Genel
Neden Hâlâ Yanıyor Troia Her Gece ?
Homeros’un günümüzden 2700 yıl önce yazıya geçirerek başlattığı destan geleneği, yaklaşık 700 yıl daha devam eder. Homeros sonrası en önemli Troia Destanı Vergilius’un ( M.Ö. 70 – 19) Aeneas Destanı’dır. Aslında Aeneas destanın başarlı ve etkili olması büyük bir süprizdir. Önce şu kahraman Aeneas’a bir bakalım. Homeros’un İliada’sını okuyanlar bilir, orada Aeneas, gerçek bir kahraman olan Diomedes gibilerine karşı kesinlikle mücadele kazanamayacak kadar korkak, annekuzusu biri olarak anlatılır. Hayatta kalmasını da zaten tanrısal annesi Venüs borçludur. İşte bu Aeneas, Romalı destanın daha başında, Troialıların başdüşmanı Juno’nun rüzgar tanrısının da yardımı ile, uzaklaşan gemileri batırmak için yolladığı fırtına sırasında ayakları titer ve çok korkaca davranır:
„Uzaklaşırken sevinçle Sicilya kıyılarından
Yelken açan, tuzlu, köpüklü dalgalarıyla yaran
Gemilerle Troyalılar, çok üzülmüş buna Juno.
Demiş ki yüreği yanarak: Önlemezsem gitmekten
İtalya’ya Troia kralanı, çekileyim mi geri, bunda
Yenik mi sayayın kendimi?
(Vergilius, Aeneas, I-35-41. İ. Z. Eyuboğlu çevirisi).
…
Birden sezer Aeneas gövdesinin soğuduğunu
İnler, açar ellerini, uzatır yıldızlara seslenir „
(Vergilius, Aeneas, I-86-95. İ. Z. Eyuboğlu çevirisi).
Yani daha destanın başında Aeneas Troia’dan çok uzaklardadır, babasını gömdüğü Sicilya’dan gemiyle uzaklaşır. Tanrılar ve biliciler kendisine İtalya’da Tiber’de dünyaya hakim olacağı bir halk yaratmasını söylerler. Aeneas işte böyle koloniyal bir misyon için yollara çıkar, çıkar ama bir taraftan da korkudan eli ayağı titremektedir. Aslında Vergilius, destanda Aeneas’ı değil her dizede Roma ideolojisini anlatmaya çalışır. Sonunda fırtınalar içinde Aeneas gemileriyle birlikte Libya kıyılarına ulaşır. Burası uzun süren süren savaşlar sonrasında Romalılar tarafından tümüyle feth edilen bir yurttur. Bazıl tehlikeler karşın tanrı Jupiter’in yardımıyla misyonunu devam ettirmek için yoluna devam eder Aenas ve kraliçe Dido ile tanışır. Aenas, kraliçe Dido’nun sarayında, Troia’nın yanışını yıkılışını ve nasıl yollara düştüğünü ve denizlerde nasıl kaybolduğunu anlatır.
Destanın ilerleyen bölümlerinde Dido ile Aenaes, Venüs ve Juno’nun yardımlarıyla sevgili olurlar. Bu dedikodu Jupiter’in kulağına kadar gider. O da Merkur’u yollayarak, Aeneas’a gerçek misyonunu hatırladır. Bunun üzerine Aeneas, hiç haber vermeden Dido’dan uzaklaşır. Bunu öğrenen Dido bir kılıçla ihtihar eder. Evet, kökleri Troia mitolojisine bağlanan bir imkansız aşk öyküsü daha size. Ama Dido ölmeden öç yemini eder, işte bu yemin de çok sonralardaki Roma ile Kartaca arasındaki savaşın nedeni sayılır.
Daha buraya kadar öykü de bile Aeneas Destanın, onun destanını anlatmaktan çok, ideolojik bir Roma tarihini anlattığını ortaya koymaktadır.
5. kitapta Aeneas, Sicilya’ya gelir ve ölen babası için yas tutar. Destanın daha sonraki bölümlerinde ise İtalya kıyılarına varır (6. kitap) ve burada öteki dünyaya iner. Orada babası Anchisses’den, tarihi ödevini, Roma’yı kurma görevini alır. Böylece Aeneas’ın mücadelesi başlar. Uzun yolculuklardan sonra Latium’a ulaşan Aeneas orada kral Latinus tarafından çok iyi karşılanır ve kendisine kızı Lavinia’yı eş olarak verilir.. Yeniden devreye giren Juno, Lavinia’yı çok seven Rutuler kralı Turnus’u kışkırtarak, Aeneas ile Turnus arasındaki savaşı çıkartır. Sanki İlyada’da olduğu gibi, Troialıların soyu, yeniden, bir kadın yüzünden çıkan savaşa bağlanmıştır. Savaş başladıktan sonra Aeneas Arkadyalı Euanderler ve Etrüsklerle işbirliğine gider. Sonunda herşey, yine İlyada’da olduğu gibi ikili bir mücadeleye kalır. Turnus yaralanır. Aeneas onu öldürmek istmez ama Turnus, ona yalvarark, kendisine İlyada’da olduğu gubi bir Hektor kaderi ister:
„Turnus bitkin, çökmüş, uzattı yakarak elini
Aeneas’a dedi ki: „Buydu gereği yakınmamın yazgımdan,
Kurtulmak da istemem. Yaralan güzel yazgımdan.
Acıma duygun varsa yaşlı bir babaya karşı
Senin de, büyük Anchises gibi bir baban
Vardı, acı yaşlı Daunus’a gönder beni,
Dilersen ışıktan yoksun gövdemi yurduma babama“
(Vergilius, Aeneas, XII-930-935. İ. Z. Eyuboğlu çevirisi).
İşte destanın başındaki o korkak, sütkuzusu, ayakları titreyen Aenaeas, büyük öfkeyle öldürür Turnus’u ve bir anlamda antik dönem kahramanlar çağına noktayı koyar.
„Korkunç bir öfkeyle dedi ki: „Ey Turnus, var mı
Elimde kurtuluş, takındın oğlumdan ırgaladığın takıları?
Seni, Pallas gönderiyor ölüme bu yarayla. Pallas.
Kanınla veriyorsun karşılığını şimdi sen de suçunun“.
Bunları söyleyerek, taşkın bir öfkeyle, sapladı kılıcı
Düşmanın göğsüne, çöktü mü tüm gövdeye ölüm soğuğu,
Gitti bir iniltiyle karanlıklar ülkesine yaşam“
(Vergilius, Aeneas, XII-946-952. İ. Z. Eyuboğlu çevirisi).
Böylece destan biter ve Roma İmparatorluğu kurulur. İmparator Agustus’un Vergilius’a sipariş verdiği bu destan, aslında M. Ö. 19 yılında Vergilius’un ölümden sonra tam bitirilmemiş olarak kalır. Ancak Agustus, Roma tarihin ve ideolojisinin „ulusal eposu“ olan bir destanın bitirilme işini dönemin diğer ünlü ozanlarına havale eder. Hiç kuşkusuz, İlyada ve Troialılarla kronolojik anlamda bir ilişkisi olmayan ve bir ideoloji yayma amacı güden bu destan Roma Dönemi’nin en önemli edebi eseridir. Ve etkileri daha sonraki yüzyıllar boyunca devam ederek günümüze kadar gelir. Her imparatorluk ideolojisinde olduğu gibi bu ideoloji de savaş, kan ve güzel sözle beslenir. İşte bu yüzden Vergilius’un Aeneas Destanı’nın ilk dizelerinde dile getirdiği gibi, ‘hâlâ yanar her gece Troia’.