Genel
Çanakkale Şehitleri İçin Futbol Oynamak
Tarihteki tüm büyük savaşların ardından, savaşın yapıldığı yerlerin bir süre sonra ‘kutsal topraklara’ dönüştüğü bir gerçektir. Bu durum, yaklaşık 3200 yıl önceki Troia Savaşı’ndan, yine aynı coğrafyada binlerce yıl sonra, 1915’de yapılan Çanakkale Savaşları’na kadar değişmemiştir. Troia Savaşlarının yapıldığına inanılan Çanakkale Boğazı’nın girişindeki ova, savaştan sonra kahraman mezarlarının yer aldığı kutsal bir mekana dönüşmüştür. Söz konusu bu topraklara atfedilen kutsallık, antik dönemden geçerek günümüze kadar ulaşmıştır. Benzeri kaderin paylaşıldığı 1915’deki Çanakkale Savaşları’nın geçtiği topraklar da savaş sonrasında, o topraklarlada evlatlarını yitiren uluslar için kutsal mekanlar olmuşlardır.
Çanakklae Savaşları yabancı mezarlık ve anıtlar için çalışmalara 1918’deki Modoros Müterakesi sonrasında başlanmış ve çalışmalar büyük bir hızla tamamlanmıştır. Ancak savaşta şehit düşen Türk askerler için mezarlıklar ve anıtlara ilişkin ilk somut girişim 1927 yılında başlatılmıştır. Hiç kuşkusuz bu geçikmenin nedenleri olarak, Çanakkale Savaşları sonrasındaki Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet sonrasındaki maddi imkansızlıklar gösterilebilir. Ancak geçirekerek de olsa, büyük bir istek ve çoşku ile başlatılan çalışmalar maalesef o dönemin maddi imkansızlıkları nedeniyle ya yavaş gitmiş ya da zamanında tamamlanamamıştır. Niyahet 1944 yılında Milli Savunma Bakanlığı tarafından Çanakkale’de yapılacak olan anıt için açılan yarışmada Mimar Doğan Erginbaş ile İsmail Utkular‘ın çizdikleri proje kazanmıştır. Şehitlikleri İmar Cemiyeti’nin bir kolu olarak kurulan “Çanakkale Şehitler Abidesi İnşaatına Yardım Komitesi” tarafından tüm yurtta bir bağış kampanyası açılmıştır. Kampanyaya yapılan yardımlar, savaştaki ortak kaderi hatırlatır. Türkiye’nin her yerinden, zengini fakiri bağışta bulunur. Çanakkale Savaşlarındaki Anadolu Birliği, burada da kendini göstermiştir. Ancak bu kampanyadaki bir olay ise oldukça ilginçtir: Yapılacak Şehitler Abidesi için 1952 de, ŞEHİTLİKLERİ İMAR CEMİYETİ ÇANAKKALE ŞEHİTLER ABİDESİ İNŞAATINA YARDIM KOMİTESİ adlı bir kuruluş çalışmalara başlamış ve 1. Ordu temsil bürosu aracılığıyla F.B., G.S., Beşiktaş ve Vefa kulüplerine başvurmuştur. Kulüplerin bu konudaki duyarlığı ile, G.S. ve F.B. Genel Sekreterleri Deniz Albayı Alp Kunt ile Rüştü Dağlaroğlu; Beşiktaş ve Vefa Genel Kaptanları Sadri Usuğlu ile Remzi Tatari, yardım komitesi Genel Sekreteri Binbaşı Bahri Yazır ve F. Federasyonu Temsilcisi Muhtar Uygur’dan oluşan organizasyon komitesi, 17 Şubat 1953 de Orduevinde şu kararları almıştır: Maçların tek devreli lig usulüyle yapılması, yalnız bir lisanssız futbolcu oynatılması, kaleci dışında 2 oyuncu değiştirilebilinmesi, averaj usulünün uygulanmaması, her maç hasılatının %40’ının abide yapımına, geriye kalan gelirin ise oynayan 2 kulübe bırakılması, birinci çıkacak kulübe Abide maketinin armağan edilmesi ve adının da ÇANAKKALE ŞEHİTLER ABİDESİ KUPASI olması.
22 Mart 1953 de başlayan maçlar büyük ilgi görür. Abide yapımı için l00 bin, her kulübe de 40 bin lira sağlanmıştır. Bunun dışında yaşanan ilginç olaylar da Türk futbol tarihine geçmiştir: İlk hafta Beşiktaş Galatasaray’ı 2-1, 29 Martta Fenerbahçe Vefa’yı, 1-0, 5 Nisanda G.S. Vefa’yı 4-1, 12 Nisanda da Vefa Beşiktaş’ı 3-2 yenmiştir. Fenerbahçe-Vefa maçından bir gün önce, 28 Martta Havagücü’nden Naci Erdem’le gizlice, 2 bin lira transfer ücreti karşılığı, 4 yıllık anlaşma imzalayan ve maçtan yarım saat önce de tribündeki, yine Havagüçlü ve Milli Basri Dirimlili’yi soyunma odasına getirip 5 bin liraya Fenerbahçe’ye transfere razı eden Rüştü Dağlaroğlu, protokol gereği yalnız bir lisanssız futbolcu oynatmak mecburiyeti karşısında, Vefa Kulübünden, 2 oyuncu oynatmak koşulunu içeren yazılı metini alıp, 9 lisansla beraber, maçın hakemi Faik Gökay’a vermiştir. Ordu takımının bu 2 yıldız elemanının Fenerbahçe takımıyla sahaya çıkmaları çok büyük sürpriz olmuş ve İnönü Stadı’nda yer yerinden oynamıştır. Oysa, Basri 3 ay önce yine aynı statta Yunanistan Ethnikos takımına karşı Beşiktaş formasını giymiştir; Naci ise yine Beşiktaş’ın bir İzmir deplasmanına oynamıştır. Fenerbahçe’nin 31 Mart 1953’de Atina’ya gitmesi, Abide Kupasındaki maçlarının, kısa bir süre için ertelenmesine neden olur. Zaten, maç günlerinin belirlenmesi sırasında, söz konusu bu durum da göz önüne alınmıştır. Bu nedenle, Kupanın sahibini, Fenerbahçe’nin G.S. ve Beşiktaş’la yapacağı 2 maçın sonuçları belli edecektir. Atina dönüşü, G.S. maçı için 19 Nisan 1953’de sahaya çıkılırken, ortaya çıkan bir anlaşmazlık maçın oynanamamasını ve Galatasaray hükmen malup edilmesine neden olmuştır: G.S. Genel Kaptanı Kadri Dağ, F.B. nin Vefa’ya karşı 2 lisanssız futbolcu oynattığını öne sürerek, kendisinin de aynı şekilde davranmak hakkına sahip olduğunu iddia etmiştir. Oysa F.B. takımı Atina’da iken, Galatasaray Kulübü’nün Abide Tertip komitesine getirdiği bu konudaki itiraz, Fenerbahçe temsilcisinin gıyabında sonuca bağlanmış ve Sarı-Lacivertli Kulübün Vefa’dan yazılı onay aldığı göz önüne alınıp, Galatasaray’ın; Fenerbahçe takımının hükmen yenik sayılması isteği reddedilmiştir. Ayrıca, bundan böyle, rakip kulüpten muvafakat alınsa bile, birden fazla lisanssız futbolcu oynatılmaması, yeniden ve kesinlikle kararlaştırılmış ve bu hususun maçlardan önce, yazı ile hakemlere bildirilmesi de öngörülüp, bu ek karar, G.S., Beşiktaş ve Vefa kulüpleri temsilcilerince de imzalanmıştır. Bu nedenle maçın hakemi Fait Gökay, Galatasaray Başkaptanını uyararmış ve bir lisans daha istemişitir. G.S. Başkaptanı’nın Kulübü tarafından da imzalanan bu karara uymamakta direnmesi ve sadece 9 lisans vermesi üzerine, hakem maçı oynatmamış; bu durumu da raporuna yazmıştır. Oysa, F.B., bu maça 11’i de lisanslı güçsüz bir takımla çıkmak zorunda kalmıştır. İtiraz hakkı saklı kalmak şartıyla, G.S. Başkaptanının hükmen yenilgiyi kabul ettiğine dair bir yazı imzalamasından sonra, seyirciyi evine boş göndermemek için, maçın özel nitelikte olduğunun hoparlörle ilanından sonra, Galatasaray’ın 2 lisanssız futbolcu oynattığı özel maçı Galatasaray 3-1 kazanmıştır. Abide maçları Tertip Komitesi, 20 Nisan toplantısında, G.S.ın bir gün önceki tutumunu incelemiş ve G.S’ın hükmen yenilmesine karar vermiştir. Buna karşın, Sarı-Kırmızılı kulüp, Federasyona itirazda bulunmuş, ayrıca da mahkeme kararıyla kupaya haciz koydurmaya kalkmıştır. Bu arada bazı spor yazarları da köşelerinde durumu protesto eden yazılar yayınlamışlardır. Sonucu belirleyecek karşılaşma olan 26 Nisandaki Fenerbahçe-Beşiktaş maçından sonra Kupanın Sarı-Licivert’li kulübe verilmesi ihtimalini önlemek için de, dava sonuna kadar kupanın federasyonca korunması yolundaki noter tebligatı havayı iyice gerginleştirmiştir. Fenerbahçe-Beşiktaş maçı günü, Ordu Temsil Bürosu ile Futbol Federasyonu’nun bu başvuruyu gözönüne alma yoluna gitmeleri karşısında, ya kupanın sahaya getirilip, her zamanki gibi masaya konması, aksi halde, maçın oynanamayacağının Federasyona kesin olarak bildirilmesi üzerine, muhteşem Abide maketi, son dakikada sahaya getirilip masaya konmuş ve ancak bundan sonra, Dr.Tarık Özerengin yönetinde maça başlanmıştır. Türk futbol sahalarında o tarihe kadar rekor olan, 43 bin lira gibi büyük hasılat sağlanan maçı, Fenerbahçe 3: 0 kazanmıştır. 5 bin lira değerindeki 25 kiloluk Abide maketi maçtan sonra 1. Ordu Müfettişi İsmail Hakkı Tunaboylu tarafından Fenerbahçe kaptanı Fikret Kırcan’a törenle verilmiştir. Fenerbahçe kupayla statta bir şeref turu atmıştır. Söz konusu kupa halen Fenerbahçe müzesinde sergilenmektedir.
Çanakkale Şehitleri Kupası’nın ardından 60 yıl geçmiş olmasına rağmen bu olayı neden hatırlatma gereği duydum:
Çanakkale Savaşları’nın 100. yılı yaklaşıyor.
100. yılda Çanakkale Ruhunu ve Anadolu kardeşliğini ortaya koyacak bir Çanakkale Şehitleri 100. Yıl Abide Kupası! Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor arasında düzenlense; geliriyle de Çanakkale Savaşları’nda şehit düşen tüm futbolcular için bir anıt dikilse, ne güzel olurdu!