Bizimle İletişime Geçin

Genel

Türkiye’nin Uluslararası Alanda En İddialı Müzesi

Yayınlandı

-

Troia kazı çalışmaları; Bakanlar Kurulu Kararı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izniyle, ilk kez bir Türk Üniversitesi tarafından gerçekleştiriliyor. Çalışmalar Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi adına, Doç. Dr. Rüstem Aslan başkanlığında yapılıyor. Bu yıl Troia çalışmalarının 150. Yılı. Bu uzun süreç sonunda bölge çok önemli bir projeye (Troia Müzesi) tanıklık etmekte. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın düzenlediği yarışmada birinci olan Troia Müzesin projesinin yapımına başlandı. Müzenin 2015’e kadar tamamlanarak açılması planlanmakta. Bu büyük projenin, Çanakkale ve Türkiye turizmine önemli katkıları olması bekleniyor.

Troia’yı, kazı sürecini ve bu büyük Müze projesini bölgenin en önemli aktörlerinden  Doç. Dr. Rüstem Aslan ile konuştuk.

IMG_5676

“Troia Dünyanın En Önemli Arkeolojik Yerlerinden”

Gülşah Baruk: Antik kentin önemi ile öncelikle başlayalım? Troia’yı diğer antik kentlerden ayıran özellik nedir?

Rüstem Aslan: Troia’yı farklı kılan önemli öğeler var. Birinci arkeoloji tarihi açısından, ikincisi ise arkeolojik buluntular açısından önemlidir. Tarih öncesi arkeolojisinin uygulandığı ilk kazı alanı. İşin içinde daha önce başka yerlerde olamayan mimari kalıntılar, hazine buluntuları ve diğerleri girince, Troia ön plana çıkıyor. Fakat Troia’yı esas önemli kılan öncelikler bunlar değil, Homeros’tur. Diğer ören yerlerinde olmayan, özellik Troia’nın bir kitabının olmasıdır. Kentin hikâyesini bir destandan öğreniyoruz, okuyoruz. Troia bu yüzden önemli. Homeros’un önce İlyada destanı ondan sonra Odyisseia destanı anlatıyor, bütün olayları. Bu destan günümüzden 2700 yıl öncesinde yazıya geçirildiğinden itibaren sürekli yeniden yazılarak, kopyalanarak farklı sanat dallarında, bilim dallarında yeniden üretiliyor. Avrupa kültür kökenleri Anadolu’ya doğru gidiyor. Bu nedenle kültürün içinde içselleşmiş ve Troia denildiğinde herkesin kafasında, hayal dünyasında bir resim bir şekilleniyor. Ören yeri bu önemi nedeniyle 1998 yılında UNESCO’nun dünya kültür mirası listesine girdi, çevresi de daha 1996 yılında Troia Tarihi Milli Parkı olmuştu. Ama olmazsa olmazımız İlyada destanıdır. Yani destanı kitabı olan bir yer onun üzerine arkeoloji, arkeolojik buluntular modern çalışmalar bunlar binince, doğal olarak dünyanın en önemli arkeolojik yerlerinden bir tanesine dönüşüyor.

“Akıllardaki Resim Hayal Kırıklığına Neden Olabiliyor…”

Aslında burada tarihi insanlara sevdirmek anlatmak ilgilerini çekmek için edebiyatında ne kadar önemli olduğunu görmüş oluyoruz…

proRüstem Aslan: Tabi ama bazen bu durum ören yerini de zora sokuyor. İlyada destanını okuyan ya da Troia Savaşı ile ilgili resim film ve benzeri eserleri okuyarak gelenlerin kafasında görkemli bir Troia resmi var. O resmi bulamayınca hayal kırıklığına uğruyorlar.

Sizin antik kentteki çalışmalarınız nasıl ve ne zaman başladı?

Rüstem Aslan: İstanbul Üniversitesinde Edebiyat Fakültesinde Tarih Öncesi Arkeolojisi okudum ve öğrenciliğimin birinci yılında kazılara geldim. Osman Korfmann dönemi kazıları yeni başlamıştı. Ondan sonrada buradan kopamadım. Lisansı bitirdikten sonra mastır, doktora için Korfmann hocanın yanına gittim orda tekrar Troia konulu yeniden bir lisans ve mastır ve ardından doktora yaptım. Yaklaşık yirmi beş yıl kesintisiz bir şekilde her yaz Troia ören yerinde çalıştık. Son yirmi yıldaki önemli arkeolojik keşiflere, tartışmalara hem Troia’ da hem Türkiye’de, hem şahit,  hem de olayların bizzat içinde bulunduk..

2006 yılında benim doktoram bitmişti, Korfmann hoca da çok erken bir şekilde aramızdan ayrıldı. Bunun sonrasında 2006 yılından beri arkeoloji bölümünde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladım.

ÇOMÜ’nün Arkeoloji Bölümünde önemli projeler var. Nurettin Arslan hocamız Assos’ da çalışıyor. Göksel Sazcı hocamız Eceabat’ta çalışıyor Turan Takaoğlu hocamız Gülpınar’da kazıyor. Diğer hocalarımızın yüzey araştırmaları var. Yani tek değil, o yüzden ÇOMÜ’ nün Arkeoloji Bölümü hem akademik kadrosu hem de akademik kadronun yürüttüğü arkeolojik kazılar nedeniyle Türkiye’deki ender bölümlerden bir tanesi.

“Çalışmalar Aralıksız Devam Ediyor ”

Troia bölgesinde yapılacak kazılarla ve kazı izinle ile ilgili birçok haber yer aldı hem ulusal hem yerel medyada. Son gelişmeler nedir ?

Rüstem Aslan: Troia önemli bir ören yeri olduğu için yerli ve yabancı gazeteciler izliyorlar çalışmaları. 2012 yılında Almanya Üniversitesi ve onların ortak çalıştığı başka birkaç üniversite vardı onlar çalışmayı bitirmeye karar verdiler. Bunun farklı finansi nedenleri var.

Bu çalışmaları biz üniversitemiz adına yürütme kararı aldık. Rektörümüz de bu projeyi sahiplendi. Bende üniversite adına için başvurumu yaptım. Böyle bir uzun dönemden sonra bu kadar önemli bir yerde çalışmak hiç kolay değil. İyi bir ekip ve iyi bir hazırlık yapmanız gerekiyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da bu ören yerinin önemine atfen buradaki çalışmaların kalıcı olması nedeniyle Bakanlar Kurulu Kararlı bir kazı oldu. Bu nedenle süreç biraz uzadı ama kazı izni çıktı. Böylesi önemli bir süreçte Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Troia kazı çalışmalarına talip olmuş ve çalışmaları başlatmıştır. Bu Troia’ya sahip çıkma açısından çok önemli bir olaydır. Kasım ve Aralık ayında gerçekleştirilen bu seneki çalışmalarda öncelikle Troia ören yerinin Troia Müzesi sürecine hazırlanması ve 2014 yılı çalışmalarının planlanması şeklinde gerçekleştirildi. Bu kapsamda, ziyaretçi yollarındaki bilgilendirme sistemi yeniden düzenlendi. Ayrıca ören yerinde doğal koşullar sonucu oluşan bazı tahribatlar da giderilerek; kalıntılar büyük oranda temizlendi. Ören yerindeki bazı kritik noktalarda ise koruma önlemleri alınmıştır. Bununla birlikte 2014 yılı çalışmaları için yeni kazı evi hazırlıkları da tamamlanmıştır.

Troia çalışmaları, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi adına 2014 yılı ve sonrasında geniş katılımlı uluslararası bir ekiple, ilk kez bir Türk üniversitesinin yani ÇOMÜ’nün kazısı olarak devam edecek.

“Troia’yı,  Çanakkale’ye ÇOMÜ’ye Yakışır Bir Proje Haline Getireceğiz…”

Kazıların başlaması beraberinde çok büyük projeleri ve ilkleri de beraberinde getirecek. Bu anlamdaki en önemli proje diyebileceğimiz Troia Müzesi projesinden bahseder misiniz?

gggRüstem Aslan: Troia Müzesi ile ilgili fikrin ortaya atılması bununla ilgili görüşmelerin yapılması bu on beş yıllık bir süreç. Şu anda müze inşaatı büyük bir hızla devam ediyor. Hemen Troia ören yerinin bitişiğinde yer alıyor. 2014 sonunda bitirilmesi ve 2015 başında açılması planlanıyor. Troia Müzesi önemli çünkü herkesin kafasında kendi Troia’ sı var. Ziyaretçilerde bir beklentiyle geldiği için, kentin güçlü bir hikayesi olduğu için, bir düş kırıklığı yaşanıyordu. Bu ortadan kaldıracak animasyonlar, filmler, canlandırmalar olacak. Müzenin etrafında Arkeo Park olacak. İnsanlar Troia’yı yaşayabilecek.

İkinci etkisi ise 1871 de büyük çaplı kazıları başlatan Schliemann’ın kaçırıp götürdüğü pek çok eser ve hazineler var. Bu eserler o dönemden sonra elliye yakın müze ve  koleksiyona dağılmış durumda Türkiye’de ise Ankara, İstanbul ve Çanakkale Arkeoloji müzesinde Troia eserleri var. Bu eserlerinde bir araya toplanması söz konusu olacak. Tabi dışarıya kaçırılan eserlerin geri getirilmesi için etik bir baskıda yapılabilecektir..

Bu proje Çanakkale insanını doğrudan insanı etkileyecek bir proje. Müze açıldıktan sonra, üniversiteye ve üniversitedeki farklı uzmanlık alanlarındaki akademisyenler, öğrenciler arasında da karşılıklı bir etkisi doğacaktır.

Kültür ve Turizm Bakanlığının çok tutarlı ve tutarlı tavrıyla bu aşamaya geldik. Çanakkale’deki siyasi irade, özellikle Çanakkale Milletvekili Mehmet Daniş on yıldır sürekli bu projeye destek çıktı, peşinden kovaladı. Onun bu projedeki emeği çok büyük.

Siz anlatırken bile heyecanlanmamak elde değil. Ziyaretçiler Troia’yı yaşayabilecekler diyorsunuz, bu çok önemli bir vurgu. Müzenin detaylarından biraz daha söz edebilir miyiz?

Rüstem Aslan:  Müze-Sergi konsepti Bakanlığın görevlendirdiği uzmanlar tarafından yapıldı. Çocuklar geldiğinde onlar için nasıl bir salon olmalı,  o bile düşünüldü. Yani sadece sıradan bir ziyaretçi için değil, ailesiyle gelen çocukların, yetişkinlerin tüm ziyaretçilerin arkeoloji algılamaları konusunda her detay düşünüldü.  Belki Troia da oluşacak bu kültürel ivme, kültürel anlamda diğer arkeolojik alanlara da etki edebilecek. Bir de şu da var tabi etrafı Milli Park dedik. Milli Park içinde beş, altı köy var. Bunlar milli park olması nedeniyle kısmen bazı dönemlerde mağdur oldular fakat Troia turizmi ile bölgeye şu anda gelen beş yüz bin turist sayısı, kısa sürede bir milyonu aşacak.

 Gelenler artık sadece Troia’yı değil, Milli Parkı da dolaşacak. Bizim belki ekolojik turizm,  kültür turizmi dediğimiz olay köyler üzerinden milli parka akacak ve civar köylerdeki insanlar turizm gelirinden pay alabilecek. İşte dışarıdan gelen insanlarla bir kültür alışverişinde buluna bilinecekler. Yani sadece kenti değil, etrafındaki Milli Parkı, parkın içindeki insanları da doğrudan etkileyecek bir proje.

“Eserlerin Dönmesi Gereken Yer Troia’dır.”

Troia’dan giden birçok eser dünyanın çeşitli yerlerine dağılmış durumda. Eserlerin ait olduğu yere gelmeleri sağlanabilecek mi?

Rüstem Aslan: Kaçırılan eserler siyasi bir konu.  Özellikle Moskova ve Almanya arasında büyük tartışmalar var. Eserlerin, hazinelerin büyük bir kısmı İkinci Dünya Savaşı sonrasında, savaş ganimeti olarak Rus askerleri tarafından kaçırılıyor. Pek çok eser var. Troya hazineleri bunların arasında uluslararası kamuoyunda en çok bilinenleri..  1994- 1993 yılında kadar eserlerin nerede olduğu bile bilinmiyordu. Sonra Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında eserlerin yüzde doksanının Puşkin müzesinde olduğu, bir kısmının da St. Petersburg’ta eski adıyla Leningrad’daki Hermitage Müzesinde olduğu açıklandı. Ruslar hemen Puşkin Müzesindeki eserleri, uluslararası kamuoyunun ziyaret etmesi için bir sergi açtılar. Gidenler bilir bu sergi nedeniyle hep kuyruklar olur Puşkin Müzesinde. Bu ziyaretçi kuyruklarının en önemli nedenlerinden biri ziyaretçilerin pek çoğunun Troia hazinelerini görmek istemesi.

Şimdi ilk aşamada hukuki olarak bir mahkeme süreci olmuş.  1873’te kaçırılan eserleri, 1874-1875’te Osmanlı Devleti geri almak için uğraşmış, alamamış. Bu sorunlar 19. Yüzyılın sorunları. Biz 21. yüzyılda, 19. yüzyılın sorunlarını çözmek için uğraşmak yerine, içinde yaşadığımız çağın,  etik kurallarıyla neler yapabiliriz bunu tartışmak durumundayız. Belki bu açıdan bizim elimizdeki en güçlü argüman, modern bir Troia Müzesi. Buraya dünyanın her yerinden gelen insanların eserleri çıktığı yerde görme şansına sahip olacağı modern bir müze; bu en büyük argüman olacak. Almanya başbakanı Markel de, Rusya başbakanı Putin de böylesi büyük bir müzeyi ve Troia kentini ziyaret için davet edilebilir. Sonu. Olarak şunu söyleyebiliriz:  Eserlerin dönmesi gereken yer Troia’dır.

“Türkiye’nin Uluslararası Alanda En İddialı Müzesi”

Müze Projesinin önemi nedir?

Rüstem Aslan: Bence Türkiye’de son dönemlerde, son on yıldır büyük müze projeleri var. Yapılan, bitirilen açılan müzeler var. Troia sembolik bir öneme sahip olduğu için, belki uluslararası alanda en iddialı müzesi olacak. Çünkü Dünya Kültür Mirası Listesi’nde buradan kaçırılan eserler var. Burası Avrupa kültür kökeninin en önemli çıkış noktası. Türkiye, bu müzeyle uluslararası kamuoyuna bu kültüre sahip çıktığını gösteriyor. Eserleri sergileyerek gösteriyor. Ören Yeri’ne sahip çıkarak gösteriyor. Bence bu açıdan açıldığında Türkiye’nin uluslararası kamuoyunda en iddialı müze projesi olacak.

Sergileme alanı olarak aşağı yukarı on bin metrekarelik bir alanı olacak. Proje seçilirken iddialı, önemli mimarların jüri üyesi olarak yer aldığı bir jüriden çıktı bu proje. Mimarı açıdan önemli özellikleri var. Bina bile turistik obje haline dönecek. İçindeki eserleri zaten insanlar görmeye gelecek, binanın da bir iddiası var, çok önemli bir iddiası var. Genç bir ekip İstanbul’da çalışan Ömer Selçuk Baz ve ekibi uygulayıcı firma ile yürütüyorlar çalışmalarını.

Sembolik At Bile Bir Esere Dönüştü”

IMG_6453 (1)Troia’nın sembolü Troia Atının birçok örneği var. Bu sembolden bahsedebilir miyiz?

Rüstem Aslan: Gelen turistler üzerinde bir araştırma yapmıştık, yani at algılamasıyla ören yeri algılaması arasında. Mesela özellikle Amerikalı ve bazı Avrupalı turistlerin onluk bölümü, atı görüp, ören yerini görmeden geri gidiyor. Yani at figürü hikayenin özü, o yüzden çok ön plana çıkıyor. Troia’daki at 70’li yıllardan bir Türk mimarın çizdiği at. Şunu söyleyebilirim belki ören yerleri arasında en çok fotoğrafı çekilen objelerden bir tanesidir. Empati kurabiliyor insanlar, içine girebiliyor. O hikâyenin duygusunu bir şekilde yaşamaya çalışıyor, o yüzden önemli. Homeros, bunu süsleyip püsleyip anlatmış. Tabi bunu birebir algılamak doğru olmaz. Böyle bir olayın birebir doğru olduğunu kabul etmek gerçekçi değil, sembolik bir şey. Fakat şunu biliyoruz, Homeros’un yaşadığı dönemde, yaklaşık günümüzden 2700 yıl önce, genelde Troian Atı hikâyesinin bilindiğini kaynaklardan anlıyoruz. Fakat ilk at betimlemesi 670’lerde milattan önce yani Homeros’tan üç kuşak sonra. Şu an Troia ören yerinde bulunan ata çok benziyor. Atın pencerelerinden savaş askerleri bakıyor. Ona bir küçük bir kulübe eklemiş, kendisine göre yaratmış. Bu en eski bildiğimiz at resmine benziyor. Ve ondan sonra da sürekli farklı şekilde sanatçılar antik dönemde kendi atlarını çizmişler, yaratmışlar. Kordondaki at da Hollywood filminin atı, o da işte 5. yüzyılda yani Homeros’tan çok daha sonra yaratılmış bir mit:  Atın eski, tahrip olan gemilerin omurga parçalarından yapıldığı üzerine bir destan var. Ona benzetmek istemişler. Benim için Troia’daki at daha sembolik ve daha sempatik. O bile artık bir esere dönüştü.  Amerikalılar atı Çanakkale’ye verme kararı aldıklarında o zaman Korfman hocamız yaşıyordu ona sormuşlardı Troia’ya mı götürelim diye. Cevabı “Troia’ lılar bir tane at almışlar kent yıkılmış biz almayalım burada bir tane at yeter” demiş. Çanakkale’de kalsın diye esprili bir şekilde yaklaşmıştı. Yani at algılamayı kolaylaştırıyor, hikâyeyi kestirmeden anlatıyor o yüzden önemli. Bunlar hepsi farklı farklı dönemin kendi anlayışını ve ruh halini yansıtıyor, ama olay yani hikâyenin özü değişmiyor. Troia Müzesinde Troia Atıyla ilgili çok ilginç bir sürpriz var. Onu söylemeyeyim ama mimarlar da bir at sakladılar müzenin içine. Ziyaretçiler müzeyi gezip bitirdiklerinde, belki de gezerken, belki de çok daha sonraları böyle bir atın olduğunu anlayacaklar. Yani gerçek anlamda bir müze oyunu.

Bu ayrıca bizimle paylaştığınız çok güzel bir sürpriz oldu. Teşekkür ediyoruz, projeye çalışmalara dair son olarak neler eklemek istersiniz.

Rüstem Aslan: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi gelişiyor, büyüyor, modernleşiyor ve pek çok önemli projesi var. İleride daha da önemli projeleri olacak. Troia kazıları bunlardan bir tanesi. Troia Müzesi yükseliyor, kent büyüyor, üniversite büyüyor. Bu proje beni onurlandıran en önemli olaylardan bir tanesi. Proje ÇOMÜ’ nün oluyor ve burada Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin öğrencileri, Türkiye’den dünyanın pek çok farklı üniversitesinden gelen öğrencileriyle birlikte çalışacaklar ve buradaki kültür mirasına birlikte emek verecekler. Bu beni çok mutlu ediyor.

Röportaj: Gülşah BARUK

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Genel

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 25 bin öğretmen ataması sürecini başlatıyoruz

Yayınlandı

-

Yayımlayan

Kritik Kabine toplantısının ardından kameralar karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğretmenlere müjdeyi verdi. Erdoğan, “10 bini Milli Eğitim Akademisi’ne olmak üzere, 25 bin yeni öğretmen ataması sürecini başlatıyoruz.” dedi.

“25 BİN YENİ ÖĞRETMEN ATAMASI YAPACAĞIZ”

Erdoğan’ın açıklamalarından en dikkat çekeni öğretmen atamaları oldu. Binlerce öğretmene müjdeyi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “10 bini Milli Eğitim Akademisi’ne olmak üzere toplam 25 bin yeni öğretmen ataması sürecini başlattığımızın müjdesini bugün gençlerimizle paylaşmak istiyorum. Milli Eğitim Bakanlığımız kapsamlı bilgilendirmeyi önümüzdeki dönemlerde yapacak.” dedi.

Okumaya Devam Et

Genel

İŞKUR Gençlik Programı Kura Sonuçları ve Başvuru Şartları

Yayınlandı

-

Yayımlayan

Üniversiteden yapılan açıklama şöyle:

27 Şubat 2025 Perşembe günü saat 10.00’da Çanakkale Şehitleri Yerleşkesi İÇDAŞ Kara Yusuf Kongre Merkezi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen İŞKUR Gençlik Programı Noter Kurasında ismi açıklanan öğrencilerin başvuru için hazırlamaları gereken evraklar aşağıda belirtilmiştir.

1. Kimlik Belgesi Fotokopisi

2. Adli Sicil Kaydı

3. Banka Hesap Numarası

4. Barkodlu SGK Hizmet Dökümü Listesi (Kendi ve aynı hanede yaşayan ve öğrenci olmayan 18 yaş üstü herkes için)

5. İkametgah Belgesi; kendi için, aileyle aynı ikamette ise aynı hanede ikamet edenleri gösteren Safahatli Nüfus Kayıt Belgesi

6. Aynı hanede bulunan çalışan kişilere ait maaş bordrosu (onaylı, imzalı)

Kişilerin tüm belgeleri 05 Mart 2025 Çarşamba günü 16.00’a kadar Rektörlük Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığına şahsen elden teslim etmeleri gerekmektedir.

Hane Gelir Kontrolünün Yapılması: Başvuru tarihindeki Adres Kayıt Sistemi (AKS)’ne göre aynı adreste ikamet edenlerin, programa başlangıç tarihi dikkate alınarak ulaşılabilen en yakın döneme ait gelir getirici bir işte çalışma sonucu elde ettikleri aylık toplam kazançlarının asgari ücret tespit komisyonu tarafından belirlenen bir aylık asgari ücretin net tutarının üç (3) katını aşması halinde söz konusu adreste ikamet eden öğrenciler programa katılamaz.

Bu şart Genelge’nin 9 uncu maddesinin ikinci fıkrası (Programdan ayrılan ya da ilişiği kesilen katılımcının yerine; yedek listeden, yedek listeden boş kontenjanın karşılanamaması halinde ise Yönetmelik ile belirlenen başvuru ve katılım şartları ve bu Genelgenin 8 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında belirtilen şartları sağlayan Kuruma kayıtlı kişiler arasından ilana çıkılmadan yeni katılımcılar dâhil edilebilir. Kuruma kayıtlı kişiler arasından programa katılımcı eklenmesi halinde başvuran listesine geri dönülemez.) kapsamında programa eklenecek öğrenciler için de aranır.

AKS’ye göre yerleşim yeri adresi veya diğer adres bilgisi yurtlar ve sığınma evleri ve benzeri toplu yaşam alanları olanlar ile 08/03/2012 tarihli ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında kimlik bilgileri gizlenenler için hane gelir şartı aranmaz.

Not: Tüm belgeler kontrol edildikten sonra Başvurusu kabul edilenler 10 Mart 2025 tarihi itibariyle işe başlatılacaktır. Başvurusu kabul edilmeyen öğrencilerin yerine yedek listeden öğrenciler seçilecektir. Yedek liste ilan edildikten sonra belirlenecek tarihte işe başlama gerçekleştirilecektir.

 

Okumaya Devam Et

Genel

Trakya Kariyer Fuarı 2025’in Açılışı Gerçekleşti

Yayınlandı

-

Yayımlayan

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) ev sahipliğinde, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi destekleriyle “Geçmişin İzinde Geleceğini Keşfet” mottosuyla düzenlenen 2025 Trakya Kariyer Fuarı’nın (TRAKYAKAF) açılışı, İÇDAŞ Kongre Merkezi’nde gerçekleşti.

Marmara Bölgesinin en büyük kariyer fuar organizasyonu olarak dikkat çeken 2025 TRAKYAKAF’ın açılış törenine; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Lütfihak Alpkan, Çanakkale Valisi Doç. Dr. Ömer Toraman, Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkan Danışmanı Doç. Dr. Sinan Keskin, Adalet ve Kalkınma Partisi Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, Cumhuriyet Halk Partisi Çanakkale Milletvekili İsmet Güneşhan, İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, Çanakkale 2. Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen, Çanakkale Belediye Başkanı Muharrem Erkek, Kırklareli Belediye Başkanı Derya Bulut, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu, Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Hatipler, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Boz, Kırklareli Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Raif Cergibozan, Çanakkale Cumhuriyet Başsavcısı Altuğ Kürşat Şahin, Edirne Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Çakmak,  Çanakkale Adalet Komisyonu Başkanı Eray Doğan, Çanakkale İdare Mahkemesi Başkanı Ahmet Özkan, Çanakkale Baro Başkanı Av. Ardahan Dikme, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, Çanakkale protokolü, kurum ve kuruluş müdürleri,  siyasi parti ve STK temsilcileri, ÇOMÜ’nün akademik, idari yöneticileri ile personel ve öğrenciler katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başlayan tören; ÇOMÜ Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Senfoni Orkestrası’nın müzik dinletisinin ardından ÇOMÜ ve TRAKYAKAF 2025’in tanıtım filmlerinin izlenmesi ile devam etti.

ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu açılış konuşmasında,  TRAKYAKAF 2025’in öğrencilerimizin ve mezunlarımızın sektörden temsilciler ile buluşması için çok önemli bir fuar olduğunun altını çizerek şunları söyledi:

Türkiye’nin Geleceğini Şekillendirecek Büyük Bir Buluşmaya Tanıklık Ediyoruz

Bugün burada, gençlerimizin kariyer planlamalarına yön vermek, onları iş dünyasıyla buluşturmak ve istihdam olanaklarını artırmak için bir araya gelmiş bulunuyoruz. Kariyer planlaması, bireyin sadece mesleki bir yol haritası çizmesi değil, aynı zamanda kendi potansiyelini keşfetmesi ve ülkesine, insanlığa katkı sağlayacak bir misyona sahip olması anlamına gelir. Bugün burada, yalnızca iş arayan gençler ile işverenleri bir araya getirmiyoruz; aynı zamanda Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek büyük bir buluşmaya tanıklık etmekteyiz.

Uygulamalı Eğitim Modelleriyle, Öğrencilerimizi Sektöre Hazırlıyoruz  

İçinde bulunduğumuz çağda; bilginin hızla üretildiği, teknolojik dönüşümün toplumsal yapıları yeniden şekillendirdiği ve iş gücü piyasalarının sürekli evrildiği bir süreçten geçmektedir. Yapay zekâ, büyük veri, dijital dönüşüm ve otomasyon gibi yenilikler, mesleklerin doğasını değiştirirken, iş dünyasında başarılı olmanın en önemli unsurlarını da belirlemektedir. Artık yalnızca diploma sahibi olmak değil, sürekli öğrenmeye açık olmak, yenilikçi düşünebilmek, analitik becerilere sahip olmak ve etik değerleri güçlü bir şekilde benimsemek bireyleri öne çıkaran temel unsurlar haline gelmiştir. Bu noktada, devletimizin ulusal ve bölgesel hedefleri doğrultusunda üniversitelerin rolü her zamankinden daha kritik hale gelmiştir. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi olarak, öğrencilerimizin yalnızca akademik bilgiyle donanmasını değil, aynı zamanda uygulamalı eğitim modelleriyle sektörel deneyim kazanmalarını, girişimcilik ekosistemine dahil olmalarını ve yenilikçi projeler geliştirmelerini teşvik etmekteyiz. Çünkü biliyoruz ki, çağın gerekliliklerine uygun nitelikli insan kaynağı yetiştirmek, yalnızca bireylerin değil, toplumların refahını artıran en önemli unsurdur. Bugün burada bulunan kamu kurumları, özel sektör temsilcileri ve sivil toplum kuruluşları, sadece birer işveren değil, aynı zamanda geleceğin yeteneklerini keşfetmek, onları yönlendirmek ve onlara yatırım yapmak isteyen kıymetli paydaşlarımızdır. Bu fuar vesilesiyle öğrencilerimizin, sektördeki profesyonellerle doğrudan temas kurarak kariyerlerini inşa etmelerine katkı sağlayacak olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz.

Bu Fuara Katılmak, Milletimizin Geçmişinden İlham Alarak Geleceğe Yön Vermek Demektir

Kıymetli katılımcılar, Çanakkale, tarihin en büyük mücadelelerinden birine sahne olmuş ve “Çanakkale Geçilmez” ruhuyla direnişin, fedakârlığın ve zaferin sembolü haline gelmiş kutsal bir toprak parçasıdır. Bugün burada bulunmak, sadece bir kariyer fuarına katılmak değil, aynı zamanda milletimizin geçmişinden ilham alarak geleceğe yön vermek anlamına da gelmektedir. Unutmayalım ki, başarıya ulaşmanın yolu, kararlılıkla ve azimle çalışmaktan geçer. Her bir gencimizin kendi alanında en iyi olmak için mücadele etmesi, hem bireysel hem de toplumsal kalkınmamız için büyük önem arz etmektedir.

Rektör Erenoğlu, konuşmasının sonunda,  başta Trakya Kariyer Fuarı’nın düzenlenmesine öncülük eden Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi’ne, Çanakkale Valisi Ömer Toraman’a ve emeği geçen herkese teşekkür etti.

Protokol konuşmaları sırasıyla; Çanakkale İYİ Parti Milletvekili Rıdvan Uz, CHP Milletvekili İsmet Güneşhan, Çanakkale Belediye Başkanı Muharrem Erkek, Çanakkale Valisi Doç. Dr. Ömer Toraman ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Lütfihak Alpkan tarafından gerçekleştirildi.

Çanakkale İYİ Parti Milletvekili Rıdvan Uz, “Böyle bir organizasyonda gençlerimizi bir araya getiren başta ÇOMÜ Rektörlüğüne, Çanakkale Valiliğine ve tüm emeği geçenlere teşekkür ederek, “Bu vatanı bizlere emanet eden tüm şehitlerin önünde saygıyla eğiliyorum” dedi ve TRAKYAKAF 2025’in öğrenciler, mezunlar ve bölge için önemine değindi.

CHP Milletvekili İsmet Güneşhan, fuarın düzenlenmesinde emeği geçen herkese çok teşekkür ederek, “Gençlerimiz salonu doldurmuş. Bunu görmek beni çok mutlu etti ve geleceğe umutla bakmamı sağladı. Gençlerimizin geleceğe yönelik kariyer planlamasında fuar büyük katkı sağlayacak. Gençlerimiz geleceğimizin teminatı” dedi.

“TRAKYAKAF 2025 eminim ki özellikle gençlerimizin geleceğe sağlam adımlarla yürümesine önemli bir katkı sağlayacak. Ayrıca bölgemizin kalkınmasına, istihdamına da ciddi katkılar sağlayacağına yürekten inanıyorum” diyen Çanakkale Belediye Başkanı Muharrem Erkek, Çanakkale’nin tarihi, kültürel değerleriyle ve müstesna coğrafyası ile çok özel bir yer olduğunun altını çizerek “Çanakkale bir üniversite, bir öğrenci kenti. Aynı zamanda sanayi ve teknoloji potansiyeli yüksek bir kent. Onun için Üniversitemiz kentimiz için çok önemli. Bu bağlamda yerel yönetim olarak Üniversitemiz ve iş dünyası ile ilişkileri çok önemsiyoruz” dedi.

Çanakkale Valisi Doç. Dr. Ömer Toraman, “Çanakkale olarak TRAKYAKAF 2025’e ev sahipliği yapmanın gururunu yaşıyoruz. Bizden önce bu fuarı yapmış olan illerimizden de destek alarak bu sene Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörünün ve çalışma arkadaşlarının yoğun gayreti ile bu fuarı sizler için hazırlamış bulunuyoruz. Bütün bu hazırlık ve telaş gençlerimiz için. Her biriniz birbirinizden farklısınız ve her birinizin yetenekleri birbirinden farklı. Gençlerimize inanıyor ve güveniyoruz. Amacımız yetenekleriniz doğrultusunda ülkemizin kamu, özel sektörünü ve sivil toplum alanını iyi tanımanızı sağlamak ve etkileşim içerinde olmanızı sağlamak. Bu sayede kendinize özellikle mezuniyet sonrası bir hayat çizgisi oluşturmanız. Doğru adımlar atabilmeniz ve doğru tercihler yapabilmeniz. Bütün bu çaba ve bu telaş bunun için. Sevgili gençler Türkiye son dönemlerde istikrarlı bir şekilde büyüyen nadir ekonomilerden birine sahip. Bu büyümü nüfus artışı göz önüne alındığında çok daha kıymetli. Öte yandan bu büyüyen ekonomi sayesinde işsizlik oranı düşüyor. Bu da çok önemli veri. Bunu sağlayan en önemli faktör de Türkiye’nin dinamik özel sektörü. Bu fuar, işte bu istihdam alanında gençler ile özel sektörü bir araya getiren bir vesile olduğunu düşünüyoruz. Bu fuarın organizasyonunda Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisimizin çok önemli desteği ve emeği var. Yurt satında bu fuarları organize ediyorlar. Kendilerine teşekkür ediyoruz. TRAKYAKAF 2025’te emeği geçen her kese teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Lütfihak Alpkan ise “Bu kariyer fuarları Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisimizin organize ettiği çok önemli bir etkinlik ve geleneksel hale geldi. Bu bağlamda gençlerimizin bu etkinliğe ilgi göstermesi ve özellikle işverenlerle buluşmaları çok önemli bir fırsat. Özellikle bu organizasyona destek veren işverenlere de çok teşekkür ediyorum. Ben bu vesileyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve İŞKUR olarak gençlerimize verdiğimiz hizmetlerden de bahsetmek istiyorum. Özellikle gençlerimizi İŞKUR Gençlik Portalına davet ediyorum. Hakikaten bu sene Cumhurbaşkanımızın vizyonu ve İŞKUR’un organizasyonunda İŞKUR Gençlik Programı üniversitelerde bir uygulamalı eğitim programı vesilesiyle bu dönem 100 bin önümüzdeki dönem 200 bin ve 5 yılın toplamında 1 Milyon öğrenciyi iş hayatına hazırlamak konusunda büyük bir fırsat sunuyor. Bu bağlamda hem üniversite hayatında staj, İŞKUR Gençlik Programı ve diğer programlar vesilesiyle mezun olmadan önce iş hayatına hazırlanmak çok önemli. Aynı zamanda mesleki ve teknik bilgilerimizi hem teorik hem de pratik bilgileri en iyi şekilde öğrenmeye çalışmak çok önemli.” diyerek bunun önemli bir çalışma disiplini gerektirdiğini kaydetti.

Protokol konuşmalarının ardından fuara destek veren ana sponsorlar arasında yer alan Doğanlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Davut Doğan, Golteks Petrol ve Kimya Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Kaplan, Kale Grubu’ndan Genel Müdür Süleyman Soysal, İÇDAŞ Çelik Enerji Tersane ve Ulaşım Sanayi adına Zeynep Aslan ve Çanakkale Bahçeşehir Koleji adına Emine Yıldız’a plaket takdim edildi. Ayrıca fuara katkı sunan kurum ve kuruluşların temsilcilerine plaket takdimi gerçekleştirildi. Açılış kurdelesinin kesilmesinin ardından Rektör Erenoğlu ve protokol üyeleri stantları gezdi.

Okumaya Devam Et

ÇOK OKUNANLAR