Genel
Hal-i Pür Melālimiz
Bu yazıda neslin nasıl bir çıkmaz içinde olduğunu, doğru olanı yaptığını düşünerek nerelere sürüklendiğini anlatmak istemiştim fakat toplumcu gerçekçi sanatçılar gibi sadece durumu özetlemekle yetinmenin doğru olmayacağını, bu vahim halden kurtulmak için bir çözüm getirmenin gerekli olduğunu düşündüm.
“Milletlerin aklı, kitapla büyür ve gelişir. Kimler fazla kitap okursa az okuyanlara hükmeder.” demiş zamānın birinde büyük bir okur. Bireylerin düşünce ve mukayese kabiliyetini geliştirecek, onları söz söyleyebilecek kıvama getirebilecek en büyük formül şüphesiz ki okumaktır.
Koca bir kāinat kitabının ortasında peydā olan insanoğlu, ortaya çıkışından bu yana içinde bulunduğu bağlamı çözme yolları aramış, kendini ve çevresini, bilmeye yönelik sürekli bir sorguya tabi tutmuştur. Asırlar süren bu arayış sonunda edindiği bilgi ve tecrübe birikimini aktarma gereği duymuş, tüm bunları kitaplar halinde tecessüm ettirmiştir. Bugün, binlerce kütüphaneyi dolduran bu eşsiz literatür, tozlu rafların karanlığı içerisinde kendilerine el uzatacak şuurlu bireyler beklemekte.
Bugün, ağızlarında zehir zemberek söylemler, kulaklarında şişirilmiş palavralarla sokaklara akın eden ve memleketi kurtarmak davasında olduklarını beyān eden bir güruh, ellerinde kitaplar yerine taşlar; zihinlerinde parlak mefkūreler yerine dişledikleri her kişinin kanına zerk ettikleri ölümcül zehirle bir milletin nāmına leke sürmekte.
Herkesin düşünmeden her şeyi söyleyebildiği, irfan sahibi! kişilerin, hoşuna giden sözleri büyük bir yazara yahut şaire, aidiyeti kesin olmadan rabt edebildiği, içi boş tenekelerin, zamanın verdiği özgürlükle “varım, o halde konuşurum.” düşüncesini en sıkı biçimde benimseyebildiği, sanal dünyalardan kaynağını merak etmeden aldığı bilgilerle belli bir düşünceye sahip olduğu ve bu düşüncelerle dünyaya meydan okuyabileceği hüsn-ü zannına kapılan allame-i cihān şahsiyetlerin kesif bir biçimde yeşerdiği günümüz dünyasında, değil kitaplara, onların bekleşip durdukları karanlık rafların tozlarına bile ekmeğe, suya muhtāc olduğumuz kadar muhtācız.
Bugün okumaktan aciz, düşünce geliştirip tartışmaktan noksan, bir iki cümleden ibaret kuru edebiyat dünyaları ile varlığın sırrına vākıf olan! muhterem şahsiyetler, yarınları, ilmin gölgesinde dört başı mamur edecekleri yerde onları, hareketten ve heyecandan yoksun sefil birer tutukevine çevireceklerdir.
Merve
18 Aralık 2013 at 14:09
Sözlükle okusak da gayet başarılı 😉
Adınız...
19 Aralık 2013 at 01:26
Yazarken de sözlükle yazılmış zaten 😉
Kubilay FELEK
20 Aralık 2013 at 19:21
Değerli dostum Önder, çok önemli meselelere değinmişsin. Tebrik ediyorum…