Genel
Karakterin Hayatı
İnsanoğlu yaradılış itibariyle birbirine benzemez. Her bireyin kendine has özellikleri, davranışları, söylemleri vardır. Çeşitlilik arz eden bu durum toplumu da şekillendirir. Birey kendini pozisyonuna göre olgunlaştırır veya zaafiyete uğratır.
ABD’nin New York şehri, trafik yoğunluğu en çok olan dünyanın belli başlı metropollerinden biridir. İşte, New York’un bu oldukça hareketli günlerinin birinde şehrin 5. caddesinde yürüyen bir adama bir otomobil hafifçe çarptı. Bu istenmeyen kazada yayaya bir şey olmamıştı. Otomobilin şoförü yayayla konuştu, özür diledi ve iş tatlıya bağlandı. Fakat yaya düştüğü yerden kalkmaya hazırlanıyordu ki, hadiseyi uzaktan görüp gelen bir aklı evvel, düşen adamın yanına gelerek yerinden kalkmadığı taktirde yaralandığını öne sürerek sigortadan hatırı sayılır miktarda para alabileceğini söyledi. Bir anda emeksiz kazanacağı yeşil dolarları gözünün önünde canlandıran adam, paranın cazibesiyle doğrulduğu yerden yeniden arabanın önüne yattı. Araç sürücüsü ise bütün bu olanlardan habersiz, adamın gittiğini düşünüp, bir an önce hadise mahallinden uzaklaşma telaşıyla arabasını çalıştırıp gaza bastı. Bir anlık hırsa kapılan arabanın altındaki adam, daha ne olduğunu bile anlayamadan hırsının bedelini canıyla ödedi.
Hayatı emek harcamadan sürdürmeye çalışan maalesef çok insan var. Tek dertleri kime veya kimlere yalakalık yapıp hayatı sülük misali nasıl devam ettirebilirim. Bu durum işyerindeki amirine, inşaattaki ustasına, sivil toplum kuruluşlarında başkanlarına olabilmektedir. Emek harcamadan yalakalık yaparak bir şeyler yapıyor izlenimi vermek; öncelikle kendini kandırmaktır, çalışana saygısızlıktır.
‘Zaman’ kelimesi üzerinde düşünülmesi gereken o kadar güzel bir kelimedir ki;
-Geçer, doğarsın…
-Geçer, büyürsün…
-Geçer, ne olduğun anlaşılır…
-Geçer, gerçekler tek tek ortaya çıkar…
-Geçer, hayat biter…
‘Zaman’ ne çabuk geçiyor değil mi? Aslında tersten okuyarak hayatı güzelleştirip içini doldurmak elimizde…
Zihninizin güzel olması dileğiyle…