Genel

‘gül parmaklı şafak’

Yayınlandı

-

Modern Homeros araştırmaları İlyada ve Odysseia destanlarının ortaya çıkışları ve şekillenmelerinin yüzyıllarca devam eden sözel bir geleneğe (oral poetry) dayandırıyorlar. Troia’nın yakılıp yıkılması ve Odysseus’un yurduna geri dönüş eposları uzun bir kahramanlık destanlarının sadece bir bölümüydüler. Bu destanların sözel bir temele dayanmış olduğu, Homeros filologları arasında çok büyük bir kesinlikle kabul edilmektedir. Dize ölçülerinin yapısı, bazı sahneler ya da dize grupları bu kahramanlık destanlarının kuşaktan kuşağa geçmesini sağlamıştır. Homeros destanlarındaki bu sözel özelliğin kesinlik kazanmasını Amerikalı Milman Parry‘nin 1920’li yıllarda yaptığı ‘oral poetry’ çalışmalarına borçluyuz.

Yugaslavya’daki Sırb-Koart halk eposlarını ele alan söz konusu bu çalışmalarda, Homeros destanlarında olduğu gibi dinleyiciler önünde tüm destan ezberden okunmaktaydı. Bu iki şiir formları arasındaki benzerlik oldukça şaşırtıcı düzeydedir. Homeros destanlarının şiirselliği ve içeriği Yugoslav eposlarından karşılaştırılmayacak kadar üstün olmakla beraber, şiirsel form  sözel anlamda önemli benzerlikler dikkati çekmiştir. ‘Oral Poetry’ konusunda benzeri çalışmalar Afrika, İrlanda ve Polynesya’da da gerçekleştirilmiş ve benzeri sonuçlar elde edilmiştir. Anadolu destanları üzerine araştırmalar yapmış Yaşar Kemal ise Anadolu’daki yaşayan epik geleneği Homeros’a kadar geri götürüp, kendisinin şahit olduğu iki gün ezberden destanlar okuyan ozanlardan bahseder.

Homeros destanlarında göze çarpan ilk özellik aynı biçimdeki birçok dize gruplarının sürekli tekrarlandığıdır. Neredeyse dizelerin üçte biri bu tür tekrarlamalardan meydana gelmektedir. İşte bu değişmez bir forma sahip söz ve söz grupları destanı okuyan kişiye büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Bu dize grupları kolaylıkla hazır öğeler olarak destanın devamlılık kazanmasında kullanılabilinmekteydi. Ayrıca böylece belirli kişi, doğal çevre ve benzeri öğeler kolaylıkla karekterize edilebilinmekteydi. Örneğin Odysseuss ‘çok akıllı, kurnaz’, Akhilleus ‘ayağıtez’, Hektor ‘pardılyan miğferli’dir; Olympos ‘büyük’, İlios ise ‘rüzgarlıdır’, Agamemnon ise ‘halkların çobanı’, her gün doğan şafak ise ‘gül parmak’lıdır. Homeros destanındaki sıfatlar da anlatılan duruma ister uysun ister uymasın kesinlikle değişmezler. Örneğin gemi karaya çekilmiş de olsa çekilmemiş de her zaman ‘tez gidendir’gökyüzü her zaman ‘yıldızlı’dır.

İşte bu tür kalıplaşmış anlatım tarzları destanı ezberden okuyanlara büyük kolaylık sağlıyordu. Güneşin doğuşu, denizin hali gibi hangi bir durumu ya da bir kişiyi anlatırken daha önce belirlenmiş anlatım kalıplarını seçerek, kendisini daha çok destanın akışına verebilmekteydi.

Destanların kuşaktan kuşağa sözel olarak aktarılabilinmesindeki diğer önemli özellik ise Homeros destanlarının ‘heksametron’ denilen altı ölçülü bir vezin kalıbına sahip olmasıdır. Bu kalıp altı kez tekrarlanan ritmik öğelerden meydana gelmektedir. Yani bir ‘heksemetron’ oluşturmak için alt öğenin (söz gruplarının) bir uzun hece, iki kısa hece ya da iki kısa hecenin yerine bir uzun hece gelecek şekilde oluşturulmasıdır. Homeros destanlarında altılı vezinin bir çok farklı versiyonuna rastlanır. Değiştirilemeyen bu kalıp hem destanların yüzyıllarca değişmeden kuşaktan kuşağa aktarılmasını sağlamış hem de destanları ezbere okuyan ozanların işini kolaylaştırmıştır.

İşte destanların ozanların bellekleriyle yüceleştiği bir kuştan diğer kuşağın ezberine aktarıldığı bu dönemde çok önemli bir şey gerçekleşir:

M.Ö. 800’lerde uzak bölgelerle olan ilişkiler sonucunda yeni bir dönem başlar. Doğu’dan alınan pekçok gelişme Greklerin yaşamında çok büyük değişikliklere yol açar. Söz konusu bu gelişmelerin en önemlisi yazıdır. Antiocheia (Antakya)’ya oldukça yakın Levant bölgesinde (günümüzdeki Al Mina) Grek ve Finikeli tüccarlar, o dönemdeki Akdeniz deniz ticaretinin bir sonucu olarak, uzun zama bir arada yaşamışlardır. Grekli tüccarlar, Al Mina’da Finikelilerin o dönemde yaygın bir şekilde kullandığı yazı tekniklerini çok iyi gözlemlemiş ve bir süre sonra da bu tekniği kopyalamışlardır. Harfler sırasıyla alınmış, alep, bet, gimel, dalet..;  alpha, beta, gamma, delta’ya dönüşmüştür. Finikeliler sadece ünsüz harflerle yazmaktadırlar, Grekler bunlara beş sesli harf daha eklemişlerdir. Böylece yeni yapılan 26 harf sistemiyle istenilen her söz, harflerle anlaşılabilecek bir tarzda yeniden aktarılabilecektir. Böylelikle de Avrupa’da halen bir tür Latince versiyonu kullanılan sesli alfabe doğmuştur. M.Ö. 1200’lerde Miken saraylarının yokolmasıyla unuttulan ve  400 yıl Greklerin alfabesiz yaşamasına neden olan bu durum ortadan kalkmış ve yüzyıllar sonra Grekler nihayet tekrar alfabeye kavuşmuşlardır.

İşte tam bu dönemde İlyada, kısa bir süre sonra da Odysseia kaleme alınmıştır.

Homeros’u ölümsüz kılan nedenlerin başında da onun yaşadığı zaman dilimi nedeniyle, hem sözel hem de yazılı geleneğe hakim olması yatmaktadır.

İlyada yazıya geçirildikten sonra M.Ö. 7. yüzyılın son çeyreğine kadar Greklerde oldukça büyük bir üne kavuşmuş, o dönemdeki pekçok ozanın eserlerinin ve vazo resimlerinin en önemli konusu olmuştur. Elimizde M. Ö. 8. yüzyıla ait bir İlyada elyazması olmamasına rağmen uzmanlar 7. yüzyılda bu eserin kopyalarının olduğundan neredeyse emminler. İlyada etkisi öylesine büyümüştür ki, M.Ö. 522’den itibaren Atina’da tiran Hipparkos’un emriyle, dört yılda bir yapılan şenliklerde bir ozanlar grubunun İlyada ve Odysseia’yı başından sonuna kadar okuması bir gelenek halini almıştır. Belki de bu nedenle her iki eser 24 bölüme ayrılmıştır. Bu destanların Atina’daki okullarda ders olarak okutulması ise eserlerin daha fazla sayıda kopyalanmasına neden olmuştur. M.Ö. 4. yüzyılda Atina’daki gelişmiş kitap ticareti de bu eserlerin diğer bölegelere kadar  yayılmasını hızlandırmıştır.

İskenderiye’deki kraliyet kütüphanesinde ise, Efesoslu Zenodotus (M.Ö. 300-260) ve Bizanslı Aristophanes (M.Ö. 230-144) ve birçok diğer antik dönem dilbilimcisi tarafından kaleme alınan Homeros araştırmaları gerçekleştirilmiştir. Özellikle de Samothrakele (Semadirek) Aristarskhos’un yorumlu İlyada’sı eserin sonraki kuşaklara aktarımında önemli rol oynamıştır.

Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi antik dönemden günümüze kalan eksiksiz bir İlyada elyazması yoktur. Bunun en önemli nedeni ise kopyaların tahta, parşömen ya da papirus gibi kolay yok olabilen malzemelere yazılmış olmasıdır. Ancak günümüze 1500‘den daha fazla fragman kalmıştır.. Fragmanların bu kadar çok sayıda olması da Homeros’un antik dönemdeki etkisiyle uyuşmaktadır. Mısır’da bulunan bu fragmanların en eskileri M.Ö. 3. yüzyıla aittirler.

M.S.  4. ve 6. yüzyıla kadar okunmuş birçok yazar, sonraki dönemlerde unutulmuş olmakla beraber, Homeros hiçbir zaman unutulmamıştır. M.S. 9 ve 10. yüzyılda Bizans’da eski Grek edebiyatına duyulan ilginin canlanmasına ve Homeros destanlarının orjinal dilde yeniden kopyalanmasına yol açmıştır. Topkapı Sarayı’nda halen bu örneklerden iki tane bulunmaktadır. Bu kopyalarda sadece İlyada değil aynı zamanda kenarlara yazılan yorum ve notlarla eski dönemden kalma İlyada ve Homeros ile ılgili düşünceler de aktarılmış oluyordu. Bu elyazmalarının en iyisi ise Venedik‘deki Bibliotece Marciana’da bulunan Ventus A adıyla anılan elyazmasıdır. Bu tür elyazmalarını temel alarak, Orta Çağ ve Rönesans’da da pekçok İlyada kopyası yapılmış ve bunlardan 200 tanesi günümüze kadar ulasşmıştır. 1488 yılında Floransa’da Demetrios Khalkondyles tarafından başlayan kopyalar iyi yazılmış elyazmalarına dayanmaktadırlar. 18. yüzyıldan sonra ise iyi elyazmaları arasında seçilerek günümüze kadar ulaşan çeviriler gerçekleştirilmiştir.

Homeros İlyada’sının en otantik haliyle günümüze kadar ulaştığını iddia etmek mümkün olmasa da, elimizde Homeros araştırmacılarını memnun edecek kadar, aslına yakın örnekler bulunmaktadır.

Homeros adının ve destanlarının günümüze kadar nasıl geldiğine değindikten sonra destanda anlatılan Troia Savaşı’nın geçek bir savaşı yansıtıp yansıtmasığı ya da ne kadar yansıttığı sorusuna cevap vermek gerekmektededir.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ÇOK OKUNANLAR

Exit mobile version