Genel

Düşleşen Gerçek – Gerçekleşen Düş: Troia

Yayınlandı

-

Troia Savaşı’nın gerçekten olup olmadığı sorunu antik dönemden beri tartışılagelmektedir. Kimileri anlatılanların hayal ürünü olduğunu ileri sürmüş, kimileri ise İlyada’nın gerçek bir savaşı yansıttığına inanmış, kimileri ise ‘tarihsel bir arka plan’nın varlığından söz etmiştir. Bu tartışmalar özellikle Troia’daki Schliemann dönemi kazı sonuçlarının yayınlanmasıyla daha da artmıştır. Schliemann ömrünün son dönemimde hatasını anlamış da olsa 1890 kazı kampanyasına kadar Troia II dönemindeki ‘yanık kent’in Troia destanındaki kent olduğuna kesin inanmıştır. Schliemann’nın mimarı ve halefi Wilhelm Dörpfeld ise 1894 yılında bitirdiği çalışmalarının sonucunda daha önceki yıllarda ileri sürdürdüğü görüşünü, devam ettirmiş ve Troia Savaşı’nın Troia VI kentine denk düştüğünü iddia etmiştir. 1932-38 yılları arasında kazılar yapan Amerikalı Carl Blegen vardığı sonuç ise Troia VI’nın bir depremle yıkılmış olduğu, bu nedenle de Troia Savaş‘ı için aranan kentin Troia VIIa olacağıdır. Blegen sonuç olarak şunlar söylemektedir:

Günümüzdeki bilgiler ışığında, herkesin kabul ettiği bir kralık altında toplanan Akhalılar ya da Mykenler mütefikleri ile Troia halkı ve mütefikleri arasında tarihsel bir Troia Savaşı’nın olduğu konusunda artık kuşkular ortadan kalkmıştır’.  Antik dönem kaynaklarında Troia Savaşı ile ilgili verilen tarihleri kabul eden Humphry D.F. Kitto 1957 yılında yazdığı kitapda ise şunları söyler: ‚Üst üste kurulu 9 kent arasında Troia VI kenti yangınla, hem de antik dönemden beri Troia Savaşı için verilen tarihde (M. Ö. 1194-1184) yangınla yıkılmıştır’. Yani Homeros destanlarında tarihselliğe inananlar artık sadece Dörpfeld’ın mi yoksa Blegen’nin mi haklı olduğuna karar vermek durumundadırlar. Ama bu konu o kadar da basit değildir. Kimi eski çağ filoloğu, arkeolog ve tarihçiler bu görüşün tümüyle tersini savunmaktadırlar.

İlyada bir tarih kitabı değildir’ diyerek Homeros destanlarındaki tarihsel arka planı inker ederek tartışmayı proveke edici bir alana çeken eski çağ tarihçisi Franz Hampl’nın yanısıra, meslekdaşı Moses I. Finley ise ‘Homeros’un Troia Savaşı’nı Grek Tunç Çağı tarihinden kovmak’ şiarıyla yayınlar yapmıştır.

Son dönemde ise Troia Savaşı’nın gerçekten olduğu konusuna  olumlu bakan, kendi uzmanlık dallarında tanınmış ve kabul görmüş  bilim insanlarının sayıları hızla artmıştır. Örneğin Uvo Hölscher, Rnald Hampe, Fritz Schachermeyer, Kurt Bittel Joachim  Latacz,  Manfred Korfmann vd. gibi. Bu grup böyle bir olayın tekbaşına uydurulamayacağını, yüzde yüz kanıtlanması imkansızda olsa tarihsel bir arka planın mutlak olması gerektiğine ‘inanmaktadırlar’.

Peki ama neden?

Yaşayan en önemli Homeros uzmanları arasında  kabul edilen J. Latacz’a göre Troia Savası,  İlyada’daki bilgilere göre Myken döneminin en dorukta olduğu zamana denk düşmektedir, günümüze kadar elde edilen arkeolojik buluntular ve yazılı kaynaklar da bu tezi doğrular niteliktedir. Sürekli kuşaktan kuşağa aktarılarak ve heksametron düzenindeki dizelerle koruna gelmiş anılar yaklaşık 450 ile 350 yıl arasındaki bir zaman diliminden, yani bazılarının olanaksız gördükleri ‘Karanlık Çağlardan’ dan geçerek Homeros’a ulaşmıştır. Zaten son dönemde ortaya çıkartılan arkeolojik buluntular da Son Tunç Çağı ve Demir Çağı arasında (yani Karanlık Çağlar olarak tanımlanan M.Ö. 1200’ler ve 900’ler arasında) öyle eskiden inanıldığı gibi tümden bir kopukluğun olmadığı, söz konusu bu dönemde görece bir kültürel devamlılığın varolduğu ile ilgili kuşkuları ortadan kaldırmıştır.

Latacz’a göre Troia Savaşı’nın özü filolojik verilere göre  kesinlikle M.Ö. 1450’den sonra ve 11. yüzyıldan öncedir. Çok büyük bir ihtimalle Greklerin Anadolu’nun batı kıyıları ve buradaki adalara göçlerinden önce olmalıdır. Savaşın tarihsel özünün yüzde yüz bir kesinlikte ispatlanamayacağını, ancak destanların Myken krallıkları döneminde uzak Wilios’yu konu alan bir tür fantastik öyküler olabileceğı inancının geçersiz olduğunu çünkü, son dönemdeki Hitit ve Mısır metinlerinde, Son Tunç Çağı’nda bu iki yer arasındaki güç kavgasında, politik-diplomatik ilişkilerin oldukça yoğun olduğunu gösteren bilgiler vardır. Latacz’a göre savaşa ait tarihsel bir özün olup olmadığı tek başına destanlardan yola çıkılarak ispatlanamaz.

Peki öyleyse; Mykenler ve Troialılar arasında olduğu sanılan bu savaş konusuna Troia ören yeri bir açıklık kazandırabilir mi ?

Bu sorunu açıklığa kavuşturmak için Troia’daki kalıntılara yöneldiğimizde buluntuların ilk bakışta bizleri ikna edebilmesi pek kolay gözükmüyor. Ancak kesin olarak bilinen bir şey varsa o da Ege Tunç Çağı tarihleme sistemi M. Ö. 1300-1250 ve 1200’lü yıllarda en az iki tabribat evresinin olduğudur. Bu tahribatlar Troia VI ve VIIa dönemlerinin şiddetli bir şekilde son bulduğuna işaret etmektedir. Troia VIIa döneminin ise kaybedilen bir savaş sonunda son bulduğu arkeologlar tarafından kabul edilmektedir. Blegen, bir depremle yıkılan Troia VI’dan sonra hemen Troia VIIa’nın kurulmaya başlandığını öne sürmektedir. Ancak son dönemlerde ise TroiaVI’nın mutluka bir doğal felaket sonucunda yıkıldığı görüşünün doğru olmayabileceği, savaşa işaret eden bir kuşatmayla da yıkılmış olabileceği görüşü  ileri sürülmektedir. Bu görüşü kabul edersek neden silahlar, savaş izleri ve mezarlara rastlanılmadığı sorusuyla karşı karşıya kalmaktayız. Bu sorunya verilebilecek açıklama ise aşağı şehre ait bir savunma duvarının olduğudur. Aşağı şehir savunma duvarının amaçlarından en önemlisi kaledeki insanları o dönemin etkili silahları olan ok, sapan taşı gibi uzak silahlardan korumaktır. Yani kale ile aşağı şehir savunma duvarları arasında bir koruma alanı vardır. Yeni dönem kazılarında Troia VI dönemi sonundaki yangın tabakasında yeteri kadar sapan taşı bulunmuştur. Hatta yine aynı yangın tabakasında savaş dönemlerinde olduğu gibi çok aceleyle gömülü bir kaç mezar da bulunmuştur. Sonuç olarak yeni dönem kazılarında Troia’nın Son Tunç Çağı döneminde ‘savaşların’ olduğuna dair yeni pekçok buluntu vardır..

Troia Savaşı konusunda Troia dışındaki kaynaklara geri dönelim: 1988 yılında en önemli Hititologlardan Trevor Bryce’in 1988 yılında yazdığı ‘The Kingdom of the Hittites’ kitabının bir bölümü bu konuya ayrılmıştır: ‘The Trojan War: Myth or Realty?’

Bryce en son verilere dayanarak yaptığı çalışmarın sonucu Troia Savaşı destanında tarihsel bir özün olduğudur. Onun bu görüşünü destekleyen veriler ise şunlardır:

1- Myken Grekleri özellikle M.Ö. 13.yüzyılda Batı Anadolu’daki politik ve askeri konularda öne çıkmışlardır.

2- Bu dönem sırasında bir Hitit beylik kenti (vasall) olan Wilusa bir dizi saldıryla karşı karşıya kalmıştır. Mykenlerin bu saldırılara doğrudan ya da dolaylı olaak katılma olsalığı oldukça fazla. Bu tür saldırıların birinde Wilusa bölgesi düşmanlar tarafından işgal edilir bir keresınde ise Wılusa kralı tahttan indirilir.

3- Wilusa Kuzeybatı Anadolu’daki Troas bölgesinde yer almaktadır.

4- Filolojik olarak Wilusa Yunancadaki (W)Ilıos ile özdeştir.

Bütün bu verilere rağmen Bryce, birçok saldırı olma olasılığının, tek büyük bir saldırı olasılığına göre daha yüksel olduğuna inanmaktadır. Ancak Bryce’ın bu tezi doğruluğunu farklı yönlerden yitirmektedir. Zaten kendisi de bu tezinin spekülatif bir tez olduğunun farkındadır. Bu kitabın yayınlanmasında sonra (bitiriliş tarihi 1996) pekçok yeni gelişmler ortaya çıkmış ve Troia Savaşı destanın arkasında Akhaların gerçekleştirtikleri bir tek güçlü saldırının olduğu tezi ağırlık kazanmıştır. Milet’deki (Hitit metinlerindeki Millawanda) yeni kazı sonuçları bu tezin ağırlık kazanmasında büyük rol oynamıştır. Bu kazılardan çıkan arkeolojik buluntular M.Ö. 13. yüzyılın ikinci yarısında Milet’de ani bir güç değişikliğini, yani Akahalarda olan iktidarın Hititlere geçtiğini açıkca göstermektedir. Milet’deki bu arkeolojik buluntular aslında 1950’li yıllardan beri Millawanda: Milet’in dönem dönem farklı güçlerin tarafına geçtiği tahminini ispatlamıştır.

Tüm bunların ötesinden 1995 yılında Troia arkeolojisindeki paradigmaları yok edecek yeni keşifler ortaya çıkmaya başlamıştır.

Önümüzdeki yazılarda bunlara değinerek Troia Savaşı ile arkeolojik verileri yeniden youmlamaya çalışacağız.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ÇOK OKUNANLAR

Exit mobile version