Genel

Hābil’ler Ve Kābil’ler

Yayınlandı

-

Bir milleti, “biz özgür değiliz, biz eziliyoruz, kötü durumlara düşüyoruz. Bundan kurtulmak için yapmamız gereken, başvurmamız icab eden yol kavgadır” diyerek o milleti özgürlüğüne, ferahına, haklarına kavuşturamazsın. Aksine haklı iken haksız duruma düşersin. Aynı şekilde bir milleti “ biz şöyleyiz, biz böyleyiz, soyluyuz, asarız, keseriz, başka millet tanımayız, gerekirse kıra döke bir şeyleri rayına koyarız” gibi boş laflarla da yüceltemezsin.

“İnsanlık büyük bir aile.” der Cemil Meriç. Bugün Türkiye’de bu ailenin bazı üyelerinin, yine Cemil Meriç’in deyimi ile Hābil, bazılarının ise Kābil durumuna düştüğünü görmekteyiz. Hābil’in isteği kardeşine karşı onu kahredecek bariz bir üstünlük, kibir değildi. Biz kardeşiz, yerimiz, yurdumuz babamız bir demiş, ondan bunu anlamasını ve de kardeşine kardeş olmasını dilemişti. Kābil ise, yeryüzünde onu kendisine üstün görmüş, bu üstünlüğü kibir ve kıskançlığa çevirerek Hābil’i öldürmüştü.

Bugün bu Kābil’ler, içlerinden hiçbir şey eksilmeksizin görev başındalar ve masum kardeşlerine ateş püskürmekteler. Kendilerine “ülkücü” ismini veren, fakat bu ismin manasında yatan ülküden habersiz olan, akıl yerine kaba kuvveti silah tutan bu güruh, KYK’larda, üniversitelerde ve liselerde masum insanlara kan kusturmakta. “kürtçe müzik dinliyordu, kürtçe konuşuyordu, kürtlüğü savunuyordu” gibi sudan sebeplerle, insanların bu en doğal haklarını kendilerine karşı bir küfür sayarak o masumları ezmeye devam etmekteler.

Anadili ile konuşmak, o dilde şarkılar dinlemek ve de ırkını savunmak insanın en doğal hakkıdır. Sen çıkıp, “hayır, değildir. Burası Türkiye Cumhuriyeti” dersen, ben de sana ilk olarak “zerre kadar tanımadığın, dilini adamakıllı bilmediğin, tarihinden habersiz olduğun, üniversitelerinde okuduğun halde vatana millete hiçbir faydanın olmadığı memleket senin değildir ve burayı savunmaya zerre kadar hakkın yoktur”, İkinci olarak da yukarıda zikrettiğim kardeşlik bahsinden esinle “karşında, sadece eşit insanlar olarak yaşamak isteyen Hābil’ler var. Kin ve nefret ile bu isteği küfür sayarsan yolun Kābil olmaktır.” Derim.

Aynı şekilde, “hakkımı arıyorum” düsturunu ağızlarında sakız edinip, durmadan bir kavgada dertli olan hak sahipleri!, yüceltmek, vurup kırmayla olmayacağı gibi; hakkı bulmak da kırıp dökmekle, sloganla olmayacaktır. Yapacağın şey; (her ne kadar klasik olsa da) okuyup bir şey olup “hizmet gitmiyor” dediğin yere hizmet götürmektir. Çalışıp çabalayıp çok sevdiğin milletini bu meşru yollarla korumak, kollamak, haklarına kavuşturmaktır.

İnsanlık, bilimle ve bu bilimi işleyen inançlı kişilerle gelişecek, her geçen gün giderek saplandığı bu yapışkan ve de karanlık bataklıktan kurtulacaktır. Bu bataklıktan kurtulmanın yolu, gözü dönmüş şekilde debelenmek değil, akıl yolu ile kurtulmak için çözüm aramaktır. Bu çözümü keşfedenler feraha ereceklerdir.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ÇOK OKUNANLAR

Exit mobile version