan, Amerika konsolosu Frank Calvert, 12 Ağustos tarihinde (1828 yılında doğan Calvert, Schliemann’dan altı yaş daha gençtir), Çanakkale’deki Thymbra Çiftliği’nde hayata gözlerini yummuştur. İngiltere’de doğmuş olan Calvert, 60’yıllarda Homeros’da bahsi geçen yerlerler ilgili çalışmalar yapmış ve bunları arkeolojik dergilerde yayınlamıştır…“
1863 yılında Batak Çiftliği’ndeki Hanaytepe kazısıyla Anadolu’daki ilk tarihöncesi kazıyı gerçekleştiren Frank Calvert’in ölümünün üstünden 105 yıl geçti. O dönemden bu döneme arkeoloji bilimi değişerek gelişti ve sadece buluntularla uğraşan bir bilimdalı olmaktan çıktı. O dönemden bu döneme Troia kazı sonuçları ise, hem arkeoloji bilmi, hem de Anadolu kültür tarihi için çok büyük katkılarda bulundu, bulunmakta. Calvertlerden sonra, konsoloslukların, tüccarların, seyyahların Çanakkalesi ise, modern bir üniversite kentine dönüştü.
İşte bu uzun süreçte Calvert ailesi günahları ve sevaplarıyla Çanakkale kent tarihinde önemli bir yere sahiptir, ancak kentte dolaştığınızda aile ile ilgili fiziki mekanlara maalesef hiçbir ize rastlayamıyorsunuz. Türkiye’deki ilk botanik bahçelerinden olan Calver konağının arkasındaki alan, günümüzde Halk Bahçesi olarak kullanılıyor. Burayı dolaştığınızda bahçenin tarihi dışında herşeye rastlıyorsunuz.
Umarım önümüzdeki dönemde bu boşluk giderilir ve Çanakkale kent tarihine sahip çıkar.