Genel

Çanakkale Nasıl Kalkınmalı?

Yayınlandı

12 yıl önce

30 Temmuz 2013

Yayımlayan

Hatay’dan İstanbul’a kadar olan sahil şeridine baktığımızda tüm il merkezlerinin ‘büyükşehir’ statüsünde olduğunu görüyoruz: Hatay, Adana, Mersin, Antalya, Muğla, Aydın, İzmir, Balıkesir, Tekirdağ ve İstanbul… Hepsi büyükşehir…

Bunda şaşacak bir şey yok, doğa, iklim, deniz ve daha nice zenginlik insanları ve kaynakları bu yerlere çekiyor, bu illeri zenginleştiriyor…

Dikkat ettiniz mi, listede bir tek istisna var, o da Çanakkale… Hatay’dan İstanbul’a kadar uzanan zincir içinde büyükşehir olamamış tek yer Çanakkale…

İçinizden bazıları “büyümek te marifet mi, Çanakkale bozulmamalı” diyor olabilir. Buna kısmen katılırım, büyüme bozulmayı getiriyorsa orada bir dakika durup düşünmek lazım. Ancak bunun çaresi yerinde saymak veya geriye düşmek değildir. Çare kontrollü, insan odaklı ve temiz büyümeyi nasıl sağlarız üzerinde akıl yormaktır.

Gelişmeyi engellemeye çalışmak ise bu noktada intihar olur. Geleceğe hazırlanmamak vahşi ve kontrolsüz gelişmeyi en çok çağıran hatadır. Siz Çanakkale’yi koruyayım diye geleceğe hazırlanmazsanız, gelişmeyi kontrolünüz altına almazsanız bir anda yüzbinler şehrinize akın eder de siz hiçbir şey yapamazsınız.

***

Çanakkale maalesef geleceğe hazırlanmıyor. Belediye Başkanımız Sayın Ülgür Gökhan’ın geçenlerde Posta Gazetesi’ne verdiği bir demeci okudum da dehşete düştüm. “250 bin nüfus hayal” diyor Sayın Başkan… Sayın Gökhan kusura bakmasın, fakat bu tespiti bırakınız şehrin belediye başkanına, Çanakkale’de yaşayan sıradan birine dahi yakışmamış. Çanakkale’nin nüfusu şimdiden 100 binin çok üzerinde. Meseleye sadece şehir merkezi diye bakmayın. Kepez, Erenköy (İntepe), Dardanos, Güzelyalı, Eceabat, Lapseki, Kumkale ve pek çok köy zaten Çanakkale’ye bağlı bir yaşam sürüyor. Hinterlandı ile aldığınızda Çanakkale merkezde 200 bin civarında bir nüfusa zaten hitap ediyor. Buna bir de transit yolcuları eklediğinizde şehir kendiliğinden 200 binlik nüfusa sahip bir kentin hizmet altyapısına ihtiyaç duyuyor…

Eğer siz 250 binlik nüfusu bile gözünüzde büyütürseniz bu durumda ona göre bir hizmet veremezsiniz, geleceğe yatırım yapamazsınız. Bu ise düpedüz intihar olur.

Çanakkale kısa vadede 150 bin, orta vadede ise 300 bin kişilik nüfuslara hazır olmalıdır. Uzun vâdenin hesâbı ise çok daha fazlasıdır. Hazırlık yapmak demek o nüfusların kısa sürede buraya geleceği anlamına gelmez. Hazırlık adı üzerinde hazırlıktır. Ama eğer bu yatırımları yapmazsanız büyük bir felaketle karşılaşırsınız, Çanakkale bir anda devasa bir gecekonduya dönüşebilir.

Geçenlerde Sayın Valimiz ifade etmişti, “Çanakkale’nin en büyük şansı hâlâ bâkir olması” demişti. Vali Bey sağolsun, nezaket göstermiş “Çanakkale geri kalmış bir yerdir” dememiş de, bâkir bir yer demiş”. Fakat tespitine katılıyorum, en büyük avantajımız hâlâ küçük olmamız. Bu sayede en karmaşık sorunlarımızı dahi kısa sürede çözebiliriz. Örneğin Çanakkale’nin yol kalitesini çözmek için çok uzun yatırımlara gerek yok. Ulaşım, altyapı ve diğer sorunlarımız da hala altından kalkılabilecek nitelikte. Bakmayın siz Çanakkale’de yol yapımı gibi, Kordon düzenlemesi gibi bazı yatırımların yıllarca sürmesine, esasında bunların bir kısmı birkaç aylık işler. Ama eğer hatada diretirsek ve geleceğin Çanakkalesi’ni öngöremez isek Çanakkale yollarını her yıl kazar, her yıl yeniden yapmaya çalışırız.