Genel

Tevekkülün Estetiği: Fernando Pessoa

Yayınlandı

-

 

Akademik bilginin hayatın anlamını kavramak için yeterli olmadığına inananlardanım. İşte bu nedenle de, bir yandan akademik çabalarım sürerken, bir yandan da hayatın gerçek özü olan şiirin peşinden koşuyorum. Bu serüvenimde, Homeros’dan Yunus Emre’ye, Cesar Vallejo’dan Mevlana’ya pekçok ozanı, şairi anlamak için çırpınıp durdum/duruyorum.

Hayatıma giren şairlerden bir tanesi de Portekizli  Fernando Pessoa’dır. Onun peotikasını anlamak için çıktığım yolculuk, şair dostum Adnan Özer ile birlikte yayınladığımız Fernando Pessoa: 20nci Yüzyılın Yalnızı (Everest Yayınları, 2000) ismiyle kitaba dönüştü, ancak bitmedi. Kitabın yayınlanmasından yaklaşık 13 yıl sonra, şiirin gittikçe hayatımızdan çekildiği böylesi bir dönemde, 20. yüzyılın bu büyük şairini yeniden anmak ve anlamak için bir nefes aldım:

image001Aslında, Pessoa’yı bir tek kavramla anlatabiliriz: Saudosismo

“Saudosismo” ( “saudade” –özlem, gurbet acısı-ndan gelmekte) tinsel duruşu Portekizin yeniden doğuşunu melankolik bir şekilde özleyen, milliyetci etkilerle gelişmiş edebi ve felesefi bir akımdır. Bu felsefi ve edebi akım kendisini ilk kez kamuoyunda, 20. yüzyılın başlarında, yani 1912’in ilk aylarında Jaime Cortesão, Leonardo Coumbra ve Teixeira de Pascoases tarafından çıkartılan “ A Aguia” (Kartal) dergisi tarafından duyurmuştur.  Ancak 1913 yılından itibaren “Saudosismo” edebiyatının sembolist ve yeni romantik edebiyatına karşı kısa soluklu ama eksantirik duruşlu, futurist programlı etkileyici içerikli dergiler çıkmaya başlamıştır.

Bu haraketi tetikleyen kuşak ise başta Fernando Pessoa (1888-1935),  Mário de Sá -Carneiro ( 1890-1916) ve Josĕ de Almada Negreiros (1893- 1970) üçlüsüdür. Bunların arasındaki modernist edebiyatın en önemli ismi ve  itici gücü ise hiç kuşkusuz Fernando Pessoa‘dır. Pessoa, 1912’de “A Aguia” dergisinin kuruluşuna aktif olarak katılmış ve “Yeni Portekiz Şiiri” üzerine iki makale de yayınlamıştı.  Onun bu maklelerdeki görüşlerini şu üç kelimeyle özetlenebilir: Averelik, İncelik, Bütünlük.

Pessoa bu teorik konseptini ilk kez “ Impressõ do Crepúsculo” (Pauis) isimli şiirinde uygulamaya başlar. Çünkü genç modernistler 1914 yılında nihayet sanatsal aktuelite ile karşı karşıya gelmişlerdir. Bu karşılaşma büyük anlamda Mário de Sá –Carneiro ve Paris’den gelen Guilherme de Santa-Rita tarafından gerçekleştirilir.  Onun “ruhunda biraz Avrupa olması” modenistler için herşeydir sanki. Hatta bir keresinde Pessoa şunları yazmıştı: “ Bizler Portekizler için yazan Portekizliler değiliz; … Bizler Avrupa ve bütün uygarlık için yazan Portekizlileriz. Şimdilik bir hiçiz, ama şimdi yaptıklarımız günün birinde bütün dünyada tanınacak ve kabul görecek… Bizler kendimizi Camões’den uzak tutuyoruz ve geleceğe doğru gidiyoruz (Fernando Pessoa. Páginas Intimas e de Auto-Interpretação).

İlk modernistler yayıncılık ömrü az, ama edebi etkisi oldukça uzun olan “Orpheu” dergisini 1915 yılında sadece iki sayı çıkartabilirler. Bu iki sayı edebi amaçlarına ulaşsa da ekonomik hedefe ulaşmada oldukça başarısz olur. Ama modernistlere en büyük darbeyi Mário de Sá –Carneiro’nun Paris’de intihar etmesi vurur. Diğer dergiler ise bazen tek sayı da olsa yayınlanmayı başarırlar: “Exilio” (1916); “Centauro” (1916); Portugal Futurista” (1917); “Contempornãnea” (1917).  Portekizli modernistlerin ilk evreleri “Orpehue” dergisiyle gelişmeye başlasa da modernistlerin ilk kuşağı estetik açıdan homejen bir karektere sahip değildi. “Àlvaro de Campos tümüyle bir fütürist, Pessoa ise “paulist” kalmış bir şairdir.

“Orpehue” dergisi geçmişle bağların kopartılması, ama aynı zamanda geçmiş ve gelecekle de buluşması anlamına da gelmektedir.

İlk kuşak modernistler her zaman, dönemin kültür hayatında etkili olmak amacıyla, poetik alanda uygulayacakları estetik  formlar aramışlardır. Modernizim akımında (“Orpheu” kuşağı) mantıksal dilin çözülmesi, parçalanması, poetik Ben’nin sembolünde, semantik ve yayılmacı anlamda engellerin aşılması, kendine yeni bir yol seçilmesinde önemli adımlar atmışlardır. Fernando Pessoa’nın idiası şudur:

“ bu yeni duygular imparatorluğuna, Avrupa tinden fikirler, hezeyanlar katılmıştır”.

Modernistlerin yeni bir estetik yaratma yolundaki çabaları, yabancı (başka ülkelere ait) poetik teorilerin (futurizm gibi) basitleştirilerek yeniden formule edilmesinden başka bir şey değildir. Yeni poetik teoriler ilk kez “Paulismo” da –bu isim Fernando Pessoa’nın bir 1913 tarihli br şiirindeki ilk kelimeden, “Pauis” (Bataklık)’den gelmekte- üretilerek kullanılmıştır.

Fernando Pessoa bu tarz şiirin teorik temelini de atmıştır. Tüm bunlara rağmen,  Fernando Pessoa’nın hayat olduğu yıllarda sadece “Mensagem” (Sefaret) isimli kitabını, 1934 yılında yayınlatabilmiştir. Ancak “Pessoa Höyüğü” deki araştırmalar, bulunan yeni metinler ciltler dolusu. Her yeni yayın onu anlaşılabilir kılacağına, herşeyi daha da karışık hale getiriyor. Ama kesin olan şu ki, onun 19. yüzyılın başlarında attığı modernizin temelleri üstünde, edebi bir gökdelen yükseliyor. İşte bu gökdelenden aşağıdaki hayata baktığınızda, onun anlamını daha iyi kavrayabiliyorsunuz.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ÇOK OKUNANLAR

Exit mobile version